22 Eylül 2024 Pazar

Paris'te politik tutsaklarla dayanışma paneli

Fransa'nın başkenti Paris'te 18 Mart Uluslararası Politik Tutsaklarla Dayanışma Günü kapsamında bir panel düzenlenerek, politik tutsaklar için enternasyonal dayanışmayı büyütme çağrısı yapıldı.

Fransa'nın başkenti Paris'te 18 Mart Uluslararası Politik Tutsaklarla Dayanışma Günü kapsamında bir panel düzenlendi. Tutsakların Sesi Platformu (TSP) ve Young Struggle (YS) tarafından düzenlenen panele, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Filistinli tutsaklarla dayanışma ağı Samidoun temsilcisi ve TSP temsilcisi konuşmacı olarak katıldı.

Panel, işkence ve tecritle katledilen politik tutsaklar ve devrim şehitleri anısına saygı duruşuyla başladı.

'DEVRİMCİ MÜCADELENİN OLDUĞU HER YERDE POLİTİK TUTSAKLAR VAR'
Politik Tutsaklarla Dayanışma Günü'nün tarihçesine ilişkin bilgi veren TSP temsilcisi, emperyalist-kapitalist sisteme, faşizme, sömürgeciliğe, ırkçılığa, erkek egemen iktidarlara karşı mücadele yürüten devrimcilerin, antifaşistlerin, hak savunucularının tutsak edildiğini söyledi.

Farklı ülkelerden örnekler veren TSP temsilcisi, devrimci mücadelenin olduğu her yerde politik tutsakların olduğunu belirtti. Alman devletinin ceza yasasının 129a ve b maddelerine dayanarak mücadeleci kesimlere saldırdığına, davalar açtığına, özellikle Kürt özgürlük hareketini hedef aldığına dikkat çeken TSP temsilcisi, Almanya hapishanelerinde toplam 19 politik tutsak bulunduğu söyledi. TSP temsilcisi, kısa bir süre önce eski RAF militanı Daniela Klette'nin de tutsak edildiğini hatırlattı.

Sırbistan'da enternasyonalist devrimci Ecevit Piroğlu'nun 3 yıldır tutsak olduğunu ve tahliye edildiği gün tekrar tutuklandığı için açlık grevine başladığını söyleyen TSP temsilcisi, dayanışma çağrısında bulundu.

'7 EKİM SONRASI BÜYÜK BİR TUTUKLAMA SALDIRISI GELİŞTİ'
Samidoun temsilcisi ise sözlerine sosyalist gençlik örgütü Young Struggle (YS) ve genç kadın örgütü ZORA'ya teşekkür ederek başladı ve Samidoun Almanya'da yasaklandığında gösterdikleri desteği hatırlattı. Samidoun olarak enternasyonal alanda Filistinli tutsakların sorunlarına dair duyarlılık geliştirmeye çalıştıklarını ifade eden temsilci 7 Ekim sonrası büyük bir tutuklama saldırısı olduğunu aktardı. 

"İsrail tarafında çalışan 4 bin işçi kitlesel olarak tutuklandı. Uzun süre yerleri ve kimlikleri bilinmiyordu. Ağır işkencelerden geçirildiler, işgale karşı olan herkes direnişle bağlantılandırıldı. Siyonizmin bu saldırı kampanyası hâlâ sürüyor" diyen temsilci, şu anda yaklaşık 8 bin kişinin tutuklandığını söyledi.

'HAPİSHANELERDE YOĞUN BİR İŞKENCE VAR'
7 Ekim öncesi İsrail hapishanelerinde 200'ü çocuk 9 bin 500 tutsak bulunduğunu aktaran temsilci, "Hapishanelere askeri kamplar da eklenmiş durumda. Bu kamplarda çok yoğun işkencelerin yaşandığını bırakılanların anlatımlarından biliyoruz. Örneğin kadın tutsaklar açık alanda kafeslerin içerisinde tutularak, soğuk ve yağmurun altında bekletiliyorlar" dedi.

Hapishanelerin dolduğunu söyleyen temsilci, "Küçücük odalarda 8-10 kişi tutuluyor ve günlük sadece 1 tabaktan biraz fazla pilav veriliyor. Tutsaklardaki aşırı kilo kaybı, bu durumu net bir biçimde ortaya koyuyor. Yüksek tecrit uygulanıyor, yedek kıyafetler bulundurulmasına izin vermiyorlar. Hücrelerdeki camlar Ocak ayı boyunca da açık tutulmuş, hastalanmaları hedefleniyor" dedi.

Tutsakların görüşçülerinin de kısıtlandığını ve tutsak ölümlerinin arttığını kaydeden temsilci, 7 Ekim'den bugüne resmi rakamlara göre 16 Filistinli tutsağın yaşamını yitirdiğini aktardı. Gazze'de ise 27 tutsağın infaz edildiğini söyleyen temsilci, "Yine Gazze'de eli kolu bağlı şekilde katledilmiş toplu mezarlar ortaya çıkıyor. Bunların askeri kamplarda yaşandığı açık. Çoğu durumda cesetler ailelere teslim edilmiyor, rehine değişimde şehit bedenlerini de sayıyorlar" dedi.

'ENTERNASYONAL DAYANIŞMAYI GÜÇLENDİRMELİYİZ'
Tutsakların hapishaneleri birer okula çevirdiğini belirten temsilci, şöyle devam etti: "Direniş içerisinde yer alan örgütlerden tutsaklar hapishanelerde de ortak hareket ediyorlar. Orada da direnişi birlikte örüyorlar. Yıllardır tutuklu bulunan Ahmed Sadat, Fransa'da tutuklu bulunan George Abdullah değişik düzeylerde misyonlarını oynamaya devam ettiler. Türkiye ve Kürdistan tutsakları ve devrimci hareketiyle dayanışma içerisinde oldular. Enternasyonal alanda tüm politik tutsaklara karşı uygulanan işkence, tecrit ve kötü muameleleri daha güçlü dile getirme, enternasyonal dayanışmayı güçlendirme göreviyle karşı karşıyayız."

'TECRİT YAYGINLAŞTIRILIYOR'
İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, 2000'lerde başlayan tecrit uygulamalarının tüm topluma yaygınlaştırılmaya çalışıldığını söyledi. "Yaygın tutuklamalarla bir yandan itiraz geliştirenin itirazının önüne geçmeye çalışıyorlar, diğer yandan tutsaklara uygulananlarla tüm topluma korku yaymaya çalışıyorlar" diyen Yoleri, Türkiye'de tüm hapishanelerin dolduğunu, her geçen gün yeni bir hapishane inşa edildiğini söyledi.

"Şehir merkezlerindeki hapishaneler kapatılarak, şehir dışında, yüksek tecrit hapishaneleri inşa ediliyor" diyen Yoleri, 2022 verilerine göre toplam 314 bin 375 tutsak bulunduğunu söyledi. İçeride, politik tutsakların yanı sıra kadın ve çocuk tutsakların da ayrımcılığa maruz kaldığını aktaran Yoleri, "Hasta tutsaklar üzerinden çok değişik düzeylerde yaşam hakkı ihlalleri uygulanıyor. Bir kısmı tedavi edilmeyerek katlediliyor. Bir kısmına ise şüpheli ölüm adı konuluyor, Garibe Gezer örneğinde görüldüğü gibi. Hastaneye gidiş gelişler birer işkenceye dönüştürülüyor, tutsakların tedaviye erişimleri her biçimde engelleniyor" dedi.

'GİDERLER TUTSAKLARIN OMZUNA YIKILIYOR'
Hapishane giderlerinin tutsakların omzuna yıkıldığını kaydeden Yoleri, "Musluk suları tamamen içilmez durumda, kantinde alınan içme suları, kullanılan elektrik vs. her şey tutsaklardan alınıyor. Aile ziyaretleri dahi çıplak arama dayatmaları, uzak mesafeler, tecrit vb. nedeniyle birer işkenceye dönüştürülüyor" dedi.

Değişik gerekçelerle tutsakların infazlarının yakıldığını, operasyonlarla tutsaklarla dayanışmanın önüne geçilmek istendiğini belirten Yoleri, "Tutsaklara her biçimde sahip çıkmak, tecride karşı her alanda mücadele etmek temel insan hakları mücadelesinin görevlerindendir" dedi.

Panel soru ve cevap bölümünün ardından son buldu.