1 Ekim 2024 Salı

MLKP Hüseyin Demircioğlu Akademisi: Welat Yıldız davaya bağlılığıyla yolumuza ışık tutacak

MLKP Hüseyin Demircioğlu Akademisi Komutanlığı, 8 Nisan günü Rojava'da kanser tedavisi görürken ölümsüzleşen Welat Yıldız'a ilişkin yazılı açıklama yaptı. Medya Savunma Alanları'nda devam eden işgalci savaş nedeniyle gecikmeli gönderilen açıklamada, "Halkına, halklara, işçi ve emekçilere, devrim şehitlerine, partisine, marksist leninist ideolosine bağlı olan Kürdistanlı bir komünist ölümsüzleşti. Yüreği hep onlar için çarptı. Şehitlerden devraldığı bayrağı hep yükseklerde tuttu. Son nefesini de yine onlar için verdi" denildi.

Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) Hüseyin Demircioğlu Akademisi Komutanlığı, Rojava'da kanser tedavisi görürken ölümsüzleşen Welat Yıldız'a (Serfiraz Nîdal) ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Medya Savunma Alanları'na yönelik işgalci savaş saldırıları nedeniyle gecikmeli gönderilen açıklamada, Welat Yıldız'ın (Serfiraz Nîdal), halkına, halklara, işçi ve emekçilere, devrim şehitlerine, partisine, marksist leninist ideolojiye bağlı Kürdistanlı bir komünist olduğu belirtildi, "Yüreği hep onlar için çarptı. Şehitlerden devraldığı bayrağı hep yükseklerde tuttu. Son nefesini de yine onlar için verdi" denildi.

Açıklamanın devamın şu ifadelere yer verildi:
"12 Mart 1991 yılında Bakur Kürdistanı'nın Amed kentinin Çınar ilçesinde dünyaya gelen Serfiraz Nîdal (Welat Yıldız) yoldaşımız, sömürgeci faşist Türk devletinin soykırımcı yüzüyle erken yaşta tanıştı. Ulusal çelişkilerin farkına vardı. Bir Kürdistanlı yurtsever olarak, sömürgeci faşist Türk devletine karşı öfke biriktirerek, örgütsüz de olsa O'na karşı mücadele ederek büyüdü. Ulusal çelişkilerle birlikte Kürdistan'da yaşanan sınıfsal çelişkilerinde farkına vardı. Sosyalist yurtseverlikten yana tavır alışında ulusal ve sınıfsal çelişkiler belirleyici bir rol oynadı. 2012'de O artık bir parti üyesiydi. MLKP Kürdistan Örgütü'ne bağlı olarak gençlik çalışmasında yer alıp, 2010-2012 tarihleri arasında Amed ve Dilok'ta faaliyet yürüttü. 2012 yılında Dilok'ta gözaltına alınıp tutuklandı. 5 yıllık tutsaklık sürecinde bulunduğu zindanda yalnız (MLKP'li olarak) kalmasına rağmen bir devrimci olarak zindan yaşamını örgütledi. Bu süreç, O'nun daha fazla partilileştiği bir süreç oldu.

"Partisinin Medya Savunma Alanları açılımı ve Bakur Kürdistanı'nda FESK Kır Gerilla Birliği'nin kuruluşunu ilan etmesi, zindanda umudunu daha fazla büyütmesini sağladı. Komutanlığımıza yazılı vermiş olduğu Bireysel Gelişim Raporu'nda, o dönem ki duygularını: ‘... Hatta Medya Savunma Alanları'na, Parti buralara geldiğini ilan etmeden, bilmeden hep 'keşke oralarda olsaydık' diye düşünürdüm. Sonrasında ise hapishanedeyken yani Bakur'a gerilla birliği çıkarmamızdan önce, bunu tahmin ederek keşke dışarıda olsaydım da yazılacak olan o tarihin içerisinde ilklerden olmak istiyordum' şeklinde ifade etmiştir.

"O'nun en büyük hayallerinden biri Amed'de gerilla olmaktı. Bu hedefine ulaşmak için raporunda ‘Bu sebepten ötürü de kendimi bu dağlarda görmek, eğitim sürecim boyunca en yüksek verimi almak için çok çalışacağım' diyordu. Öyle de yaptı. Zindandan çıkar çıkmaz yönünü özgür dağlara verdi. Zorlu ve uzun bir zaman alan yolculuk sürecinden dolayı Şehit Erdal Demirhan (Özgür Avaroni) Devresi'ne gecikmeli olarak dahil oldu.

"Akademimize geldiğinde devrimcilikte kafası net ve gelişime açık bir yoldaş olarak, kolektif ilişkilerde ve dağ yaşamına uyum sağlamakta fazla zorlanmadı. Zindan yaşamından dolayı uzun zaman kolektif yoldaş ortamlarında kalmamış olmanın yarattığı bir özlem duygusu içerisindeydi. Bu yüzden kolektif içinde vakit geçirmekten aşırı mutluydu. Emekçi yanı güçlü bir yoldaştı. Eğitim ile hep öğrenme odaklı ilişkilendi. Amed gerillası olmasının önünde engel olabilecek ne varsa aşma konusunda kararlılık içerisindeydi. Gelişimimin önündeki engelleri çözümlemede belli bir niteliği olan ve kendi gelişimini yönetmede özeleştirel davranan bir yoldaştı. Öğrendiği her şey O'nun duygu dünyasında büyük coşkuların oluşmasına vesile olurdu. Şehit Serfiraz yoldaş raporunda bu konuyla ilgili fikirlerini şöyle ifade etmişti: ‘Burada ideolojik eğitimlerle, günlük yaşamın sürekli devrimci bir içerikle dolu olmasıyla, tek tek yoldaşlardan ve komutanlıktan öğrendiklerimle daha da güçlendiğimi hissediyorum. Uzun yıllar sonrasında nitelik düzeyi böylesine yüksek bir ortamda kalmak, hem partilileşme noktasında hem de artık yürürken daha güçlü adımlar atmamın yolunu açacağına inanıyorum. Dizlerimin güçlendiğini, artık ayaklarımın yere daha sağlam bastığını hissediyorum' şeklinde ifade ediyordu.

"Talimatlara bağlılığı, karar ve kuralları uygulama gücü yüksek bir yoldaştı. Partinin politik-askeri stratejisini ve taktiklerini anlama, kavrama ve yorumlamada belirgin bir düzeyi vardı. Aldığı eğitimlerle bu yanını daha da güçlü hale getirdi. Devreye geç dahil olması nedeniyle askeri eğitimlere katılamamıştı. Bu O'nda bir burukluk yaratsa da, yeni görev alanlarında bu boşluğu dolduracağını biliyor olması O'nu rahatlatan bir teselli oldu.

"Yüreği Kürdistan'ın dağlarındaydı, hayali Amed'de gerilla olmaktı. Fakat O komünist bir dava insanıydı. Partisinin vereceği her türlü görevi büyük-küçük demeden yerine getirme, kendi ihtiyaçlarından çok partisinin ihtiyaçlarını gözeten bir duruşu vardı hep.

"Buna ilişkin duygu ve düşüncesini raporunda şu şekilde ifade ediyordu: ‘... Sorgulamaya başladığım ve sonrasında buradaki ideolojik eğitimler ve yoldaşlarla yaptığımız tartışmalarla daha çok bilince çıkardığım bir diğer önemli husus ise; örgütün toplam ihtiyaçları ve talimatları karşısında kendi bireysel talep ve ihtiyaçlarımı öne çıkarmamak, bunları karşı karşıya koymamak ve daha da ötesinde bu tavırlarımın, kendisini partiye dayatmak noktasına varmaması gerektiği üzerine eriştiğim fikirdir. Evet, örgütlü devrimciler olarak her ne kadar kendi bireysel gelişimimizi örgüt hassasiyetlerinden ötürü önemsesek de, aslında örgütün bütün yapısına hakim olamadığımız -ki bu örgütsel işleyiş bakımından gayet doğal bir durum zaten- ve daha da önemlisi bütün örgütün gelişimine dair aynı hassasiyete sahip olacak kadar kendimizi yetiştiremediğimiz koşullarda bu, ister istemez 'bireysel' bir duruş olarak kalmak zorunda oluyor. İşte tüm bu sebeplerden hareketle bireysel ihtiyaç ya da taleplerimi kolektifin ihtiyaçları içerisinde eritmek gerektiği de ulaştığım önemli fikirlerdendir. Bir örnek vermek gerekirse; daha öncesinde hiç içerisinde olmayı istemeyeceğimi düşündüğüm ve hatta partinin önüme getirmesini de hiç ummayacağım bir alan olan Özgür Alan Cephesi'ne dair ihtiyaçların ne kadar büyük bir önemde olduğunu anlayınca eskisi gibi düşünmediğimi söyleyebilirim. Bu sadece bir örnekti yaşadığım zihniyet değişikliğine dair...'

"Şehid Serfiraz yoldaş, bireysel gelişim raporunu şu cümlelerle sonlandırıyordu: ‘Son olarak raporumu, gerillacılık ve parti çizgisinde derinleşmede ısrarlı bir çaba ve mücadele içerisinde olacağımın, Parti Önderliğimize, Kadın Önderliğimize ve zindanlarda direnen yoldaşlara şehitlerimizin anılarının şahitliğinde sözünü vererek bitirmek istiyorum…'

"Şehid Serfiraz yoldaş, bu sözlerine bağlı kaldı. MLKP Kürdistan Örgütü, Serfiraz yoldaşın Şehid Alişer Deniz Tugayı komutanı olduğunu açıkladığında, eminiz O'nu tanıyanlar için şaşırtıcı olmamıştır. Serfiraz yoldaş, partisine, yoldaşlarına, halkına, işçi ve emekçilere, ezilenlere hep bağlı kaldı. Bir sosyalist yurtsever olarak son nefesini verdi. Ömrü özgür ve sosyalist Kürdistanı, Türkiye ve Kürdistan birleşik devrimini görmesine yetmemiş olsa da; O devrim topraklarında halkının bağrında hep huzur içinde yatacak. Anısıyla, davaya bağlılığıyla yolumuza ışık tutacaktır."