24 Eylül 2024 Salı

Pontus Rum/Helen Soykırımı'nın belgesi Meclis tutanakları - Tamer Çilingir

Yüz yıl önce ?Mübadele? adı altında zorla sürgün ettirilenler, gittikleri yerlerde başlarından geçenleri anlattılar. Özellikle Pontos?tan sürgün edilenlerin anlattıkları, ?kurtuluş savaşı? kahramanlarınca Rum/Helen halklarına karşı inanılmaz işkencelerin yapıldığı binlerce insanın hayatına mal olan cinayetlerin işlendikleri biçimindeydi.
Tam yüz yıl geçti üzerinden kadın, erkek, çocuk, ihtiyar ayırt etmeksizin 353 bin insanın hayatına mal olan Pontos Rum / Helen Soykırımı’nın.
 
Yüz yıllık suskunluğun sebebi ise en genelde ‘bilmiyorduk, duymadık’ biçiminde açıklanıyor.  Bu açıklamaların arkasında kuşkusuz meseleyi ele alıştaki ideolojik bakış açısı da var. Ama en genelde soykırım temalı yazılı belge ve kaynak olmaması, böyle bir soykırımın olup olmadığı konusunda bir şüphe de taşımıyor değil ‘bilmiyorduk, duymadık’ biçiminde açıklamalar yapan çevrelerce.. 
 
Öncelikle belirtilmesi gereken ilk şey, cumhuriyeti kuranların tarihin yeniden yazımına ilişkin bir çalışma içinde olduklarıdır. Bir başka yazı konusu olan uydurulmuş bir ‘kurtuluş savaşı’ masalı tarihin yeniden yazılımının ana öğesini oluşturuyor. Dolayısıyla yalanlar üzerine kurulu bir tarih yazılımı ile karşı karşıyayız. 
 
SOYKIRIMIN ÜÇ EVRESİ
 
Pontos’ta soykırımın üç evreye yayıldığını görüyoruz: Birinci evre 353 bin insanın hayatına ve binlerce yıllık eserlerin; kiliseler, okullar, evler, tiyatro binaları, köprüler  vb. yapıtların yok edilmesi. 
 
İkinci evre ise 1923 yılında Lozan’da  Türkiye ile Yunanistan devletleri arasında imzalanan ‘Mübadele’ adı verilen zorunlu göç anlaşması. Bu anlaşma ile Türkiye sınırları içindeki İstanbul Rumları/Helenleri hariç Ortodoks Hristiyan Rum/Helenlerin Yunanistan’a, Yunanistan’da bulunan Müslümanların da Türkiye göç etmek zorunda kalmışlar. Bu sayı giden Ortodoks Hristiyan Rum/Helenler olarak 1 milyon 250 bin iken, gelen Müslümanların sayısı 500 bindir.
 
Üçüncü evre ise geride kalan Müslümanlaştırılmış Rum/Helenlerin Türkleştirilmesi yani asimilasyon sürecidir.
 
YÜZ YILDIR DEVAM EDEN ASİMİLASYON
 
Yüz yıl öncesi ile bugün arasındaki bu kopukluğun temel sebebinin soykırımın iki evresinin ardından halen sürmekte olan asimilasyon süreci olduğu çok açıktır. Ancak yalanlarla yazılı resmi tarih ve yüz yıl önce değiştirilen alfabenin belge ve kaynaklara ulaşılmasını engellediği için ne kadar önemli olduğunu da vurgulamak gerekiyor. 
 
‘Kurtuluş savaşı’ masalı da Pontos Rum/Helen Soykırımı’nın dile getirilememe sebeplerinden biridir. Sağdan ya da soldan yapılan her ‘kurtuluş savaşı’ güzellemesi de soykırımın ve yüz yıl önce yaşananların gizlenmesini sağlanmıştır. İlkokuldan itibaren eğitim ve öğretimin mihenk taşıdır ve en çok işlenen konudur. Muhalif ‘aydınlar’ dahi bu konuda sınıfta kalmıştır. Nazım Hikmet dahi ‘Kuvayi Milliye Destanı’ adıyla yazdığı şiirle ‘kurtuluş savaşı’ güzellemesi yapmıştır.
 
GİZLENEMEYEN SOYKIRIM
 
Yüz yıl önce ‘Mübadele’ adı altında zorla sürgün ettirilenler, gittikleri yerlerde başlarından geçenleri anlattılar. Özellikle Pontos’tan sürgün edilenlerin anlattıkları, ‘kurtuluş savaşı’ kahramanlarınca Rum/Helen halklarına karşı inanılmaz işkencelerin yapıldığı binlerce insanın hayatına mal olan cinayetlerin işlendikleri biçimindeydi. Bu konuda değişik ülkelerden elçilik görevlilerinin de benzer tanıklıkları değişik dillerde, değişik ülkelerde gazetelerde yayınlandı, anıları kitap olarak basıldı. Patrikhanenin kayıtları ise çok  önemli belgelerdi. Hristiyan olarak doğan herkes vaftiz olduğunda ve evlendiğinde kiliselerde kayıt altına alınıyordu. Bu kayıtlar gösteriyordu ki sadece Pontos’ta 500 bine yakın Pontoslu Rum/Helen kayıptı. Küçük Asya’da ise bu sayı 800 bin civarındaydı.
 
Batılı tarihçiler ve tabi özellikle Yunanistan’daki tarihçiler (maalesef sadece modern Helence/Yunanca) yüz yıl önce yaşananlara dair araştırmalarını yayınladılar.  Tabi bunlar Türkçe dilinde, Türkiye’de yayınlanmadı.
 
Yüz yıl boyunca "Karadeniz" diye anılan Pontos’ta yaşayan insanlar "Türkiye" adı verilen devletin sınırları içinde diğerlerinden çok farklı olarak yaşamlarını sürdürüyorlardı. Bir kısmı aralarında konuştukları başka bir dile (Romeika Pontos Rumcası-Helencesi) sahiptiler,  bu nedenle de Türkçe aksanları bozuktu. Davranış biçimleri, gelenekleri farklıydı. Üç bin yıllık Helen kültürünün izlerini taşıyorlardı. Bir şeylerin gizlendiğinin herkes farkındaydı ama kimse bunu dile getirmiyor/getiremiyordu. Kuşkusuz cumhuriyet tarihi boyunca Türk olmayan herkesin düşman bellendiği, başka dillerin yasak olduğu ve baskı ve zulmün Pontos’ta da ağır biçimiyle sürdüğünü düşündüğümüzde bu dile getirememenin sebebini görebiliyoruz bugünden. 
 
Ama yine de cumhuriyetin ve öncesindeki Osmanlı kayıtlarının tümünün tahrif edilip imha edilmiş olması imkansızdı. 
Genelkurmay, Başbakanlık ve Osmanlı arşivleri hala yüz yıl önce yaşanmış gerçeklerle dolu idi. Ama bunları görmek ya da bu belgeleri bilimsel bir bakış açısıyla değerlendirecek bilim insanları ve tarihçilere ihtiyaç vardı. Ne yazık ki yüz yıl boyunca bilim insanları ve tarihçiler böyle bir bakış açısına sahip olamadılar. Ya da tersten konuşursak cumhuriyet tarihi boyunca bu coğrafyada bu tür bilim insanları ve tarihçiler yoktu. Korkudan ya da başka kaygılardan bu konuyu göremeyenlerin kendilerini savunmalarının bir manası yoktur. Onlar da yüz yıl önce yaşanan gerçeklerin gizlenmesine hizmet etmişlerdir.
 
PONTOS RUM/HELEN SOYKIRIMININ BELGESİ MECLİS TUTANAKLARI
Tüm bunlara rağmen ortada öyle bir kaynak var ki 1985 yılından beri de basılı kitap olarak duruyor. 1920 ile 1923 yılları arasında meclisteki gizli görüşmelerde Pontos’un nasıl kan gölüne çevrildiğinin bir çok detayı var. Sadece bu görüşmeler bile soykırımın itirafı ve belgesi niteliğindedir.  TBMM Gizli Celse Zabıtları adında 4 ciltten oluşan bu kitap İş Bankası Kültür Yayınları tarafından ( 7000 adet) basılmış. 
 
Birinci cilt 457 sayfa (24 Nisan 1920 – 21 Şubat 1921)
İkinci cilt 894 sayfa (17 Mart 1921 – 25 Şubat 1922)
Üçüncü cilt 1325 sayfa ( 6 Mart 1922 – 27 Şubat 1923)
Dördüncü cilt 595 sayfa ( 2 Mart 1923 – 25 Ekim 1934)
Ebad: 19 x 27
Basım yeri: Ankara
 
Yüzlerce sayfalık aylarca süren konuşmalardan sadece bir kaçı şöyle:
21 Ağustos 1922
Hakkı Hami Bey (Sinop): Tehcirlerden dolayı yüzümüzdeki utanç lekesi ebediyen silinmeyecek.
Yahya Galip Bey (Kırşehir): Pontosluların techir edilmesi adı altında köylerdeki yaşamı, mal ve mülkü ortadan kaldırdılar
Selahattin Bey (Mersin): Acaba hangi ulusun tarihinde katliamlarla onur duyulur ve övünülür? 
Osman Bey (Kayseri): Bu yağmaya ve yıkıma dönük bir politikadır. 
 
24 Ağustos 1923
Ziya Hurşit (Lazistan): Pontus köylerinin yanmasına ve Pontosçuların dağa çıkmasına rağmen Pontus ocağını Hu?ku?met söndu?rememiştir. 
Mehmet Şükrü Bey (Karahisarısahip): Pontos meselesini ortadan kaldırmaya gidenler yağmayla keselerini dolduruyor.
Şeref Bey (Edirne Milletvekili): Dünyaya bu yaptıklarımızdan dolayı hesap vereceğiz.  
Mustafa Sabri Bey  (Siirt): Öldüreceğiz ya. Tohumluk diye mi besleyeceğiz?