25 Eylül 2024 Çarşamba

'Mülteci kadın ve çocuklar en çok etkileniyorlar'

HDK'nin devam eden sempoyumunda, "Göçmenlikte kadınlar ve çocuklar” başlıklı oturumunda mülteci kadın ve çocukların yaşadığı zorluklara dikkat çekildi.

"Göçmenlikte kadınlar ve çocuklar" başlıklı oturumuyla devam eden HDK'nin, "Göç, mültecilik ve ayrımcılık" sempozyumu sürüyor. HDP Mülteci Komisyonu Sözcüsü Gülsüm Ağaoğlu'nun moderatör olduğu bu oturumda, Nur Elçik "Suriyeli mülteci kadınların Türkiye'deki mültecilik deneyimleri", Yeter Tan "Zorla yerinden edilen kadınlar", İkram Doğan ise "Mültecilikte çocuk olmak" konulu sunum yaptı.

Suriyeli mülteci kadınların Türkiye'deki mültecilik deneyimlerini aktarmak üzere Nur Elçik ilk sunumu yaptı. Elçik, Suriyeli kadınların "din kardeşi" olarak görüldüklerinde görece daha rahat hissettiklerini söylediklerini aktaran Elçik, "Bir diğer önemli konu ise kadınların kültürle sembol gösterilmesi. Bu da dini taşıyan Suriyeli kadın imajını en doğru şekilde taşımak zorunda kalıyorlar" dedi. Suriyeli ve Türkiyelilerin bir araya getirilerek sosyal uyum sağlanmaya çalışıldığına dikkat çeken Elçik, ancak iki grubu eşit donanımda bir araya getirilmediğinde birbirlerine karşı haklarını savunamayacaklarını bir tarafın alttan almak zorunda kaldığını aktardı.

DEVLET 'LAYIK' GÖRDÜĞÜ SURİYELİLERE VATANDAŞLIK VERDİ
2015-2016 yıllarında Suriyelilerin Türkiye içinde hareketliliğinin kısıtlandığını söyleyen Elçik, "Bulundukları bölgelerde muhtarlıkların gücü daha da arttı. İkincisi de başka bir yerde çalışmaya gidemediği işveren tarafından da öğrenildiği için 'madem mecburlar' diyerek ücretleri düşürüldü. En önemlileri ise Suriyelilerin yoğun olduğu bölgelerdeki Valilikler kayıt almayı durdurdu. Hatay, Antep, İstanbul gibi bölgeler, devlet bunu deklare etmiyor. Yeni gelenler kayıt olmuyor. Ne demek, biri kayıtsız insan sayısı artıyor, bu insanlar sağlık ve eğitim hizmetinden yararlanamıyor. Mültecilik Sözleşmesi'de önemli Türkiye-Suriye arası sınırlar nerede kapatıldı, kayıtsız Suriyelilerin sayısı arttı. Biz kendi aramızda mültecilerin pazarlık konusu olduğunu biliyorduk ama o sözleşmede ayyuka çıktı. Son önemli nokta vatandaşlığa geçirme meselesi. Süleyman Soylu'nun deklare ettiğine göre -biz çok araştırdık ama bu belgeye erişemedik- 76 bin kişiye vatandaşlık verilmiş. Vatandaşlık için başvurursunuz ancak öyle olmadı devlet vatandaşlığa layık gördüklerini aradı. İki önemli sonucu oldu birincisi Suriyeliler arası statü farkı oluştu, ikincisi Suriyelilerin bir kısmı vatandaşlık almak istemiyordu geçici statünün faydalarından yararlanmak istiyordu" diye konuştu.

İstanbul Valiliği'nin kentteki kayıtlı Suriyelileri, Suriyelilerin olmadığı bölgelere yollayarak yalnızlaştırmaya çalıştığına dikkat çeken Elçik, "Çirkin mirkin bir maliyet ve kişi hesabı yapıyor. Sakarya'daki kişiler haksızlığa uğradıklarında nereye başvuracaklar ne bilecekler. İnsani yardım örgütlerine başvursa nasıl mobilizasyon sağlanacak. İstanbul'da kalmak için şirketi olması lazım Suriyelilerin. Şirket varsa kalabiliyorsun. Halihazırda İstanbul'da çalışanların çoğu kayıtsız işçi. İşverenler korktukları için diyor ki, 'git çalışma izni al, alamıyorsan ben seni çıkarıcam' diyor. Yeni izin de alınamıyor. Çalışma Bakanlığı sisteminde görünüyor, insanlar kalmak için şirket açmak zorunda" ifadesini kullandı.

Göç İzleme Derneği'nden Yeter Tan "Zorla yerinden edilen kadınlar" başlığını sinevizyon gösterimiyle aktardı. 2015-2016 yılları arısında 500 bin kişinin yerinden edildiğin ve dolaylı 1 milyon kişinin etkilendiğini kaydeden Tan, "Savaşın yıkıcı etkilerini yerinden yaşayan kadınlardır. Savaş sırasında ve sonrasında artan yoksulluk, ev içi şiddet, cinsel saldırı gibi sorunlar ve biryandan artan militarist söylem ile perdelenmektir" dedi.

'KADINA KARŞI HER TÜRLÜ SALDIRI ETNİK KİMLİKLE DOĞRUDAN ORANTILI'
"Kadına karşı saldırı ve cinsel şiddet aslında bir savaş aracı olarak da kullanmakta" diyen Tan, savaş döneminde kadınlara karşı yapılan her türden saldırının kadının etnik kimliğiyle de doğrudan etkili olduğunu vurguladı. İnsanlık dışı ve aşağılayıcı muamelenin oldukça yüksek olduğunu söyleyen Tan, kadınların yas sürecini yaşayamadıklarını, ölülerini gelenek ve göreneklere görememeyi çok yaşadığını belirtti. Aile içi şiddetin ortaya çıkması ya da ortaya çıkmasının çatışma süreciyle orantılı olduğunu dile getirdi.

Kadınların uğradığı her türlü saldırının sebebinin devlet olarak gördükleri için devlete bu konuyla ilgili şikayette bulunamadıklarını dile getiren Tan, bu konuya ilişkin hareket edilmesi gerektiğini kaydetti.

TAN: ÇOCUK YAŞTA OLANLAR ÜZERİNDE MAFYALIK HÜKÜM KURMUŞ
Sosyal hizmet uzmanı olan İkram Doğan da "Mültecilikte çocuk olmak" başlıklı sunumunu sinevizyon gösterimi ile yaptı. Özellikle çocuk yaşta olanlara bir mafyanın hüküm kurduğuna tanık olduklarını dile getiren Doğan, "Görece memleketinde ödeme gücü olan ailelerin çocuklarını kaçırarak bir yere hapsediyorlar, para gelince şiddet uygulayıp bırakıyorlar. Hatta yüksek bir yerden attıkları oluyor ve buna emniyet göz yumuyor" dedi.

Doğan ayrıca çocukların dini cemaatlerin pençesinde olduğunu dile getirdi. Mültecilik ve çocuk kavramının aynı anda düşünülmesinin son derece zor olduğunu belirten Doğan, bu durumu "askıda çocukluk" olarak tanımladı. Bugün 70 milyon mültecinin 12 milyonunu çocukların oluşturduğun ve yarısının eğitimden mahrum kaldığını kaydeden Doğan, "Zorlu kaçış yollarında aileleriyle birlikte hayatta kalmaya çalışıyorlar" diye konuştu.

110 bin çocuğun 70 farklı ülkeye ailesi ya da refakatçisi olmadan sığınma talebinde bulunduğunu dile getiren Doğan, kayıp olan mülteci çocukların olduğunu vurguladı. Refakatsiz çocukların cinsel şiddete uğradığını söyleyen Doğan, "Refakatsiz çocuklardan yüksek ücret talep edilmesi çocukların sömürüye maruz kalmalarına yol açabilmektedir" dedi.

Doğan, kadın ve çocuklara yönelik hak ihlallerini şöyle sıraladı: "Korunma, barınma, beslenme, eğitim, sosyal hizmetle, sağlık, ihmal ve istismar."

Soru ve cevapların ardından sempozyuma ara verildi. Sempozyum, "Göç ve mücadele deneyimleri, göçmenlerle çalışanlar ne yapıyorlar?" başlıklı oturumla öğle arasından sonra devam edecek.