Öğrencisine istismarda bulunan öğretmen Günal Ergen tutuklanmadı

İstanbul'un Tuzla İlçesi Aydınlı Mahallesi'nde bir okulda nöbetçi olan 12 yaşındaki kız öğrencisine cinsel istismarda bulunan sınıf öğretmeni Günal Ergen'in yargılandığı davanın ilk duruşması Kartal'da bulunan Anadolu Adliyesi 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

 

Duruşma öncesi öğrencinin ailesi, Kiğı-Karakoçan-Adaklı-Yayladere-Yedisu ilçeleri, Kalkındırma ve Kültür Derneği (KAYY-DER), KESK Kadın Meclisi, Adaklı Bileşenler Derneği, Bingöl Federasyon Dernekleri, Yayladere Dayanışma Derneği, Yayladere Çalıkağıl Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği, Cunanlılar kültür ve Dayanışma Derneği, Mor Dayanışma, Pulur Derneği, Muş Varto Derneği-İlbey Köyü, Eğitim-Sen 5 ve 2 No'lu şubeler, Esenyalı Kadın Dayanışma, geçtiğimiz yıl bir erkek tarafından öldürülen Helin Palandöken'in babası Nihat Palandöken ile birlikte adliye önünde bir açıklama yaptı.

 

"Koruyamadığımız her çocuk bizim suçumuzdur. Çocuk istismarına dur de. Sessiz kalma" pankartının açıldığı basın açıklamasında "Erkek adalet değil gerçek adalet", "Tesadüf değil bu bir istismar", "Susma haykır istismar suçtur" sloganları atıldı.

 

Basın açıklamasını KAYY-DER Yönetim Kurulu üyesi Hülya Bilken okudu. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi gereği çocukların istismardan korunmasında öncelikli görevin devletlere verildiğini hatırlatan Bilken, "Çocuğun olduğu her alanda öncelik çocuğun yararıdır. Hedef çocuk istismarının önlenmesi olmalıdır. Bu nedenle çocuk istismarının hiç bir mazereti ve gerekçesi olamaz. Toplumun tamamı ve çocuklar, çocuk istismarına karşı bilinçlendirilmeli, çocukla çalışan kişiler ve kurumların denetimi son derece sıkı ve düzenli bir biçimde gerçekleştirilmelidir" diye konuştu.

 

Bilken, "Kızımızın başına gelen bu vaka dikkate alındığında failin sorumluluğunun yanında, okul yönetiminin tüm raporlamalar ile ilgili denetim yapmakla sorumlu olan kişilerin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği konusunda da gereken inceleme ve soruşturma mutlaka yapılmalıdır. Öğretmen Günal Ergen'e yasada belirtilen en yüksek cezanın verilmesini talep ediyoruz. Bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz. Korkarak yaşamak istemiyoruz. Toplumun duyarlılığını daha net bir şekilde göstermesi gerektiğine inanıyor, toplumun tüm kesimlerini sivil toplum kuruluşlarını her türlü şiddete, kadına ve çocuklara yönelik cinsel istismara karşı tek yürek olmaya çağırıyoruz" dedi.

 

Ülkemizde cinsel istismarın sadece yüzde 5'inin yargıya taşındığının altını çizen Bilken, "Ya ailesine istismarı anlatamayan çocuklar? Artık yeter. Her gün bir okuldan, yurttan, kurstan, yuvadan mahalleden çocuk istismarı haberi duymak istemiyoruz. Çocuk istismarının cezasız kalmaması için tüm gücümüzle karşı duracağımızı ilan ediyoruz" diye konuştu.

 

Eğitim-Sen adına söz alan Derya Yulcu, "Biz Eğitim-Sen olarak çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için mücadele ediyoruz. Çocuklarımıza laik, bilimsel, ana dilinde, cins eşitlikçi kamusal demokratik eğitim hakkını kazanmak için mücadele ediyoruz" dedi.

 

Çocuklar için güvenli bir dünyada ve ülkede olmadıklarının altını çizen Yulcu, "OHAL ülkemizden resmi olarak kaldırılmış olsa da fiili olarak devam etmekte. Olağan üstü güvenlik önlemleri alınıyor ama biz kadınları ve çocuklarımızı asla korumuyor. Bütün bu devlet ve erkek şiddetine karşı alanlardayız ve alanlarda olmaya devam edeceğiz" diye belirtti.

 

İstismara uğrayan kız çocuğunun babası konuşmakta güçlük çektiğini söyleyerek, kızının öğretmen tarafından sınıfa çağrılıp adı soyadı sorulduktan sonra ağza alınmayacak türden sözcüklerle istismara maruz bırakıldığını ifade etti. Baba konuşmasının devamında "Çocuğum bu durumu okulda ki rehber öğretmenine anlatmasına rağmen, okul idaresi tarafından örtbas edilmeye çalışılıyor. Çocuğuma 'bunları hiç kimseye anlatma biz halledeceğiz' deniliyor ve akşama kadar bu tacize maruz kalmasına göz yumuluyor" diye konuştu.

 

Kızının durumu kendisine anlatamadığını ve akşam annesine anlattığında ortaya çıktığını söyleyen baba, "Beni bir gün sonra okuldan çağırdıklarında bütün okul idaresi durumdan haberdar şekilde, alay eder gibi 'biz de sizi bekliyorduk' dediler. Olay gerçekleştikten bir gün sonra öğretmen görevden alınıyor. Fakat görevden alınmasına rağmen okula giriş çıkış yapıyor. Velilerle toplantı düzenleyip 'bir iftiraya uğradım' diyor. Bu adam hala okula elini kolunu sallaya sallaya girip çıkıyor. Okul yönetimi bu adamı koruyor. Okul müdürü Abdullah Ordu tacizci öğretmen Günal Ergen'i koruyor. Bunlar nasıl eğitimciler soruyorum sizlere" dedi.

 

İstismara uğrayan çocuğun annesi ise "Kızım artık dışarıya çıkmıyor. Evin içinde babasına yaklaşmıyor. Biz çocuğumuzu psikologa götürüyoruz. Adalet istiyorum. 12 yaşındaki bir kız çocuğunun hayatıyla oynuyorlar" diye konuştu.

 

AVUKATLAR MÜDAFİLİKTEN ÇEKİLDİ

 

Açıklamanın ardından aile ve kitle örgütü temsilcileri duruşmaya katıldı.

 

İstismarcı öğretmen Günal Ergen'e baro tarafından atanan kadın avukatlar müdafilikten çekildi.

 

Duruşmada savunma yapan Günal Ergen, istismar ettiği öğrenciyi daha önce tanımadığını, hakkında istismar şikayetinden 1 hafta sonra gördüğünü iddia etti. Kendisine iftira ettiğini söyleyen Ergen, "Okulda samimi olduğum kadın bir matematik öğretmeni ile istismara uğradığını iddia eden öğrenci arasında sorun yaşanmış. Bu yüzden bana bu suç atıldı. Hatta kadın meslektaşım bana 'Benim yüzünden senin de başın belaya girdi' dedi. Şikâyet sonrası okuldan gittim, mağdur okul çalışanlarına gitmemi gülerek anlatmış" diye iddia etti.

 

İstismara maruz kalan öğrencinin babası beyanında şunları söyledi: "Kızım durumu daha önce rehber öğretmeni Güzin Biçer'e anlatmış. Güzin Hanım da durumu müdür yardımcısı Tayfun Kuzey'e anlatmış. Güzin Hanım daha sonra kızıma 'Bu olayın üzerini kapatalım' demiş. Bunun üzerine kızım da evde annesine durumu anlatınca biz olayı öğrendik. Ertesi gün okula gittiğimde müdür yardımcısı Tayfun Bey 'Biz de sizi bekliyorduk' dedi."

 

Mahkeme heyeti ise istismarcı öğretmenin tutuksuz yargılanmaya devamına karar vererek, bir sonraki duruşmayı 9 Mayıs 2019 tarihine erteledi.