23 Eylül 2024 Pazartesi

Pontos'ta gazeteci olmak, gazeteci olarak ölmek - Tamer Çilingir

Nikos Kapetanidis?in idamına kadar giden süreç yıllar sonra bir başka gazetecinin başına gelenlerle nasıl da bir benzerlik taşıyor. 2007 yılında katledilen Ermeni gazeteci Hrant Dink de tıpkı Nikos gibi direk devlet görevlilerince makamlarına (!) çağırılıp tehdit edilirken, arkadaşları O?na yurtdışına çıkmasını salık veriyorlar. Adım adım ölüme giden süreç neredeyse aynı şekilde işliyor.

Nikos Kapetanidis (Rize 1889, Amasya 1921) Pontoslu Rum gazeteci ve gazete yayıncısı… O, yirminci yüzyılın ilk idam edilen gazetecisidir bu topraklarda…

Birinci "suçu" Pontoslu Rum çocuklarının eğitim sorunları ile ilgili makaleler yazmaktır.

Pontos’ta Rumca eğitim veren yerel okullarla ilgili araştırmalar yapar ve eğitimin patrikhane ve dini otoriteler tarafından kontrol edilmesine karşı çıkar. Bu tavrı nedeniyle hem Osmanlı yönetimi hem de patrikhane yöneticilerince tepki alır. Tepkilere aldırış etmez ve bilimsel eğitimin din ve devlet örgütlerinden bağımsız olması gerektiğini savunmaya devam eder.

İkinci "suçu" Pontos’ta resmi devlet görevlilerinin vahşeti ve sivillere yönelik katliamlarla ilgili yazılar yayımlamaktır.

Nikos Kapetanidis 2. Meşrutiyet’in ilan edildiği 1908 yılında henüz 19 yaşındadır. 33 yıl süren Abdülhamit’in baskı döneminin ardından nispi demokratik ortamın büyüsüne kapılıp özgürlük hayalleri kuranların aksine gelen tehlikenin farkındadır. Özellikle Trabzon’daki politik sürecin iyi takipçisidir.

İlk öğretimini yaptığı Trabzon’daki bir Rum okulunun ardından Trabzon kolejini bitiren Nikos 1910 ile 1911 yılları arasında yayıncı arkadaşı Philos Ktenidis’in çıkardığı "Epitheorisi" adlı dergide yazarlık yapar.

Yazılarında bir yandan patrikhanenin eğitimine müdahalesine vurgular yapıp eleştirirken öte yandan Osmanlı devlet görevlilerince Rum halkına yönelik şekillendirilen düşmanlık politikalarına dikkat çeker. 1912 yılında kendisinin kurduğu "Epochi" gazetesinde Trabzon’daki "Teşkilat-ı Mahsusa" örgütlenmesinin faaliyetleri ile ilgili makaleler yayınlar. Birinci Dünya Savaşı’na giren Osmanlı’nın emperyalistler arası bu savaşta saf tutmasını eleştirir. 1915 yılında özellikle Trabzon’da Ermenilere yönelik işlenen cinayetleri dile getirirken, sıranın Rumlara geldiğini sık sık vurgular.

19 Mayıs 1919 sonrası Pontos şehir ve kasabalarında yaşanan cinayet, soygun ve sürgünleri anlattığı makalelerinde bu zulümlerin sorumlularının isimlerini ve mevkilerini açık açık yayınlar.

TOPAL OSMAN İLE BULUŞMA

Topal Osman, kendisiyle görüşmek için gazetenin ofisine geleceğini bildirir Nikos’a.  Arkadaşları hemen şehri terk etmesini Santa’da ona güvenli bir yer ayarlayabileceklerini söylerler. Kabul etmez.

20 Mart 1920 tarihinde Topal Osman ile buluşur. Bu görüşme Ktenidis’in ağzından 1975 yılında "Pontos, Topal Osman’ın mevsimlik makamı" başlıklı bir makale ile Yunanistan’da Helence yayınlanır.

"Neden gazetenizde aleyhime yazılar yazıyorsunuz? Ben Rumları severim, sessiz olanlarına hele çok önem veririm. Ama memleketimize sadık olmayanları affetmem. Giresunlu Rumlar çok iyi şartlar altında yaşıyorlar. Türkler de onlara karşı kötü şeyler yapmıyorlar. Yalan haberler yazmayın, doğruları yazın." diyen Topal Osman’ın bu tehdidine karşın Nikos gerçekleri yazmaya devam eder.

Nikos Kapetanidis’in idamına kadar giden süreç yıllar sonra bir başka gazetecinin başına gelenlerle nasıl da bir benzerlik taşıyor. 2007 yılında katledilen Ermeni gazeteci Hrant Dink de tıpkı Nikos gibi direk devlet görevlilerince makamlarına (!) çağırılıp tehdit edilirken, arkadaşları O’na yurtdışına çıkmasını salık veriyorlar. Adım adım ölüme giden süreç neredeyse aynı şekilde işliyor.

 

Epochi gazetesinin son sayısı 5 Mart 1921’de  yayınlanır. 10 Mart 1921 günü evinde K. Konstantinidis tarafından yazılan bir mektup bulunduğu iddiasıyla Nikos Kapetanidis gözaltına alınır ve İstiklal Mahkemesi’ne çıkarılır.

Konstantin Konstantinidis, Giresun’da aralıksız olarak en uzun süre ile 1885-1904 yılları arasında belediye başkanlığı yapmış olan Kaptan Yorgi Konstantinidis’in oğludur. Paris Barış Konferansı’na Pontos’la ilgili bir rapor yollayan ve dağılan Osmanlı topraklarında bağımsız bir Pontos Cumhuriyeti’nin kurulması fikrini savunan tek Pontoslu liderdir.

İSTİKLAL MAHKEMESİ VE İDAM

Mahkeme başkanının Pontos’un bağımsızlığını istemekle ilgili iddianamesini okurken itiraz eder: "Hayır sayın Başkan. Ben Pontos’un Yunanistan ile doğrudan birleşmesini istedim" der.

Ne gariptir ki o birleşmek istediğini söylediği Yunanistan ne o tarihte ne de yüz yıl sonra Pontos davası ile ilgili olacaktır.

Diğer 68 Pontoslu yurtseverle birlikte idamına hükmedilir.

Amasya’da 1921 yılının Eylül ayında idam edilir…

32 yaşında yaşamı, idam sehpasındaki "Yaşasın Helenlerin ülkesi" sözleriyle son bulurken darağacında elbiseleri, ayakkabıları talan edilir bir avuç çapulcu tarafından…