25 Eylül 2024 Çarşamba

'Ölü ya da diri, haber alıncaya kadar bekleyeceğim'

Cumartesi Anneleri, kaybedilen Ramazan Tekin ile Mehmet Şirin Bayram'ın akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 762. haftasında Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi.
 

Cumartesi Anneleri 762. haftalarında, koruyucu olmayı reddettikleri için köydeki evi basılan Ramazan Tekin ve Mehmet Şirin Bayram'ın akıbetini sordu.

Meydana yürümek isteyen kayıp yakınları İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde yine polis ablukasıyla karşılaştı. 

İHD İstanbul Şubesi önünde toplanan Cumartesi Annelerine, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile milletvekilleri Meral Danış Beştaş, Oya Ersoy, Zeynel Özel, Hüda Kaya, Garo Paylan ve Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) İstanbul İl Başkanı Pınar Türk destek verdi.

Haftanın açıklamasını okuyan kaybedilen Fehmi Tosun'un kızı Besna Tosun, 762 haftadır kaybedilenlerin hakikatinin toplumsal hafızada yaşatmak için buluştuklarını vurguladı ve "Gözaltında kaybetmeler söz konusu olduğunda devletin tüm kurumları arasındaki işbirliği ile cezasızlığın nasıl devreye sokulduğunu ve adalet dağıtıcılarla kaybedenler arasındaki kadim işbirliğini anlatıyoruz" diye konuştu.

Gözaltında kaybedilişlerinin 23. yılında Ramazan Tekin ile Mehmet Şirin Bayram'ı unutmadık diyen Tosun konuşmasına şöyle devam etti: "Bayram Ailesi, Kulp Demirli köyüne bağlı Bira Zeyna mezrasında yaşıyordu. Korucu olmaya zorlanan köylüler ağır baskı görüyordu. Tüm baskılara rağmen köylüler korucu olmayı kabul etmeyince 1994 yılında köy yakıldı ve insanlar zorla yerinden edildi. Bayram Ailesi de Diyarbakır'a göç etmek zorunda kaldı. Mustafa Bayram, oğlu Şirin ile birlikte inşaatta çalışmak için Kocaeli'ne gitti. 18 yaşında olan Şirin ailesine sevdiği bir kız olduğunu söyledi. Aileler görüştü ve söz kesildi. Şirin nişan için Kocaeli'nden eve geldi. 2 Kasım 1996 tarihinde köyde yaşayan amcasını ziyaret etmek için yola çıktı. Hava kararınca devam eden operasyonlar nedeniyle tehlikeli olur diye yola devam etmedi. Geceyi geçirip sabah yola devam etmek üzere akrabaları olan Ramazan Tekin'in Kulp'un Demirci köyündeki evine gitti. 2 Kasım 1996 gecesi 65 yaşındaki Ramazan Tekin'in evi askerler ve korucular tarafından basıldı. 65 yaşındaki Ramazan Tekin ile evde misafir olan Mehmet Şirin Bayram gözaltına alındı."

'BİZ ALMADIK, BİZDE YOK'
Gözaltına alınanların Kulp İlçe Jandarma Karakolu'nda beş gün tutulduğunu söyleyen Tosun, "Karakolda tutulduğu bilgisi ailelerine ulaşsa da, başvurdukları Karakol'dan 'Biz almadık, bizde yok' cevabı verildi" diye kaydetti.

'AKIBETLERİ KARANLIKTA, FAİLLERİ CEZASIZ BIRAKILDI'
Tosun, ailenin tanıdık koruculardan bilgi istediğini belirtti ve devam etti: "M.B isimli korucu Mehmet Şirin Bayram'ı gözleri bağlı biçimde Kulp Jandarma İlçe Karakolunda gördüğünü ve kendisiyle konuştuğunu söyledi. Ancak karakola çağrılan korucu, şiddet görüp tehdit edilince tanıklığını geri çekti. Aileler Savcılığa başvurdu. Hazal Tekin evlerine yapılan baskında eşini ve misafirleri Mehmet Şirin'i gözaltına alanların içinde iki korucuyu tanıdığını, isimlerinin Fettah ve Cumali olduğunu söyledi. Kayıplarına ulaşmak için resmi makamlara başvuran aileler 'Askeriyeyi şikayet ediyorsunuz' diye ağır baskı ve tehditle karşılaştı. Diğer gözaltında kaybetmelerde olduğu gibi etkin soruşturma yürütülmedi. Ramazan Tekin ve Mehmet Şirin Bayram'dan bir daha haber alınamadı; akıbetleri karanlıkta, failleri cezasız bırakıldı."

Tosun, Bayram ile Tekin ailelerinin yıllardır çocuklarının akıbetini öğrenemediği için acıyla yaşadıklarını dile getirdi ve "Şirin'in nişanlısı 23 yıldır 'Ölü ya da diri bir haber alıncaya kadar Şirin'i bekleyeceğim' dediğini aktardı.

'SİZE İNSANLARIN HAKKINA SAYGI DUYMAYI ÖĞRETECEĞİZ'
Açıklamadan sonra söz alan kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız, kaybedilen Bayram ile oğlunun hayalleri olduğuna işaret ederek, "Yuva kurma hakları elinden alındı" diye belirtti.

Polis kameralarına seslenen Yıldız konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz sizden saraydan oda istemiyoruz. Cumartesi Anneleri olarak kayıtlarımızla buluşma yerimizi istiyoruz. Polisinizi buradan çekin, böyle ne demokrasi ne de adalet olur. Koltuklarınız, makamlarınız, saraylarınız sizin oldunuz yerimizi geri verin. Bir doğruyu size söylediğimiz zaman bize saldırıyorsunuz. Size insanların hakkına saygı duymayı öğreteceğiz."

'ÇÜNKÜ BİZ HAKLIYIZ, ADALET ARIYORUZ'
Bayram' ailesinin Diyarbakır'dan gönderdiği mektubu, gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak okudu. Mektupta şunlar belirtildi:

"Hepinizi yüreğimizde aynı olan, bizleri aynı hak arayışı çatısı altında buluşturan acıyla ama aynı zamanda bu acının yarattığı mücadele inancıyla selamlıyorum. Özellikle 90'lı yıllardan sonra devleti yöneten iktidarların kendi şahsi iktidarları için arkalarına aldıkları devlet aygıtlarıyla birlikte yüzlerce faili meçhul cinayetler işleyerek kendilerini tarihin kara sayfalarında kalıcı kılmışlardır. Peş peşe gelen farklı iktidarlar; aynı akıl ve hukuksuzca yöntemlerle bunu bir devlet geleneği haline getirerek zulüm, baskı, yıkım ve yok etmek üzerinden iktidarlarını ayakta tutmayı düşünmüşlerdir. Fakat yaptıkları hukuksuzluklar, insan hakları ihlalleri, kendilerine karşı biat ettirme düşüncesi tam da istedikleri gibi olmamıştır. Bunun karşısında adalet için kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları her türlü zulüm ve baskılara rağmen bir araya gelmeyi başarmıştır. Devletin bu hukuksuzlukları karşısında adalet arayışçıları hukuksuzluklara göz yummayacaklarını insan hakları savunucuları ve Cumartesi Anneleri şahsında göstermişlerdir. Cumartesi Annelerini 63 haftadır her ne kadar meydanlardan yasaklanıp sokak aralarına, kapalı mekanlara sıkıştırılmaya çalışsalar da asla ama asla bu hak arayışını, haklı olduğumuz bu mücadeleyi bırakmayacağız. Bizleri İstanbul'dan Diyarbakır'a İzmir'den Roboski'ye ülkenin dört bir yanında adalet arayışçıları olarak bir araya getiren yaşadığımız adaletsizlikler oldu. Bu hak arayışı zinciri hiçbir iktidar ve güç tarafından yok edilemeyecektir. Bugüne kadar gelip giden iktidarlar ve bundan sonra gelecek olan iktidarlar da çok iyi bilsinler ki bu mücadele ve hak arayışı son kaybımız bulunana ve adalet yerini bulana kadar devam edecektir. Çünkü biz haklıyız. Çünkü biz adalet arıyoruz. Çünkü biz hakkımız olanı istiyoruz. Hepinizi inanç dolu, umut dolu yüreğinizden öpüyorum."

Mektubun okunmasının ardından açıklama sonlandırıldı.