28 Eylül 2024 Cumartesi

Nusaybin davası: Özyönetim kaostan çıkışın modelidir

Nusaybin davasında duruşmaları görülen iki kişiye daha ağır cezalar verildi. PKK Lideri Öcalan üzerindeki tecride tepkilerin olduğu duruşmada savunma yapan Gazi Muratoğlu, "Özyönetim modeli Ortadoğu için kurtuluşun kaostan çıkışın modelidir" dedi.

Mardin'in Nusaybin ilçesinde sokağa çıkma yasağının devam ettiği 26 Mayıs 2016'da kentten tahliye edildikten sonra tutuklanan 17'si çocuk 70 kişi hakkında açılan ve ardından tefrik edilen Nusaybin davası duruşmalarında bugün Gazi Muratoğlu ile İbrahim Halil Ildız'ın duruşmaları görüldü. 

Mardin 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ilk olarak tutuklandığı dönemde 18 yaşından küçük olan Gazi Muratoğlu'nun duruşması görüldü. Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre Muratoğlu Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nden getirilirken, savcılık makamı önceki duruşma verdiği mütalaasını tekrarladı.

'ÖZYÖNETİM KAOSTAN ÇIKIŞIN MODELİDİR'
Ardından ise, mütalaaya karşı Muratoğlu savunma yaptı. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit uygulamalarına son verilmesini isteyerek sözlerine başlayan Muratoğlu, Kürt halkı üzerinde yürütülen savaş politikalarına son verilmesi gerektiğini belirtti. Nusaybin'de bir halkın taleplerini savunmak için bulunduklarını dile getiren Muratoğlu, demokratik özyönetim taleplerinden vazgeçmeyeceğini dile getirdi. Özyönetim talebinin halkların özgürlük talebi olduğunu ifade eden Muratoğlu, "Özyönetim modeli Ortadoğu için kurtuluşun, kaostan çıkışın modelidir" dedi.

'SAVAŞ İSTEYENLER ÜSTÜN OLAMAZ'
"Bir yerde barış ve demokrasi isteyenler var ise savaş isteyenler üstün olamaz, savaşı da sürdüremezler" diyen Muratoğlu, "Ceylanpınar'da iki polisin öldürülmesini savaşa bahane eden AKP, böylece Kürtlere karşı büyük bir savaş başlattı. Kürtler de kendi özsavunmasını yapmış, özsavunmasını yapanlara karşı yoğun saldırılar başlatılmıştır. Sur, Cizre, Nusaybin, Derik, Dargeçit, Silopi, İdil kentlerinde yaşlılar, çocuklar ve hamile kadınlar katledildi. Yüzlerce insan katledildi, şehirler yıkıldı, insanlar hapislere dolduruldu, işkencelere maruz bırakıldı. Ben de bu gençlerden biri olarak ağır işkenceler altında kaldım ve hapse konuldum. Polislerin kendilerine göre hazırladıkları ifadeler ve işkence sonucu imzalatılan tutanaklarla böyle bir iddianame hazırlandı. Savcının hazırladığı iddianame doğru değildir. Buna katılmıyorum" ifadelerini kullandı.

'ERDOĞAN TALİMAT VERİYOR, YARGI UYGULUYOR'
Tutuklandığı zaman 16 yaşında olduğunu hatırlatan Muratoğlu, Türkiye'deki yargı sistemini de eleştirdiği savunmasında "Bir bitkiye ve hayvana dahi zarar vermemiş olmama rağmen bugün burada insan öldürmekle yargılanıyorum. Ben kimseyi öldürmedim. Kimseye zarar vermedim. Bugüne kadar gerçekleri anlattık. Benim Türkiye'nin mahkemelerine inancım hiçbir zaman olmadı. Erdoğan ve Bahçeli'nin talimatları ile hareket eden mahkemeler bizi yargılıyorlar. Selahattin Demirtaş davasında olduğu gibi yine onlarca akademisyenin dosyalarında olduğu gibi Erdoğan yargıya talimat veriyor yargı uyguluyor. Bunlardan biri de ABD'li Papaz Brunson ve Osman Kavala davalarıdır. Erdoğan'ın talimatları ile kararlar verilmiştir" sözlerine yer verdi.

'HALKIN VERGİLERİ ÇETELERE AKTARILMAKTA'
Türkiye'nin Libya ve Suriye'de sürdürdüğü savaş politikalarına değinen Muratoğlu, "Türk askerleri bu savaşta kurban edilmekte, öne sürülerek ölüme gönderilmektedir. Erdoğan'a kurban ediliyorlar. Ülkenin ekonomisi savaşa harcanmaktadır. Halkın vergileri çetelere aktarılmaktadır. İnsanlar intihar etmektedir. Böyle bir ortamda hangi adalete güveneceğiz. Başkan Apo'nun üzerinde tecrit devam ederken, savaş politikaları sürerken, ülkede adaletten, barış ve demokrasiden bahsedemeyiz. Bu anlamda Başkan Apo'nun İmralı Adasındaki mücadelesini, direnişini selamlıyor, halkımıza şükranlarımızı sunuyorum" ifadelerini kullandı.

Ardından esasa ilişkin savunma yapan Muratoğlu'nun avukatı da mütalaaya katılmadıklarını belirterek, beraat talebinde bulundu.

Devamında son sözü sorulan Muratoğlu, "Biji Serok Apo" derken mahkeme kararını açıkladı.

Mahkeme Muratoğlu'na "kasten öldürme" iddiası ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verirken, cezayı daha sonra olay tarihinde 18 yaşının altında olduğu gerekçesi ile önce 15 yıla ardından ise "teşebbüs aşamasında kaldığı" iddiası ile 10 yıla düşürdü. Mahkeme "kamu malına zarar verme" iddiası ile de Muratoğlu'na 1 yıl 4 ay hapis cezası verdi.

ILDIZ'A MÜEBBET VE 53 YIL HAPİS
Ardından Tokat T Tipi Kapalı Cezaevi'nden getirilen İbrahim Halil Ildız'ın duruşması görüldü. Ildız ise, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride son verilmesi çağrısında bulunarak, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında direnen tüm kadınları selamlayarak sözlerine başladı. Mahkeme heyetine "Bizim sırtımızdan ekmeğinizi kazanıyorsunuz" diyen Ildız, mahkeme heyetine adil davranma çağrısında bulundu. Adil bir yargılama olmayacağını belirten Ildız, mahkemeye "İstediğiniz kararı verebilirsiniz" dedi.

Ardından mahkeme kararını açıklamaya başlarken Ildız, "Biji Serok Apo" sloganı eşliğinde kararı dinledi. Mahkeme Ildız'a, "Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma" iddiası ile ağırlaştırılmış müebbet, "öldürmeye teşebbüs" iddiası ile 18 yıl, "tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurma" iddiası ile 7 yıl 6 ay, "kamu malına zarar verme" iddiası ile 3 yıl, İstanbul'da katıldığı bir eylem nedeniyle de birleşen dosya üzerinden "patlayıcı maddeleri izinsiz bulundurma" iddiası ile 7 yıl 6 ay, "patlayıcı madde kullanmak suretiyle kamu malına zarar vermek" iddiası ile 17 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Ildız'a böylece toplamda bir defa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve ayrıca toplamda 53 yıl hapis cezası verildi.

CEZA VERİLEN TUTUKLU SAYISI 42'YE ÇIKTI
Nusaybin davasında Ildız ve Muratoğlu ile beraber ceza verilen tutuklu sayısı 42'ye yükseldi. Daha önce görülen duruşmalarda tutuklu Recep Yel ağırlaştırılmış müebbet ve 17 yıl, Yasemin Erkol 10 yıl, Özgür Sevim ağırlaştırılmış müebbet ve 25 yıl, İlyas Doğan, Ömer Karataş, Osman Bozkurt, Hamit Acur ve Akar İkbal ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıl, Sadık Tan, İsmail Yılmaz, Bayram Sevgin, Fırat Dari, Mazlum Yaşa ve Hatip Oyman ağırlaştırılmış müebbet ve 18 yıl, Ercan Dolaşır ağırlaştırılmış müebbet ve 10 yıl, Erkan Benli ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıl 3 ay, Baver Başar ağırlaştırılmış müebbet ve 19 yıl, Mehmet Ziriğ ağırlaştırılmış müebbet ve 17 yıl, Süleyman Göksel Yerdut ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıl, Dilber Tanrıkulu ağırlaştırılmış müebbet ve 26 yıl, Tufan İlbaş ağırlaştırılmış müebbet ve 27 yıl 6 ay, Ramazan Eroğlu 2 ağırlaştırılmış müebbet ve 3 yıl, Ömer Güner ile Faruk Engin'e ağırlaştırılmış müebbet ve 31 yıl, Resul Ergün'e 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 27 yıl, Fırat Çiftçi'ye ise ağırlaştırılmış müebbet ve 29 yıl, Oktay Gül ağırlaştırılmış müebbet ve 25 yıl 6 ay, Ferhat Doğan 18 yıl, Nurullah Akyüz'e ağırlaştırılmış müebbet ve 26 yıl 6 ay, hapis cezası verildi. İbrahim Toktaş'a ise, Mardin 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde verilen ağırlaştırılmış müebbet hapsin yanında Mardin 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde de 15 yıl hapis verildi.

Tutuklandıklarında yaşları küçük olan Şükrü Aybek, Heja Alğan, Emre Topçuoğlu, Baran Eman, Çeçan Kilkaya ve Dilan Aslan'a 35 yıl 10'ar ay hapis cezası verildi. Yine Mardin 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde daha önce yargılanarak, müebbet hapis cezasına çarptırılan Hüseyin Bağ'a 11 yıl, Zehra Kaya'ya 18 yıl, Fatma Aslan'a da 21 yıl 7 ay hapis cezası verildi. Evini terk etmeyen 5 çocuk annesi tutuksuz Nurşen Demir'e de 10 yıl hapis verildi.

ÇINAR VE YÜKSEK'İN DOSYASI KAPATILDI
Tutuklulardan Medya Çınar ve Siraç Yüksek, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı tutuklu bulundukları cezaevlerinde yaşamlarına son verdiklerinden dolayı haklarında açılan davalar kapatıldı.