30 Eylül 2024 Pazartesi

Kayıp yakınları Hasan Gülünay'ın akıbetinin açıklanmasını istedi

Cumartesi Anneleri ve Diyarbakır'da kayıp yakınlarının gerçekleştirdiği açıklamalarda, gözaltında kaybedilen Hasan Gülünay'ın dosyası ele alındı. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" talebiyle gerçekleştirilen eylemlerde, Hasan Gülünay'ın akıbetinin açıklanması istendi.

Kayıp yakınları bu hafta Hasan Gülünay dosyasını ele aldı. Cumartesi Anneleri online gerçekleştirdiği eylemde Hasan Gülünay'ın akıbetinin açıklanmasını isterken, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınlarının Diyarbakır'da Koşuyolu Parkı'nda yapılan eylemde de Gülünay'ın hikayesi okundu.

"Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" talebiyle 701'inci kez Koşuyolu Parkı'nda Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya gelen kayıp yakınlarının eylemine, Tutuklu Hükümlü Aileler ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUAY-DER), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) üye ve yöneticileri de katıldı.

Kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde, 20 Temmuz 1992 tarihinde İstanbul Tarabya'daki evinden işine gitmek üzere çıktıktan sonra kendisinden bir daha haberi alınmayan Hasan Gülünay'ın hikayesine yer verildi.

'KAYIP YAKINLARININ YÜZÜNE NASIL BAKACAKSINIZ'
Açıklamada ilk sözü İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun aldı. Kayıp yakınlarının 701 haftadan bu yana kayıplarının akıbetini sorup, faillerin ortaya çıkması için mücadele ettiklerini vurgulayan Zeytun, "Ne yazık kayıp yakınlarının karşısında sessizleşen, suskunlaşan bir devlet var. Bu sessizlik, bu suskunluk nereye kadar sürecek? Yanlarında yakınlarını alıp götürdüklerinizin akıbetini saklamakla devleti ne kadar yönetebilirsiniz. Yıllardır kayıp yakınlarının bu talebine sessiz kalarak, onların yüzüne nasıl bakacaksınız" diye sordu.

AÇLIK GREVİ EYLEMİ
İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Yakınları Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz ise Hasan Gülünay'ın hikayesini okudu. Hasan Gülünay'ın 20 Temmuz 1992 tarihinde İstanbul Tarabya'daki evinden işe gitmek üzere çıktıktan sonra bir daha geri dönmediğini hatırlatan Akdeniz, eşi Birsen Gülünay'ın Sultanahmet Başsavcılığı ve Gayrettepe'deki emniyet müdürlüğüne başvuruda bulunduğunu söyledi. Hasan Gülünay'ın bulunması için İHD İstanbul Şubesi'nde açlık grevi eylemi başlatıldığını, bu dönem Başbakan olan Süleyman Demirel'e dilekçe ile başvuruda bulunulduğunu belirten Akdeniz, "Açlık grevi sonrası aile Ankara'ya giderek Hasan Gülünay'ın durumunu TBMM'ye taşır. Olaya ilişkin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin ile görüşülür. Sezgin, aileye Hasan Gülünay'ın durumunu araştıracağı sözünü verir ama sonradan aileye herhangi bir dönüş yapılmaz" dedi.

'BENİ KAYBEDECEKLER'
Hasan Gülünay'ın arkadaşı Erol Çam'ın, İstanbul Gayrettepe Asayiş Şube'de gözaltındayken; hücrelerden birinden "Ben Hasan Gülünay, beni kaybedecekler" diye sesler duyduğunu aktaran Akdeniz, "Hasan'ın eşi Birsen bu bilgiler ışığında çalmadık kapı bırakmaz. Dönemin hükümeti SHP-DYP genel başkanları ve milletvekilleri ile görüşür. Aile, 1992 yılında TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunur. Savcılık 31 Ekim 2012 tarihinde 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle dosyada takipsizlik kararı verir" diye kaydetti.

DOSYA ZAMANAŞIMINA UĞRATILDI
Takipsizlik kararının ardından yapılan itirazlardan bir sonuç alamayan ailenin, 2013 yılında Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunduğunu hatırlatan Akdeniz, "Anayasa Mahkemesi 21 Nisan 2016 tarihinde yaşam hakkı kapsamında etkili bir soruşturma yürütülme yükümlülüğünün ihlal edildiğine ancak ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden soruşturma yapılmak üzere ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, zaman aşımı nedeniyle yer olmadığına karar verdi" dedi.

Eylem, gözaltında kaybedilen Hasan Gülünay ile diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlerde hayatını kaybedenler için bir dakikalık oturma eylemiyle son buldu.

30 YILDIR SORUYORUZ: HASAN GÜLÜNAY NEREDE? 
Cumartesi Anneleri 903'üncü hafta eylemini online gerçekleştirdi. Açıklamayı gözaltında işkenceyle katledilen Hasan Ocak'ın yeğeni Dilcan Acer okudu.

23 Mayıs 1992 tarihinde Artvin'de gözaltına alındıktan sonra işkence ile öldürülen Ali Ekber Atmaca'nın üzerinden İstanbul'da aynı mahallede yaşadığı Hasan Gülünay'ın kimliğinin çıktığını hatırlatan Acer, bu nedenle Gülünay'ın polis tarafından arandığını belirtti. Gülünay'ın, 20 Temmuz 1992 günü Tarabya'daki evinden işyerine gitmek üzere çıktıktan sonra geri dönmediğini belirten Acer, o dönem İstanbul emniyetinde üst düzey yetkili olan Hüseyin Kocadağ'ın Gülünay'ın ailesine, "Hasan Gülünay sağ, içeride işkence yaraları iyileştikten sonra gözaltına alındığını açıklayacaklar" dediğini hatırlattı.

Hasan Gülünay'ın gözaltında olduğuna tanıklık eden ve bunu açıklayan kişinin evinin polis tarafından basılarak tehdit edildiği bilgisini hatırlatan Acer, ailenin girişimleri ve dosyanın zamanaşımına uğratılması sürecine ilişkin bilgileri paylaştı.

"Gözaltında kaybedilişinin 30. yılında Hasan Gülünay için bir kez daha hakikat ve adalet çağrısında bulunuyoruz" diyen Acer, Gülünay'ın polis tarafından gözaltına alındığı ve öldürüldüğünü doğrulamaya yetecek veriler olduğunu söyledi.

Acer, "Kaç yıl geçerse geçsin; Hasan Gülünay için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 204 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz" dedi.