22 Eylül 2024 Pazar

'Sadece Kobanê için değil tüm dünya halkları için direndik'

Kobanê'nin DAİŞ çetesinin kuşatmasından kurtarılması sürecinde savaşa katılan Xelîl Bekoyê Hemo, işgalci Türk burjuva devletinin desteğiyle DAİŞ çetelerinin Türkiye'den Kobanê'ye ağır silahları geçtiğini, kenti savunurken çoğu zaman sınırlı mermi ile direndiklerini anlattı. Kobanê savunmasına tüm dünya halklarından katılanlar olduğunu büyük bir fedakarlıkla direnişin sürdüğünü vurgulayan Xelîl Bekoyê Hemo, Kobanê onur ve özgürlük savaşının sadece Rojava halkları için değil tüm dünya halkları için olduğunu söyledi.

Kobanê'nin faşist DAİŞ tarafından kuşatılması karşısında YPG, YPJ'nin yanı sıra MLKP'nin de aralarında bulunduğu enternasyonalist devrimciler öncülüğünde büyük bir direniş ortaya çıktı. Bu direnişte Rojava ve Bakurê Kürdistan halkları da önemli roller üstlendi. Kentin savunmasında yer alanlardan biri de Xelîl Bekoyê Hemo. Bekoyê, faşist DAİŞ kuşatması sırasındaki direnişi anlattı.

Kobanê kuşatması öncesi Lübnan'da çalışan Xelîl Bekoyê Hemo (Kanî Şahan) kuşatma saldırıları başladığında 174 kişiyle birlikte Kobanê'ye geçerek kent savunmasında yer aldığını söyledi. Bu süreci şöyle anlattı: "Önce Efrîn'e, oradan da Bakur'a kaçak geçtik ve Suruç tarafına geldik. Lübnan'dan geçen 174 kişi içinde aileleri olanlar vardı. Bende ailem ile birlikteydim. Savaşa katılmak için gelenler vardı. İki gün orada kaldık. Türk askeri, polisi Kobanê'ye geçmemize izin vermedi. Kobanê çemberdeydi, başka bir yerden giriş yoktu. Hep birlikte sınır kapısını yıkıp Kobanê'ye bu mahallemize geldik. Bin ailelik mahallede 5-6 aile kalmıştı. Çocuklarımızla bir süre burada kaldık."

KENT KUŞATILIYOR
Kentin DAİŞ tarafından kuşatıldığı süreçte YPG'nin çağrısıyla halkın önemli bir bölümü kenti boşaltmış geriye savunmada yer alacak kuvvetler ve lojistik ihtiyaçlarının temini için sınırlı bir kuvvet kalmıştı. Xelîl Bekoyê Hemo bu sürece dair şunları aktardı: "Akşamları savunma devriyelerine çıkıyorduk. Sonra savaş çok yakınlaştı. DAİŞ Sala Rodi'ye (Rodi Salonu) ulaştı. Tanklarını çıplak gözle görebiliyorduk. Arkadaşlar -YPG-YPJ savaşçıları- yanımızda ailelerimiz, çocuklarımız olduğu için geri çekilmemizi söyledi. Biz çocuklarımızı sınırdan Bakur'a geçirdikten sonra geri geldik. Ekmek yok, hiçbir şey yok, savaş sürüyor. Ailemi götürürken evde kalan eşyalarımı sonra alırım demiştim. Geri geldiğimde çeteler bu mahalleye de girmişti. Eşyalarıma ulaşamıyordum."

'KOBANÊ KUŞATMASI TÜRK DEVLETİNİN DESTEĞİYLE YAPILDI'
Kuzey (Bakur) Kürdistan sınırında, Türk devletinin DAİŞ'in kontrolü altındaki sınır hattına asker yerleştirmediğini, sadece Kürtlerin elindeki bölgelerin sınır hattına asker yerleştirildiğini anlatan Hemo, bu nedenle sınırı DAİŞ'in kontrolü altındaki bölgeden geçmek zorunda olduklarını söyledi. Bu durumun işgalci Türk burjuva devletinin DAİŞ çetesine verdiği desteğin kanıtı olduğunu vurgulayan Hemo, "Yani çetelerin egemenlik kurduğu yerlerde Türk devletinin polisleri, jandarmaları yoktu. Yani kim gelip geçerse ses etmiyorlardı. Ama Kobanê'nin Kürtlerin elinde olan kısmı karşısında çok sıkı denetimleri vardı kimseyi geçirmiyorlardı" dedi.

Çatışmalarda ele geçen bazı çetelerin üzerinden Türk ordusuna bağlı subaylar olduklarına dair belgeler gördüklerini söyleyen Xelîl Bekoyê Hemo şunları kaydetti: "Türk devleti burada sınırlarını çetelere açmıştı, cephane gönderiyorlardı, çeteler serbestçe Türklerin içine gidip geliyordu. Bulunduğumuz yerden 10-15 kilometre alanda dürbünle görüyorduk bunları. Türk askerleri saf tutmuş, çeteler serbestçe gidip geliyorlardı. Bu alandaki çetelere Çeyş el Hür (ÖSO) diyorlardı. ÖSO yok aslında, hepsi el Nusra, Sultan Murat, Ehfaz Resul çeteleri. Patlamalardan sorumlu çete liderleri Cerablus'tan çıktı, yeni öğrendik. İddia edebilirim ki Ankara'da Erdoğan'ın güvenliğini alanlar içinde bile çeteler var. Buna inanıyorum çünkü yakaladığımız çok çete elamanının Türk ve uzman asker olduğunu kendi gözlerimle gördüm."

KOBANÊ İRADE SAVAŞI
İşgalci Türk devletinin her türlü desteği sağladığı DAİŞ çetesi karşısında eşitsiz koşullarda ama yüksek bir irade ile Kobanê'nin savunulduğunu vurgulayan Hemo, mermileri kalmadığını, çete cenazelerinden mermi topladıklarını ve çetelere karşı kentlerini savunduklarını anlattı.

21. YÜZYILIN STALİNGRAD'I KOBANÊ: TANKLARA KARŞI KELEŞ MERMİLERİ
Kent üzerinde kuşatmanın arttığı süreçte direnişin çok dar bir alanda sürdüğünü belirten Xelîl Bekoyê, savaşçıların mevzilerini ölümü pahasına terk etmediklerini söyledi. Çok dar alana sıkıştıklarını, çetelerin büyük bir alanı kuşattığını DAİŞ çetesinin Aluşa Hastanesinde büyük bir tır patlattığını, elliden fazla tankla kenti sokak sokak ele geçirmeye başladığını anlatan Hemo, kent savunmasında aralarında çok sayıda halktan enternasyonal savaşçılar olduğu bilgisini verdi. Xelîl Bekoyê Hemo, tankların arkasına saklanan çetelere karşı keleşlerle Kobanê'yi savunduklarını söyledi.

KOBANÊ SOKAK SOKAK EV EV SAVUNULDU
Kobanê kent savunmasında devrimin savunma ordu birlikleri, gerilla kuvvetlerinin yanı sıra savaş deneyimi olmayan, çağrılar üzerine gelen çok sayıda kişi olduğunu aktaran Hemo, sokak sokak, ev ev yapılan savunma savaşına ilişkin şunları anlattı: "Sokak savaşlarında savaşanların büyük bölümü sivillerdi, asker arkadaşlar çok azdı, çok büyük bölümü şehit düşmüştü. Geriye kalanlar seferberlikte gönüllü gelmiş insanlardı. Uzman askerler 5-6 kişi kalmıştı diyebilirim. Bütün dünyadan Kobanê'nin savunulması için gelenler 'Kanîya Mirşida' denilen yerde eğitim alıyordu. Ve geldikten 5-15 gün sonra savaşa katılıyorlardı."

Kobanê savunmasına katılanlara ilişkin anılarını da paylaşan Xelîl Bekoyê Hemo, "Diyarbakır'dan, üniversitelerden, bütün dünyadan geliyorlardı. Gelenlerin bazıları okumuş, bilen, aydın insanlardı. Yani öyle uzman savaşçılar falan değillerdi. Sonradan 74 ya da 78 kişi geldi, onlar gerçekten savaşçıydı. Ben o zaman Mesrêf cephesi sorumlusuydum, biri geldi dedi ki; 'Ben 27 gündür yürüyorum.' Yürüyerek gelmiş, nereden ve nasıl gelmiş bilmiyorum, ayakkabıları yırtılmıştı. Dedim 'Heval biz Kobanê'den çıkacağız, sen niye bu halinle buraya gelmişsin?' Arkadaş, 'Ben Kobanê'ye çıkmamak üzere geldim, ya şehit düşerim ya da Kobanê'ye saldıran bu güçleri kırarım (yenerim)" dedi.

KOBANÊ'DE ENTERNASYONAL MÜCADELE KAZANDI 
"O gece Salih Müslim bir video mesaj paylaşarak dünyaya seslendi ve dedi ki; 'Silahımız kalmadı, cephanemiz kalmadı, hiçbir ağır silah cephanesi, BKC mermisi bile kalmadı, yalnızca keleşlerimizdeki mermilerimiz var. Bütün dünya Kobanê'ye destek olmalı' dedi. Tıpkı Salih Müslüm'ün dediği gibi birçok arkadaşımız av için kullanılan pompalı tüfekleri kullanıyordu, ellerinde silah kalmamıştı" diye konuşan Hemo, Salih Müslüm'ün bu seslenişinin ardından burjuva basının 7-8 saate Kobanê'de bir mezarlık oluşacağını yazdığını hatırlattı.

'SADECE KÜRTLER, KOBANÊ İÇİN DEĞİL BÜTÜN DÜNYA İÇİN SAVAŞIYORUZ'
Bu çağrıların ardından uçaklarla ulaşan silahları aldıklarını anlatan Hemo, bu aşamada sayılarının çok azaldığını toplamda 200 kişi kaldıklarını söyledi. "Tam o kritik zamanda arkadaşlar gelmeye başladı. Dünyanın her tarafından geldiler, hatta İsrail'den bile geldiler. Avrupalı, Kanada'da yaşamış Yahudi asıllı bir kızın, İsrail'den kalkıp Kobanê'yi savunmaya gelmiş olması bize çok moral verdi. Diyebilirim ki Kobanê savunmasına katılmayan kimse kalmadı. Kobanê savaşında çok ilginç şeyler oldu. Hatta Amerikalılar, Britanyalılar geldi. Biz diyorduk Kürtler yalnızdır, o zaman dedik ki bütün dünya bizimle. Biz de o zaman anladık ki yalnıza Kürtler için, Kobanê için savaşmıyoruz, bütün dünya için savaşıyoruz. Ve dünya da yeni anladı, sadece kendimiz için değil onlar için de savaştığımızı. Bütün dünya adına DAİŞ'le savaşıyorduk. O zaman dedim ki, 'yeter ki şu Kobanê'yi bir kurtaralım, Rusya'dan, Amerika'dan, Avrupa'dan nereden çağırırlarsa gidelim onları savunalım, halkları savunalım. Hükümetler için değil tabii ki halk için savaşalım. O zaman fark ettik ki bütün dünyanın yerine terörle savaşıyoruz" diye konuştu.