28 Eylül 2024 Cumartesi

KESK heyetinin sınıra gitmesi engellendi

Edirne'deki mültecilerin durumunu yerinde gözlemlemek isteyen KESK heyetinin Pazarkule Sınır Kapısı'na gitmesine izin verilmedi. Açıklama yapan KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, "Durum basına yansıyandan daha vahim. Basın emekçilerinin neden baskıya kaldığı daha iyi anlaşılıyor" dedi.

EDİRNE - Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), eş başkan Aysun Gezen ve konfederasyona bağlı sendika yöneticilerinden oluşan bir heyetle mültecilerin yaşadığı zorlukları yerinde incelemek için Edirne'ye gitti. 

Eş Genel Başkan Aysun Gezen, Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan ve MYK üyesi Özgür Bozdoğan, BTS Genel Başkanı Hasan Bektaş, TÜM BEL-SEN MYK üyesi Satı Burunucu, SES MYK üyesi Fikret Çalağan, BES MYK üyesi Özlem Yılmaz Yeşer ve İstanbul Şubeler Platformu üyelerinden oluşan KESK heyetinin mültecilerin yoğun olarak bulunduğu Pazarkule Sınır Kapısı ve boşaltılan Doyran Köyü'ne ziyarette bulunması engellendi.

Sınırlı bir bölgede inceleme yapabilen heyet, yaşananların basına yansıyandan daha büyük olduğuna dikkat çekti. 

KESK heyeti ziyaretle ilgili bir raporu ileriki günlerde açıklayacak. Ziyaret sonrasında Eş Genel Başkan Aysun Gezen açıklama yaptı. 

Gezen konuşmasında "Öncelikle belirtmek gerekir ki burada yaşananlar basına yansıyanlardan çok daha vahim, çok daha üzücü ve dehşet verici düzeyde. Konu üzerine yazan çizen basın emekçilerinin niçin baskıya maruz kaldığı, niçin gözaltına alındıkları da daha iyi anlaşılmaktadır" dedi. Gezen şöyle devam etti: 

"Ortadoğu ve Suriye’de çatışmaları, savaşı kışkırtan, derinleştiren politikası iflas eden siyasal iktidar bugüne kadar izlediği yanlış politikaların bedelini mültecilere yıkmayı hedeflemektedir. Suriye ile sınırını kapalı tutmaya devam ederken kendi topraklarındaki mültecileri ise Avrupa’nın kapılarına, belirsizliğe, muhtemel bir ölüme doğru iteklemekte bir mahzur görmemektedir.

"Edirne sınır kapısına otobüslerle ve iktidarın bilgisi dâhilinde, yönlendirmesi ve kimi görüntülerden de anlaşılacağı üzere zorlamasıyla taşınan yüz binlerce mültecinin, insani ihtiyaçlarını dahi karşılamaktan uzak olduğuna bizler de şahit olduk. Bununla birlikte iktidarın sınırı tek taraflı açması ve bunu bir şantaj unsuru olarak kullanmasına karşın mülteciler bu ağır koşullarda sınırı aşmalarına engel olan Yunanistan kolluk kuvvetlerinin müdahalesi ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Çocuk, yaşlı, kadın demeden yüz binlerce mülteci göz göre göre iktidarın politikasından cesaret alan insan kaçakçılarının kucağına itilerek ölüme terk edilmiştir. Dünyanın gözü önünde, canlı yayınlar aracılığıyla kadınlar, çocuklar, bebekler karşıdan atılan gaz bombalarına, gerçek mermilere, hücum botlarının saldırılarına maruz kalmış, karada ve denizde ölümle burun buruna gelmekte, kimi zaman da ölmektedirler.

Sizlerin de her gün gördüğü üzere on binlerce mülteci iki devletin sınırı arasındaki bölgede yağmurun, çamurun, soğuk hava koşulları altında, herhangi bir gıdaya erişimi olmadan bekliyor. İnsanlar burada bebekleriyle, çocuklarıyla yaşam mücadelesi verirken Avrupa Birliği ve Türkiye insan yaşamı üzerinden kirli pazarlıklar yapmaktadırlar. Her iki taraf özel kuvvetlerini sınıra yığarak adeta on binlerce insana ara bölgeyi toplu mezar yapmaktadırlar. Nitekim daha şimdiden en az iki insan açılan ateşle yaşamını yitirmiş, onlarcası yaralanmıştır."

İnsan yaşamlarının pazarlık konusu yapılmasının insanlık suçu olduğunu kaydeden Gezen "Buradan bir kez daha sesleniyoruz; sınırlar öldürüyor, sınırları açın! Savaşı değil barış politikalarını büyütün. Göçmenlere ve mültecilere savaş aşmaktan, onları bir politik koz olarak kullanmaktan vazgeçin. Irkçılık, milliyetçilik ve nefret söylemi öldürüyor, ayrıştırıyor, her türlü ayrımcı söylemi terk edin. İnsan onuruna yakışır ve barış içinde bir yaşam herkesin en temel hakkıdır" dedi.