21 Eylül 2024 Cumartesi

Kadın tutsağa vasisinin yanağından öptüğü fotoğraf verilmedi

Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi'nde tutsak Dilek Tataş'ın vasisini yanağından öptüğü fotoğraf, "uygun görülmediği" iddiasıyla tarafına verilmedi. Tataş, defalarca dilekçe yazmasına rağmen kanunen yanıt verme zorunluluğu olan Hapishane İdaresi ise cevap vermedi. Tataş, topluma dayatılan ahlak bekçiliğinin hapishanelerde minyatür halinin yaşandığını duyurdu. 

Tutsaklara yönelik baskı politikaları günden güne artıyor. Tutsakların birçok hakkı keyfi gerekçelerle ihlal edilirken, kadın tutsaklar üzerinde ise hapishane idareleri ahlak bekçiliği yapıyor. Kadın tutsakların koğuş dışında giydikleri etek ve şortların boyu, tişörtün kollarının boyu gibi gerekçelerle gardiyanların hastane sevkini engellemeye çalıştığı Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi'nde açık görüşte vasisinin yanağından öptüğü fotoğraf tutsağa "uygun görülmeyerek" verilmedi. 

'HASTANE-KELEPÇE-ASKER SORUNUNU SÜREKLİ YAŞIYORUZ'
ETHA'ya bir mektup yollayan MLKP dava tutsaklarından Dilek Tataş, maruz kaldığı ihlali aktardı. Birlikte kaldığı kadınlardan kimisinin 28, kimisinin 20, kimisinin ise 4 yıldır tutsak olduğunu aktaran Tataş, aynı hapishanede kaldıkları Gezi davası tutsaklarından Mücella Yapıcı'nın "hastane-asker-kelepçe" üçlemesini içeren satırlarına dikkat çekti. Devrimci tutsaklar olarak yıllardır kelepçe-asker sorununu yaşadıklarını ancak Mücella Yapıcı sayesinde bir kez daha gündeme gelmesiyle bu sorunun çözümü için bir yol açılacağı konusunda umutlandıklarını söyleyen Tataş, yaşadıkları hak ihlallerinin de güncelliğini koruduğunu belirtti. 

Dayatma, yok sayma halini yaşadığı bir örnekle anlatan Tataş, şöyle devam etti: "Toplumsal olarak özellikle kadınları, gençleri ve LGBTİ+'lara dönük 'yasak' dalgasının hapishanelere yansıyan düzlemini görmeniz bakımından da iyi olacağın kanaatindeyim.

'İKİ YILLIK PANDEMİDEN SONRA AÇIK GÖRÜŞ HAKKIMIZ AYDA 30 DK.CIK'
Pandemiden sonra yani neredeyse iki yıl sonra açık görüş yapmaya başladık. Açık görüşler sevdiklerimizle tek temasımız. Açık görüşlerde kendi görüşçülerimizle sınırlı olmak kaydıyla fotoğraf çektirme hakkımız var. Fotoğraf çektirmede sayı sınırı olmasa da onlarca kare fotoğraf çekme gibi bir şansımız yok. Çünkü görüş süremiz 30 dk. Evet yanlış okumadınız sadece 30 dk. Mali boyutu bir yana, var olan 30 dakikacığımızı da fotoğraf çektirerek harcayamayız. İşte aylık olarak yaptığımız mayıs açık görüşünde, vasim ile 3 adet fotoğraf çektirdim. Görüşümüzden beş gün sonra bana teslim edilen fotoğraflardan birinin eksik olduğunu fark edince de ilgili birim olan Fotoğraf Birimi'nden gardiyana sordum fotoğrafımın neden verilmediğin. Sonuç, 'vasim beni yanağımdan öpmüş' ve deklanşör bu kareyi yakalamış. Fotoğraf karesi böyle olunca da vay ki vay... Fotoğrafımın tarafıma verilmesi gerektiği ısrarımı yineleyince de ilgili gardiyan, ilgili yerlere sorup, ilgili yerlerden cevap alıp, ilgili karara göre fotoğrafın tarafıma verilip, verilmeyeceğini bildirecekmiş. 

'VASİMİN YANAĞIMDAN ÖPTÜĞÜ FOTOĞRAF UYGUN DEĞİL DİYE VERİLMEDİ'
Ülkede başlayan 'ahlak bekçiliği' görevinin uygulanması hapishanelere de girdi böylece. Koğuş dışında etek boyuna, şort giymemize, askılı tişörte, 'güvenlik gerekçesiyle' topuklu, yüksek ayakkabı yasak getirmeye çalışıyorlar. Şimdi ise yaşadığım açık görüşte çektirmiş olduğumu fotoğraf karesinde, vasimin beni yanağımdan öpmesi de ahlak bekçiliğinin potasına düşmüş oldu. Durur muyum, ertesi gün dilekçe yazdım ilgili birime. Yanıtım geldi. Fotoğraf 'uygun görülmedi' ve tarafıma verilmedi. 

Neresinden bakarsan bak, neresinden tutarsan tut saçmalıklar silsilesinin bir devamı oluyor yaşadıklarım. Tutsağız elbet, yasal haklarımızı da bilmekteyiz. Kararı veren heyet İdare Gözlem Kurulu (İGK). Hani tutsakların 'akıllandıklarına' bakıp tahliye olmalarını kendi ölçülerine belirleyen kurul. Tam üç dilekçe yazdım ikisi İGK'ya. 

'YASAL OLARAK ZORUNLU OLMALARINA RAĞMEN DİLEKÇEME YANIT VERMEDİLER'
Ancak yazdığımı dilekçelere yanıt verme zorunluluğu olan Hapishane İdaresinin bunu pek de umursadığı yok. Zira bir vesile ile karşılaştığım 2. Müdür, adını veremiyorum çünkü adını verirsem hedef gösteriyorsun deyip faksımı engelleyecekler, fotoğrafın bana verilmeme nedenini, resmi yazılı bir karar olarak tarafıma verilmesi talebimi yineledim. Gayri ciddi bir tavırla İGK'nın her dilekçeye karar vermeyeceğini ifade etti. Halbuku TCK 121/1 maddesi 'kişinin belli bir hakkı kullanmak için yetkili kamu makamlarına verdiği dilekçenin hukuki bir neden olmaksızın kabul edilmemesi halinde, fail hakkında altı aya kadar hapis cezasına hükmeder' ifadesiyle ziyadesiyle nettir. Yani özetle dilekçelerimize yanıt vermek zorundalar. Yasal süreci başlattım elbet. İnfaz Hakimliği'ne başvurdum fotoğrafın erilmesi için ve ayrıca Hapishane İdaresi hakkında da 'görevi kötüye kullanmak' suçundan suç duyurusunda bulundum. 

'BU ZORLUKLARI KADIN DAYANIŞMASIYLA AŞACAĞIZ'
Keyfiyet rejiminin, minyatür varlığını yaşıyoruz burada. Yaşadığımı küçük bir örnek. Sevginin aşkın fotoğraf karelerine bile yansımalarına tahammülleri yok. Yaşadığımız onlarca baskıya karşı mutluluğu üretebilmemize, yaşamı neşe ile çoğaltmamıza tahammülleri yok. Zulüm, baskı ve kadın düşmanı politikalar karşısında mücadeleyi büyütme kararlılığını sürdüreceğiz. Hapishanelerde yaşadığımız bu zorlu süreci de kadın dayanışması yoldaşlığı rehberiliğinde alt edeceğimizi biliyoruz. Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek..."