28 Eylül 2024 Cumartesi

Kayıp yakınları, kaybedilen kadınlar için adalet istedi

Diyarbakır, Batman ve İzmir'de oturma eylemleri gerçekleştiren kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları, gözaltında kaybedilen kadınların akıbetlerini sordu, adalet istedi.

Diyarbakır, Batman ve İzmir'de kayıp yakınları, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla 1990'lı yıllarda kaybedilen kadınların akıbetini sordu. 

Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, her hafta dernek binaları önünde  "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" şiarıyla düzenledikleri eylemin 578'inci haftasını gerçekleştirdi. Barış Anneleri, kayıp yakınları ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) İl Eşbaşkanı Seval Gülmez'in de katıldığı etkinlik öncesi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle kadınlara karanfil dağıtıldı.

'YÜZLEŞMEMİZ GEREKİYOR'
Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eylemde konuşan DBP İl Eşbaşkanı Seval Gülmez, her insanın bir mezar hakkının olduğunu dile getirdi. Faili meçhul cinayetlerin özellikle bölgede yaygın olmasına dikkat çeken Gülmez, "Bunların ortaya çıkması ve bazı şeylerle yüzleşmemiz gerekiyor. Hepimizin demokratik adaletli bir toplumda yaşamaya hakkı vardır" dedi. 

'KAYIP KADINLAR İÇİN ADALET İSTİYORUZ'
Eylemde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla 1990'lı yıllarda gözaltında kaybedilen 20 kadının akıbeti soruldu. İHD Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu üyesi Ezgi Sıla Demir, kadınların nerede ve ne zaman kaybedildiklerine ilişkin şu bilgileri verdi:

-Makbule Ökden, 1991 yılında Cizre'de gözaltına alındıktan 18 yıl sonra yol yapım çalışması sırasında kemikleri bulundu.

- Ayten Öztürk, 27 Temmuz 1992 tarihinde Dersim'de gözaltına alındıktan 8 gün sonra işkenceden dolayı tanınamaz haldeki bedeni Elazığ Karşıyaka Karlıtepe'de gömülü bulundu.

- Rıdda Yavuz, 14 Ağustos 1992 tarihinde Mardin/Derik'te 2 kişi ile birlikte gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.

- Sadika Dal, Eylül 1993 tarihinde Hizbullah tarafından Nusaybin ilçesinin Selahaddin Eyyubi Mahallesi'nde başına çuval geçirilerek kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.

- Hamide Şarlı, 24 Aralık 1993 tarihinde Bitlis Tatvan- Wanik köyündeki evlerinden kardeşi Ramazan ile birlikte askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra kaybedildi.

- Hatun Işık, Yeter Işık, Elif Işık, Gülizar Serin ve onun 3 yaşındaki kızı Dilek Serin, 24 Eylül 1994 tarihinde Dersim/ Mirik'te köye yapılan askeri operasyon sonrası kendilerinden bir daha haber alınamadı.

- Lütfiye Kaçar, 05 Ekim 1994 tarihinde İstanbul'da gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.

- Gülnaz Talu ve Kadriye Talu, 17 Ekim 1994 tarihinde Muş'un Hasköy ilçesine bağlı Ortaç köyünde hayvanlarını sağmak için gittikleri yaylada askeri bir operasyonun ortasında kalan ve kendilerinden bir daha haber alınamadı.

- Ayşenur Şimşek, 24 Ocak 1995 tarihinde Ankara'da gözaltına alınan, işkence görmüş bedeni 76 gün sonra Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı'nda "kimliği meçhul kişi" olarak gömülü bulundu.

- Hatice Şimşek, 1 Mayıs 1995 tarihinde Diyarbakır/Bismil'de gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.

- Şükran Daş, 07 Eylül 1996 tarihinde Diyarbakır/ Bağlar 'da bulunan bir eve Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı sivil polisler tarafından yapılan baskında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.

- Fahriye Mordeniz, 28 Kasım 1996 tarihinde Diyarbakır'da eşi Mahmut ile birlikle gözaltına alındı ve 2 yıl sonra Cizre Asri Mezarlığı'na 'kimliği meçhul kişi' olarak gömüldüğü anlaşıldı ancak mezarına hala ulaşılamadı.

- Zozan Eren, 26 Eylül 1997 tarihinde Kulp-Diyarbakır yolunda otomobilleri durdurularak eşi Orhan ile birlikte beyaz Toros ile kaçırıldı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.

- Neslihan Uslu, 31 Mart 1998 tarihinde İzmir/Çeşme/Alaçatı'da 3 arkadaşı ile birlikte gözaltına alındıktan sonra kaybedildi.

- Konca Kuriş, 16 Temmuz 1998 gecesi derin devlet bağlantılı Hizbullah tarafından Mersin'de kaçırıldı, 21 Ocak tarihinde işkence edildikten sonra Konya Meram'daki bir villanın bodrumunda cansız bedenine ulaşıldı.

Etkinlik 5 dakikalık oturma eylemiyle son buldu.
 
'EL ELE MÜCADELEMİZİ YÜKSELTECEĞİZ'
Batman'daki kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" eyleminin 484'üncü haftası için İHD Şubesi'nde bir araya geldi. Kayıp yakınlarının yanı sıra insan hakkı savunucularının katıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Eylemde açıklamayı okuyan İHD Şube Başkanı Rümeysa Deniz Kaya, tüm kadınların 8 Mart'ını kutladı. Kaya, Türkiye'de kadınların büyük hak ihlallerinin yanı sıra yaşam haklarının da sona erdirildiğini ifade ederek, kadın şiddetine dikkat çekti. Hakların kendilerine erkekler tarafından verilmesinin kabul edilmez olduğunu ifade eden Kaya, "Kendi haklarımızı alacağımız politikalarımızı, kendimiz belirleyeceğiz. Biz kadınlar, kapitalist sistemin makul bireyleri olmadık, olmayacağız. Bize dayatılan politikalara karşı el ele mücadelemizi yükselteceğiz, dayanışma içinde olacağız" ifadelerini kullandı.


'VİCDANLARI RAHATSIZ ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi ve kayıp yakınları ise,  "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" sloganıyla eski Sümerbank önünde bir araya geldi. Açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü,  EGE Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAYDER), Barış Anneleri ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı. "Kayıplar belli, failler nerede" pankartının taşındığı eylemde, açıklamayı yapan İHD İzmir Şube Yöneticisi Cemile Karakaya, 27 Temmuz 1992 tarihinde Dersim'de beyaz renkli Renault marka arabayla kaçırılan ve 11 gün sonra Elazığ Asri Mezarlığı'na yakın bir arazide yarı gömülü halde bulunan Ayten Öztürk'ün faillerini sordu. 
Ayten Öztürk'ün kontrgerilla elemanlarından Mahmut Yıldırım ve ekibi tarafından kaybedildiğini aktaran Karakaya, "Öztürk'ün anne ve babasına 50'şer bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmeden yüksek mahkeme, savcılığa gönderdiği kararda ise JİTEM gibi grupların zorla kaybettirme, işkence ve kanun dışı öldürmeye dâhil olup olmadıklarının araştırılmasını ister. Biz insan hakları, savunucuları bu durumun bilincinde olarak kayıpları hatırlatmaya ve cezalandırmanın sağlanması için mücadeleye devam edeceğiz. Deyim yerindeyse toplumun vicdanı olmaya, vicdanları rahatsız etmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.