1 Ekim 2024 Salı

Panelde, tutsaklarla birlikte mücadele çağrısı

Hapishanelere yönelik saldırıların gün geçtikçe artığına dikkat çekilen panelde, zulüm karşısında tutsaklarla birlikte mücadele etmenin önemine dikkat çekildi. AKP-MHP iktidarının topyekün savaşına karşı, "İsyan zamanıdır" vurgusu yapıldı. 

Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MATUHAYDER), hapishanelerde yaşanan ölümlere ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Esenler İl Örgütü'nde panel düzenledi. HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek ve tutsak annesi Zeynep Çalıhan'ın konuşmacı olduğu panele onlarca tutsak yakınının, İstanbul'da Adalet Nöbeti sürdüren anneler, Barış Anneleri İnisiyatifi ve çok sayıda kişi katıldı. 

Saygı duruşuyla başlayan panelde, hep bir ağızdan Çerxa Şoreşê marşı okundu, "Şehit Namîrin" sloganları atıldı.

ÇİÇEK: HAPİSHANEDE KOMPLE BİR İRADE SAVAŞI VAR
HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, hapishanelerin Kürt halkının "yaşam gerçekliği" olduğuna dikkat çekti. Hapishanelere yönelik çok özel bir yönelimin olduğuna işaret eden Çiçek, bu durumu tartışmak istediğini dile getirdi. Çiçek, "Biz Kürtlerin sürdürdüğü, yürüttüğü mücadele, bütün sömürü aygıtlarının, sömürü, zulüm çevrelerini rüyasına karabasan gibi girdi. Kürt Özgürlük Mücadelesi kazanırsa biliyoruz ki, yüzyıllık kötülük düzeni de yerle bir olacak" dedi. Kürt Özgürlük Mücadelesi'nin tasfiye edilmeye çalışıldığına dikkat çeken Çiçek, "Eğer emellerine ulaşırlarsa bir yüzyılı daha kaybedeceğiz ve egemenler kazanacak. AKP-MHP iktidarı, kendi ömrünü uzatmak için Kürt halkına ve bu coğrafyada yaşayan direnen kesimlere, emekçilere, kadınlara ve inançlara bir saldırı konsepti başlattı. İşte bugün Güney Kürdistan'da yürütülen işgal, Rojava'daki suikastler, HDP üzerindeki siyasal soykırım operasyonları hapishaneler gerçeğiyle iç içe ele alınması gereken bir şey. Hapishaneler gerçekliği bizim dünyamızın dışında, dışsal ve bize yabancı bir gerçeklik değil. Kah içindeyiz kah dışındayız fiziksel olarak. Ama bilinç ve ruh olarak hep içindeyiz. Eğer bugün hapishanelerden tutukluların tabutları çıkıyorsa, devletin ve iktidarın bir amacı var. O da çok net. Direnen Kürdü, özgürlüğün peşinden koşan Kürdü teslim almadığı sürece bu işi başaramayacağının çok farkında. O yüzden hapishane, zindan dediğimizde şunun altını çizmek zorundayız; komple bir irade savaşı var" diye konuştu.

'TUTSAKLARI TESLİM ALAMADIKLARI İÇİN SALDIRI ARTIYOR'
AKP-MHP'nin saldırılarını derinleştirmesinin nedenine değinen Çiçek, "Hapishanedeki tutsaklar teslim olmadığı için bu saldırılar artmaktadır. Devletin zindanlara yönelik soykırım operasyonlarını boşa çıkarmak için bulunduğumuz her yeri direniş mekanlarına çevirmeliyiz. Eğer bugün cezaevlerinden cenazeleri çıkaracak kadar gözü kara bir iktidar gerçekliğinden söz ediyorsak, kendi yetmezliklerimizle yüzleşmek de devrimci, yurtsever sorumluluklarımızdandır. Direnişin ve zaferin olmazsa olmaz nedeni bir halk hareketi olarak kendimizi yürütebilmekten geçmektedir. Hapishanelerin mantığı irade kırma üzerine kuruldur. Belleksizleştirmeye çalışır. Bu özellik sadece Türkiye'ye ait değildir. Dünyada hapishanelerin mantığı budur. Muhalifini, kendisi gibi düşünmeyeni, düşüncesinden alı koymak, kafasının içini boşaltmak, kendi doğrularını, kültürü, kendi yaşam tarzını aşılamaktır" ifadelerini kullandı.

'EN BÜYÜK DİRENİŞİ ZİNDANLAR VERİYOR'
Kürtlerin 40 yıllık hapishane tarihi olduğunu ifade eden Çiçek, "Bu kadar yıllık bir tarih, aslında bu iradenin teslim olmadığının ispatıdır. Devletin saldırılarından da ortaya çıktığı üzere, hala bir direniş mekanıdır. Bugün iktidarın bu kadar yoğun saldırmasının nedeni budur. Bilincimizi tasfiye etmeye çalışıyor. Hiçbirimizin tahammül etmediği bu saldırı dalgasına yine en büyük direnişi zindanlar veriyor" diye belirtti.

'DAHA FAZLA MÜCADELE ETMEMİZ LAZIM'
Tarihi ve kritik bir dönemden geçtiklerine dikkat çeken Çiçek, şöyle devam etti:  "Sadece tasfiye saldırı ile karşı karşıya değiliz. Dönem aynı zamanda halk olmak ve toplumsal mücadele verme dönemidir. Parlamentodaki kazanımlarımızı halk mücadelesi ile desteklemeliyiz. Her kazanımızın karşısında devlet saldırısı artırırken, halkın direniş bilinci bizim tek silahımızdır. Bu bulunduğumuz coğrafya nedeniyle bir zorunluluktur. Birileri bize final biçmesin, biz kendi finalimizi  kendimiz yapalım. Direnen bir halk olarak  başta sayın Öcalan olmak üzere zindandaki bütün tutuklularla buluşmanın yollarını hep birlikte arayalım. Onlar halklarıyla buluşmayı en çok hak edenler. Sadece Amed Newrozu'nda halkla buluştuklarını düşünün. Bunu fazlasıyla hak ettiler. Bunu için daha fazla mücadele etmemiz lazım."

'İSYAN ZAMANIDIR'
"Dönem öncüsünü bekliyor. Ya yüzyıllık daha kölelik koşulları ya da özgürlük yüzyılı olacak" diyen Çiçek, "Mücadele bir halkın özgürlüğü ise yükselsin. Gerek zindan direnişi gerek dört parça Kürdistan direnişi bize bir yerlere sıkışamayacağını söylüyor. Kürt halkı partilerini aşmıştır. Newroz'da halk kendisini gösterdi. Biz bir halk hareketiyiz. Kürt özgürlük hareketi öyle bir örgüt haline geldi ki her gün kendini an an örgütlüyor. Her kritik dönem öncüsü arar. Gerçekçi olursak imkansızlığı başarırız. İsyan zamanıdır. Ancak sadece faşizme karşı isyan etmeyelim. İçimizdeki suskunluğa da isyan edelim" dedi.

ÇALIHAN: ZİNDANDAKİ ÇOCUKLARIMIZIN YANINDA OLALIM
Çiçek'in ardından tutsak annesi Zeynep Çalıhan söz aldı. Zor bir dönemden geçildiğine dikkat çeken Çalıhan, "Özellikle zindanlardaki çocuklarımız için çok zor bir dönem olarak görüyorum. Yabancı bir telefon geldiğinde açmakta korkuyorum. Bir çocuğumuz ölmesin diye elimizden geleni yapmamız lazım. Derler ya, 'Bir elin nesi, iki elin sesi var.' Bunun için birlikte olalım, birlikte yaşayalım. Bu zindandaki çocuklarımızın yanında olalım. Özellikle hasta tutsaklarımızın yanında olalım. Onların serbest kalması için elimizden geleni yapmamız lazım" dedi.

AKGÜL: HER BİR ANNE KIRK ANNE EDİYOR
İstanbul'da Adalet Nöbeti sürdüren Kumru Akgül söz aldı. Aylardır meydanlarda 4 anne olarak direndiklerini Adli Tıp Kurumu (ATK) ve adliye önlerinde sürekli nöbet tutuklarını, ancak nöbetlerinin saldırıya uğradığını dile getiren Akgül, "Bizi tehdit ediyorlar ama tehditlerinden korkmuyoruz. Dört anneye onlarca polis saldırıyor. Ben onların güçsüzlüğüne gülüyorum. Güçleri dört anneye mi yetiyor? Her bir anne kırk anne ediyor" diye konuştu.

AKSOY: ZULÜM ALTINDA OLMALARINA RAĞMEN MORAL VERİYORLARDI
Son olarak kemikleri kargo ile gönderilen Êgît İpek'in annesi Halise Aksoy, söz alarak, hapishane ve tutsakların içinde bulundukları durum ve iktidarın politikalarına değindi. Aksoy, "Tutuklular üzerindeki zulüm ve zoru gözlerimiz ile görmemiz gerekiyor. 'İçinde bizim kimsemiz yok' demememiz gerekiyor. Ellimizi annelerinin ellerine vermemiz gerekiyor. Bir iki hafta içinde onlarca cenaze çıktı. Yanlarına gittiğimde ben onlardan moral alıyordum. Zulüm altında olmalarına rağmen bize moral veriyorlardı. Kendi çocuğumdan örnek vereyim; Benim çocuğumu öldürdüklerini ve kemiklerinin onda olduğunu biliyordum. Bunun için yıllarca tek başıma direndim. Bana, 'Seni keserler, idam verirler' diyorlardı. Bunlara rağmen durmadım" diye kaydetti.

Aksoy'un konuşması ardından panel, forum şeklinde sürdü. Soru ve yanıtların ardından panel, "Bijî berxedana zindana" sloganlarıyla son buldu.