25 Kasım 2024 Pazartesi

İtalya'da kürtaj hakkında son söz kadınların olacak

İtalya'da kadınların kürtaj kazanımını aşırı sağcılar ve Papalık engellemek istiyor. Feministirie adlı oluşumun yazarlarından Giorgia Serughetti, "Tüm kadınlara, kürtaja erişim garantisi verilmelidir. Son söz bizimdir" dedi. DSÖ'nün de desteklediği tıbbi ilaçla gebeliğin sonlandırılmasını savunan feministlere karşı aşırı sağcılar ve Papalık tanıdık bir savunma yapıyor: Aile kurumu zedelenecek.

İtalya'da yükselen sağ hareketler, kadınların kürtaj kazanımına müdahale etmek istiyor. İtalya Sağlık Bakanlığı'nın kadınların daha ulaşılabilir bir şekilde RU485 adlı tıbbi kürtaj haplarını temin edebilecekleri yasayı meclisten geçirmeye hazırlanırken, kilisenin desteklediği aşırı sağcılar ise bu önemli gelişmeye karşı propaganda yapmaya başladı.

Sağlık Bakanı Roberto Speranza, geçen hafta yaptığı açıklamada kürtaj düzenlemesinde yeni bir güncelleme getirildiğini duyurdu. Yeni düzenlemeye göre kadınlar 9 haftaya kadar ilaçları temin ederek, isteğe bağlı kürtaj gerçekleştirebilecek. Düzenlemeden önce yasal sınır 7 haftaydı.

Ülkedeki kilise destekli sağ-popülist, muhafazakâr siyaset karara karşı çıkarken, Papalık kararın "bilimsel" olmadığını savundu. Yapılan açıklamada Türkiye'de AKP iktidarının yapıtğı gibi "aile" kurumuyla açıkladı. Papalık aile kurumunun gelecekte kaybolmasından endişelendiklerini savundu.

İtalya'da 1978 yılında, 194 sayılı kanunla güvence altına alınan kürtaj yasası, aşırı muhafazakâr siyasetin saldırılarına rağmen kadınlar tarafından korunmaya devam ediyor. Yasanın içerisinde bulunan bazı açıklıklar birçok kadını cerrahi kürtajdan faydalanamamasına neden olurken, yeni getirilen düzenleme kadınların gebeliği sonlandırma isteklerini daha rahat bir şekilde gerçekleştirecek. İtalya'da Feministirie adlı kolektif oluşumun yazarlarından ve Milano Üniversitesi Araştırma Görevlisi Giorgia Serughetti ile kadınların kürtaj mücadelesini konuştuk.

'SON SÖZ BİZİMDİR'
Kürtaj karşıtlarının söylemlerine ilişkin bilgi aktaran Giorgia Serughetti şunları söyledi: "Yasanın sağladığı ve İtalya'nın bazı bölgelerinde sağlık personellerinin yüzde 90'ının desteklediği vicdani reddin yani etik olarak kürtaj uygulamayı sağlık sorunları haricinde reddetme hakkını savunuyorlar. Bu şekilde kadınların isteğe bağlı kürtajları gerçekleştirilmiyor. Yasada kadınların kürtaj hakkının olduğu ama doktorun yapmama hakkı olduğu yazıyor. Bu açık, İtalyan feministlerinin mücadeleye devam ettiği cephelerden biri. 194 sayılı kanunun uygulandığı bir hastaneye ulaşmak için uzun mesafelere gitmeye zorlamadan, kendi şehirlerinde gebeliğini sonlandırmak isteyen tüm kadınlara, kürtaja erişim garantisi verilmelidir. Son söz bizimdir."

"Yeni düzenlemeyle birlikte kadınlar, isteğe bağlı kürtajlarını cerrahi müdahale gerektirmeden, hastanede yatmadan ve doktorun inisiyatifi dışında gerçekleştirebilecekler" diyen Serughetti şöyle devam etti: "Kürtaj işleminin 7. haftadan sonra hastanede gerçekleşmesi ve 3 gün yatma zorunluluğu işten 3 günlük izin alınması anlamına geliyor. Bu durum Katolik siyasetin etkili olduğu İtalya'da kadınların kürtaj gizliliğinin ihlali ve kadınların sosyal baskılara maruz bırakılmasına yol açıyor."

'MUHAFAZAKARLARIN SİNSİ STRATEJİLERİ VAR'
Serughetti kürtaj karşıtlarının stratejisine ilişkin ise şu bilgileri verdi: "Son yıllarda kürtaj karşıtlarının daha sinsi bir strateji uyguladıklarını gözlemledik. Bu plan temelde bütün kadınların yaşam yanlısı olduğunu savunan, kendilerini refahın temsilcileri olarak gösteren sağcı kadınların, psikolojik destek adı altında diğer kadınları ikna etmeye çalıştığını gördük. Kadınları kürtajdan vazgeçirmek adına maddi destek vaadinde de bulunarak, kürtaj seçeneğini ikinci plana attırmak istiyorlar. Bu stratejinin çok tehlikeli olduğunu ve buna karşı çıkılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu strateji kadının kürtaj gizliliği hakkının ihlalidir. Kadınların, fiziksel ve zihinsel sağlığını koruma adı altında psikolojik baskılar yapılmaktadır."

ASKIYA ALINMIŞTI
Covid-19 döneminde kürtaj işlemini gerçekleştirilen hastanelerin birçoğunun salgın hastanesi yapıldığı gerekçesiyle kürtaj işlemleri askıya alınmıştı. Salgın süresince kendisine "yaşam savunucusu" adını veren grup Provita e Famiglia, bir pandemi süresinde kürtajın "gerekli" bir işlem olmadığı gerekçesiyle çevrimiçi imza kampanyası başlatarak, kadınların kürtaj hakkına saldırısı ise yeni düzenleme ile birlikte boşa çıkmış görünüyor. İnsan Hakları Örgütü de geçtiğimiz ay yaptığı açıklamada, karantina sürecinde kadınların kürtaj haklarına erişiminin kısıtlı olması ve devletin buna uygun düzenlemeler yapmadığı gerekçesiyle İtalya'yı eleştirmişti. Aşırı sağ-katolik grupların son dönemde daha fazla güçlendiği İtalya'da, yapılan bu yeni düzenleme kadınların önemli bir kazanımı olarak ortada duruyor.

KİLİSE VE ÇEVRESİ BU KARARDAN RAHATSIZ
İtalya'da yayın yapan Church Militant adlı siteye görüş veren ve kiliseye yakınlığıyla bilinen Dr. Paolo Gulisano, kararın bilimsel olmadığını iddia etti. Gulisano bu kararla birlikte "İtalya'yı hâlâ Katolik bir ülke olarak düşünen varsa yanılabilir, bu durumdan çok uzağız" dedi. Katolik çevreler gebelik sonlandırma işleminin hastanede yapılmasını kadınların "ruhsal ve fiziksel" anlamda daha iyi hissettireceğini söylerken, feministler kadınların herhangi bir hiyerarşik düzlem olmadan gerçekleştirilen işlemin daha güçlendirici olduğunu ve kürtaj sonrası yaşanan travmaların etkisinin azaltıcı olduğunu belirtiyor. Feministler Dünya Sağlık Örgütü'nün de bu görüşü desteklediğini söylüyor.

DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ DE DESTEKLİYOR
Dünya Sağlık Örgütü, gebelik sonlandırmak için vakum aspirasyon (kürtaj) ve tıbbi düşük tercihlerinin seçenek olarak kadınlara sunulmasını yararlı buluyor. 12. haftaya kadar gerçekleştirilebilen bu yöntem, uzmanlar tarafından kürtaj tabusunun yıkılması adına önemli bir araç olarak ifade ediliyor. Kadınlar bu şekilde gebeliklerini sonlandırdıktan sonra takip için bir doktora başvurabilirler. İtalya'daki kadın hakları savunucuları, özellikle ağır karantina koşulları altında geçirdikleri salgın süresinde, isteğe bağlı gebelik sonlandırılmasını daha az insanla temas halinde olmak adına yüksek sesle dile getiriyor. Farmakolojik kürtajın bir diğer önemli etkisi ise ülkedeki doktorların birçoğunun kürtaj yapmayı yapmayı "vicdani olarak kabul etmiyor" oluşu nedeniyle önem taşıyor.