25 Eylül 2024 Çarşamba

Otlu: Örgütlenmeli seçim güvenliği için birlikte mücadele etmeliyiz

Yeşil Sol Parti İstanbul 3. bölge milletvekili adayı Çiçek Otlu, seçim çalışmaları sırasında çok sayıda provokasyon girişimine ve saldırıya uğradıklarına dikkat çekti. AKP'nin oyların toplanacağı bölgeleri değiştirerek Hüda-Par'ın kitlesinin olduğu noktaya taşıdığını aktaran Otlu, bu nedenle seçim güvenliğinin son derece önemli olduğunun altını çizdi. Öte yandan Emek ve Özgüklük İttifakıyla seçimlere girdiklerini ancak TİP'in vekil çıkaramadığı bölgede oyun Yeşil Sol Parti'ye değil karşıdaki iki burjuva bloğa gideceğini belirten Otlu, Yeşil Sol Parti'ye oy vermeye, seçim güvenliği için emek seferberliği başlatmaya ve örgütlenmeye çağırdı. 

14 Mayıs'a ilişkin seçim çalışmalarını sürdüren Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) milletvekili adayları, partileri için oy isterken aynı zamanda seçim günü oylara sahip çıkma çağrısı da yapıyor. Seçim güvenliğinin önemine dikkat çeken Yeşil Sol Parti'nin İstanbul 3. bölge milletvekili adayı Çiçek Otlu, Özgür Tv'de Arzu Demir'in sorularını yanıtladı. 

Otlu sahadaki gözlemlerini aktardı, büyük bir erkek ittifakı olan Cumhur İttifakı olarak kadınların karşısına çıkan Taliban İttifakını değerlendirdi. 

Yeşil Sol Parti İstanbul 3. bölge milletvekili adayı Çiçek Otlu'nun Demir'in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

'KADINLARDAN OLUMLU DÖNÜŞLER ALIYORUZ'

Bir süredir seçim çalışması yürütüyorsunuz, yoğun da. Bu seçim sürecinin kadınların varlığı çokça konuşuluyor. Seçim çalışmasını yürüten gönüllüler bakımından kadınların katılımı ne karşılaştığınızda sürece ilişkin ne diyorlar?
Yeşil Sol Parti'nin özellikle seçim büroları açılışına en çok katılan, bu konuda en çok değişim isteyen kadınlar olduğu bir kere daha görüldü. Saha çalışmasına indiğimizde en çok kadınlar değişim istiyor. İlk başta bu erkek egemen sistemin ev kölesi olmak istemiyor ya da erkek şiddetinin durmasını istiyor, kadın katliamlarının olmamasını istiyor. Kadınlar en çok da yoksulluktan, hayat pahalılığından, işsizlikten bıkmış durumdan. Birçok kadından olumlu dönüş alıyoruz; artık değişim zamanı artık bunlar gitsin diyorlar.

'KADINLAR EN ÖNDE MÜCADELE EDİYORLAR'
Özellikle de bu AKP-MHP'nin Yeniden Refah Partisi ve Hüda-Par'la yaptığı ittifak kadınlar arasında Taliban İttifakı olarak kabul ediliyor; "bizi eve kapatacaklar, sadece eşimizden izin aldığımızda dışarı çıkabileceğiz, bizi ev kölesi yapacaklar" diyorlar. Özellikle Hiranur Vakfında yaşanan başkanın kızını evlendirmesi olayı toplumda bir bilinç yaratmış. "Kız çocuklarını okutmayıp eve kapatacaklar ve çocuk yaşta evlilikle çocuk istismarının önünü açacaklar! deniyor. O yüzden çok olumlu dönüşler alıyoruz kadınlardan. Dikkat ettiyseniz kadın büroları dışında da tüm büroların açılışın kadınlar, analarımız yaptı. 2016'dan sonra kadınlar hem sokakları terk etmedi hem de kazandığı tüm haklarına yönelik tehditlerde sokaklardaydı. İstanbul Sözleşmesinin iptal edilmesine karşı sokakta mücadele ediyordu, şu anda da 14 Mayıs seçimlerine giderken en önde mücadele ediyorlar. Bu mücadelede kendileri bakımından da bir gelecek olduğunu düşünüyorlar. O yüzden de değişimde, birlikte değiştirmede özne olmak isteyen epeyce kadın arkadaşımız var. 

Cumhur İttifakını kadınlar Taliban İttifak olarak değerlendiriyor dedin. Kadınların kazanımı, geleceği üzerinden pazarlık yapıldığına tanık olduk. İki ittifak var biri Kürt karşıtı ittifak biri de kadın karşıtı ittifakı. AKP seçimlere giderken erkek ittifakını neden yeniden güçlendirme ihtiyacını duydu? 

'AKP KENDİ KİTLESİNİ KONSOLİDE ETMEK İÇİN DE KADIN ÖRGÜTLÜLÜĞÜNÜ BERTARAF ETMEK İSTİYOR'
Özellikle kadınlar kendileri bakımından erkek egemen rejimin verebileceği bir şey olmadığının farkında. İran'da Rojhilat'ta başlayan Jina Amini'nin katledilmesiyle başlayan süreçte gördük ki "Jin, jiyan, azadi" Türkçesiyle "Kadın, yaşam, özgürlük" sloganı kadınlar açısından gerçekten bayrak olmuş, ilke olmuş durumda. Yaşamak istiyorsa bir kadın önce özgürlüğünü elde etmesi gerek. Bu inanılmaz bir bilinç yarattı. Bu bilincin önünü almak istiyor AKP rejimi. Kadınların örgütlülüğünü de bertaraf etmek istiyor, tasfiye etmek istiyor. Çünkü Kadınlar Birlikte Güçlü (KBG) ya da değişik alanlarda kadınların örgütlülükleri, kadınları yenemeyeceğini gösteriyor. Bu AKP rejimi bakımından tehlikeli bir yerde duruyor. Bunların hepsine baktığımızda bu ittifaka ihtiyaç duyuyor, kadınları yenmek, tasfiye etmek, köleleştirmek için. Aynı zamanda kendi tabanını da konsolide etmek istiyor. Kadının toplumda yeri olmadığını, politik islam rejimini inşa etmesi için erkek egemenliğine, erkek devlete ihtiyacı var. Kadının kapanması, evde olması gerektiğini, çok çocuk doğurması gerektiğini düşünüyor. Bu konuda da mutabakata vardılar. Kadınlar reddediyor, "biz artık özgürlüğümüzü biliyoruz, bu özgürlüğü kimse gelip kolay kolay alamaz" diyor. Bizi önce bireysel erkek şiddetiyle öldürdüler, sonra erkek yargısıyla cezasızlık politikası uygulayarak birçok kadın katilini sokağa saldılar, ya da sokakta şiddet uyguluyor, evde şiddet uyguluyor, işyerinde şiddet uyguluyor. Ama buna rağmen kadınlar bir türlü vazgeçmiyor, susmuyor, korkmuyor. İtaat etmediğini gösteriyor inanılmaz bir bilinç oluşmuş durumda. 

'KADIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİN KAZANIMLARINI TEMASLARDA GÖRÜYORUZ'
Sadece YeşilSol Parti tabanı değil birçok yere temas etmeye çalışıyoruz. Gittiğimiz birçok yerde herkesin ilk önce sorduğu, "kadınların seçilebilecek yerde kaç adayımız var", "kaç kadını aday gösterdiniz", "kadın politikalarında ne düşünüyorsunuz?" Bizim yayınladığımız kadın beyannamesini anlatmaya çalışıyoruz kadınlara. Birçok soru geliyor, kadına yönelik şiddeti nasıl durduracaksınız, yoksulluğu nasıl durduracaksınız, kadının iş ve yaşam koşullarını nasıl oluşturacaksınız ve aldıkları cevaplar karşısında bizimle tartışıyorlar. 270 kadın vekil adayını seçime sokmamız, 34 seçilebilir yerde kadınlarımızın liste başı olması birçok kadını etkiliyor. İlk şaşırıyorlar, bunlar bile eşit temsiliyet anlayışımız toplumda bilinç yaratmış. Eşbaşkanlık sistemimiz hepsi tarafından biliniyor birçok köy derneklerinde de dikkat ettik, geliştirdiğimiz kadın özgürlük mücadelesinin getirdiği nokta kadın kolları demiyoruz da onlar kadınlarla ilgilii bir bölüm kurmayı hedefleyip kurmuşlar. Köy derneği bile olsa kadın temsilcisini getiriyor bu kadın özgürlük mücadelesinin büyük bir kazanımıdır. 

6284 sayılı yasanın hedeflendiğini görüyoruz. Kadın Zamanı Derneğinin 6 aylık raporuna göre yasa uygulanmıyor aynı zamanda kağıt üzerinde de kaldırmak istiyorlar. Yasanın gasp edilmesi kadınları ne tür tehlikeye açık hale getiriyor?

'YASA UYGULANMIYOR AMA EN AZINDAN BİR YASA VAR'
6284 sayılı yasanın uygulanmadığını biliyoruz ama yine de kadınlar şunu düşünüyor. En azından bir yasa var ve çerçevesinde gidip erkek şiddetine uğradığında başvurabileceğin mekanizmalar olduğunu biliyor. Kimisi karakola gidiyor kimisi baroları arıyor kimisi mahkemeye başvuruyor. Bunların hepsini almış alıyor. Bir erkek kadınla ilgili zaten diyor "namusumu temizledim, telefonla mesajlaşıyordu yok çok duş alıyordu beni aldattığını düşünüyorum". 6284 sayılı yasa en azından kadının kendini güvencede hissetmesini sağlıyor. Kazandığımız "zina kavramı"nın çıkartılması, kavram yeniden getirilmeye çalışılıyor. Kadının bedeni üzerinde bir tahakküm yaratmaya çalışılıyor. Erkek "mahkemede beni aldattı" dediği andan itibaren artık katil olarak görülmeyecek ve indirime girecek ve kadın katliamlarının önü açılmış olacak. Yasa kalktığı andan itibaren kadınların sığınma evine gitme hakkı elinden alınmış olacak çocuğuyla birlikte, yeni bir yaşam kurma hakkı elinden alınmış olacak. Kendini güvende hissedebileceği herhangi bir alan, sığınma evi ve gelecek kaygısı güdecek. O yüzden eve geri dönmek zorunda kalacak.

'KADINLARIN KENDİNİ AZ DA OLSA GÜVENCE ALTINDA HİSSEDİYOR'
Hiçbir kadın boşanma davası açamayacak. Evdeki şiddete maruz kalacak ya da ev onun için bir mezar olacak. Ancak öldüğünde kurtulabilecek yasanın kalkmasıyla birlikte kadın intiharları ve şüpheli kadın ölümleri de daha fazla artacak. Balkonda temizlik yapıyordu düştü, ayağı kaydı düştü, pencereyi siliyordu düştü gibi davalar var. Bu davaların peşinde oluyor kadın örgütleri, bu tarz olayların daha fazla aratacağı gözüküyor. 6284 elimizde kalmış tek kanun. İstanbul Sözleşmesi feshedildiği için hem kadınların hem LGBTİ+'ların varlık hakkının reddedildiği bir dönemdeyiz. 6284 en azından bizim kadınların yaşam hakkını güvenceleyen, az da olsa güvence altında tutan bir yasa. 

Seçim güvenliği konusunda vurguları hemen hemen tüm adayları yapıyor. Geçmiş deneyimler var. Seçim güvenliği nasıl sağlanabilir, seçim güvenliği denen şey sandık başında sayım beklemek mi? 

'DAHA SERT SALDIRILAR BEKLİYORUZ'
Birkaç gündür açıklamalar yapılıyor. Hüda-Par'la neden AKP rejiminin ittifak kurduğu, Hüda-Par'ın aslında 14 Mayıs günü görevini yerine getireceği söyleniyor ya da Hulusi Akar'ın konuşmasında askerler bağırıyor "öl de ölelim" diye. 14 Mayıs'a giderken bir iç kaos yaratmaya çalıştıkları gözüküyor. Birçok çalışmamızda tehditler, ırkçı saldırılar yapıyor. Zaten seçim büro açılışlarımızın hepsinde özellikle polis yığınağı, panzerle dolu açılışlar yaptık. Sokaklarda seçim çalışmasında da saldıran, provoke eden durumlarla da karşılaşıyoruz. Bildiri dağıtıyoruz "kurtlar geldi" diye bağıranlar, bildirilerimizi yırtmaya çalışanlar, ırkçı söylemler epeyce oluyor. Parti binalarımıza, seçim bürolarımıza saldırılar, seçim bürosu açılışlarında tekbir getirerek maytap patlatanlar oldu. Bu bakımdan da önümüzdeki bayramdan sonra değişik tarzda sert, kaosa dönük müdahaleler olacağı gözüküyor. Değişik tarzda güvenliğimizi almamız gerek. 

'AKP HÜDA-PAR KİTLESİNİN YOĞUN OLDUĞU BÖLGEDE OYLARI TOPLAYACAK'
İlk başta tüm halkımızı sandıkta müşahit görevlisi ve okullarda okul sorumlusu olmaya çağırıyoruz. Sadece sandığı korumak yetmez diyoruz aynı zamanda halkımızın da güvenliğini almamız gerekiyor. Bu yüzden de mücadeleyi yükseltmek gerektiğine inanıyoruz. Birlikte örgütlenmeyi, birlikte mücadeleyi büyütmek gerek. 14 Mayıs sabahı da görevimizin başında olmak, oylar götürüldüğünde YSK'ya götürmek, bu konuda da AKP rejimi tedbirler aldı. Örneğin 2. bölgedeki oyların toplandığında gidecek alanı değiştirmiş Hüda-Par kitlesinin daha yoğun olduğu bölgeyi seçmiş. Kitlenin de kendini güvende hissetmeyeceğini düşündüğü için birçok insanın oyları korumaya gidemeyeceğini düşünüyor. AKP rejimi özellikle oyların toplanacağı alanları da adresleri kendi kitlesinin daha yoğun olduğu, iç gerilimde müdahale gedebileceği alanlar olduğu görülüyor. 

'HERKES EMEK SEFERBERLİĞİYLE ÇALIŞMALI'
14 Mayıs seçimlerine giderken halkımız oyunu ve tercihini Yeşil Sol Parti'den yapmalı. Emek ve Özgürlük İttifakıyla giriyoruz sadece Yeşil Sol Parti'ye oy vermeli. Hiçbir oyun kaybedilmemesi için bir oy bir oydur diyerek oyunu kullanması ve sadece Yeşil Sol Parti'ye oy vermeli. Herkesi birbirine bunu anlatmalı ve kavratmalı. TİP'e verilecek oy vekil seçilemezse bu sıkıntı yaratacak, oy Yeşil Sol Parti'ye değil karşımızdaki iki burjuva ittifaka özellikle AKP rejimine yarayacak. Oylarımızı bilinçli kullanalım. Yeşil Sol Parti'nin örgütlenmesi, kitleyi 14 Mayıs seçimlerinde oy kullandırması için de herkesin büyük emek seferberliğiyle çalışması gerekiyor.