24 Eylül 2024 Salı

SES: Ekonomik çıkarları değil halkın sağlığını önceleyin

SES Eş Genel Başkanı Hüsnü Yıldırım, "Ekonomik çıkarları ve siyasi kaygılarınızı değil halkımızın ve bizlerin sağlığını önceleyin. Salgın yönetiminde aklı, bilimi ve bizleri dinleyin. Önlenebilir her ölümün sorumlusu sizsiniz. Yaşam hakkımızın ihlaline karşı sessiz kalmayacağız" dedi.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), pandemi ile mücadelede Şubat ayındaki normalleşme sürecine ilişkin genel merkez binasında basın açıklaması düzenledi.

Basın toplantısında konuşan SES Eş Genel Başkanı Hüsnü Yıldırım, "Mart ayının başından beri Türkiye'nin salgınla mücadelesinin siyasi ve ekonomik kaygılarla ötelendiğini, normalleşme adı altında kongrelerle ve çeşitli düzenlemelerle toplumsal hareketliliğin artırıldığı, lebaleb kelimesinin, sosyal mesafe kelimesi ile akrabalığı sonucunda 26 Şubatta çok riskli il sayısı 17'den 58 ile yükselmiş, düşük riskli (mavi) kategoride sadece bir il kalmış, İstanbul'da vaka sayısı mart ayı başından bu zamana kadar 10 kat artış göstermiş, vaka sayısı günlük 40 binlere ulaşmış, salgını yönetememenin utancıyla Türkiye haritası kıpkırmızı olmuştur" dedi.

Yıldırım, siyasi ve ekonomik kaygılarla alınan kararlar, çarklar dönsün diye alınmayan kararlar yüzünden binlerce insanın, yüzlerce sağlık emekçisinin yaşamını yitirdiğini ve yitirmeye devam ettiklerini söyledi.

'HALKIN SAĞLIĞI DEĞİL EKONOMİK ÇARKLAR ÖNCELENDİ'
Salgının başından beri sürekli şeffaflık istediklerini ancak hiçbir bilginin kendileriyle paylaşılmadığını ifade eden Yıldırım, "Halkın sağlığını değil, ekonomik çıkarları öncelediniz. Salgınla ve aklımızla dalga geçer gibi alınan kararlar, önlem değil yasaklar oldu. Sosyal devlet olma vasfını yitiren bir ülkede, emeği ile geçinenler salgının sınıfsal yükünü ve bedelini öderken, ödedikleri vergi yükünün altında ezilirken devletin koruyucu ve kollayıcılığında üvey evlat muamelesine maruz kaldı" diye kaydetti.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak salgını yönetemeyen yöneticilerin yol açtığı sonuçların diyetini ödediklerini söyleyen Yıldırım, "Artan iş yükümüzle, angaryalarla, mobbingle, değersizleştirmelerle, kuralsız ve pervasız uygulamalarla sağlık ve sosyal hizmet üretirken tükeniyor ve ölüyoruz. Hastane önünde, yemekhanelerde yanlış politikalar sonucu yitirdiklerimizin anısına saygı duruşunda bulunduk diye açığa alınıyor, sendikal hak ve özgürlüklerimiz kriminalize edilmeye çalışılıyor, baskı ve soruşturmalar ile uysal bir köle gibi kurban olmamız bekleniyor bizden. Haklı ve meşru mücadelemizde geri adım atmadık hele ki küresel bir salgında; salgınla mücadele yerine sağlık emekçileriyle mücadele edenler, sağlık insan gücü yetersizliğinde insan gücünü kişisel çıkar ve hırsları uğruna sahadan çektirenler er ya da geç salgınla mücadeleyi sekteye uğrattıklarından dolayı insanlığa karşı hesap vereceklerdir" diye konuştu.

AŞILAMA KONUSUNDA UYARILARIMIZ DİKKATE ALINMADI
Aşılama konusuna da değinen Yıldırım, aylar öncesinden aşı konusunda uyarılar yaptıklarını ancak uyarılarının dikkate alınmadığını söyledi. Yıldırım, "Yeterli aşı temini için kaynak ayırın gerekli girişimlerde bulunun dedik. Aşılama sürecini alandaki emek ve meslek örgütleri ile kollektif yürütün ve aşı konusunda kafalarda olan belirsizlikleri bir an önce giderin, aşılama ekiplerini artırın bunları yapmadan normalleşmek, salgını kontrolden çıkarır dedik. Tüm toplumun aşılanması gerekirken, temin edilen aşı sayısı risk gruplarının hemen hiçbirine yetmedi. Eğitim emekçilerinin bile sadece yüzde 8-10'u aşılanmış olmasına rağmen okulları açtınız. Yurttaşlarımız, yaşanan bu kaosun içinde aşı bulabilmek için ASM'ler, eczaneler, hastaneler arasında dolaştı. Aşının bizler için bir hak, sizler için bir ödev olduğunu söyledik ama siz ödevinizi gerektiği gibi yapamadınız" diye kaydetti.

Yıldırım, pandemi ile mücadelede yapılması gerekenler konusunda önerilerini şöyle sıraladı:

TALEPLER SIRALANDI
🔹Salgınla mücadele demokratikleşmelidir. Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere ilgili bakanlıkların da içinde olduğu sağlık alanındaki emek meslek örgütleri temsilcileri ve siyasi parti temsilcilerinin oluşturduğu yeni “bağımsız” bir kurul oluşturulmalıdır. Bu kurulun alacağı kararlar toplum ile en kısa sürede tüm ayrıntıları ile paylaşılmalıdır.
🔹4 hafta boyunca ülkeye giriş çıkışlarda çok sıkı tedbirler uygulanmalıdır.
🔹4 hafta boyunca sağlık, belediye temizlik ve gıda satışı dışındaki tüm faaliyetler durdurulmalıdır.
🔹Güvenlik adına yürütülecek faaliyetler cezalandırıcı bir perspektifle değil sosyal hizmetler ve destek kapsamında yerel yönetimlerin de katılımıyla yürütülmeli, başta pandemide belirlenen kuralların denetimi, özellikle ev içinde başta kadın ve çocuklara yönelik olmak üzere şiddet, vatandaşların can ve mal güvenliğini korumaya yönelik tedbirlerle sınırlı olmalıdır.
🔹Kamuda çalışan işçi memur vb. tüm çalışanların maaşı kesintisiz ödenmelidir. Gündelik işlerde ve özelde güvencesiz çalışan ve yoksulların tamamına 1 aylık ihtiyacını karşılayacak (en az 5000 TL) mali destek kamu bütçesinden karşılanmalı, esnafa bir aylık kira bedeli ve geçim giderleri desteği (en az 5000 TL) verilmelidir.
🔹Sağlık personeline nitelikli kişisel koruyucu donanım eksiksiz sağlanmalıdır. Pandemi ile mücadelede sağlık alanındaki emek ve meslek örgütleri ile bakanlık kolektif çalışmalıdır. Sağlık alanındaki personel açığının güvenceli kadrolu istihdamı ile kapatılmasına yönelik planlama yapılmalı, 4C, 4B gibi güvencesiz kadrolarda çalışan personelin güvenceli kadroya geçmesi sağlanmalı, haklarında kesin yargı kararı bulunmayan ihraç tüm sağlık emekçileri göreve başlatılmalıdır.
🔹Yüksek enfeksiyon riski ve aşırı iş yükü altında çalışan sağlık çalışanlarının sahada yaşadıkları şiddet, mobbing, adaletsiz ek ödemeler, belirti göstermelerine rağmen vb. sorunların giderilmesine yönelik ivedilikle planlamalar yapıp girişimlerde bulunulmalıdır.
🔹Belediye temizlik işçileri, gıda tedarikçileri, güvenlik güçleri gibi çalışması zorunlu olan kesimlere kamu ve çalıştırmaya devam eden firmalarca nitelikli koruyucu donanım sağlanmalıdır.
🔹Aşı üretimi için gerekli alt yapı ve donanım sağlanmalıdır. Aşı üretimi ilgilenen ve kapanan tüm kurumlar açılmalı ve güçlendirilmelidir. Bu gerçekleşinceye kadar dışardan ülkede yaşayan tüm yurttaşlara (göçmenler, mülteciler, sokakta yaşayanlar, kimliksizler vb dahil) yetecek kadar aşı temini için yeterli kaynak ayrılmalı ve aşılama hızlandırılmalıdır.
🔹Tüm toplum kesimlerinin fiziksel mesafe, hijyen, beslenme, dinlenme, sağlıklı ortamlarda fiziksel aktivite vb.  bulaşı engelleyecek ve bağışıklığı güçlendirecek önlemleri almasına yönelik barınma, gıda temini, sağlıklı çevre, ulaşım, haberleşme, sağlıklı çalışma koşullarını önüne koyan sosyal adaleti öngören radikal düzenlemelere gidilmelidir. Vatandaşların zorunlu harcamalarının (su, elektrik, ısınma, vb.) faturaları devlet tarafından ödenmeli, kredi borçları vb. ertelenmelidir.
🔹Farkındalık yaratmaya yönelik sosyal medya, TV, gazete vb. gibi araçlarla bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır. Meclis'te bulunan tüm partiler ile hükümet koordineli çalışmalıdır. Yerellerde DKÖ, STK'lar, muhtarlar, mahalle meclisleri vb. gibi toplumun örgütlü kurumları ile resmî kurumlar eşgüdüm içinde çalışmalıdır.
🔹Kalabalık ve yoksul aileler içerisinde hastalığa yakalananların tedavilerinin ve izolasyon süresi boyunca konaklamalarının kamuya ait ya da kamunun finansmanını sağlayacağı ayrı mekanlarda gerçekleştirilmesi, izolasyonda kalmak zorunda olanlara bakım verilmesi sağlanmalıdır.
🔹Covid-19 nedeniyle enfekte olan ve hayatını kaybeden insanlarımızın ve sağlık çalışanlarının sayısı dahil tüm veriler, yapılanlar, eksiklikler şeffaflıkla toplumla paylaşılmalıdır.
🔹Bir aylık sürenin sonrasında salgının boyutu yeniden gözden geçirilerek hareket edilmelidir. Salgın tüm dünyada kontrol altına alınıncaya kadar yurtdışı giriş ve çıkışlarda tedbirler (test yapma, 14 gün izolasyon vb.) sürdürülmelidir.

'YAŞAM HAKKIMIZIN İHLALİNE SESSİZ KALMAYACAĞIZ'
Yıldırım son olarak "Bu günlerde sizleri tekrar ve daha güçlü uyarıyoruz. Ekonomik çıkarları ve siyasi kaygılarınızı değil halkımızın ve bizlerin sağlığını önceleyin. Salgın yönetiminde aklı, bilimi ve bizleri dinleyin. Önlenebilir her ölümün sorumlusu sizsiniz. Yaşam hakkımızın ihlaline karşı sessiz kalmayacağız" dedi.