25 Eylül 2024 Çarşamba

SGDF: Yeşil Sol Parti'nin gençlik adayları etrafında birleşelim

Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine ilişkin açıklama yapan SGDF, Cumhur ve Millet ittifaklarının gençliğe gerçek çözümler vaat etmediğini vurguladı ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanmama, parlamento seçimlerinde ise Yeşil Sol Parti'nin gençlik adayları etrafında birleşme çağrısı yaptı.

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine ilişkin açıklama yaptı.

Yapılan açıklamada, bir tarafta gençliği çeyrek asırdır karanlığa gömen, geleceksizliğe, hapishanelere mahkum eden Erdoğan'ın etrafında kümelenen ırkçı, sömürgeci, gerici AKP-MHP bloğu, diğer tarafta gençliğin öfkesini düzen içinde tutmaya çalışan, gençlik kitlelerini kendine yedeklemeye çalışan ama gençliğin hiçbir talebine çözüm bulmayan burjuva restorasyoncu kanat bulunduğu belirtildi. "Birbirine muhalif gibi görünse de esas itibariyle kapitalist sömürü düzeninin, işgalci, sömürgeci faşist rejiminin devamlılığının güvence altına alınması paydasında buluşan her iki burjuva blok da sisteme karşı her türlü tehlike yaratabilecek gençliğin başını ezmekten de geri durmayacaktır" denilen açıklamada, iki kanadın da aynı amaçlar doğrultusunda sadece siyasi ve programatik farklılıklarla hareket ettiği kaydedildi.

Açıklama şöyle devam etti: "AKP-MHP faşist rejimi yıllardır gençliğe geleceksizlikten, umutsuzluktan başka bir şey vermedi. Gençliğin ekonomik taleplerini görmezden gelen faşist rejim, gençlikten tam anlamıyla işsizler ordusu yarattı. Şaibeli verilerle anılan  TÜİK, 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta yüzde 20,2 işsizlik oranı olduğunu açıkladı. AKP -MHP iktidarında her tür ekonomik-toplumsal destekten soyutlanarak işsizlik ve gelecek güvencesizliği ile karşı karşıya kalan gençlik, umudu yurtdışı kapılarında aradı. Faşist rejimle mücadeleyi seçen gençlik kitleleri ise ağır baskı ve işkencelerle sindirilmeye çalışıldı. Gençliğin her türlü hak ve özgürlük taleplerine karşılık barikat kuruldu, on binler işkenceden geçirildi, binlerin katline doğrudan zemin hazırlandı. Çeyrek asra yakın süreçte faşist şef Erdoğan komutasında üniversitelerde söz, eylem, örgütlenme yasakları derinleştirildi. Öte yandan kayyum rektör atamaları ile üniversite içindeki sosyal-siyasi topluluk ve etkinliği engelleyerek, genç kadın ve LGBTİ+'ların kazanımlarına yönelik saldırılar hat safhaya ulaştı. Faşist rejim, gençlik yığınları içinde uyuşturucu kullanımını yaygınlaştırmaktan, gençliği; paralı, niteliksiz, gerici eğitim sisteminin çarkları arasında ezmekten, 'öğrenim kredisi' adı altında faşizme borçlandırmaktan, tarikat-cemaat yurtlarına mahkum etmekten başka gençliğe hiçbir şey vermedi. Geleceksizliğe, yoksulluğa, zindanlara mahkum edilen, Suruç, Ankara Gar, Amed, Roboski ve daha nice katliamlarla teslim alınmaya çalışılan gençliğin AKP-MHP faşist rejiminden alacağı tek şey, yok ettikleri hayatların ve umutların intikamıdır.  

AKP-MHP faşist blokunun 'karşısında' konumlanan ve tüm bu çürümüşlük ve yozlaşmışlık karşısında kendisini çıkış yolu olarak sunan burjuva restorasyoncu blok ise bu düzenin devam etmesinden başka gençliğe hiçbir şey veremez. İyi biliyoruz ki kendini özgürlüğün ve kurtuluşun abidesi olarak gençliğe sunanların halkın ekmeğinden ve kanından beslenen bu faşist rejimin inşasında binlerce tuğlası bulunmaktadır. Cilalanarak karşımıza çıkartılan sözde reçetelerin yan etkilerini Madımak'tan, Dersim'den, Zilan Deresi'nden, Amed zindanlarından biliyoruz. Tarihin seyri içinde çürümüş olan devlettir, hafızalarımız ise geçmişin hesabını sormaktan aciz kalmayacak kadar diridir. Gençlik, Kürt halkına yönelik katliam dosyalarının bir numaralı faillerine, devlet destekli IŞİD çeteleri için 'bir grup öfkeli genç' diyerek  devrimci gençliğe yönelik bombalı saldırılar karşısında 'Bombalar patladıkça oylarımız artıyor' diyenlere geleceğini teslim etmeyecek. Gençliğin, adeta birer siyasi fosile dönmüş Bahçeli-Erdoğan ikilisinin yarattığı nefessizlikten kurtulma arzusu anlaşılır olmakla birlikte bu nefesin alınacağı yer yeni nefessizlikler yaratacak burjuvazinin diğer kanadı değildir.

Seçim öncesi kitlelere sunulan mutabakat metninde dahi gençliğin en yakıcı ve acil sorunları olan yoksulluk ve geleceksizlik, faşist baskı ve yasaklar, genç kadın ve LGBTİ+'lara dönük erkek-devlet şiddeti, gençliğin yaşam tarzına müdahale vb. hiçbir sorunun çözümü bulunmamaktadır.  
 
Tüm gençliğe çağrımızdır; 
 
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yarışan Millet İttifakı'nın da Cumhur İttifakı'nın da gençliğe vereceği hiçbir şey yoktur. Bu nedenle de oy vermek için hiçbir sebep de söz konusu değildir. Gençlik, yalnızca faşist şef Erdoğan gidince değil, antiemperyalist ve antifaşist bir çizgide ilerleyerek ezilenlerin mücadelesini devrimle taçlandırarak rahat bir nefes alabilecek. Gençlik, bugüne kadar nasıl ki gençlik kitlelerini faşist şeflik rejimine karşı; polisine, ordusuna, tüm kurumlarına, paramiliter çetelerine karşı saflaştırıp dinamik bir kuvvet olarak örgütlemeyi hedef olarak belirlediyse bundan sonra da aynı cesaret ve iradeyle gençliği devrim mücadelesinin saflarına kazanmak için birleşik mücadeleyi örgütleme, antifaşist gençlik direnişini büyütmek zorundadır. Parlamento seçimlerinde birleşik mücadelenin bir parçası olan Emek ve Özgürlük İttifakı'na güç vererek Yeşil Sol Parti ve gençlik adayları etrafında birleşelim. Tüm gençliği bu zeminde örgütlenmeye çağırıyoruz.  

Özgürlüğümüzü kazanmak için ne nefes kiralayanlara ne de umut tacirlerine ihtiyacımız yok. Tarihin omuzlarımızda biriktirdiği sorumluluk ve cesaretle bizim olanı koparıp alacağız."