30 Eylül 2024 Pazartesi

Musa Anter davası zaman aşımı tehlikesine rağmen ertelendi

1992 yılında katledilen Kürt gazeteci, yazar ve aydın Musa Anter cinayetine ilişkin duruşma zaman aşımının dolmasından 15 gün öncesine ertelendi. Demokratik kitle örgütleri, zaman aşımının insanlık suçu olduğunu belirterek, hakikatin ortaya çıkarılması ve adaletin sağlanması çağrısı yaptı.

Diyarbakır'da 20 Eylül 1992'de Kürt gazeteci, aydın ve yazar Musa Anter'in katledilmesine dair açılan ve zaman aşımına uğramasına 3 ay kalan davanın 35'inci duruşması Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

JİTEM Ana Davası ve 1993 yılında "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülen Ayten Öztürk davasıyla birleştirilen davanın son duruşmasını, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara milletvekili Filiz Kerestecioğlu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, gazeteci Hüseyin Aykol, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü temsilcisi izledi.

Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, sanık Cemil Işık'ın Almanya'da öldürülmesine dair polis amirliğine yapılan bilgi temini başvurusuna cevap verilmediği kaydedildi.

TÜRKDOĞAN: KİM KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNDEN YANAYSA ÖLDÜRÜLDÜ
Davaya katılım talebinde bulunan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, cinayet sırasında İHD'nin varlığını sürdürdüğünü hatırlattı. "Sadece Anter değil, o dönemde çok sayıda faili meçhul cinayet işlenmiş, çok sayıda köy yakılmıştır. Dolayısıyla Türkiye'nin bir döneminin aydınlatılması gerekiyor" diyen Türkdoğan, işlenen binlerce faili meçhul cinayetin aydınlatılmasına dair devam eden süreçte İHD olarak aktif bir rol oynadıklarını hatırlattı. Türkdoğan, "Politik cinayet davalarında doğal olarak maktulün siyasal, etnik veya sosyal kimlikleri üzerinden tartışmaları yürütmek zorundayız. Sadece Anter değil kim Kürt sorununun çözümünden yanaysa öldürüldü" ifadelerini kullandı.

ŞAHİN: CEZASIZLIK POLİTİKASI KATLİAMLARI MEŞRU KILIYOR
ÖHD adına söz alan Avukat Alişan Şahin de davaya katılma talebinde bulunarak, "O dönemden bugüne gelen cezasızlık politikası, bu yapılanları meşru kılmaya çalışmıştır. Biz de buna karşı taşın altına el koymak istiyoruz. Keşke bu taşın altına tüm sivil toplum örgütleri el koysa. Bu katliamların yarınlarda da yaşanacağına dair kuvvetli deliller var. Bunun izdüşümlerini biz görüyoruz. Katılma talebimizin kabulüne karar verilmesini talep ediyoruz" dedi.

Musa Anter'in oğlu Dicle Anter, senelerdir ifadesi alınmayan ve İsveç'te yaşayan Abdülkadir Aygan'ın şu anda Erdoğan'ın talimatıyla iadesi istendiğine dikkat çekerek, "Bu çelişkili bir durum. Keşke ifadesi şimdiye kadar alınsaydı" dedi.

ÖZDOĞAN: ZAMAN AŞIMI TARTIŞMA KONUSU OLAMAZ
Dava avukatlarından Nuray Özdoğan, dosyanın kasti bir şekilde zaman aşımına uğratılmaya çalışıldığına vurgu yaparak, ceza zaman aşımı konusunda bir karara varılmasını istedi. "Zaman aşımının tartışma konusu olamayacağını söylüyoruz. Mahkemenizin bu cinayetin toplumsal koşullarını değerlendirerek bir sonuca ulaşmasını bekliyoruz. Bu dosyada TCK'nin 72'nci maddesinin uygulanmasını istiyoruz. Bu aşamada 30 yıldır sanıkların yakalanmasını bekliyoruz. Tefrik talebimizi yineliyoruz. Talebimizi reddedeceksiniz eğer Aygan'ın ifadesi için de beklenmemeli. Zaten suçları sabit" ifadelerini kullanan Özdoğan, sanıkların bir an önce cezalandırılmasını istedi.

Mahkeme heyeti, İHD ve ÖHD'nin davaya katılma taleplerini "suçtan doğrudan zarar görmedikleri" gerekçesiyle reddetti.

Dosyanın ayrılması yönündeki talebi de reddeden mahkeme başkanı, yargılamayı karara bağlamadan bir sonraki duruşmayı 15 Eylül'e erteledi.

ANTER: ZAMAN AŞIMI İNSANLIK SUÇUDUR
Dava sonrası İHD Ankara Şubesi'nde basın toplantısı düzenleyen İHD, ÖHD, ÇHD ve Hafıza Merkezi yetkililere hakikati ortaya çıkarma konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırdı. Basın toplantısına çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü temsilcisi, yazar, aydın, gazeteci katıldı.

Musa Anter'in oğlu Dicle Anter, davada etkin bir soruşturma süreci yürütülmediğine dikkat çekerek, şimdiye kadar Abdülkadir Aygan'ın ifadesinin alınmamasına tepki gösterdi. Anter ayrıca zaman aşımının söz konusu olmaması gerektiğini kaydetti ve "Bu tür davalarda zaman aşımı insanlık suçudur" dedi.

KILIÇ: DEVLET SUÇLARININ CEZASIZ BIRAKILMASI GELENEĞİ SÜRÜYOR
Avukat Esra Kılıç, Anter'in katledilmesine ilişkin soruşturmanın yetersizliğinden ötürü Anter ailesinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurduğunu hatırlattı ve "AİHM, 2007 yılında yaşam hakkının hem maddi hem de usul açısından ihlal edildiğine karar verdi. AİHM kararında olayın ardından ortaya çıkan ve Anter'in öldürülmesiyle doğrudan ilgisi olan, TBMM'nin 1998 tarihli Susurluk Raporu gibi bazı önemli delillerin yetkililer tarafından kullanılmadığını tespit etti" dedi.

Abdülkadir Aygan'ın bir hatıratında Anter cinayetinin JİTEM tarafından planlandığını itiraf etmesi üzerine davanın 17 yıl sonra tekrar açıldığına dikkat çeken Kılıç, davanın yeniden açılmasını sağlayan itirafların yetkililer tarafından hakikati ortaya çıkarmak üzerine kullanılmadığını vurguladı. Kılıç, cinayet faillerinin ortaya çıkarılmasının yargı makamının öncelikleri arasında olmadığını dile getirerek, Eylül ayında davanın zaman aşımı süresinin dolmasıyla Türkiye'de devlet tarafından işlenen suçların cezasız kalması geleneğinin devam edeceğini söyledi.

'CEZASIZ BIRAKILAN HER SUÇ YENİSİNİ ÇAĞIRIR'
Kılıç, şöyle devam etti: "Cezasız bırakılan her suç bir yenisini çağırırken, 1990'lı yıllardaki ağır insan hakları ihlalleri ile yüzleşmedikçe ve katliamların faillerini yargı önüne çıkarıp adil bir şekilde yargılamadıkça, aslında faili belli olan faili meçhul kalmaya devam edecek. Aynı akıbetin Musa Anter cinayeti bakımından da gerçekleşmemesi için yargı makamlarını davada etkili soruşturma yürütmeye ve hakikati ortaya çıkarma yükümlülüğünü yerine getirmeye davet ediyoruz. Böylesi bir resmi aklama süreci karşısında bizler sorumluların cezalandırılmasını, mağdur zararlarının giderilmesini ve hakikatin ortaya çıkarılmasını hep beraber ısrarlı olarak talep ediyoruz."

Sonrasında konuşan gazeteci Hüseyin Aykol ise Musa Anter'in özgür basın geleneğinde bir simge olduğuna dikkat çekti ve gazeteciler olarak bu davanın takipçisi olmaya devam edeceklerini vurguladı. Aykol, Diyarbakır'da tutuklanan 16 gazeteciyi hatırlatarak Anter'den bu yana özgür basına dönük baskıların sürdüğünü kaydetti ve mücadele çağrısında bulundu.