23 Eylül 2024 Pazartesi

'Oyalama değil hakkımız olanı istiyoruz'

İş bırakma eylemlerinin ikinci gününde Atatürk Devlet Hastanesi önünde açıklama yapan sağlık emekçileri, Erdoğan'ın dün "müjde" diye vaat ettiklerinin sorunların çözümü olmadığını kaydetti. Sağlık emekçileri bir kez daha "Hiçbir yere gitmiyoruz" diye yineledi. 

Antalya'da sağlık emekçilerinin "emeğimiz, haklarımız ve sağlık hakkı için mücadele ediyoruz" diyerek başlattığı iş bırakma eylemi ikinci gününde. Atatürk Devlet Hastanesi önünde toplanan sağlık emekçileri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hekimleri hedef alan sözlerini ve AKP iktidarının sağlık politikalarını protesto ettiler.

Söz alan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şubesi Eş Başkanı Şükran İçöz, 14 Mart'ta "müjde" diye sunulan beş maddelik vaatlerin, bugüne kadar çığ gibi büyüyen sağlık emekçilerinin sorunları için asla kesin çözüm olmayacağının altını çizdi. 

'HEKİMLER ÜCRET DÜŞÜKLÜĞÜNDEN GİTMİYOR'
İçöz, "Defalarca haksızlıkları dile getirmeye çalıştık, uyarı g(ö)revleri yaptık ancak bizi duymazdan görmezden gelenlere karşı artık yeter diyoruz. Tıp bayramı haftası nedeniyle kutlama yapacakken yine g(ö) revdeyiz.  Üstelik tehdit edilerek, grev yapmazsınız yasak denilerek...  Tüm bu baskı ve yasaklama girişimlerine rağmen haklar yasalardan önce gelir anlayışımızla hepimiz tek ses tek yürek olduk. Öğretim üyelerinin, hocaların, yetişmiş uzmanların yurtdışına göçü Türkiye halkı açısından büyük  kayıptır. Sayın Cumhurbaşkanının söylediği gibi ücret düşüklüğünden gitmiyor hekimler" dedi. 

Sağlık emekçilerinin neden yurtdışına gitmek zorunda kaldığını ise İçöz, şu maddelerle açıkladı:
🔹 "Yeterli öğretim üyesinden yoksun ve pıtrak gibi açılan üniversitelerdeki niteliksiz tıp eğitiminden,
🔹 36 saate varan angarya koşullarda çalışmaktan,
🔹 Kadrolu, güvenceli istihdam ve atamaların yapılmamasından, 
🔹 Güvenli ve sağlıklı çalışma ortamları olmamasından,
🔹 Etkin bir sağlıkta şiddet yasası çıkarılmamasından, 
🔹 İnsanca yaşayabilecekleri ve emekliliğe de yansıyan temel ücret alamadıklarından, liyakatsiz yöneticilerin baskısı ve mobbingin den,
🔹 Yıpranma payının olmamasından ve ek göstergelerin düşük olmasından,
🔹 Yaşatmak için çalışırken hayatlarından olduklarından, meslek kaynaklı hastalıklarının meslek hastalığı olarak kabul edilmemesinden,
🔹 Sağlık hizmetleri için ödenen katkı ve katılım paylarının kaldırılmamasından, herkese eşit, ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli ve kamusal  sağlık hakkının olmamasından, 
🔹 KHK'lar ve haksız soruşturmalar gibi  antidemokratik uygulamalardan, iş ve ücret güvencesinin olmamasından."

'BİR KERE DAHA HAYKIRIYORUZ, HİÇBİR YERE GİTMİYORUZ'
Saymakla bitmeyecek birçok sorunla baş etmek zorunda kaldıklarını dile getiren İçöz, "Hekimlerin, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin sorunlarına kulak tıkayan ve görmezden gelen bu anlayış toplumun tümünün sorunlarını da yok saymaktadır. Bu kabul edilemez duruma artık son verilsin istiyoruz. Bu tıkanmış ve işlemeyen sağlık sisteminin yükünü artık çekmek istemiyoruz. Bize dayatılan bu çalışma koşulları nedeniyle tükeniyoruz ve  biz bu bozuk düzene karşı alternatifsiz değiliz. Bunun kader olmadığını biliyoruz, toplumun sağlık hakkı ve  tüm sağlık emekçileri  olarak haklarımızı alana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Ekonomik, özlük ve demokratik taleplerimiz gerçekleşinceye kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Sağlık bir ekip işidir, bizi bölmeye ayrıştırmaya çalışan politikalara ve söylemlere inat hep birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.  Buradan bir kere daha haykırıyoruz, korkmuyoruz, susmuyoruz hiçbir yere gitmiyoruz" dedi.