23 Eylül 2024 Pazartesi

'Öcalan'a yönelik komplo barışın önünde engel'

HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan uluslararası komplonun 20. yılına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Öcalan üzerindeki tecridin tüm toplumu çatışmaya sürüklediği vurgulanan açıklamada, açlık grevi eylemcilerinin taleplerinin kabul edilmesi istendi. HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişinin yıl dönümü dolayısıyla Taksim Hill Otel'de basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya HDK Eş Sözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sedat Şenoğlu, DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, ESP Genel Başkanvekili Şahin Tümüklü'nün yanı sıra birçok siyasi parti ve kurum temsilcisi de katıldı.
 
Açıklamada ilk sözü alan DTK Başkanlık Divanı üyesi Selim Sadak, Öcalan'ın anlaşılmış olsaydı bugün bu topraklarda barış olacağını vurgulayarak, "Sayın Öcalan üzerinde tecrit toplumun her kesimine sıkıntı yaratıyor. Biz Kürt sorununu demokratik zemin içinde çözmek için çalışıyoruz. Leyla Güven şu an Sayın Öcalan üzerindeki tecridin sona ermesi için açlık grevinin 100. gününde açlık. Kürtlerin demokratik isteklerini kabul etmiyorlar, bu Türkiye'ye kaybettiriyor. Ülkenin yararına olan, Türkiye'yi çatışmasızlık ortamına götürecek, Ortadoğu'da da bir arada yaşamanın önünü açacak Öcalan perspektiflerinden yararlanmak gerekir" dedi.
 
Sadak taleplerini şu şekilde sıraladı: "Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve topluma şiddetin kullanılmaması Türkiye'nin yararınadır. Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasını, hak ve özgürlük isteyenlerin terörize edilmemesi, Kürt siyasetçilerin salıverilmesini ve bu iç sorunumuzu kendimizin çözmesine müsaade edilmesi gerekir. Bu açlık grevlerini mevcut kanunların uygulanması için yapıyoruz. 2013'te çözüm sürecinde Türkiye nefes almıştı, savaşı durdurarak Türkiye'yi düze çıkaracağız."
 
KOMPLO BİR ARADA YAŞAMANIN ÖNÜNE ENGEL
 
DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Aslan, bugünün Kürt halkı ve tüm Ortadoğu halkları açısından karanlık bir gün olduğunu belirtti, milyonlarca Kürdün Öcalan'ı lider olarak kabul ettikten sonra 20 yıldır süren bu komplonun kabul edilemeceğini vurguladı. Bu komplo ile Ortadoğu ve Kürdistan'da birçok etnik halkın bir arada yaşamasının önüne geçilmeye çalışıldığına dikkat çeken Aslan, "Komplocu güçlerin bir oyunu bu, Türkiye ve Ortadoğu halklarının yaşam arayışının önüne geçmeye çalışan bir oyun. 20 yıldır bu komplo sürdürülmeye çalışılmakta ve Kürtlerin özgürlük arayışının önüne engel olarak konuluyor. Tüm komplocu güçleri bir kez daha buradan lanetliyoruz, bu saldırı insanlık dışıdır" diye konuştu.
 
Öcalan'ın sıradan bir tutuklu olmadığının altını çizen Aslan, bu komplo ile toplumlar arasındaki bir çatışma doğduğunu söyledi. Bu kirli politikalarla sonuç almak isteyenler olduğunu kaydeden Aslan, sözlerine şöyle devam etti: "Öcalan'ın barışı getiremediği için tedirginlik duyduğunu daha önce defalarca belirtmiştir. Çözüm sürecine tanıklık etti bu toplum, Öcalan'ın görüşleriyle normalleşmeye başladığını gördük. Öcalan'ın demokratik çözümde görüşlerinin önemin hükümet de biliyor. 2015'te çözüm süreci bittikten sonra bu topraklarda çatışmalar derinleşti, insanlar hayatını kaybetti. Bu gidişat her geçen gün Türkiye'yi daha vahim bir noktaya götürüyor. Leyla Güven'in eyleminin 100. gününde, Sebahat Tuncel ve Selma Irmak da 33. gününde, 300 aşkın tutsak açlık grevinde. Özgürlükten, barıştan yana herkesin açlık grevi eylemcileri ile dayanışmalıdır. Açlık grevi eylemcileri devleti kendi yasalara uymaya çağırıyor. Bizim çağrımız yarın daha fazla gecikmeden açlık grevi eylemcilerinin sesine ses olmalı, hükmet bu sesi duymalı."
 
Aslan, konuşmasını 20. yılına giren komployu kınayarak sonlandırdı.
 
'ONURLU BİR YAŞAM İÇİN DİRENİYORLAR'
 
HDK Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu ise bugünün ve Leyla Güven'in eyleminin 100. gününün çakışmasının tesadüf olmadığını söylerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu çakışma Kürt halkının özgürlük sorununu ve demokratik sorununu açık bir şekilde kararlılığa ve sürekliliğe sahip olduğunu gösteriyor. Bu direniş Türkiye'de ve Ortadoğu'da barışın ve demokrasinin önünün açılması için, kaosun ortadan kalkması için yapılıyor. Kürtler'in onurlu bir yaşam isteklerinin gücüdür bu direniş. Bugün Öcalan 20 yıldır İmralı'da tecrit altında tutuluyorsa, en demokratik hakları elinden alınıyorsa barış için talepleri bazı kesimi rahatsız ettiği için. 2013 ve 2015'te Öcalan halklara seslendiğinde halklar tarafından sahiplenildi. Dün bu halkının iradesini kabul ediyorlardı, şimdi o günlerin  koşullarını anlamak ve gerçekleştirmek lazım. Halkımızın buna ihtiyacı var. Bu direniş etrafında tüm ezilenlerin birleşmeye ihtiyacı var."
 
'ÖCALAN'IN BARIŞA YÖNELİK ÖNEMLİ DÜŞÜNCELERİ VAR'
 
Açıklamada son sözü alan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Öcalan'ın barışa, özgürlüklere ve Türkiye'nin geleceğine dair çok önemli düşüncelerinin olduğunu vurguladı, çözüm sürecinin heba edildiğine dikkat çekti. Buldan, şunları kaydetti: "Özellikle 2011-2015 yılları arasında siyasi heyetlerin, devletin bilgisi ve onayı dahilinde Sayın Öcalan ile yaptığı görüşmeler sonucunda çok önemli gelişmeleri hep birlikte yaşadık. Bir çatışmasızlık süreci ile başlayan ve demokratikleşme sürecine kadar gitmesi mümkün olan, Dolmabahçe Mutabakatı ile garanti altına alınması planlanan bu süreç, 5 Nisan 2015'teki ağırlaştırılmış tecrit süreciyle kesintiye uğradı."
 
Buldan, Öcalan ile son görüşmesinde Öcalan'ın söylediklerini aktardı ve şöyle dedi: "'Eğer bu müzakere süreci gözlemci heyetler şahitliğinde yapılmazsa bu süreç tuzla buz olur ve bir daha buraya gelemezsiniz' diye uyarmıştı. Buna da tanıklık ettik. O tarihten itibaren gözlemci heyetlerin kurulmasına izin vermeyen ve bu süreci bitirmek için Sayın Öcalan üzerindeki tecridi mutlak kılan ve oraya gidiş-gelişleri engelleyen bir süreçle karşı karşıya kaldık. O tarihten itibaren de bir kez daha Türkiye'de her kesimin etkilendiği, sadece Kürt halkının değil Türkiye'nin Ege'sinin Karadeniz'inin, Doğu'sunun. Batısı'nın ve buralarda yaşayan halkların birebir etkilendiği bir sürece tanıklık ettik."
 
'TECRİDE BİR AN ÖNCE SON VERİLMELİ'
 
İnsanların yaşamını yitirdiği her evin önüne cenaze ve tabutların gittiği bir sürece tanıklık ettiklerini anımsatan Buldan, Öcalan'ın 20 yıllık komplo sürecinin düşünceleri ile boşa çıkardığını kaydetti. Kürt halkının da bu komplo sürecini boşa çıkarmayı başardığına dikkat çeken Buldan, sözlerini şu biçimde sonlandırdı: "Bugün itibariyle eyleminin 100. gününde olan sevgili Leyla Güven ile birlikte diğer açlık grevindekiler için bugün Leyla Güven'in evinin önünde milletvekili arkadaşlarımız da açıklama yapacaklar. Ancak 3 gündür kendi seçildikleri illerden Diyarbakır'a, Leyla Güven'in evinin önüne gelmek isteyen arkadaşlarımız devletin ve güvenlik güçlerinin her türlü engellemesi ile karşı karşıya kaldılar. Bir milletvekilinin sokakta olma, halkının yanında olma, seyahat etme özgürlüğü bile elinden alınmış durumdadır. Bütün bu engellemelere ve baskı politikalarına rağmen milletvekillerimiz Diyarbakır'a sevgili Leyla Güven'in evinin önüne gitmeyi başarmışlardır. Türkiye'nin geleceği açısından, yarınları ve demokratik bir sürece girmesi açısından bunun çok önemli ve elzem olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu tecrit politikasına bir an önce son verilmeli ve Türkiye'nin hak ettiği adaletin ve hukukun bir an önce uygulanması yönündeki beklentilerimizi bir kez daha ifade ediyoruz."