25 Eylül 2024 Çarşamba

Kaftancıoğlu: Kürt sorunu Türkiye'nin, hepimizin sorunudur

Emek ve Adalet Platformu'nun düzenlediği sempozyumda konuşan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Kürt sorunu ve demokrasi sorununun birbiriyle ilintili olduğunu belirterek, "Demokrasi sorunu çözülmeden Kürt sorunu çözülemez. Kürt sorunu Türkiye'nin, hepimizin sorunudur" dedi.

Emek ve Adalet Platformu tarafından Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezinde "Türkiye'de hukuk ve barışı aramak" başlıklı sempozyum düzenledi.

Sempozyuma Hakların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Ömer Faruk Gergerlioğlu, Hüda Kaya, Kars Belediyesi Eşbaşkanı Ayhan Bilgen, Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Cihangir İslam, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu ve CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile çok sayıda kişi katıldı.

'DEMOKRASİYE VERİLEN OY YÜZDE BEŞ'
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, insan hakları ihlallerinin tavan yaptığını söyleyerek iktidara seslendi. Toplumun farklı kesimlerinin zor zamanlar geçirdiklerini, mağdur tarafların birbirlerini anlamaları gerektiğini söyleyen Gergerlioğlu "Türkiye demokrasi talebi ile verilen oylar yüzde 5. Diğeri din, etnisiteye verilen oylar. Çözüme giden yer açısında durumumuz çok iyi bir yerde değil. İnsanları siyasi iktidara ve seçimlere baktığı oran salondaki insanlar kadar kısıtlı. Hukuk ve siyaset alanında ciddi bir daralma yaşıyoruz. Yeni bir çözüm anlamında bir ışık yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu biliyor ve sürdürüyor" dedi.

'KÜRTLER SON DERECEDE ÖFKELİ'
Mecliste demokrasi anlamında hayal kırıklıklarına uğradıklarını anlatan Gergerlioğlu, "Sayısal çoğunluğu olanlar inanılmaz şeylere imza atılıyor. On binlerce kişinin emeklilik hakları gasp edildi ve Meclis'te SGK için dokunulmazlık maddesine imza attı. İsteyerek, bilerek yaptılar. İnsanlar kendi başlarına geldiğinde farkına varıyorlar. KHK mağdurlarının elli yıllık fikirlerini değiştirdi yaşadıkları. Mesele yapılan ayrımcılığı insan hakları boyutunda ele almaktır. HDP kayyumlarla sıkıştırılmak isteniyor. Kürtler son derece gergin ve öfkeli, karamsar. Çekilelim bu Meclis'ten diyen yüz binlerce Kürt vardı ve bunu duymayan Türkler vardı. Kararımız çekilmemek oldu. Bu geçici bir çözüm olarak da kalmamalı. Kürt meselesini batıda Türk'e anlatmaktan başka çare görmüyorum. Türkiye'nin batısı bu meseleyi anlamak istemiyor. Böyle bir Türkiye gitmez, olmaz. Kürtlerin sayılmadığı, KHK'lerin olduğu, Alevilerin kendisini yalnız hissettiği bir Türkiye olmaz" diye konuştu.

'ORTAKLAŞMAYA ÇALIŞIYORUZ'
Sempozyumun ilk oturumunda söz alan CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, 24 Kasım Öğretmenler gününe dikkat çekerek, yarım milyona yakın öğretmenin güvencesiz ve gelecek kaygısı ile çalışmak zorunda kaldığını söyledi. Binlerce öğretmenin işsiz olduğunu ve kendi meslekleri dışında çalıştıklarını sözlerine ekleyen Kaftancıoğlu, "Sözleşmeli düşük ücretle çalıştırılan öğretmenler var. Hepimiz biliyoruz yarım milyon öğretmen şu anda atanamamış durumda biz bu durumda çıkıp Öğretmenler Günü'nü ne yazık ki kutlamıyoruz. Ama bir şey var ki Öğretmenler Günü'nü kutlayacak günlerdeki kararlılığımızı; işte bu adalet arayışıyla, barış arayışıyla ortaklaştırmaya çalışıyoruz" dedi.

'KADIN ŞİDDET BİR ERKEK SORUNUDUR'
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne değinen Kaftancıoğlu, kadına yönelik şiddetin sadece kadın sorunu olarak algılandığını ancak sorunun bir erkek sorunu ve politik bir sorun olduğunu ifade etti. Kadına şiddet konusunda bile insanların ayrıştığı ayrıştırıldığı bir sürecin içinde olduklarını ifade eden Kaftancıoğlu, erkek egemen bakış açısına karşı tüm kadınların yan yana gelerek mücadele etmesi gerektiğinin altını çizdi. Tüm siyasi partilerin Kadın Kolları'na çağrıda bulunduklarını dile getiren Kaftancıoğlu, kadınların bir araya gelmesi için çalışmalarını sürdüreceklerini söyledi.

'BİRLİKTE MÜCADELEYLE SONUÇ ALABİLECEĞİMİZİ GÖRDÜK'
Ortak mücadelenin gerekliliğine işaret eden Kaftancıoğlu, "Biz bunu ne zaman fark ettik, tüm ayrıştırıcı politikalara rağmen son yapılan yerel seçimlerde fark ettik. Bizler hep birlikte adalet duygusu etrafında birleşip mücadele edebileceğimizi gösterdik. Toplum artık ayrıştırmadan illallah etmiş durumda. Devletin her türlü aygıtını fütursuzca ve ahlaksızca kullanarak, baskıyı üzerimizde hissettiren, bir kişinin iki dudağının arasından çıkan her cümlenin kanun sayıldığı, kendisi gibi düşünmeyen herkesin terörist ilan edildiği, hukuku siyasi bir sopa gibi kullanmaktan çekinmeyen saray vesayetine karşı inandığımız ve hep birlikte mücadele ettiğimiz zaman sonuç alabileceğimiz de gördük" diye konuştu.

KÜRT SORUNU VE DEMOKRASİ SORUNU İLİNTİLİDİR'
Konuşmasının ardından Kaftancıoğlu'na Kürt sorunu ve Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük saldırıları ve CHP mecliste oylanan tezkereye ilişkin sorular yöneltildi. Kaftancıoğlu, "Türkiye'de çok uzun zamandır bir sorunu var. Daha önemli bir sorunu ise demokrasi sorunu vardır. Kürt sorunu ve demokrasi sorunu birbiriyle ilintilidir. Demokrasi sorunu çözülmeden Kürt sorunu çözülemez. Sorunları çözmek için birey ve toplum olarak geçmişle yüzleşilmesi gerekir. Kürt sorununun çözümü konusunda inisiyatif alan her kurum ve irade çözümü zora sokacak, dilden uzak durmalıdır. Bu temelde yaklaşırsa sorun çözülmez değil. Kürt sorunu Türkiye'nin, hepimizin sorunudur" şeklinde yanıtladı.

'DEMOKRASİ KRİZİ YAŞANIYOR'
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Didem Yılmaz ise "Hukuk ve demokrasi" kavramlarını anlattı. Yılmaz, "Her gün yargı kararı ile krizler yenileniyor, toplumsal kriz var. Barışa ve huzura, toplumsal dayanışmayı gerçek kılacak bir anayasaya ihtiyaç var. 2017 Anayasa değişikliği kriz üretiyor, üretecek. Sürdürülebilecek bir Anayasa değildir. Demokratik yapılanma değildir. Hepimizi temsil eden bir organıdır Anayasa. Ancak baktığımızda mevcut durumlar toplumu temsil etmiyor" dedi.

'MUHALİF VE YASA DIŞI OLMAK ARASINDAKİ DUVAR YIKILDI'
Toplumdaki herkesin kendi acısına sığınması ile barışın sağlanmayacağını düşündüğünü kaydeden Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Muammer Bilgiç ise "Herkes yaşamın daha iyi olmasını istiyor" dedi. Bilgiç şöyle devam etti: "Zorluklar ve kötülükler karşısında ortak olmalıyız. Devlet, insanın hak ve özgürlüklerine teminat için vardır. Hukuk, en yoksul bireyin haklı olduğu bir noktada devlete karşı kendisini güçlü olduğunu hissettiği yerdir. Bir toplumda hukuk varsa cezalar, haklar, ödevler bellidir. Hukuk toplumunda öngörülebilirlik vardır; hukukun güçlü olduğunu gösterir. Muhalif olmakla yasa dışı olmak arasındaki duvar yıkılmışsa söz söylemek cesaret işidir. Toplumsal sözleşme farklı renkler ve diğer farklılıklar bir araya gelerek olur."

Emek ve Adalet Platformu adına son olarak söz alan Alpkan Birelma da, hukuk ve demokrasi krizinin işçi hak arayışına etkisi KHK'lilerle işlerinden atılanların profillerine değindi.

İlk oturum soru-cevapların ardından sona erdi.