Leyla Güven ve kadın direniş çizgisi - Avaşin Akın

Leyla Güven "Ben siyasette PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın kadının siyasette yer alması perspektifinden esinlenerek aktif olarak yer aldım. Bugün Sayın Öcalan üzerindeki tecrit sadece bir kişiye değil, bir halka uygulanıyor. Tecrit bir insanlık suçudur. Ben de bu halkın bir parçası olarak, Sayın Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek amacıyla süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlıyorum. Bundan sonra mahkemeye hiç bir savunma yapmayacağım. Yargı hukuksuz kararlarına son verene kadar ve tecrit kaldırılana kadar eylemime devam edeceğim. Gerekirse eylemimi ölüm orucuna da dönüştüreceğim" diyerek açlık grevine başlamıştı.

 

Bu çağrı Kürt halkında karşılığını buldu. HDP il binalarında "Leyla Güven haklıdır. Tecrit son bulmalıdır" şiarıyla destek açlık grevleri başlatıldı. Dayanışma eylemlerine saldırılar gecikmedi. Türkiye'nin üçüncü büyük partisi olan HDP'nin Van, Urfa, Batman, Diyarbakır binalarına dünyanın gözü önünde baskınlar düzenlendi. İnsanlar işkence ile gözaltına alındı. Baskına gelen polisin söylediği "biz de biliyoruz burası sizin binalarınız giremeyiz; ama bize de yukarıdan emir geliyor sözü" rahatsızlığın asıl kaynağının muktedir olduğunu gösteriyor.

 

Kadınların TJA öncülüğünde başlattığı açlık grevlerine "Verdiği karar onurlu bir karardır. Kürt kadınları hiçbir zaman faşizmin karşısında boyun eğmemiştir. O dik durmuş ve halkını başı dik temsil etmiştir" diyerek Zilan'ın, Beritan'ın, Sema'nın direniş çizgisinin devamcısı olan Leyla Güven'in direnişini sahiplenmişlerdir. Bugün yok etmek istediği Rojava devriminin öncüsü kadınlardan korkunun sonucu, kadınların yaptığı açlık grevlerine HDP il binalarının tarihinde hiç olmadığı kadar polis yığınağıyla saldırmak olmuştur. Barış Annelerinin aralarında olduğu kadınlar zılgıtlarıyla, sloganlarıyla bu direnişin sona ermeyeceğini göstermişlerdir. Kürt halkı "İktidarın zor ve inkar politikalarına karşı cevabımız bu olacaktır. Her geçen gün daha da artacağız. Onlar baskı uyguladıkça biz daha da güçleneceğiz. Onlar baskı uyguladıkça biz daha da çoğalacağız" diyerek açlık grevleri daha yüksek katılımla sürdürdü.

 

Tutsaklığı 19. yılında olan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit, sömürgeciliğin yeni savaş konsepti kararıyla 5 Nisan 2015 itibariyle derinleştirilmiştir. Avukatlarıyla, ailesiyle görüşü tamamen ortadan kaldırılmıştır. Tecrit kalkarsa Öcalan'ın vereceği barış ve mücadele mesajlarının Ortadoğu'da ki milyonlar üzerinde bir karşılığı olacağının farkındalar.

 

Yerel seçim startı verildiği günden itibaren Kürt halkı üzerindeki baskının artması, HDP binalarının basılıp HDP'lilerin darp edilerek gözaltına alınması, "Fırat'ın doğusuna da gireceğiz" diye Rojava halkını tehdit eden sömürgeci Saray faşizminin, Maxmur Mülteci Kampı'nı ve Şengal/Rojava sınırını bombalaması Sarayın seçim öncesi çatışmalı süreç yaratarak şovenizmi körükleyerek seçimi kazanma çabasında olduğunu gösterdi bize.

 

"Umutluyum, güçlüyüm, iradeliyim, çünkü haklıyım." Bu cümle, bedenini açlığa yatıran Leyla Güven için her şeyin özeti gibidir. Leyla Güven'in umutlu olması için fazlasıyla nedeni vardır. Kürt halkının bitmeyen direnci umut verendir. Haklılığını; yaslandığı Kadın Özgürlük Hareketi'nden onun ideolojisi-çizgisinden, on yıllardır özgürlük için savaşan örgütlülüğünden, binlerce şehadetten almaktadır. Haklılığı yürüttüğü özgürlük mücadelesinin kendisidir.

 

Leyla Güven Sarayın kozunu görmüş oyunu bozmuştur. Bu mücadelenin seçimle değil öncülükle kazanılacağını göstermiştir. Bugün açlık grevleri sona ermiş olsa da mücadele değişik biçimlerde devam edecektir.

 

Leyla Güven'in bütün bu sessizliğe rağmen eylemimden sonuç alacağından çok umutluyum "Her şey güzel olacak" sözü diyerek kararlılığını yineledi. Öyleyse sosyalistler olarak, Leyla Güven'in açlık grevi etrafında büyüyen tecrit karşıtı mücadelede enerjimizi büyüterek, "Leyla Güven haklıdır. Tecrit kaldırılmalıdır" haykırışını yükselterek yürüyelim!

 

Leyla Güven'in söylediği gibi: "Bu mücadelenin kazananları bizler olacağız."