29 Eylül 2024 Pazar

Kobanê davası: Polis avukatları fişledi, mahkeme yok saydı

Kobanê davasında savunma yapan HDP önceki dönem MYK üyesi Yağlı, IŞİD'e karşı çağrı yapmanın her insanın sorumluluğunda olduğunu bu nedenle bir yerden talimat alacak kadar insanlıktan uzak olmadıklarını söyledi. Duruşma arasında basına konuşan dava avukatları polis tarafından tehdit edilirken, mahkeme heyeti avukatların fişlenmesini "alanım dışında" diyerek yok saydı. 

Kobanê davasının 16. duruşma periyodunun 3. oturumu Sincan Hapishane Kampüsünde görüldü. Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmada Sincan Hapishanesinde tutulan siyasetçiler salonda hazır bulunurken, farklı hapishanelerde bulunan siyasetçiler ise SEGBİS aracılığıyla duruşmaya bağlandı. Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlayan oturum, önceki dönem MYK Üyesi Dilek Yağlı'nın savunmasıyla devam etti.

"Failsiz suçsuz yoktur" vurgusu yapan Yağlı, suçsuz olduklarını iddianameden evrak arayarak ispat etmek zorunda kaldıklarını belirtti. IŞİD vahşetine karşı çağrı yapmanın bir insanın en doğal hakkı olduğunu aktaran Yağlı, "Twitter'dan bir çağrı yapmışız. Bunu da talimatla yapmışız. Biz insanlıktan bu kadar mı uzağız? IŞİD vahşetine karşı öz irademizle bir çağrı yapamaz mıyız? Talimata gerek mi var? Bu çağrıyı IŞİD'e karşı yapmışız ama iddianamede IŞİD'e dair hiçbir şey yok. Koskoca evrak yığını içinde IŞİD ile ilgili 2 ara karar kurulmuş. Bizler dosya üzerindeki siyasi vesayetin ne yapmak istediğinin farkındayız ancak yargının bu hali utanç verici. Bahsedilen Twitter çağrısı hala resmi sitemizde yer alıyor çünkü içinde hiçbir suç yok" dedi.

Gizli tanıkların siyasetçiler hakkında verdiği iftira niteliğindeki ifadeler nedeniyle hiçbir kişinin tutuklanamayacağını vurgulayan Yağlı, "Türkiye'de gizli tanık kurumunun istismar edildiği açıktır. Buna dair mahkemeye onlarca makale sunabilirim. Tanıkların birçoğu iktidarın siyasi kampanyalarına malzeme olmak için birbirleriyle yarıştılar" diye belirtti. 

DAVA AVUKATINA POLİSTEN TEHDİT: SENİ MAHVEDECEĞİM
Duruşmaya verilen öğle arası sırasında duruşma salonunun dışarısındaki kısımda gazetecilere bilgilendirme yapan Avukat Kenan Maçoğlu, yanına gelen Güvenlik Şube polislerinin önce "Burada basın açıklaması yapamazsınız" engellemelerine uğradı. Polisler, herhangi bir basın açıklaması olmadığını vurgulayan Maçoğlu'nun itirazlarına karşın engellemelerine devam ederken, polis amiri olduğu belirtilen bir kişi, "Dua et görevdeyim. Seni mahvedeceğim" diyerek tehdit etti. Polisler, tehditlerden sonra avukatların kampüs girişinde bulunan kontrol alanındaki kimliklerinin fotoğrafını çekti. Avukatlar, "Bizi fişlemeye mi çalışıyorsunuz?" diye tepki gösterdi.

MAHKEME HEYETİ AVUKATLARIN FİŞLENMESİNİ ÖNEMSEMEDİ
Kimliklerinin hapishanede görevli olan polisler tarafından Güvenlik Şube ekiplerine verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ifade eden avukatlar, suç duyurusunda bulunacaklarını aktardı. Duruşma tekrar başladığında Avukat Şevin Kaya mahkeme heyetinden suç duyurusu talebinde bulunurken, ara karar kuran mahkeme başkanı, olayın yaşandığı yerin mahkemenin görev alanı dışında olduğunu belirterek bu talebi reddetti.

YAĞLI: SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ İLKESİNİ İHLAL EDİYORSUNUZ
Aranın ardından duruşma Yağlı'nın  savunmasıyla devam etti. 38 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılandıklarını hatırlatan Yağlı, "Gerçekler açığa çıkacaksa hepimiz buna katkı sağlamaya hazırız. O dönem kamu gücü tarafından öldürülen ve işkence gören parti üyemiz var. Hayatını kaybedenlerin çoğuyla ilgili söyleyecek sözümüz var. IŞİD karşıtı olmaktan geldiğimiz azmettirici olmak noktası, yaşadığımız hukuksuzluğu gösteriyor. Yargılanma süreci kurgulanmış bir şekilde siyasi araç olarak kullanılıyor. Hayati konularda bu salonda inanılmaz yalanlar söylenebiliyor. İddia makamının iddiaları tutmayınca, yalanlanınca başka bir yeni iddia ile çelişkileri gidermeye çalışıyor. Birbiriyle örtüşmeyen tanık beyanlarını bile tutuk gerekçesi olarak önümüze koyuyorsunuz. Bunun arkasındaki cesareti ise resmi ideolojinin desteği olarak görüyorum. Gizli tanık beyanlarını dikkate alan mahkeme heyetiniz silahların eşitliği ilkesini ihlal ediyor" ifadelerini kullandı.

Yağlı, şöyle devam etti: "Bu davanın siyasi bir çıkar amacıyla açıldığına toplumun büyük bir kısmı ikna. AKP'li bir yurttaş olan babam, biz tutuklandığımızda bana ‘Eğer siz onlarca kişinin ölümünden sorumluysanız neden 6 yıl sonra tutukladılar?' diye sordu. O bile farkındaydı. Bu yargılamanın durdurulması lazım. Durdurulmuyorsa da tutuksuz yargılayın. Haklarımız daha ne kadar ihlal edilecek? Her ceza yargılaması, devletin yargılanan kişilere yönelik saygısını sınavdan geçirir. Yargılananlar iktidara karşı bir tehlike oluşturduğu şüphesi taşıyorsa bu sınav biraz da ağır olur. Bizim de özetimiz bu. Her yönetim bir suç işlenmişse sorumluları adaletin önüne çıkarmakla mükellef. Ancak ülkemizde öyle bir tablo yok. Arayalım ki bir suç gördüğümüzde soruşturma başlatan bir savcı bulalım. 80 milyon yurttaşın hak ettiği bu mudur? Yargı siyasi çıkarların içerisine bırakılabilir mi? Gerçek faillerin dışarıda olduğu bir yargılama sürüyor. "

Duruşma yarın saat 10.00’da devam edecek.