30 Eylül 2024 Pazartesi

Sancar: Dosta düşmana en güçlü mesajı vereceğiz

Partisinin Mardin 4. Olağan Kongresinde konuşan Sancar; dosta, düşmana, sevene sevmeyen en güçlü mesajı halkların vereceğini kaydetti. Sancar, 3 Temmuz'da Ankara'da düzenlenecek kongreye katılım çağrısı yaptı. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mardin İl Örgütü, "Dem dema HDP'ê ye/Şimdi HDP Zamanı" şiarıyla 4. Olağan Kongresi'ni gerçekleştirdi. Kentte bulunan bir otelde gerçekleştirilen ve binlerce kişinin katıldığı kongrede, salona "İstismara, infaza, kayyıma karşı biz varız. Kadın mücadelesi her yerde" ve "Em dûh serketin, em ê îro jî serbikevin" (Dün başardık, bugün de başaracağı) yazılı pankartlar asıldı. Kongreye, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Parti Sözcüsü Ebru Günay ve kent milletvekili Pero Dündar, Kürt siyasetçi Ahmet Türk ile demokratik kitle örgütü temsilcileri ve siyasi parti yöneticileri ile binlerce kişi katıldı.

TÜRK: GÜN KÜRTLERİN ÖZGÜRLÜK GÜNÜDÜR
Saygı duruşuyla başlayan kongrede konuşan yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk, Kürtlere birlik çağrısı yaparak, "Gün Kürtlerin özgürlük günüdür, Kürtlerin birlik günüdür. Bütün çalışmalarımız, Kürtlerin özgürlüğüne kavuşması üzerinedir" dedi.

SANCAR: DEMOKRATİK CUMHURİYETİ İNŞA EDECEĞİZ
Kongreye katılanları Kürtçe, Arapça ve Türkçe selamlayan Sancar, Mardin topraklarının kültür, medeniyet, tarım ve birçok alandan zenginliğine dikkat çekti. Zorbalıktan, zulümden, baskıdan, sömürüden söz ettik, belki en somut ve güncel örneğinin kayyum rejimi olduğunu belirten Sancar, "Kayyım rejimi, her şeyden önce halkların iradesinin gasp edilmesine dayanan bir anlayıştır. Kürt halkı başta olmak üzere bu şehirde ve kayyım atanan diğer şehirlerde yaşayan bütün halkların iradesi zorla gasp edilmiştir. Peki niye? Tabiki inkar siyaseti, Kürtlerin varlığını inkar siyaseti, iradesini tanımama sonucunu da beraberinde getirmiştir. Kürtlerin kimliğini, varlığını inkar eden, fırsat bulduğunda iradesini her alanda yok etmek içinde her yolu dener. Dolayısıyla kayyım uygulaması her şeyden önce bir kimlik ve irade gaspı meseledir ama bundan daha fazlası var. Bundan daha fazlası da vardır. Türkiye'de kurulan rant ve soygun düzeninin, suç ekonomisinin devamı için kayyım sistemine ihtiyaç duyan bir yönetim anlayışı vardır. Türkiye'de merkezden bütün ülkeyi talan eden zihniyet, bu suç imparatorluğunun yerel ağlarını kayyımlar eliyle örüyor" dedi.

'İÇERİDE SAVAŞ, DIŞARIDA SAVAŞ'
Mardin'in bunun en çarpıcı örneği olduğunu söyleyen Sancar, "Kayyım rejimini buradan da bu ülkeden de silecek irade, buradaki iradedir, sizlerin iradesidir, halkların ortak mücadelesidir. Burada kayyım sistemiyle varılmak istenen, hedeflenen, Binxête'de, hepiniz bilirsiniz Rojava'da askeri operasyon tehditleriyle varılmaya çalışıyorlar. Orada da hedef farklı değildir. Orada da Kürt halkının iradesi gasp edilmek isteniyor, yok edilmek isteniyor. O nedenle sürekli bir askeri operasyon tehdidi gündemdedir. Kürt sorununa inkar ve imha anlayışıyla yaklaşan her yönetim, eninde sonunda savaş siyasetine dayanmak zorundadır. Bu savaş siyaseti kendi varlığını sürdürmenin de belki tek yolu olarak kalıyor ellerinde. Yani ömürlerini uzatmak, iktidarlarını sürdürmek için dönüp dolaşıp, bütün inkarcı iktidarların geldiği yer savaş politikasıdır. İçeride savaş, dışarıda savaş" dedi. 

'EMEK VE ÖZGÜRLÜK BİRBİRİNDEN KOPMAZ ŞEKİLDE BAĞLIDIR'
Sancar, şöyle devam etti: "Şu an AKP-MHP zorba iktidarının yürüttüğü politika da tam budur. Bu savaşın içeride de dışarıda da ilk hedefi Kürtlerdir. Kürt halkı oluyor, Kürtlerin kazanımları oluyor. Ama savaş sadece Kürtlere yönelik bir tehdit olmaktan ibaret değildir. Bakın savaş politikaları aynı zamanda bu ülkede yoksullaşmanın kaynağıdır. Eğer Türkiye bugün bu kadar büyük bir ekonomik çöküş yaşıyorsa, Türkiye bugün dünyada enflasyonda birinci ülkeler kategorisinde ise bu kadar yüksek enflasyona sahip ilk 6 ülkeden biri haline gelmişse, bunun temel sebebi savaş politikasıdır Kürt sorununda çözümsüzlük politikalarıdır, içeride güvenlikçi anlayış, kutuplaştırma, düşmanlaştırma siyasetidir. Yani Kürt halkına yönelik her türlü saldırı, bu ülkede yaşayan bütün insanların ekmeğine de saldırıdır. Özgürlüğü elinden alınmak istenen halka karşı yürütülen politikalar, ülkenin tamamını çökertiyor. Ekmek ve özgürlük birbirinden kopmaz bir şekilde bağlıdır. Bunu unutmayın.

'ÇÖZÜM İÇİN İMRALI'DAKİ TECRİT KALDIRILSIN'
Savaş politikaları ile bu gerilim güvenlikçi anlayışla yaratmak istedikleri başka bir sonuç da var. Toplumu ayrıştırmak, kutuplaştırmak, gerilim politikasını derinleştirmek, böylece karşılarına güçlü bir demokrasi birliğinin, güçlü bir demokrasi ittifakının çıkmasını önlemektir. İşçiyi, emekçiyi de köylü, çiftçiyi de birbirine bu politikalar üzerinden düşman haline getirmek istiyorlar. Böylece varlıklarını sürdürmeyi hedefliyorlar. Bunu iyi görmemiz gerekiyor. Kürt sorununda güvenlikçi anlayış ve savaş politikaları, inkar ve çözümsüzlük, bu ülkede her alanda siyasetin ve toplumsal yaşamın her alanında büyük tahribatlar yaratıyor. İşte HDP onun için demokratik çözüm diyor. Her şeyden önce Kürt sorununda demokratik çözüm, bunun için diyalog müzakere ve siyaset. Başka yöntem yoktur. Savaş, güvenlikçi anlayış, düşmanlaştırma, inkar ve yıkımdan başka bir sonuç getirmedi bugüne kadar. Bundan sonra da getiremez. HDP Kürt sorununda demokratik çözüm için her alanda üzerine düşen görevi yerine getirmeye söz vermiş bir partidir ve bu amaçla kurulmuş bir partidir. Çözüm için demokrasi güçlerini bir araya getirmek, savaş karşıtı güçleri birleştirmek, bizim üzerimizde çalıştığımız, emek sarf ettiğimiz hedeflerden biridir. Çözüm için İmralı'daki tecridin kaldırılmasını talep etmemiz, tam da bu politikaların bir gereği, bir sonucudur."

'3 TEMMUZ'DA O BÜYÜK COŞKUYLA BULUŞACAĞIZ'
İki seçenekten birine mahkum ve mecbur olmadıklarını söyleyen Sancar, "Üçüncü Yol var, HDP var, demokrasi, özgürlük ve barış mücadelesi var. Konferansımızı 6-7 Haziran'da topladık. Şiarımız 'Büyük direniş, büyük yürüyüş'tü. Çok da güzel geçti, emeği geçenler teşekkür ederiz. Şimdi 5. Büyük Kongremize gidiyoruz. 3 Temmuz'da bu kongrede HDP'nin bu ülkedeki bütün ezilenlerin, ötekileştirilenlerin, bütün emekçilerin, sömürü, yalan, talan politikalarını alternatifi olduğunu ortaya koyacak, görkemli bir şölen yapacağız. 5. Büyük Olağan Kongremiz, en coşkulu kongremiz olacaktır. Dosta, düşmana; sevene, sevmeyene; en güçlü mesajı sizlerin katılımı, sesi verecektir. Bundan şüphemiz yok. HDP bu ülkede çözüm gücü olmaya kararlıdır. 5'inci Olağan Büyük Kongremizde HDP'nin demokratik cumhuriyet, eşit yurttaşlık, büyük barış hedefine, yürüyüşte nasıl kurucu gücü olduğunu ortaya çıkaran kongre olacaktır. Yeniden inşa kongresi olacaktır, bu ülkeyi yeni bir başlangıca götüren kongre olacaktır. Buna bütün kalbimizle inanalım. Şimdiden bu coşkuyu sokak sokak, ev ev, mahalle mahalle, şehir şehir yaygınlaştıralım. 3 Temmuz'da Ankara'da o büyük coşkuda buluşacağız" dedi.

Konuşmaların ardından gidilen seçimde HDP Mardin İl Eşbaşkanlığına Mehmet Ali Yiğit ve Berivan Bahçeci seçildi.