23 Eylül 2024 Pazartesi

İşkenceyle öldürülen Türkiyeli göçmenin dosyası aylardır kayıp

2022'de göç etmek istediği Yunanistan'da polisler tarafından kayıt dışı gözaltına alınan ve bir gün boyunca sistematik işkence gören Barış Büyüksu, Türkiye'ye lastik bir botla geri gönderildi. Turgutreis sahiline bilinci kapalı çıkan ve yaşamını yitiren Büyüksu'nun işkenceyle ölümü belgelenmesine rağmen failler yargılanmıyor. Çünkü Büyüksu'nun dosyası kayıp. Dosya takibini yapan dava avukatlarından Arslan, "Hukuk mücadelemizi yürütmek için çabamız baki, bunun daha yüksek sesle sorulmasını, muhataplarına Türkiye ve Yunanistan devletlerini sorulmasını, gündemleştirilmesini istiyoruz" dedi.

Türkiye'de çok sayıda kişi devletin politikaları, geçim ve yaşam kaygısı nedeniyle iltica etmek zorunda kalıyor. Devletlerin iki yüzlü politikaları nedeniyle mülteci ve göçmenler ya Ege ve Akdeniz denizinde ölüme mahkum ediliyor ya da sınırda katlediliyor.

Bu isimlerden biri de Barış Büyüksu. Çocuk yaşlarda karıştığı adli suçlar ve Kürt olması nedeniyle iş bulamayan, açlık ve yoksullukla boğuşan Büyüksu, kendisine daha iyi bir hayat kurmak için Yunanistan üzerinden Fransa'ya göçmeye karar verdi. Ekim 2022'de 15 Filistinli ile birlikte yasa dışı yollardan Yunanistan'a geçmeye çalışan Büyüksu, KOS Adasında Yunan polisleri tarafından kayıt dışı gözaltına alındı.

YUNAN POLİSİ BİR GÜN BOYUNCA SİSTEMATİK İŞKENCE UYGULADI
Gözleri bağlanarak gözaltı birimine götürülen Büyüksu, gün boyunca elektrik verme dahil olmak üzere sistematik işkenceye maruz kaldı. Bir gün sonra Yunan Sahil Güvenliği tarafından "can salı" denilen motorsuz lastik botla, telefonu dahil eşyalarına el konularak 15 Filistinliyle birlikte Türkiye'ye gönderilen Büyüksu, Bodrum'un Turgutreis Kasabası sahiline bilinci kapalı bir şekilde çıkarıldı, ambulans beklerken yaşamını yitirdi.

Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı etkin bir soruşturma yürüterek ağırlaştırılmış işkence ve ölümle sonuçlanmasından kaynaklı faillere "canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme" ve "neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence" suçlarını yöneltti. Savcılık, suç Yunanistan'da işlendiği için dosyayı bir üst yazıyla Adalet Bakanlığına Ocak 2023'te devrederek Yunanistan'a göndermesini istedi.

ADALET BAKANLIĞINA TESLİM EDİLEN DOSYADAN AYLARDIR HABER YOK
Ancak dosyanın o tarihten bu yana akıbeti bilinmiyor. Dosyanın takibini yapan Legal Centre Lesvos Yunanistan'da dosyaya ulaşamazken, Çağdaş Hukukçular Derneği de Türkiye'de erişemiyor. Büyüksu ailesi ise katledilen Barış Büyüksu'nun faillerinin yargılanmasını istiyor.

'SABAHA KADAR İŞKENCEDEKİ BÜYÜKSU'NUN ÇIĞLIKLARI DUYULDU'
Dosyanın Türkiye ayağını takip eden ÇHD avukatlarından Nergis Tuba Arslan, ETHA'ya konuştu. "Çocuk ve kadınların da olduğu 15 Filistinli ile birlikte Yunanistan KOS adasına çıkan Barış Büyüksu, Yunan polis güçlerince gözaltına alınıyor. Resmi kaydı yok. Gözlerini kapatıp gözaltı birimine götürüyorlar. Sabaha kadar elektrik, çırılçıplak bırakılmak olmak üzere sistematik işkence görüyor. Onunla aynı botta olan ve Yunanistan'a çıkan 15 Filistinli de çocuklar da dahil aynı gözaltı birimine götürülüyor ve yan odada bekletiliyor. Sabaha kadar Barış Büyüksu'nun işkencede çığlıklarını duyuyor. Aslında onlar da işkence mağduru" dedi.

'İSTANBUL ATK İŞKENCEYLE ÖLÜMÜ RAPORLUYOR'
20 Ekim 2022'de gözaltına alınan kişilerce sahil güvenliğe teslim edildiğini, oradan "can salı" denilen botla Türkiye'ye geri gönderilen 16 kişinin Turgutreis sahiline çıktığında, Büyüksu'nun bilincinin kapalı ve bir süre sonra hayatını kaybettiğini hatırlatan Arslan, "Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı çok hızlı bir soruşturma yürütüyor; işkenceye dair tanık ifadelerini alıyor, olay yeri inceleme tespit yapıyor, kameraların çekimleri dair birçok tespit yapılıyor. İlk otopsi sonucu İstanbul Adli Tıp Kurumuna (ATK) gönderiliyor, ATK da işkence sonucunda yaşamını kaybettiğini raporluyor. Raporda, 'genel beden travmasına bağlı yaygın kırıklar, iç kanama; maruz kaldığı travmayla arasında illiyet bağı vardır' diyor" ifadelerini kullandı.

'DOSYA YUNANİSTAN'A GÖNDERİLMEK ÜZERE BAKANLIĞA VERİLDİ'
Bu aşamaya kadar Türk yargı makamlarının hızlı ve etkin hareket ettiğine dikkat çeken Arslan, ocak ayında dosya Adalet Bakanlığına teslim edildikten sonrasını aktardı: "Failler Yunanistan'da olduğu ve suç orada işlendiği için iki devletin adli yardımlaşma denen mekanizmayı işletmesi gerek. Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı dosyanın tamamını Yunancaya çevirip, üst yazıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor, 'soruşturmayla ilgili Yunanistan'daki yetkili adli birimlerle işbirliği içinde çalışmak istiyorum' diyor. Ancak sonrasını bilmiyoruz.

'YUNANİSTAN'DA DA TÜRKİYE'DE DOSYAYI KABUL ETMİYOR'
"Dosya tamamen arafta! Yunanistan Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı 'dosya bizde değil, bize gelmedi, hiç ulaşmadı' diyor. Aileye ve Yunanistan'daki meslektaşlarımıza, 'Barış Büyüksu isimli kayıt yok, topraklarımıza sınırlarımıza girdiğine dair tespit de yok'  diyor. Adalet Bakanlığı da bize diyor ki, 'biz Yunanistan'a gönderdik, bize yanıt gelmedi.'

'EGE VE AKDENİZ MEZARLIĞA DÖNÜŞTÜ'
Yunanistan'da dosyayı takip eden avukatlarla birlikte elleri kolları bağlı kaldıklarını dile getiren Arslan, devletlerin iki yüzlü göçmen politikalarına dikkat çekti ve devam etti: "Göç ve göçmenlere uygulanan muamele konusunda ülkemiz dahil birçok ülke, devlet iki yüzlü politikalar izliyor. Bunun altını çizmek gerek. Barış Büyüksu dosyası, örnek olması konumunda kıymetli. Binlerce göçmenin, bu kadar yoğun göç dalgasının yaşandığı coğrafyada kimliği tespit edilmediği için kimsesizler mezarlığına gömülen kaç kişi olduğunu bilmiyoruz. Yasa dışı yollarla geri itilen, kendi ülke topraklarına girmesin diye sınır karakolluğu yapan Yunanistan, İtalya gibi ülkeler sonucu Ege ve Akdeniz Denizi  mezarlığa dönüşmüş durumda."

'PAZARLIK SONUCU GÖÇ YUMULUYOR'
Durumun tamamen sınıfsal olduğunun altını çizen Arslan, devletlerin AB ile ticaret, ekonomik yönden kendilerine fayda sağlamak için sürekli pazarlık içinde olduğunu söyledi. Arslan, "Geri gönderme anlaşmaları sonucu katletmelere, işkencelere, insanlık dışı muamelelere göz yumduğunu biliyoruz. Üstü kapalı bir anlaşma olduğu çok açık. Yoksullar, ötekiler, politik göçmenler, tehlike altılndakilerin hiçbir şekilde can güvenliği yok. TC. kendi vatandaşı olmasına rağmen yok sayıyor. Kayıt dışı olsun olmasın yurttaşına sahip çıkması, hukuken hesap sorması gerekir. İşlemin kendisi hukuka aykırı, insanlık dışı muamele. CPT raporlarında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3. maddesine atıfla işkence tanımlanıyor. AB kendi refahı ve ağız tadının bozulmaması için sınırdaki ülkeleri teşvik ediyor, işlenen ağır suçlara, insanlık dışı muamelelere göz yumuyor" dedi.

'TÜM İNSANLIĞIN MESELESİ'
Türkiye'nin pazarlıkları ve elde edeceği çıkarları nedeniyle göç etmeye çalışan insanların maruz kaldığı muameleye göz yumduğunu söyleyen Arslan, "Bunun tüm insanlığın, hepimizin bir meselesi olduğunu fark etmek, olabildiğince yüksek sesle dur dememiz gerek. İki yüzlü göç politikaları teşhir etmek gerek. Barış Büyüksu, hayatını zamanaşımı bile olmayan bir suçla kaybetti, tespit edildi. Türkiye'nin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tespit edildi ama ocak ayından bu yana bir yıla yaklaştı dosya kayıp, bunun peşine düşmeleri gerek."

'HERKESİN YÜKSEK SESLE DOSYANIN NEREDE OLDUĞUNU SORMASI GEREK'
Barış Büyüksu'nun ailesinin adalet arayışının sürdüğünü dile getiren Arslan, faillerin tespit edilmesini, yargı önüne çıkarılmasını ve cezalandırılmasını istediklerini aktardı. Barış Büyüksu dosyasının göçmenlerin maruz kaldığı uygulamalara karşı önemli, sembolik bir dava olduğunu vurgulayan Arslan, son olarak şunları söyledi: "Barış Büyüksu için giriştiğimiz Türkiyeli ve Yunanistanlı avukatlar olarak tüm kamuoyundan beklentimiz daha yüksek sesle Barış Büyüksu dosyasının nerede olduğunun sorulması. Hukuk mücadelemizi yürütmek için çabamız baki, bunun daha yüksek sesle sorulmasını, muhataplarına Türkiye ve Yunanistan devletlerini sorulmasını, gündemleştirilmesini istiyoruz."