7 Ekim 2024 Pazartesi

Katliamın 6. yılı: Suruç davası kapatılmak isteniyor

Suruç davasını ilk günden bu yana takip eden avukat Sevda Çelik Özbingöl, dosyada bulunan birkaç isim üzerinden karar verip davanın kapatılmak istendiğini kaydetti. Katliamı birkaç kişinin yapmadığının altını çizen Özbingöl, katliamla doğrudan bağlantılı olan kişilerin sanık olarak yargılanması taleplerine rağmen tanık olarak dinlendiklerini söyledi. Özbingöl, adalet mücadelesini sürdüreceklerini belirtti.

20 Temmuz 2015 tarihinde gerçekleşen Suruç katliamında 33 düş yolcusu katledildi. Katliamın ardından etkin bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmediği gibi, 21 ay süresince dosyaya gizlilik kararı getirildi. 

Suruç Aileleri İnisiyatifi, yaralılar ve tanıklar ile Suruç İçin Adalet Platformu'nun ısrarı sonucu açılan dava, Urfa'nın Hilvan ilçesindeki bir hapishane kampüsünde gözlerden uzak görüldü. Duruşmayı takip etmek için gelenlere "suçlu" muamelesi yapıldı.

Katliamda fiziken yaralanmayanların müşteki olarak davaya katılma talepleri reddedildi. Mahkeme heyeti defalarca değişti. Ankara davasından tutuklu yargılanan, Suruç davasının tek sanığı Yakup Şahin bir kez bile duruşma salonuna getirilmedi. Üstelik mahkeme başkanı Şahin'e, "İfade vermek istiyor musun, nerede vermek istersin" sorusunu yönelttiği gibi katliam tanıklarının acısıyla dalga geçer gibi "Aldığın yaranın derecesi ne" sorusunu yöneltti. 

Katliamın 6. yılında adalet arayışı sürüyor. Suruç davasında artık "adalet oyunu" bile sergilenmiyor. Sanıklar tanık olarak dinleniyor, eksik görüntüler tamamlanmıyor, katliamın kilit ismi başta olmak üzere failler korunuyor.

ÖZBİNGÖL: KATLİAMIN TANIĞIYIZ
Suruç davasını ilk günden bu yana takip eden avukat Sevda Çelik Özbingöl ile davayı konuştuk. "Biz kendimizi dosyanın avukatı değil katliamın tanığı olarak adlandırıyoruz" diyen Özbingöl, "Çünkü hemen akabinde yaşanan ortamda bizler de bulunduk. İki yılı bulan bir süre zarfında dosya kapsamında açıkçası gizlilik kararından kaynaklı, avukatları olarak doğrudan dosyaya müdahil olma, eksik hususları tespit etme ya da aşamalarına dahil olma konusunda şans tanınmadı bize" diye konuştu.

'BİRÇOK ŞEYİ GİZLİLİK KARARI KALDIRILINCA ÖĞRENDİK'
Suruç katliamının kamuoyunu doğrudan ilgilendirdiği ve Türkiye'de barışı, kardeşliği hedef alan bir saldırı olmasından kaynaklı etkin bir soruşturmanın yürütülmesi gerektiğinin altını çizen Özbingöl, "Ne yazık ki gizlilik kararı kapsamında iki yıla yakın sürede devam eden soruşturmada hiçbir fail bulunmayıp, ilgililer tespit edilmeyip, cezalandırmaya yönelik soruşturma yürütülmedi. Dava açılıp gizlilik kararı kaldırıldıktan sonra birçok şeyi öğrendik" dedi.

Suruç katliamı aydınlatılsaydı Ankara ve Antep başta olmak üzere birçok katliamın engellenebileceğini dile getiren Özbingöl, planlayan ve beraber hareket eden örgütlü bir yapı olduğunu kaydetti. Özbingöl, şöyle açıkladı: "Urfa'daki patlamanın failleri başka saldırılara da dahil oldu. Ama bu kişilerle ilgili, aileleri ve kardeşlerine yönelik yakalama talebimiz hiçbir aşamada kabul edilmedi. Ama ilerleyen süreçte haklılığımız kendini gösterdi. Zira diğer soruşturma içindeki ayrıntılardan sonra dosyamızın faillerine dair bir kısım isimlerin tespiti yapıldı. Bildiğimiz bir şey var, eğer Suruç katliamı etkin soruşturulsaydı Ankara, Antep ve diğer katliamlar önlenebilirdi."

'BU KATLİAMI BİRKAÇ KİŞİ ORGANİZE ETMEDİ'
Biri tutuklu birkaç kişi için iddianame tanzim hazırlandığını hatırlatan Özbingöl, bu katliamın tek başına organize edilemeyeceğinin altını çizdi. Özbingöl, "Bağlantılar, irtibatlar, yol gösterenler, koruyanlar ve silah temin edenler dahil olmak üzere çok ciddi bir örgütsel yapılanma. Özellikle can ve mal güvenliğini korumakla yükümlü olan kolluğun da kendi görev sorumluluklarını yerine getirmeme ihmali olduğu tespit edildi. Yargılanan kolluk, 'kendi güvenliğimizi koruduk' gibi bir savunmada bulundu. Çok vahim bir durum. Üstelik ayrı yargılandılar. Dosyadaki herkes bir bütün olarak bağlantıları olanlar da dahil olmak üzere sanık olarak yargılanmalı. Dosyanın tek tutuklu sanığı sürekli SEGBİS aracılığıyla, ısrarla getirilmesi talebimiz reddedilerek katılıyor duruşmaya" ifadelerini kullandı.

'KATLİAMLA DOĞRUDAN BAĞLANTILI OLAN KİŞİLER DİNLENMEDİ'
Mahkemenin, dosyada var olan sanık isimleriyle yürütülecek bir soruşturmayla hızlı bir şekilde karar verme çabasında olduğuna vurgu yapan Özbingöl, "Defaten dosya sanıklarının yakınlarının, etrafındaki kişilerin, telefon bağlantıları istenmesine rağmen bu taleplerimiz dikkate alınmadı. Tanık olarak dinlenecek birçok kişi sanıkla doğrudan bağlantılı yani bu suçun kısmen içinde yer alan kişiler. Ancak bu hususta da etkili ve yoğun bir araştırma ve kovuşturma işlemi yürütülmedi. Ayrıca dosyanın görüntüleriyle ilgili de vahim şeyler var; olay yerini gören etraftaki kamera kayıtlarının getirilmesini istedik. Mahkeme tarafından etkili incelenmedi ama biz büyük bir kısmının kesintiye uğradığını tespit ettik. Taleplerimize rağmen bu kesintiler giderilmedi" dedi.

'ADALET ARAYIŞIMIZI VE TALEBİMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ'
Dosyaya çok sayıda demokratik kitle örgütü, siyasi parti, baro ve baro başkanının müdahil olmak istediğini ancak kabul edilmediğini söyleyen Özbingöl, şöyle devam etti: "Yargılamanın en başından beri desteğini esirgemeyerek bu dosyadaki duyarlılığı her defasında hissettirdiler. Dosyamızın 19. duruşması 20 Eylül'de görülecek. Ancak dosyamızda çok eksiklik var, failler tespit edilmedi. Buna rağmen iddianame tanzim edildi. Dosyanın mevcut tek bir sanık üzerinden bir iddianame tanzim edilmesi apar topar davanın kapatılması demek. Ve bu adaleti tecelli etmeyecek. İtirazlarımızı sunduk. Henüz bir karar çıkmadı. Açıkçası adalet arayışımız ve talebimizi sürdürmeye devam edeceğiz."