25 Eylül 2024 Çarşamba

Lenin ve Devrimin Güncelliği: Ezilen ulusun demokratik karakteri bayraklaştırılmalıdır

El Yazmaları, "Lenin ve Devrimin Güncelliği" konulu sempozyum düzenledi. Sempozyumda birçok başlık hakkında tartışma yürütülürken sunum yapan yazar Altınörs, "Komünistlerin görevi, her türlü milliyetçiliğe karşı enternasyonal mücadeleyi yükseltmek ve ezilen ulusun demokratik karakterini bayraklaştırmaktır" vurgusu yaptı.

El Yazmaları, birçok yazarın katılımıyla Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde "Lenin ve Devrimin Güncelliği" adlı sempozyum düzenledi.

Açılış konuşmasından sonra "Devrimin Diyalektiği" başlıklı sunum yapan Volkan Yaraşır, kendiliğinden bir devrim olmayacağını vurgulayarak "Devrim proletarya içinden çıkan bir noktadır. Dışarıdan bir müdahalede bulunmayanlar, elbette işçi sınıfının yıkıcı enerjisini formüle edemez. Bunu formüle eden bir parti anlayışını Lenin'in öncüsü olduğu Bolşeviklerdir" diye konuştu.

Vladimir İlyiç Lenin'in yazdığı "Ne Yapmalı" kitabında devrimin güncelliğiyle diyalektik bir bağ kurduğunu belirten Yaraşır, sınıf mücadelesinde çevik ama bir o kadar esnek olunması gerektiğini söyleyerek, "Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) işçi sınıfının geleceğini yaratan bir organizasyondur" cümlelerini kullandı.

Yaraşır, "Savaştan devrim gerçekliği çıktı. Rus-Japon savaşı, devrimin diyalektiğine örnektir" dedi ve devam etti: "Bu çağ karşı duruşun çağıdır, devrimin ilerletilmesi ve partinin korunması gerekliğidir. Sosyalizmde savaş, devrimci ilericilik ve kontur politikayı ifade eder. Savaşın iç savaşa dönüştürülmesi devrimi yaratır. Bolşevik parti, o dönemin her düzeyinde devrim olanağını aramıştır."

'SINIF, DEVRİMCİLERİN HAREKET SAHASIDIR'
"Leninist Manifesto: Ne Yapmalı'da Öncülük ve Siyasal Mücadelede" adlı sunum gerçekleştiren Can Soyer, kapitalizmden sosyalizme geçişin devrimci mücadeleyle olacağına işaret etti ve "2. Enternasyonal'in oportünist akımı sınıf mücadelesinin kendiliğinden gerçekleşeceğini söylüyor. Sınıf mücadelesi devrimdeki rolünü oynayacak. Tarih durdurulamaz şekilde alacak ve gerici ideolojik kültler ortadan kalkacak" diye belirtti.

Toplum yapısının iki sınıftan, karmaşıklaşmış sınıf kademelerine bölündüğüne dikkat çeken Soyer, diğer kademelerin eleneceğini dile getirerek, "Bölünmeler önemsizleşecek, zenginlik ve servet toplumda eşitliği yayarak bir yarık açacak. Kısaca iki sınıf meydan savaşına girecek" tespitinde bulundu.

Soyer, Lenin'in "Sınıf mücadelesi bilinç kazandıktan sonra başlamaz, işçiler mücadele ettikçe bilinçlenir" sözünü hatırlatarak konuşmasını şöyle sürdürdü: "Lenin sınıf bilincini çatı kavram olarak ele alıyor. Sınıf bilincinde mücadelenin bilinç yaratacağı gerçeği somuttur ve siyasal öznenin asli görevi pratik mücadeleyi yaratmaktır. Sınıf, devrimcilerin hareket sahasıdır. 2. Enternasyonal'in parti sınıfının temsilcisidir görüşünün aksine Lenin, parti sınıfın öncüsüdür demiştir. Öncü, sınıf içerisindeki her görüşü yansıtmak zorunda değildir ve geri eğilimleri de dışlamak zorundadır."

'LENİN PROLETERYANIN GÖZÜNDEN DÜNYAYA BAKTI'
"21. Yüzyılda Leninist Partinin Olanakları: Anti Kapitalist Dinamiklerle Proletaryanın Diyalektik Birliği" konusunda sunum yapan Perihan Koca, Ekim Devriminin sadece Rusya'nın değil tüm dünyanın tarihsel akışını değiştirdiğini dile getirdi ve "Öbür tarafıyla SSCB'nin çözülüşü, dünyanın dengesini ve ideolojileri etkilemiştir. Bugün tüm dünyada bir şekilde devrimin olasılıkları aranmaktadır" diye konuştu.

Komünizmi faşizmle eşleyen analizlerle karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Koca, bunun bir tesadüf olmadığını vurgulayarak "Lenin söz konusu olduğunda bu söylemler karşımıza güçlü bir şekilde çıkıyor" dedi ve ekledi: "Ekim Devrimi nedir diye sorduğumuzda, toplumsal kesime dayanmış işçilerden, emekçilerden, köylülerden oluşuyor. Parti liderleri ve kitleler arasında müthiş bir etkileşim olduğunu görmek gerekiyor. Lenin pozisyonu asıl olarak şuydu: proletaryanın gözünden dünyaya bakmak."

'LENİN BİR DEVRİMİN İRADESİYDİ'
Yazar Nuray Sancar da "İsyandan Devrime Doğru Ekim'in Siyaset Dersi: Stratejik Taktik" başlıklı sunum gerçekleştirdi. Sancar, bugün halkların dalda dalga sokağa çıktığı bir süreç yaşandığına işaret ederek, "Halklar bir domino taşı gibi ayaklandı" diye ifade etti.

SSCB'de gerçekleşen devrim sonrasında başka devrimlerinde gerçekleştiğini dile getiren Sancar, sosyalist devrim için üretim araçlarındaki mülkiyetin yıkılması gerektiğini kaydetti ve "Lenin bir devrimin iradesiydi" dedi.

'İŞÇİLER EMPERYALİST SAVAŞA KARŞI EZİLEN HALKLARI EN YAKIN YOLDAŞLARI OLARAK GÖRMELİDİR'
"Uluslararası Sosyalist Devrimin Bir Silahı Olarak: Ulusların Kaderini Tayin Hakkı" başlığında sunum Yapan yazar Alp Altınörs, sosyal faşist akımların Lenin'in ulusların kaderini tayin hakkı öğretisine çok ciddi saldırılar gerçekleştirdiğinin altını çizdi ve "Marksizm'in, Leninizm'in bu yönünü geçersiz saymaya çalışıyorlar. Kapitalizm özel mülkiyet sistemidir ve uluslar üstünde sürülen mülkiyet söz konusudur. Marksistler ve Leninistler bu yüzden bu hakkı savunmaktadırlar" dedi.

Hiçbir emperyalist devletin ulusların kaderini tayin hakkını desteklemeyeceğini söyleyen Altınörs, emperyalist devletlerin "belli şartlarda" bunu savunduğunu kaydetti. Altınörs, "Lenin bu hakkı ateşli bir şekilde savundu ve parti programına koyulması için mücadele etti. Sosyalistleri ezilen ulusların bağımsız devlet hakkını savunmaları gerektiğini ilan etti" cümlelerini kullandı.

1. Emperyalist Paylaşım Savaşı'nın ezen ulusların milliyetçiliğiyle başladığını belirten Altınörs, SSCB'nin tarihteki ilk cumhuriyetler birliği formu olduğunu vurgulayarak, "Bu anlamda bahsettiğimiz hakka yaşam vermenin yanı sıra, ilke edinen bir örnek var. 3. Enternasyonal'i var eden yine bu ilkedir" diye konuştu.

Yeni bir dünya savaşına gidişin adımlarının atıldığına dikkat çeken Altınörs, 2008 kriziyle birlikte kapitalizm varoluşsal bunalımını yaşadığına işaret etti ve şöyle konuştu: "Bu bunalımda devletler arasında kopuş ve askeri yöntemlerin büyük oranda kullanıldığını, hakim ulus milliyetçiliğinin arttığını görüyoruz. Komünistler bu düzene alternatif olma iddiasında ciddiyse, ulusların kaderinin tayin hakkını pratik bir savaşın sloganı olarak yükseltmeleri gerekir. Bunun tersini de Güney Kürdistan referandumunda birçok 'sol' partinin yaptığı açıklamalarda gördük. Bugün dünyada işçiler, emperyalist savaşa karşı ezilen halkları en yakın yoldaşları olarak görmelidir. Komünistlerin görevi, her türlü milliyetçiliğe karşı enternasyonal mücadeleyi yükseltmek ve ezilen ulusun demokratik karakterini bayraklaştırmaktır."

Sempozyum, 2. oturumla devam ediyor.