23 Eylül 2024 Pazartesi

Mahkeme tanık polisleri dinleme ısrarından vazgeçmedi

Metin Lokumcu'nun katledilmesine ilişkin duruşma sonrası açıklama yapan dava avukatları, tanık polislerin imzasının bulunduğu olay tutanağının gerçek dışı olmasının kanıtlanmasına rağmen mahkemeyi ikna edemediklerini belirtti. Dava avukatları belki de yargılama sonunda basın açıklaması, miting, protesto hakkını kullanan halka polisin kafasına göre gaz sıkamayacağının, eziyet edemeyeceğinin güvencesini alacaklarını belirterek, "Bu davanın sonunu onlar getiremezse biz er ya da geç getireceğiz" vurgusu yaptı.

31 Mayıs 2011'de polisin attığı biber gazı sonucu katledilen Metin Lokumcu'nun ölümüne ilişkin davanın 11. duruşması Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Avukatların tüm itirazlarına rağmen Lokumcu'nun katledildiği gün hazırlanan olay tutanağında imzası bulunan polisler tanık olarak dinlendi. Tutanakta bulunan 26 polis tanık olarak dinlenirken, dinlenmeyen iki polis için duruşma 1 Şubat 2024 tarihine ertelendi.

Dinlenen polisler, ya tutanağın önlerine getirildiğini ve imzalayıp geçtiğini ya da tutanağın nasıl hazırlandığını bilmeden imzaladıklarını söyledi. Polisler tutanakta imzaları olmasına rağmen olayların nasıl başladığına ilişkin de bir şey hatırlamadıklarını iddia etti.

AV. EYÜBOĞLU: DAVANIN TRABZON'DA GÖRÜLMESİNİN HUKUKİ AÇIKLAMASI YOK
Duruşmanın ardından adliye önünde "Metin Lokumcu için adalet" pankart ile açıklama yapıldı. Davanın avukatlarından Meriç Eyüboğlu, davanın Trabzon'da görülmesinin mantıklı bir açıklaması olmadığını kaydetti. Hopa ana davanın Hopa'da görüldüğünü ve herhangi bir güvenlik önlemi alınmasına gerek olmaksızın davanın 2011'de başladığını ve sonuçlandığını belirten Eyüboğlu, "Adliyenin girişinde çıkışında, salon içinde ve dışında sivil polis dahi çağırmaya gerek duymadı mahkeme. Herhangi bir güvenlik sorunu yaşanmamışken Metin Lokumcu davasının Trabzon'da görülüyor olması hukuki olarak açıklanamaz. Bütünüyle politik bir karar, bütünüyle haksızlık" dedi.

Ucu, bucağı görülmeyen bir yargılama süreciyle karşı karşıya olduklarını dile getiren Eyüboğlu, olay tutanağındaki polislerin tanık olarak üç duruşmadır dinlendiğini aktardı. Olay tutanağının inandırıcı ve gerçeklere dayanmadığının ifadelerle ve kamera görüntüleriyle kanıtlandığını belirten Eyüboğlu, mahkemenin gelmeyen iki polisin dinlenmesine karar verdiğini söyledi. "Sadece iki polisin dinleneceği kısa bir duruşma olacak" diyen Eyüboğlu, bir süre daha Trabzon Adliyesi önünde olacaklarını belirtti.

MİLLETVEKİLİ SAKİ: ADALETİ VE HAKİKATİ BULACAĞIZ
Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, Metin Lokumcu ile ayrı illerde olsalar da aynı dönemlerde eğitim emekçilerinin örgütlenmesi için mücadele yürüttüklerini aktardı. "Hakikat ve adalet arayışının peşinde olan bizler bu davayı Trabzon'a sürülse bile dayanışmayı sürekli kılarak, hakikatin ve adaletin yerini bulması için buradayız" diyen Saki, bilerek yargılama sürecinin çok uzun tutulduğunu ekledi. Zamanında gelmeyen adaletin adalet olmadığının altını çizen Saki, "Metin hocamız şahsında onun ölümünden sorumlu en üst yetkiliden, en alta kadar kimler sorumlu ise onların yargı önünde hesap vermesi için bu dava ne kadar sürerse o kadar her birimiz buradayız. Birleşik mücadelemizle birleşik gücümüzle bu topraklarda adaleti ve hakikati bulacağız, inşa edeceğiz" ifadelerini kullandı.

AV. ÖZKAN: BİR AN ÖNCE KARAR ÇIKMASINI İSTİYORUZ
Halkevleri Trabzon adına davanın avukatlarından Haktan Özkan ise "Bizim aradığımız hakikat şudur ki, Metin Lokumcu'nun katillerinin bir an önce cezalandırılması gerekiyor. Çünkü zaten ölümünün üzerinden on yıl geçtikten sonra yürütülen bir yargılamadan, kovuşturma sürecinden bahsediyoruz. Kovuşturma sürecinin kendisi de üç yıl sürdü ve süreceğe de benziyor. Bizim burada hakikat talebimize ilişkin şey o kadar gerçek ve acil ki, bekleyecek sabrımız,takatimiz yok. Hem Metin hocamızın ailesi için hem davayı takip eden demokratik kamuoyu için geçerli. Dolayısıyla biz bir an önce bu dosyadan karar çıkmasını istiyoruz" dedi.

Bunun için olay tutanağında imzası bulunan 26 polisi dinlediklerini kalan iki polisi dinlemelerine gerek olmadığına mahkemeyi ikna edemediklerini belirten Özkan, "Dönemin Hopa Kaymakamı 'emir verdim' demiş. Gelsin burada da tekrar etsin. 'Emri ben verdim' desin diyebilecek mi? Talep ettik. Başbakanın koruma müdürlerinden, Hopa halkına gaz tüfeği tutan, yanındaki gazcı polisten tüfeği alıp doğrudan halka tutan koruma müdürü gelsin dinlensin, eğitimi var mı sıkabiliyor. Bu taleplerimiz de reddedildi. Can yakıcıdır, aynı şu an yaptığımız gibi 11 yıl önce Hopa'da bir basın açıklaması yapılmak istendi. Metin hocayı kaybettik. Bu basın açıklamasının güvenceye alındığına dair güvencemiz var mı ama belik bu yargılama garanti olacak. Belki bu yargılamanın sonunda şöyle bir güvence alacağız, bu ülkede kolluğun protesto hakkını kullanan vatandaşa gaz kapsülünü kafasına göre sıkamaz, eziyet edemez, darp edemez. Bu yaptığımız basın açıklaması gibi birçok hakkımızı güvence altına almış olacağız. Gerçeğe, hakikate ilişkin en büyük arayışımız bundan ibarettir. Bu davayı takip etmeye devam edeceğiz. Bu davanın sonunu onlar getiremezse biz er ya da geç getireceğiz" vurgusu yaptı.