25 Kasım 2024 Pazartesi

'Kadın düşmanı medyaya sözümüz: Sözleşmeden vazgeçmeyeceğiz!'

TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu, İstanbul Sözleşmesi'nin hedef alınmasına ortak olan medya organları ve gazetecileri kınadı. Komisyon, tüm gazetecilerin kalemlerini, klavyelerini, objektiflerini bu saldırılara karşı kadınların mücadelesini büyütmek için kullanmaya davet etti.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu, 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü dolayısıyla açıklama yaptı.

"İstanbul Sözleşmesi cinsiyet ve cinsel yönelim temelli şiddete maruz bırakılan herkesin güvencesidir, yaşama hakkımızın güvencesidir" diyen TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu, bu hakka sahip çıktıklarını vurguladı.

İktidarın, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmayı tartıştığı hatırlatılan açıklamada, sözleşmenin imzalanmasının üzeriden 9 yıl geçmesine rağmen kadına yönelik şiddeti önlemeye ilişkin adımların çoktan atılmış olması gerekirken, mevcut kazanımların gasp edilmek istendiği belirtildi.

'SÖZLEŞME TARTIŞMAYA AÇILMASIN, GEREKLERİNİN YERİNE GETİRİLMESİ İÇİN ADIM ATILSIN'
Komisyon, bu kapsamda basın kuruluşları ve bir takım "gazetecinin" yaklaşımını da eleştirerek, şunları ifade etti: "Birtakım basın kuruluşları ve meslektaş demeye dilimizin varmadığı gazeteciler, yazarlar bu sözleşmeye 'fesat sözleşmesi' diyor, sözleşmenin dilini ve amaçlarını kasten çarpıtarak aileyi, yuvayı yıktığını iddia ediyor. Kadınların haklarını tartışmaya açarken, kadın düşmanı çevrelerin sözlerini manşetlere taşıyor.

Bizce utanç kaynağı olan bu medya organlarındaki nefret diline, kadınların haklarına yönelik bu saldırılara karşı; TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu olarak, İstanbul Sözleşmesi'nin tartışmaya açılmasını değil, sözleşmenin tüm gereklerinin yerine getirilmesi için acil adımlar atılması gerektiğini söylüyoruz."

TGS Kadın ve LGTİ+ Komisyonu, İstanbul Sözleşmesi'nin tartışmaya açılmasının yaratacağı sonuçlara ilişkin şunları sıraladı:

"- Kadınların ve LGBTİ+ların daha fazla erkek şiddetine maruz kalması ve biz gazetecilerin daha fazla şiddet haberi yapması demektir. Biz şiddet haberleri yapmak istemiyoruz.

- Medyadaki yaygın eril dilin artması demektir. Kadınları yok sayan, 'anne', 'eş' gibi rollere sıkıştıran, kadına şiddeti aklamaya bahane bulan medyanın değişmesini istiyoruz, bunun için mücadele ediyoruz.

- Kadınları 'aile'ye hapsetmek, kimliklerimizden vazgeçmek demektir. Biz toplumun yarısıyız, sadece kadın olduğumuz için aşağılanmak, eksik hissettirilmek istemiyoruz. 

- Kadın gazeteciler olarak her gün işyerlerimizde cam tavanla, mobbingle mücadele ediyoruz. Sokakta kolluk kuvvetlerinin sözlü, fiziksel şiddetine karşı mücadele ediyoruz. Haberlerimizi yaparken haber kaynağının tacizine karşı mücadele ediyoruz. İstanbul Sözleşmesi'ne 'fesat sözleşmesi' diyenler, 'aileyi, yuvayı yıkıyor' diyenler, 'İslam sözleşmesi' arzulayanlar, siz istiyorsunuz ki biz kadınlar evde oturalım, evlenelim, çocuk doğuralım, o çocukları sizin 'ahlak' kurallarınıza göre yetiştirelim, düşünmeyelim, fikirlerimizi söylemeyelim, mücadele etmeyelim.

'KABUL ETMİYORUZ, İTİRAZ EDİYORUZ, İSYAN EDİYORUZ!'
TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu, kadınların kazanımlarının, en temel haklarının geri alınmaya çalışıldığı bu dönemde tüm gazetecileri bu saldırılara karşı kalemlerini, klavyelerini, objektiflerini kadınların mücadelesini büyütmek için kullanmaya davet etti ve ekledi: "Bu davetin aynı zamanda mesleğin en temel etik kurallarından biri olduğunu hatırlatıyoruz" 

TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu, "Biz gazetecilik yapacağız, bu meslekte kadın kimliğimizle var olacağız, medyada kadınların mücadelesinin görünür olması için mücadeleden vazgeçmeyeceğiz" dedi.