22 Eylül 2024 Pazar

Koçyiğit: Yargıtay'ın Meclis ve halka parmak sallamasını kabul etmeyeceğiz

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Kürtlerin, devrimcilerin, sosyalistlerin yani ülkenin direniş odaklarının yok etmek istediklerini söyledi. Yargıtay'ın Can Atalay ile ilgili AYM kararını tanımamasına tepki gösteren Koçyiğit, Yargıtay'ın yargısal darbeye imza attığını belirterek şunları söyledi: "Yargıtay'ın sadece AYM'ye değil aynı zamanda halka, Meclis'e, Meclis Başkanına da parmak sallayan, had bildiren bir noktaya geldiğini görüyoruz. Bunu kabul etmeyeceğiz, sessiz kalmayacağız."

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis'te basın toplantısı düzenledi.

Fransa'nın başkenti Paris'te 2013 yılının Ocak ayında katledilen 3 Kürt kadın siyasetçi Seve Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar'ı anarak konuşmasına başlayan Koçyiğit, Koç Üniversitesi'nde bir öğrencinin Kürt ve Alevi olduğu için saldırıya uğradığını hatırlattı. Saldırıya uğrayan öğrencinin okuldan uzaklaştırıldığına, saldırganlarla ilgili hiçbir süreç işletilmediğine dikkat çeken Koçyiğit, "Genç arkadaşla milletvekili arkadaşlarımız irtibat halindeler. Öncelikle kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletmek istiyoruz. Bu olayların münferit değil aslında sistematik olduğunu, bu şiddeti üretenlerin en başında da AKP-MHP iktidarının geldiğini biliyoruz. Kürt'e, Alevi'ye, sosyaliste, devrimciye, kadına ve LGBTİ+ bireylere yönelik nefret söylemleri bu ülkedeki şiddeti olağanlaştırıp yaygınlaştırıyor ve hayatın her alanını şiddetle kuşatıyor" dedi.

'YARGITAY YARGISAL DARBEYE İMZA ATTI'
TİP Milletvekili Can Atalay ile Anayasa Mahkemesi'nin verdiği ihlal kararlarını tanımayan Yargıtay'ın, yargısal darbeye imza attığını, haddini ve sınırlarını aştığını söyledi.

Darbe sürecinin çok uzun süredir yaşandığına işaret eden Koçyiğit, darbe mekaniğini Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün sürekli canlı tuttuğunu hatırlattı. "Ama bu darbe mekaniğinin, son 7-8 yıllık sürecin başlangıcını oluşturan 30 Ekim 2014 tarihli MGK kararıyla ve ardından 24 Temmuz 2015'te Çözüm Sürecinin yok edilerek yeniden Kürt sorununda güvenlikçi anlayışın devreye girmesiyle başladığını ifade etmek gerekiyor" diyen Koçyiğit, bu başlangıcın bir gerekçesinin HDP'nin 7 Haziran başarısı olduğunun altını çizdi.

'ANAYASAYA AYKIRI AMA EVET DİYECEĞİZ DİYENLER DE SORUMLU'
HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu HDP'li vekillerin vekilliklerinin düşürülmesi ve tutsak edilmeleri sürecine değinen Koçyiğit, "Bu ülkede Kürtlerin, demokratların, sosyalistlerin ittifakıyla 80 milletvekilinin Meclis'e girmesi, müesses nizamı ve onun bekçilerini oldukça ürküttü. Hızlı bir şekilde kırmızı alarm vererek Kürt düşmanı bir ittifakı hayata geçirdiler ve o gün bugündür de başta Kürt halkı olmak üzere demokratik siyasete ve tüm alanlara saldırılar olduğunu biliyoruz. Ne yapıldı? 20 Nisan 2016 tarihinde Meclis Anayasa'ya aykırı olduğu halde milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırdı. O zaman 'Anayasa'ya aykırı ama evet diyeceğiz' diyenlerin, bugünkü anayasal krizde de devlet krizinde de emeklerinin olduğunun, payları olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. O gün bu yargısal darbeye, bu hukuksuzluğa geçit verilmeseydi; sırf Kürt'tür diye, sırf demokratik siyaseti temsil ediyor diye HDP'li milletvekillerinin, arkadaşlarımızın dokunulmazlıkları kaldırılmasaydı bugün belki de bunları konuşmuyor olacaktık" diye ekledi.

'KÜRTLER, DEVRİMCİLER, DİRENİŞ ODAKLARI YOK EDİLMEK İSTENDİ'
Darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL-KHK düzenini, HDP hakkında açılan kapatma davası ve Kobanê kumpas davasını hatırlatan Koçyiğit, "Bütün bunların bir büyük planın parçası olduğunu biliyoruz. İlk elden kendileri açısından sorun teşkil eden Kürtleri, devrimcileri, sosyalistleri, aslında bu ülkenin direniş odağını yok etmek istediklerini çok iyi biliyoruz. İşte bu nedenle bu ülke 7 Haziran 2015'ten sonra büyük bir karanlığın içine gömülmüştür. Bu karanlığı bizim dışımızda aydınlatmaya çalışanlar olmadığını; bizler, yani DEM Parti, HDP geleneği ve demokratik toplumun dışında buna karşı duranlar olmadığını ne yazık ki görüyoruz" dedi. Koçyiğiti, yargısal çürüme sürecinin içinden geçildiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) hoşlarına gitmeyen kararlar aldığını belirterek AYM ve Anayasa'nın değiştirilmesi gerektiği yönündeki açıklamalarını hatırlatan Koçyiğit, "Mehmet Uçum bunu kimin adına söylüyor" diye sordu. "Kendi yeni rejimini kurmak ve tek adam rejimini sağlamlaştırmak için, bu iktidara dikensiz gül bahçesi yaratmak için Saray'ın taraf olduğunu, Erdoğan'ın taraf olduğunu biliyoruz" diyerek sorumluya işaret eden Koçyiğit şöyle konuştu: "Artık ortada bir anayasasızlık hali var. Ne yazık ki AYM de bu anayasasızlaştırma meselesinde bir taraftı, bu sürece katkı koydu, bu sürecin parçalarını oluşturan bir yerde duruyordu. Ancak meselenin çok daha ileri boyuta gittiğini; Yargıtay'ın sadece AYM'ye değil aynı zamanda halka, Meclis'e, Meclis Başkanına da parmak sallayan, had bildiren bir noktaya geldiğini görüyoruz. Bunu kabul etmek, buna sessiz kalmak mümkün değil. Biz de bunu kabul etmeyeceğiz, sessiz kalmayacağız."

'DEMOKRATİK, ÖZGÜRLÜKÇÜ ANAYASA YAPILMALI'
Yeni anayasa tartışmalarına değinen HDP Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, demokratik, çoğulcu, özgürlükçü, laiklik ilkesine sahip bir anayasanın yapılması gerektiğini vurguladı. AKP'nin çoğulcu ve demokratik bir anayasa yapmak istemediğine dikkat çeken Koçyiğit, "İstedikleri şey 12 Eylül Anayasasını aratacak daha otokratik, daha despotik, temel hak ve özgürlükleri daha fazla tırpanlayan bir anayasa yapmaktır. Yeni yönetimi daha kalıcı hale getiren, faşizmi gittikçe kurumsallaştıran bir anayasa yapmak istiyorlar. Bu anlamıyla da bu krizi yeniden Allah'ın bir lütfu olarak gördüklerini ve bu kriz üzerinden de yeni anayasa tartışmalarını ilerletmeye çalıştıklarını açık ve net bir şekilde görüyoruz. Buna geçit vermemek gerektiğini ifade edelim" diye konuştu.

'DARBEYE HEP BERABER DİRENELİM'
AKP iktidarının savaştan, askeri operasyonlardan medet umduğunu, Kürt sorununun çözümsüzlüğünden beslendiğini kaydeden Koçyiğit, "Şimdi yeni bir yol ayrımındayız" uyarısında bulundu. Koçyiğit, Türkiye halkları ve Meclis'e şu çağrıda bulundu: "Gelin bu darbeye hep beraber direnelim. Çağrımızı Meclis'e de yapmak istiyoruz. Meclis'in iradesine, halkın kendisine verdiği temsile sahip çıkması gerekiyor. Meclis'in onuruna sahip çıkması gerekiyor. Bugün Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi Meclis'e parmak sallıyor. Bugün Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi Meclis'e kayyum olarak atanmak isteniyor. Bu kayyumcu anlayışa karşı Meclis'in de onuruna, haklarına toplum adına Türkiye halkları adına sahip çıkması gerekiyor."

Koçyiğit, son olarak Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'a, Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesinin kararını Meclis'te okumama çağrısında bulundu.

TİP Milletvekili Can Atalay'ın AKP'nin yeni Türkiye inşası için cezaevinde rehin tutulduğunu belirten Koçyiğit, "Bir kez daha AYM kararının derhal uygulanması ve Hatay Milletvekili Can Atalay'ın derhal serbest bırakılması çağrısını yinelemek istiyoruz. Bu ülkedeki bütün toplumsal kesimleri de darbeye karşı demokratik barışçıl gösteri hakkına sahip çıkmaya, darbeye karşı direnmeye, ülkeyi karanlıktan çıkarıp aydınlığa taşımak için elini taşın altına koymaya davet ediyorum" dedi.