29 Eylül 2024 Pazar

Kemikleri bulan İrfan Yakut: Babam kaybolduğundan beri mücadele ediyoruz

Mardin'in Dargeçit ilçesinde bir mağaranın içinde 40'a yakın kafatası bulan İrfan Yakut, 'tarihi eser ararken' kemikleri bulduğu iddiasını yalanladı. Babasının da gözaltında kaybedildiğini söyleyen İrfan Yahut, "Babamız kaybolduğundan bu yana hukuksuzluklarla mücadele ediyoruz" diye konuştu.

Mardin'in Dargeçit ilçesi Akyol Mahallesi yakınlarında, hafta sonu bir mağaranın içinde 40 civarında kişiye ait oldukları belirtilen kemikler bulundu. Mardin Valiliği, kemiklerin, tarihi eser aramaya çıkan İrfan Yakut tarafından tesadüfen bulunduğunu açıkladı. Valilik açıklamasında, kemiklerin tarihi dönemlere ait olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu belirtildi.

BBC Türkçe'ye konuşan İrfan Yakut ise tarihi eser aramaya çıkmadığını söyledi. Geçimini fotoğrafçılıkla sağladığını söyleyen Yahut, kemikleri tesadüfen bulduğunu belirtti. Yahut kemikleri nasıl bulduğunu şöyle anlattı:

"Tarihi eser arama iddiası doğru değil. Ağırlıklı gelin damat fotoğrafları çekiyorum. Ama zaman zaman doğa fotoğrafları da çekiyorum. Söz konusu mağara köyümüz ile Midyat arasında bir konumda ve o gün tesadüfen oradan geçtim, geçerken de mağaranın da fotoğraflarını çekmeye karar verdim. İçine girdiğimde bir sürü insan kemiği ile karşılaştım. Babam da 93'ten beri kayıp ve o kemikleri görür görmez babam da burada olabilir mi diye düşündüm. Bu yüzden zaman kaybetmeden savcılığa gittim, kemiklerin bir an önce kimlik tespitinin yapılmasını istedim."

İrfan Yakut, askerden döndükten sonra Konya'ya çalışmaya giden babası Yahya Yakut'un kaybolma hikayesini de şu şekilde anlattı:

"1993 yılında babam daha 24 yaşındayken kayboldu. Askerden yeni dönmüştü. Konya'ya çalışmaya gidecek ve daha sonra dönüp bizi de alacaktı. Ama Midyat'a doğru giderken silahlı birileri babamı yoldan alıp götürmüş. Korucu oldukları söylendi ama o silahlı adamların kim olduğunu ve babamı nereye götürdüklerini hiçbir zaman öğrenemedik. Babamdan bir daha haber alamadık."

İrfan Yakut, kardeşi Selman'ın da İzmir 9 Eylül Üniversitesi öğrencisi olduğunu, beş yıl önce bir kimlik sorgusu sırasında durdurulduğunu, sorgusu yapıldığı sırada kampüste bir ses bombasının patlatıldığı haberi geldiğini ve kardeşiyle birlikte sorgusu yapılan birkaç kişinin gözaltına alındığını söyledi.

"Haftalık kayıplar eylemine kardeşim de babamın fotoğraflarıyla katılırdı. Üniversite ikinci sınıf öğrencisiydi. Kardeşim, arkadaşına gideceği sırada, polisler yolda kimlik sorgulaması yapmış. Kardeşimin de kimliğini almışlar.

"Daha kimlik bilgileri girilmeden kampüste bir ses bombası atılmış. O sırada kardeşimle beraber kimliğinde doğu yazanları gözaltına almışlar. Gözaltındayken kardeşimi o patlamayla ilişkilendirilmiş. Beş yıldır kardeşim hukuksuz bir şekilde tutuklu. Babamız kaybolduğu günden beri hukuksuzluklarla mücadele ediyoruz" dedi.

DARGEÇİT JİTEM DAVASI
30 Ekim 1995'te yapılan operasyonlarda üçü çocuk, sekiz kişi PKK'ye yardım ettikleri iddiasıyla gözaltına alındı.

Gözaltına alınıp Dargeçit İlçe Jandarma Karakolu'na götürülen köylülerden bir daha haber alınamadı.

2009'da ailelerin yeniden suç duyurusunda bulunması üzerine dosya yeniden açıldı ve soruşturmada yedi köylünün işkencede öldürüldüğü belirlendi.

2012-2013'te yapılan kazılarda Mehmet Emin Aslan, Seyhan Doğan, Abdurrahman Olcay ve Abdurrahman Coşkun'a; 2015'te de Seyhan Doğan ve Nedim Akyön'e ait olduğu iddia edilen kemikler bulundu. Üç köylünün kemikleri ise bulunamadı.

Söz konusu kayıplar için devam eden soruşturmanın iddianamesi 19 yıl sonra tamamlandı. Midyat Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutan Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin hakkında "taammüden öldürme" suçundan müebbet hapis cezası isteniyor.

İHD Mardin Şubesi'nin itirazı nedeniyle ek iddianame hazırlandı ve soruşturma dosyasında yer alan ve dava dosyasına eklenmeyen 16 kişi de davaya eklendi.

Davanın iddianamesinde yer alan bir bilgiye göre gözaltına alınan köylülere yapılanlara karşı çıkan Uzman Çavuş Bilal Batırır'ın da, yapılanları ihbar edeceği korkusu üzerine komutanları Hurşit İmren ve Mehmet Tire tarafından kalorifer kazanında yakılarak öldürüldüğü öne sürülüyor.

Güvenlik gerekçesiyle 3 Ekim 2016 tarihinde Adıyaman'da görülmeye başlayan ve şimdiye kadar yedi duruşması yapılan davada 20 sanık tutuksuz yargılanıyor.