23 Eylül 2024 Pazartesi

Leyla Can yazdı | 11 Ekim dünya kız çocukları günü mü?

Kız çocuklarının haklarını ve bedensel özerkliklerinin masalarda süslü laflara bırakılmadan ve dünyada yalnızca bir gün kutlama günü olarak hatırlanmadan kazanılması için gereken gerçek bir mücadelenin çarpıcı gerçeğidir. Hepimizin bildiği ve bize miras kalan o sözlerdeki gibi; "Dünyada doğan her kız çocuğunun erkek kardeşleriyle eşit olması için" gereken mücadelenin verilmesi, yükseltilmesi kız çocuklarının özgür ve eşit bir dünyada büyümelerinin koşulu olacaktır.

11 Ekim Dünya Kız Çocukları günü 19 Aralık 2011 Birleşik Milletler Genel Kurulunda kabul edilen ve bu tarihten itibaren kız çocuklarının zorla evlendirilmelerinin, cinsiyet temelli eşitsizliklerin önüne geçmek, karşılaştıkları toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikler hakkında farkındalık oluşturmak için kutlanmaktadır. Başlarken belirtmek gerekir ki esasında bugünün kutlanması değil kız çocukları için bir mücadele gününe evrilmesi gerektiğidir. BM masasında oturan çoğu ülkenin çocuk işçiliğinde ve sömürüsünde başta gelen ülkeler olduğu, masada alınan bu kararın sözde kaldığı gerçeğidir. Bu yazıda kız çocuklarının uğradıkları toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı başta yaşam koşulları olmak üzere eğitim, sağlık hakkı gibi en temel haklarına ulaşamamasına ve verili gerçeklere değineceğiz.

Dünyada ve coğrafyamızda, kapitalizmin yaşamın her alanına sirayet ettiği, bu barbar sistemin çarklarında her geçen gün insanların yaşamlarını sürdürebilmelerinin zorlaştığı koşullarda, kız  çocuğu olmanın bir başka boyutu var. Her yıl milyonlarca kız çocuğu toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı şiddete, ayrımcılığa maruz kalıyor.

UNICEF'in açıkladığı raporlara göre Dünya'da 32 milyonu ilkokul çağında, 30 milyonu ortaokul çağında ve 67 milyonu lise çağında olmak üzere 129 milyon kız çocuğu okula gidemiyor. Yine UNİCEF'in açıkladığı verilere göre dünya genelinde 5-14 arası kız çocukları her gün ücretsiz ev içi ve bakım işlerinde 160 milyon saat çalıştırılırken, 5 kızdan 1'i ortaokulu tamamlayamıyor, 10 kız çocuğundan 4'ü liseyi bitiremiyor. Ergenlik döneminde her 4 HIV enfeksiyonundan 3'ü kız çocuklarında görülüyor, aşı ve sağlık hakkına ücretsiz ve kolay ulaşımları engelleniyor. Savaş, yoksulluk, şiddet ve devlet baskısı yüzünden 2021'in sonunda 36.5 milyon çocuğun ülkesini terk etmek zorunda kaldığı kaydedilirken İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW)'ne göre, dünya genelinde göç etmek zorunda kalan insanların yüzde 70'lik kısmı kadınlar ve kız çocuklar. Dünya genelinde derinleşen ekonomik krizle beraber Covid-19 salgını sonrası bundan en ağır şekilde etkilenen grupların başında da kız çocukları geliyor. Covid-19 salgını öncesi önümüzdeki 10 yılda 100 milyon çocuk yaşta evlilikle karşı karşıya olan kız çocukları, Covid-19 salgını sonrasında dünya çapında 10 milyona yakını zorla evlendirilmeyle daha çok karşı karşıya kaldı.

Diğer bir yandan kız çocukları uzaktan eğitim sistemiyle beraber ücretsiz ev içi ve "çocuk" bakımı gibi işlerde çalıştırılmaya maruz bırakılıyor ve eğitime katılamıyor. Halihazırda toplumsal yaşama katılımı kısıtlı olan kız çocukları aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitsizliğine en ağır biçimleriyle sınırlandırıldıkları evlerde maruz kalıyor. Toplumsal yaşamdan koparıldıkları sistem içerisinde "uysal, itaatkâr" yani özcesi erkek egemen sistemin istediği "makbul kadın" olarak yetiştirilmeye çalışılıyorlar.

Dünya genelinde tablo içler acısıyken elbette ki baskı ve sömürünün en ağır biçimlerinin yaşandığı bu coğrafyada da ağır bir tablo çıkıyor karşımıza. Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre ilkokullarda yaklaşık 39 bin, ortaokullarda yaklaşık 83 bin, liselerde ise yaklaşık 600 bin kız çocuğuna yüz yüze eğitim "bıraktırılırdı." Ve yine bu verilere göre kız çocuklarının kamusal alanlardan yararlanamamasının en büyük etkenlerinden biri yine ev içi emek ve bakım yükü. 2020'den 2021'e kadar ucuz işgücü olarak çalıştırılan kız çocuklarının oranı 8,62'den 9,5'e çıkmış durumda.

2020-2021 yılları arasında TÜIK'in açıkladığı verilere göre 16 ve 17 yaşında evlendirilen kız çocuklarının sayısı 731 bin 16. Aynı istatisklerin "doğum istatistikleri" verilerine göre ise 2021 yılında 7 bin 190 çocuk doğum yaptı. 2001-2021 yılları arasında 15 yaş altı 20 bin 895 çocuk doğum yaptı.

AKP faşist rejimi dönemi boyunca ise resmi verilere göre zorla evlendirilen kız çocuklarının sayısı ise 700 bini aştı. Yine faşist şeflik rejiminin iktidarı boyunca toplumsal cinsiyet karşıtı söylemleri ve politikaları kız çocuklarının eğitimden koparılmasına, ev içlerine hapsedilmesine, zorla evlendirilmelerine, şiddeti ve istismarı meşrulaştırmaya dönük politikalarıyla üst düzeye ulaştı. AKP-MHP faşist rejimi tarafından son 21 yılda gerici eğitim politikaları genişletildi, çocuk istismarcıları cezasızlık politikalarıyla ödüllendirilirken, Diyanet aracılığıyla müfredat sistematik bir şekilde kız çocuklarının itaat etmesi gerektiği, "makbul kadın" olması gerektiği şeklinde dizayn edildi. Aynı zamanda 18 yaşından küçük kızların evlendirilmelerinin suç olmaktan çıkartılması, Müftülüklerin resmi nikah kıyabilmesi, kürtaj hakkının fiilen kullanılamaz hale getirilmesi, 18 yaşından küçüklere nikah kıyan din görevlilerinin suç kapsamından çıkartılması gibi çok sayıda kadın düşmanı politika yapıldığı gibi yürürlüğe sokulmaya çalışıldı.

OHAL dönemi ile beraber pek çok çocuk ve kadın haklarına dönük çalışmalar yapan kurum kapatılarak suçlular ve suçlar gizlemeye çalışıldı, suçların meşrulaştırılmasına zemin hazırlandı. Verilere göre İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasıyla beraber kadın ve çocuk istismarlarında artış yaşandı.

Yukarıda belirtilen rakamlar yalnızca sayısal verilerden ibaret değil, elbette ki durumun vahameti içinde yeterli değil. Değinmek istediğimiz noktada yalnızca okunup sonrasında unutulacak rakamlara dönüşmesi değil. Kız çocuklarının haklarını ve bedensel özerkliklerinin masalarda süslü laflara bırakılmadan ve dünyada yalnızca bir gün kutlama günü olarak hatırlanmadan kazanılması için gereken gerçek bir mücadelenin çarpıcı gerçeğidir.

Hepimizin bildiği ve bize miras kalan o sözlerdeki gibi; "Dünyada doğan her kız çocuğunun erkek kardeşleriyle eşit olması için" gereken mücadelenin verilmesi, yükseltilmesi kız çocuklarının özgür ve eşit bir dünyada büyümelerinin koşulu olacaktır.