30 Eylül 2024 Pazartesi

Leyla Can yazdı | Kocaeli'den Suruç'a, hakikatten özgürlüğe

Nuray'ın yolculuğunun gerçeği burada yatmaktadır. Hakikati bulmanın, öğrenmenin ve yürümeyi göze almanın başladığı yerde... Düş yolcuları Kobanê yoluna düştüğünde "ne yapabilirim ki" diyerek değil küçükte olsa muhakkak yapabileceğim bir şey vardır demişlerdi. 20 Temmuz'a giderken ve 20 Temmuz günü onların bu iradesini hatırlayıp, sahiplenelim. Adalet mücadelelerinin yankısı olalım.

"Neydi onları ordan oraya savurup, duran şey?"

Bu topraklarda hakikati bulmak, hakikatin yolunu arşınlamak kadar güçtür. Zira her hikaye, tüm tarih gerçeğin üzerini örtmenin, tüm yaşam ezilenlerin bu topraklardaki hakikatini gizlemek üzere yazılmış, düzenlenmiştir. Bu topraklarda sistem gözlerini dünyaya açtığın anda seni kendi düzenine ait kılmak için, her insandan bu düzeni sürdürecek yalnızca bir meta yaratmaya çalışmaya başlar. Nuray'ın yolculuğunun gerçeği burada yatmaktadır. Hakikati bulmanın, öğrenmenin ve yürümeyi göze almanın başladığı yerde...

Nuray, Bursa'nın Mudanya ilçesinde işçi, yoksul bir ailenin içinde büyüdü. Hem onun hem ailesinin umudu iyi bir avukat olmasıydı, eğer Suruç'ta katledilmeseydi muhakkak ki "gerçek" bir avukat olacaktı. Kısacık ömrünün içindeki adalet ve hak arayışındaki samimiyet, daima izini sürmesi, bunun kanıtı niteliğinde.

Nuray üniversiteye geçtiğinde bu topraklarda yetişmiş pek çok genç gibi yaşadığı ortamın ülkücü etkilerini üzerinde taşıyordu. Bu yüzden üniversite ona sadece ideallerindeki yaşamla buluşmasının değil bambaşka dünyaları tanımanın da kapılarını açtı.

Kürt halk gerçekliğiyle burada tanıştı. Televizyonda, etrafında duyduğu, bildiği ve öğretilmiş olandan farklıydı tüm bunlar. İhtimal ki bu tanışmaydı kendiyle en büyük çarpışma anı. Yıllardır bildiği, duyduğu ve öğrendiği her şeyin yalan olduğuyla yüzleşti. Bu tanışmadan sonra gizlenen o hakikatin izini sürmeye, okumaya, öğrenmeye başladı. Sürekli okuyor, soruyor ve öğrenmeye çalışıyordu.

Bu yol onu o günlerde sürmekte olan Kobanê savunması için Suruç'taki nöbet eylemine götürdü. Gözleriyle gördü, tanık oldu ve hissetti Kürt halkının savaşın, yıkımın, katliamın içindeki ezilmişliğine ve direnişine. Suruç'tan döndüğünde artık eski Nuray değildi. O günden sonra daima yüreğinin bir yerinde durdu tekrar Suruç'a gitmek.

SGDF'nin Kobanê'yi yeniden inşa kampanyasını sosyal medyadan görünce yüreğinin, belleğinin bir tarafında duran gitmek ve tekrar görmek isteğiyle hemen başvurdu.

Nuray Kocaeli'den Suruç'a hakikatten özgürlüğe uzanan bir yolda 20 Temmuz 2015'de Amara'nın bahçesinde MİT-DAİŞ ortaklığıyla gerçekleştirilen canlı bomba saldırısıyla katledildi. O günden bugüne onların düşlerini gerçek kılmak, katillerinden hesap sormak için yoldaşları, arkadaşları ve aileleri ev ev, sokak sokak, meydan meydan onları, mücadelelerini, düşlerini, onları yola çıkaran ve kurmak istedikleri köprünün mahiyetini anlatıyor.

7. yılında da 20 Temmuz'a giderken hepimizi bu mücadeleyi büyütmeye çağırıyorlar. Düş yolcuları Kobanê yoluna düştüğünde "ne yapabilirim ki" diyerek değil küçükte olsa muhakkak yapabileceğim bir şey vardır demişlerdi.

20 Temmuz'a giderken ve 20 Temmuz günü onların bu iradesini hatırlayıp, sahiplenelim. Adalet mücadelelerinin yankısı olalım.