24 Eylül 2024 Salı

Pınar Gayıp yazdı | 1 Mayıs Mahallesinin devrimci ruhu silinmek isteniyor

Burjuvazinin "varoşlar" olarak tabir ettiği emekçi semtlerden biri 1 Mayıs Mahallesi, 1970'li yıllardan bu yana devletin özel hedefinde. Ataşehir kulelerine sınır, kapitalizmin emek sömürüsünün vahşi boyutlarına tanık, sınıf ve cins çelişkisinin devasa boyutlara varan temsilcisi finans merkezine komşu 1 Mayıs Mahallesi; devletin her türlü saldırısına karşı mücadele ediyor. Son yıllarda ise festival yasakları ile mahallenin hafızası silinmek isteniyor.

Bu yıl "21. yılında yoksulluğa, yozlaşmaya, gasp edilen haklarımıza, doğanın talanına karşı örgütlenelim. 2 Eylül ruhuyla mücadeleyi yükseltelim" şiarıyla gerçekleşecek 1 Mayıs Mahallesi Kuruluş Festivalinin 21.'si Ataşehir Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. Yasaklandı, çünkü faşist rejim mahallenin devrimci ruhunu yok etmek istiyor. AKP-MHP faşizmi bir devlet geleneği olarak çete-mafya eliyle mahalleye soktuğu uyuşturucu, kadınları ve çocukları seks işçiliğine zorlama politikaları ile yozlaştırmaya çalıştığı emekçi semtlerden yükselecek kitle hareketinden korkuyor. Bu öfkeyi örgütleyecek devrimciler ile halk arasındaki etkileşimi ve dayanışmayı ortadan kaldırmaya çalışıyor.

Burjuvazinin "varoşlar" olarak tabir ettiği emekçi semtlerden biri bu mahalle, 1970'li yıllardan bu yana devletin özel hedefinde. Ataşehir kulelerine sınır, kapitalizmin emek sömürüsünün vahşi boyutlarına tanık, sınıf ve cins çelişkisinin devasa boyutlara varan temsilcisi finans merkezine komşu 1 Mayıs Mahallesi; devletin her türlü saldırısına karşı mücadele ediyor. Lüks ve devasa gökdelenlerin arasında kendini var eden 1 Mayıs, defalarca kentsel dönüşüm adı altındaki rantsal dönüşüm saldırısını püskürttü.

MAHALLENİN KURULUŞU
Kürdistan ve Anadolu'dan işçi ve emekçiler neoliberal politikalar sonucu İstanbul'a göç etmek zorunda bırakıldı. İstanbul'da ucuz iş gücü olarak sömürülen işçi ve emekçiler, 1974-75 yıllarında taş ocakları ve Rumların işlettiği birkaç mandıradan ibaret Ümraniye sınırlarında bu kırsal mevkiye yerleşti.

4 devrimci örgüt, işçi ve emekçilerle birlikte gecekondu mahallesini inşa etti. Kuruluş sırasında devrimcilerin kaçırıldığını, gözaltına alındığını, tehdit edildiğini de hatırlatmakta yarar var. Kuruluşunda olduğu gibi ilerleyen yıllarda da mahalleli ve devrimciler birlikte mücadele yürüttü. Mafyanın göç etmek zorunda kalanlara yer sağlayarak rant elde etmesinin önüne geçmek için mahalleliler ve devrimciler birlikte mücadele ederek mafyayı mahalleden sürdü. Bu pratiğin ardından "halk komitesi" kuruldu, birkaç kişiyle kurulan komite yıllar sonra binlere ulaştı.
Marksist şehir planlamacılığıyla inşa edilen 1 Mayıs Mahallesi kendi kendine yetebilen bir mahalle olarak yıllarca ayakta kaldı.

KATLİAM MAHALLEYİ TESLİM ALAMADI
Mahallenin devrimci ruhunu yok etmeye ‘75-76 yılında karar veren devlet, en büyük saldırısını 2 Eylül 1977’de gerçekleştirdi. Yıkıma direnen halktan ve devrimcilerden 7 kişi yaşamını yitirdi (kimi kaynaklara göre bu sayı 12), çok sayıda kişi yaralandı. Yüzlerce gecekondu yıkıldı. Buna rağmen mahalle teslim alınamadı.

ASKERİ DARBEYLE ADI DEĞİŞTİRİLDİ, JANDARMA KARAKOLU KURULDU
Devlet, artık 1 Mayıs'ı kabullenmiş gibi göründü ve ilk icraat olarak jandarma karakolu kurdu. Su, elektrik ve sağlık ocağı gibi hizmetlerin mahalleye gelmesi ise yılları aldı. ‘80 askeri faşist darbesinde ise devrimcilerle halkın kurduğu, adını 1 Mayıs Taksim katliamından alan 1 Mayıs Mahallesinin ismi Mustafa Kemal Mahallesi olarak değiştirildi. Muhtarlığa tam da o yıllarda bağlandı.

HER FIRSATTA DEVLET MAHALLEYE SALDIRDI
Mahallenin devrimci ruhunu yok etmek için her türlü saldırıyı uygulayan devlet, art arda düzenlediği operasyonlarla devrimcileri mahalleden uzaklaşmaya zorladı. Esnaf ve halka baskının dozunu artırdı, halka devrimcilere kapılarını kapatmayı dayattı. Fırsat kaybetmeden mahalleye çeteleri-mafyayı soktu. Devletin emekçi semtleri çürümeye ve yozlaştırmaya yönelik üst üste saldırıları, demokratik ve devrimci kurumların kapatılması, devrimcilere yönelik gözaltı ve tutuklama saldırıları; halkın demokratik tepkilerini ve devrimcilere sahip çıkma refleksini de köreltti.
Devletin bu çürütme ve yozlaştırma politikasının uygulandığı yerlerden biri de 1 Mayıs Mahallesi. Devlet destekli çetelerin cirit attığı, her türlü suçu işleyip cezasızlıkla ödüllendirildikleri devlet-çete işbirliğinin en bariz yaşandığı yer aynı zamanda. Öyle ki, bu çetecilerden Mehmet Tunç'un yıllarca taciz ettiği bir kadını kaçırıp işkence ile tecavüz etmesi suçunda polis; tıpkı tecavüz edilerek intihara sürüklenen İpek Er'i değil uzman çavuş Musa Orhan'ı koruduğu gibi burada da işbirlikçisi çeteci Mehmet Tunç'u korudu. İşte o günlerde kaçırılan ve tecavüze uğrayan kadının annesi halka seslenmiş, devrimcilerin hakim olduğu yılları hatırlatmış ve şöyle demişti:  "Kapılarınızı devrimcilere açın, devrimcilere açın ki tecavüzcüler, uyuşturucu çeteleri mahallemize giremesin, çocuklarımızın hayatını mahvetmesin."

SALDIRILARA DEVRİMCİ RUHLA KARŞI KOYULMALI
Geçen yıllarda da mahallede festival, yürüyüş, eylem yasaklanmış ancak halk yasağı yok sayarak sokağa akmıştı. Polis saldırısına rağmen yürüyüşte ısrarcı olmuş, sloganlarını haykırmıştı. 15 Temmuz darbe girişimi akşamı ise karakola yürüyüş gerçekleşmiş, polis halka yönelik korkusu nedeniyle karakolun etrafına çelikten bir file ördürmüştü. Bu iradeyi ve ruhu yeniden kuşanarak, kendi ellerimizle var ettiğimiz mahallemizi faşist devletten geri almalıyız. Bunun için geçen yıllarda olduğu gibi faşist saldırılara boyun eğmemeli ve sokağı doldurmalıyız.