İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı kadın katliamlarının önünü açtı
Saraydan alınan bir gece kararıyla İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının üzerinden bir yıl geçti. Erdoğan'ın kararıyla verilen çekilme kararından bu yana en az 417 kadın katledildi, 246 kadın "şüpheli" şekilde yaşamını yitirdi. Sözleşmeden çekilmenin ardından çok sayıda erkek, sarayın erkek yargısının cezasızlık politikaları ve "iyi hal" indirimleriyle ödüllerinde, yeni katliamlar için serbest bırakıldı.
İstanbul Sözleşmesi'nden 20 Mart 2021 gecesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kararnamesiyle çekilme kararı alındı ve karar 1 Temmuz 2021'de kadınların itirazına rağmen yürürlüğe girdi. Çekilme kararının yürürlüğe girmesinin üzerinden bir yıl geçti. Kadınların mücadelesi ile imzalanan sözleşmenin uygulanması kadınlar mücadeleyi sokakta ve Danıştay'da açtıkları davayla sürdürüyor.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?
İstanbul'da imzalanması nedeniyle kamuoyunda "İstanbul Sözleşmesi" olarak bilinen "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi", Avrupa Konseyi (AK) tarafından hazırlanan, 45 ülke ve Avrupa Birliği (AB) tarafından imzalanan, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir.
11 Mayıs 2011'de sözleşmeyi imzalayan ilk ülke olan Türkiye, sözleşmeyi 1 Ağustos 2014'de yürürlüğe koydu. Kadınların mücadelesi sonucu sözleşmeyi imzalayan AKP iktidarı, 10 yıl sonra sözleşmeden çekilerek kadına, LGBTİ+'lara yönelik şiddet ve katliamlara karşı gerçek politikasını yaşama geçirmiş oldu.
Kadına yönelik şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan, bağlayıcı nitelikte ilk uluslararası düzenleme olan İstanbul Sözleşmesi, 2019 yılında AKP'nin ittifak kurduğu politik islamcı çeteler tarafından hedef alındı. 2019 yılında tartışmaya açılan ve hedef gösterilmeye başlanan İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükten kaldırılması için başını Yeni Akit ve Yeni Şafak'ın çektiği saray medyası özel çaba harcadı. Kadınlar ise sokaklara çıkarak sözleşmenin kaldırılmasına izin vermeyeceklerini haykırdı.
Sözleşmeyi imzalayan erkek egemen sistemin temsilcileri 10 yıl sonra toplumsal cinsiyet eşitliğini düzenleyen sözleşmenin 3 ve 4'ncü maddeleri ile sözleşmenin LGBTİ+'ları yasal teminat altına almasının "toplum yapısını bozduğu" söylemiyle hedef haline getirdi. Kadın beyanının esas alınması da hedef alındı, şiddet veya tecavüz faili erkekler hakkında verilen uzaklaştırma kararının "aileyi parçaladığı" öne sürüldü.
AKP'DE KISMİ BÖLÜNME
Sözleşmeden çekilme kararına karşı kadın örgütleri çok sayıda kentte sokaklara çıktı, kitlesel eylemler örgütledi. AKP içinde de sözleşmeden çekilme kararına cılız da olsa ses çıkarıldı. Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar'ın başkan yardımcılığını yaptığı Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) İstanbul Sözleşmesi'ne destek vererek, sözleşmeden çekilme kararına tepki gösterdi.
AKP İstanbul Milletvekili ve Meclis Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Canan Kalsın da sosyal medyadan yaptığı paylaşımla sözleşmeyi ilk Türkiye'nin imzaladığını hatırlatarak, sözleşmenin neden günah keçisi ilan edildiğini sordu. Bu paylaşımın ardından Kalsın, Meclis Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanlığı görevinden alındı.
9 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3'üncü maddesince sözleşmenin feshedilmesi kararının Resmi Gazete'de yayınlanmasının ardından 30 Nisan 2021'de Resmi Gazete'de yayınlanan başka bir kararla anlaşmanın sona erme tarihi 1 Temmuz 2021 olarak belirlendi.
ÇEKİLME GEREKÇESİ
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, "Başlangıçta kadın haklarının güçlendirilmesini teşvik etmeyi amaçlayan İstanbul Sözleşmesi, Türkiye'nin toplumsal ve ailevi değerleriyle bağdaşmayan eşcinselliği normalleştirmeye çalışan bir kesim tarafından maniple edilmiştir. Türkiye'nin sözleşmeden çekilme kararı alması da bu nedene dayanmaktadır. Türkiye, sözleşmeden çekilse de aile içi şiddetle mücadeleden asla vazgeçmeyecektir" sözleriyle çekilme kararını meşrulaştırmaya çalıştı.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR
Erdoğan'ın 20 Mart gecesi yayınladığı kararnameyle sözleşmeden çekilme kararı aldığını açıklamasının ardından kadınlar aynı gün akşam saatlerinde ve devam eden günlerde "İstanbul Sözleşmesi yaşatır" şiarıyla sokaklara çıktı. Kitlesel ve yaygın eylemlere polis saldırıları yaşandı. Sözleşmeye sahip çıkmak için sokaklara çıkan kadınlar hakkında davalar açıldı. Fakat kadınlar sokaklara çıkmaktan ve sözleşmeye sahip çıkmaktan vazgeçmedi.
Kadınlar sözleşmenin yürürlükten kaldırılacağı 1 Temmuz 2021 günü de başta İstanbul, Ankara, İzmir, Dersim, Urfa, Hatay olmak üzere çok sayıda kentte sokaklara çıktı, "İstanbul Sözleşmesi bizim vazgeçmiyoruz" dedi.
HEDEFTE 6284 SAYILI KANUN VAR
İstanbul Sözleşmesi'nin çekilme kararının ardından nafaka 6284 Sayılı "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun", nafaka hakkı tartışmaları başlatıldı. Kadınların kazanımlarının tümünü gasp etmeye yönelen saray rejimi, bu süreçte yaptığı yasa düzenlemeleriyle kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz faillerini serbest bırakmanın önünü açtı. Erkek yargı kadınlara, çocuklara, LGBTİ+'lara yönelik suç işleyen erkekleri aklayan kararlar verdi, "tahrik indirimleri" ile fail erkekleri serbest bıraktı.
SÖZLEŞME FESHİ KADIN KATLİAMLARININ ÖNÜNÜ AÇTI
İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesinin ardından fail erkekler, kadınlara, çocuklara, LGBTİ+'lara yönelik suç işlemelerinin önünün açıldığını beyan eden açıklamalar yaptı. Erdoğan'ın çekilme kararını açıkladığı 20 Mart 2021 tarihinden hemen sonra 24 saat içinde 6 kadın katledildi. Çekilme kararının ardından ilk 10 günde 12 kadın katledilirken ilk iki ayda 44 kadın en yakınındaki erkekler tarafından katledildi. Erkeğe cesaret ve cezasızlık garantisi veren bu karar, yüzlerce kadını yaşamdan kopardı. Sözleşmenin feshinden bu yana bir yıl içinde 400'ü aşkın kadın katledildi. 246 kadın 'şüpheli' şekilde yaşamını yitirdi.