22 Eylül 2024 Pazar

Özcan: İlk günkü duyarlılıkla 5-6 Şubat'ta Hatay'da olmaya

5-6 Şubat'ta Antakya'da olacaklarını vurgulayan SGDF MYK üyesi Adnan Özcan, "İlk günkü duyarlılıkla bütün gençliği bizimle beraber Hatay'a gelmeye, 5-6 Şubat'ta Hatay'da olmaya, gelemiyorsa kırtasiye malzemeleri, oyuncaklar, kitaplar gibi çeşitli eksikliklerin giderilmesi için destekte bulunmaya çağırıyoruz. Bize omuz vermelerini istiyoruz, bu yolu beraber yürümek istiyoruz. Ancak bu şekilde yapılanların hesabını sorabiliriz" ifadelerini kullandı.

6 Şubat Maraş depremlerinin yıl dönümü yaklaşırken deprem bölgesindeki sorunlar ilk günkü kadar güncel. On binlerce insanın katledildiği, yüz binlerce insanın evsiz kaldığı, deprem sonrası iktidarın depremzede halka dönük politikaları rant üzerine kurulurken, sosyalistler halkın yanında olmaya, temel ihtiyaçları için örgütlü bir dayanışma sağlamaya devam ediyor.

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), 5-6 Şubat'ta depremden en çok etkilenen kentlerden Antakya'da olacaklarını duyurarak, depremzede çocuklar ve gençler başta olmak üzere halkın ihtiyaçlarını karşılamak üzere dayanışma çağrısında bulundu.

SGDF MYK üyesi Adnan Özcan, deprem bölgesinin 1 yıllık tablosunu ve düzenledikleri kampanyanın amacını ETHA'ya değerlendirdi.

'EN KRİTİK GÜNLERDE DEVLETİN YETERSİZLİĞİNİ NET OLARAK GÖRDÜK'
6 Şubat depremleri yaşanır yaşanmaz sosyalist gençlik olarak depremin etkilediği birçok merkeze halkın yaralarını sarmaya koştuklarını ifade eden Özcan, deprem katliamında on binlerce insanın hayatını kaybettiğini belirtti.

"Bir depremde ilk günlerin önemini açıklamaya gerek yok. Ancak burada AKP iktidarının çok özel propaganda aracı olan yollardan tutalım havalimanlarına kadar birçoğunun kullanılamaz hale geldiğini, acil bir durumda yardıma gitmesi gereken, bu konuda yetkin insanların, kurumların yetersizliğini ve bir bütün olarak baktığımızda iktidarın ve devlet kurumlarının yetersizliğini çok net bir şekilde görmüş olduk. Bugün hala tam olarak sayısından emin olamadığımız kadar insanın katledilmesinin en temel nedenlerinden biri de budur" ifadelerini kullanan Özcan, en kritik günlerde bahsi geçen kurumların hiçbir şekilde işlevlendirilmediğini vurguladı.

'AKP İKTİDARI HALKIN ÖFKESİNİ ABSORBE ETMEKLE UĞRAŞTI'
Sosyalist gençlik olarak başta Antakya, Karyer Mahallesi olmak üzere birçok merkezde dayanışma faaliyetleri ve çeşitli kampanyalar örgütlediklerini dile getiren Özcan, bu süreç boyunca iktidarın yaptıklarını ise şöyle özetledi: "İlk anda halkın yaşananlara karşı 'Devlet nerede', 'Devlet yok' ve benzeri çok doğal ve haklı bir öfkesi vardı. Bu öfke iktidarı korkutmuş olacak ki bunun bir toplumsal harekete dönüşmemesi için çeşitli önlemler aldı. Normalde bir afet durumunda ilk beklenen şey yaraların hızlıca sarılması, can kaybının minimize edilmesi ve benzeri birçok şey olacakken AKP iktidarı halkın öfkesini absorbe etmekle uğraştı."

Bunun için iktidarın kendi kitlesinin daha yoğun yaşadığı deprem alanında tarikatlar ve siyasal islamcı faşist hareketleri göndererek din sömürüsüne başvurduğunu, sosyalistlerin dayanışmasını engellemeye çalıştığını kaydeden Özcan, muhalif kuvvetlerin gönderdiği yardımlara el koyarak kendi belediye ve valiliklerinin bandrolüyle gönderdiğine de dikkat çekti.

'HALKIN ÖLÜMÜNE NEDEN OLANLAR YARDIM ŞOVU YAPTI'
Sonrasında ise kitlelerde bir algı oluşturabilmek için iktidarın bir kampanya başlattığını hatırlatan Özcan, şöyle devam etti: "Halkın yaşadığı alanlarda rant ve sömürü üzerinden kendini zenginleştiren, aynı zamanda yaptıkları niteliksiz yapılarla halkın ölümüne de doğrudan neden olmuş birçok burjuvanın televizyonda, canlı yayında yardım şovunu izlemiş olduk. Daha sonrasında bu şovun da ne olduğu ortaya çıktı. Bu yardımları yaptığını söyleyen birçok burjuva sömürücü yardımları yapmadı, vaat ettiği paraları ödemedi. Zaten bahsettiğimiz rejim faşist bir rejim olduğu için halkın herhangi bir şekilde onu denetleme şansı da yok. Dolayısıyla biz bu yardımların nereye gittiğini de bilmiyoruz."

'YARDIMLARIN GELMEDİĞİNİN EN BÜYÜK GÖSTERGESİ HALKIN GÜNCEL DURUMU'
Bu yardımların gelip gitmediğinin en büyük göstergesinin 1 yıl boyunca deprem bölgesinde yaşayan halkın durumu olduğuna işaret eden Özcan, henüz kayıp insanların, çocukların bulunamadığını ve bunun önünün de Meclis'te verilen önergeler dahi reddedilerek kesilmeye çalışıldığını vurguladı.

Özcan, "Dolayısıyla bu durumdan şu an orada yaşayan insanların bulunduğumuz kış şartlarında barınmadaki sorunlarını, ısınmadaki sorunlarını ve en temel insan ihtiyaçları diyebileceğimiz, yaşamsal fonksiyonlarını devam ettirebilmesi için ihtiyaç olan şeylerin temini konusunda ne kadar eksik kaldıklarını görerek iktidarın bu konudaki hiçbir şey yapmama politikasının ne kadar geçerli olduğunu görüyoruz" dedi.

'İKTİDARIN BİZİ ENGELLEME ÇABALARINA KARŞI HALKIN YANINDA OLMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
"Biz sosyalist gençlik olarak defalarca bu tarz durumlarda halkımızın yanında olmak için elimizden geleni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Bunun pratiğini Kobanê inşa kampanyasında da görebiliriz, Van depreminde de görebiliriz, İzmir depreminde de görebiliriz, 6 Şubat depreminde de görebiliriz. Son 1 yılda yaşananlar doğrultusunda iktidarın bizleri bastırmak, halktan koparmak için, bu dayanışmayı kırmak için çeşitli çabaları da oldu. Bizim yargılandığımız, arkadaşlarımızın tutuklandığı dosyalarda deprem bölgesine yardım için yapılan çalışmalar da vardı" diyen Özcan, ne olursa olsun halkın yanında olmaktan vazgeçmeyeceklerini ifade etti.

'DEPREMZEDE ÇOCUKLAR VE GENÇLER ÖZEL BİR YER TUTUYOR'
Örgütledikleri kampanya kapsamında 5-6 Şubat tarihlerinde Antakya'ya giderek tekrar halkla buluşacaklarını söyleyen Özcan, depremzede çocuklar ve gençlerin daha özel olarak ele alınması gerektiğini ifade ederek, oraya bir çocuk tiyatrosu ve müzik dinletisi götüreceklerini aktardı.

Deprem bölgesindeki çocuklar ve gençlerin kırtasiye malzemeleri, test kitapları, oyuncak gibi birçok şeyden yoksun olduğuna işaret eden Özcan, şöyle devam etti: "Bulunduğumuz koşullarda ekonominin bütün halkın, işçi sınıfının üzerinde çok büyük bir yük olduğunu görürken 6 Şubat gibi bir depremi yaşamış insanlar için bunun daha katmerli hale geldiğini görebiliyoruz. Oradaki yaralar hala tam olarak sarılabilmiş değil. Biz de burada bahsettiğimiz ve daha çeşitlendirebileceğimiz kimi etkinliklerle, ihtiyaçların oraya temin edilmesiyle tekrardan halkımızla buluşmaya gideceğiz. Depremin yıl dönümünde yapılacak anma etkinliklerinde de halkımızla birlikte, eşini, dostunu, akrabasını, komşusunu, birçok tanıdığı insanı, şehrini kaybetmiş bir toplamla birlikte hesap soracağız, unutmayacağımızın sözünü vereceğiz."

'HALKIN KATİLLERİNİN YANINDA DURMAYACAĞIZ'
Gerek iktidarın gerek de burjuva muhalefetin süreç boyunca halkın yanında olmadığını, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini vurgulayan Özcan, "Dikmece köylülerinin zeytinliklerinin ellerinden alınmaya çalışılması, adeta çalınması buna güzel bir örnek olacaktır" dedi. Yeniden yapılanma adı altında, başka birçok hazine alanı kullanılabilecekken kentini kaybetmiş bir halkın son gelir kapısına el konulmaya çalışıldığına işaret eden Özcan, halkının evinin bulunduğu alanların rezerv alan ilan edildiğini ve deprem suçlarından sorumlu olan birçok inşaat sermayesine, mimar ve müteahhitlere peşkeş çekildiğini de belirtti.

Özcan, şöyle devam etti: "Bu konudaki birçok sorumludan hesap sorulmamış olması da aslında bunun geleceğinin habercisiydi. Gayet büyük bir pişkinlikle dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi sürekli depremle anılan bir kentin belediyesine rahatlıkla aday olabiliyorken aynı şeyi CHP'de de Lütfü Savaş örneğiyle görüyoruz. Bizim bu konudaki tutumumuz da çok açık ve net. Biz halkımızın katillerinin, binlerce insanımızın ölümüne neden olanların yanında durmayacağız. Bu rant politikasının geliştirilmesi ve halkımızın barınma alanlarının yeniden inşa edilmesi meselesinde de daha aktif bir pozisyon alacağız. Yapılmak istenen bütün rant projelerini teşhir edeceğiz. Bu konudaki sorumluların hesap vermesi için elimizden geleni yapacağız."

'BÜTÜN GENÇLİĞİ BİZİMLE BİRLİKTE HATAY'A GELMEYE ÇAĞIRIYORUZ'
Yaptıkları kampanyayla depremzede halkın bir an önce çözülmesi gereken sorunlarına ses olmayı amaçladıklarını ifade eden Özcan, "İlk günkü duyarlılıkla bütün gençliği bizimle beraber Hatay'a gelmeye, 5-6 Şubat'ta Hatay'da olmaya, gelemiyorsa kırtasiye malzemeleri, oyuncaklar, kitaplar gibi çeşitli eksikliklerin giderilmesi için destekte bulunmaya çağırıyoruz. Bize omuz vermelerini istiyoruz, bu yolu beraber yürümek istiyoruz. Ancak bu şekilde yapılanların hesabını sorabiliriz. Ancak bu şekilde halkımızın yaralarını sarabiliriz."