30 Eylül 2024 Pazartesi

'İşkenceyi önlemek devletlerin yükümlülüğüdür'

26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Günü'ne ilişkin açıklama yapan TİHV ve İHD, devletlere işkenceyi önleme yükümlülüklerini hatırlattı. İnsan hakları örgütleri ayrıca işkenceye karşı dayanışma ve mücadele çağrısı yaptı.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD), 26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Günü'ne ilişkin İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Van’da açıklama yaptı.

'HAPİSHANELER SALGINLA ÜLKENİN EN RİSKLİ MEKANI HALİNE GELDİ'
İHD İstanbul Şubesi ve TİHV İstanbul Temsilciliği, dernek binasında açıklama yaptı. Açıklamaya TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı, İHD İstanbul Şube Başkanı Gulseren Yoleri, SES ve Tabipler Odası üye ve yöneticileri katıldı.
 
TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı, günün önemine değinerek, insan hakları savunucuları olarak ülkedeki hak ihlallerini görünür kılınması için mücadele ettiklerini söyledi. İşkenceye karşı dayanışmanın bu yılki önemin farklı olduğuna dikkati çeken Fincancı, 30 yıl önce TİHV’in Yönetim  Kurulu Başkanı Yavuz Önen’in “ateşin düştüğü yerdeyiz” söylemini hatırlattı. Fincancı, bu sözün hala Türkiye’de geçerli olduğunu belirterek, izlenen politikalar ve açığa çıkan işkenceye karşı mücadele edeceklerinin mesajını yineledi.

İHD İstanbul Şube Başkanı Gulseren Yoleri ise, günün dünyada insan hakları savunucuları açısından özel ve önemli bir gün olduğunu vurgulayarak, işkencenin hâlen dünyanın pek çok ülkesinde devletler tarafından toplumlara karşı insanlık dışı bir cezalandırma ve yıldırma aracı olarak kullanıldığına dikkat çekti. 

TÜRKDOĞAN: İŞKENCESİZ BİR DÜNYA MÜMKÜN
Ankara'da da İHD Genel Merkezi'nde düzenlenen toplantıya, İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve TİHV Yönetim Kurulu Üyesi Nihat Bulut ile dernek ve vakıf yöneticileri katıldı. "İşkencesiz bir dünya mümkün" diyen İHD Eş Genel Başkanı Türkdoğan, "Suriye'nin kuzeyi ve Irak Federe Kürdistan bölgesinde yapılan bombardımanda sivil ölümleri yaşandığı yönde haberler geliyor. Yeni Roboskiler yaşanmasının önüne geçilmesi gerekiyor, Türkiye operasyonlarını durdurmalı" çağrısı yaptı.

Türkiye'de işkencenin olmadığını söylemenin yanlış olacağını belirten Türkdoğan, "Demokratik bir toplumun temelini oluşturan ve Anayasa tarafından da teminat altına alınmış olan toplanma ve gösteri yapma özgürlüklerini kullanarak yürüyüş yapan HDP'lilere ve baro başkanlarına yöneltilen zalimane ve utanç verici kolluk şiddeti de bu durumun en güncel örneklerini oluşturmaktadır" diye belirtti.

TİHV ve İHD'nin Ankara ve İstanbul Şubelerinde düzenlenen basın açıklamasında, işkenceyi önleme ve durdurma yükümlülüğünün önce devletlere ait olduğunu vurguladı ve şu talepleri sıraladı:

"İşkencenin ülkemizde bu boyutta olmasının en temel nedeni işkence yasağının mutlak niteliği ile bağdaşmayan çok ciddi bir cezasızlık kültürünün varlığıdır. Her şeyden önce sıradan bir kural haline getirilmeye çalışılan cezasızlık politikalarına son verilmelidir.

Her düzeyde yetkililer işkenceyi ve işkenceciyi öven, teşvik eden söylemlerden vazgeçmeli, uluslararası mekanizmaların tavsiyeleri doğrultusunda işkence uygulamaları kamuya açık bir şekilde kesin olarak kınanmalıdır.

Gözaltı koşullarında usul güvenceleri eksiksiz olarak uygulanmalıdır.

Gözaltı süreleri kısaltılmalıdır.

Mevcut Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) kaldırılmalı OPCAT ve Paris İlkelerine uygun tümüyle bağımsız bir ulusal önleme mekanizması oluşturulmalıdır.

İşkencenin belgelenmesi ve raporlandırılması bir BM belgesi olan 'İstanbul Protokolü' ilkelerine göre yapılmalıdır.

İşkenceye ilişkin iddialar hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulmalı, bağımsız heyetlerce araştırılmalı, adli yargılama süreçlerinin her aşamasında uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun davranılmalıdır. Ancak şunu da hatırlatmak isteriz ki, insanlık onuruna sahip çıkmak ve işkenceyi önlemek aynı zamanda tüm toplumun da sorumluluğudur. İnsan ve yurttaş olmak için, bizi toplum yapan müşterek bağı korumak için işkencenin yol açtığı acıları görmek ve dayanışmayı büyütmek zorundayız."

DİYARBAKIR: İŞKENCEYİ ÖVMEKTEN VAZGEÇİLSİN
Diyarbakır'daki 5 hak örgütü TİHV Temsilciliği binasında açıklama yaptı. Açıklamaya, TİHV Temsilciliği, İnsan Hakları Derneği (İHD) Şubesi, Diyarbakır Tabip Odası, Diyarbakır Barosu ve Diyarbakır Hak İnisiyatifi üyeleri katıldı.

İşkencenin cumhuriyet tarihi boyunca sistematik bir devlet pratiği olarak varlığını koruduğunu belirten TİHV Diyarbakır Temsilciliği Başvuru Hekimi Elif Turan, "Ancak ekonomiden toplum sağlığına kadar ülkenin tüm meselelerini güvenlik sorunu haline getiren mevcut siyasal iktidarın baskı ve kontrole dayalı yönetme tarzı sonucu günümüzde tüm ülke adeta işkence mekânı haline gelmiştir" diye ekledi. Turan, "Keyfilik, bilinçli ihmal gibi sebeplerle usul güvencelerinin ihlal edilmesi, gözaltı sürelerinin uzunluğu, izleme ve önleme mekanizmalarının işlevsiz kılınması ya da bağımsız izleme ve önlemenin hiç olmaması sonucunda resmi gözaltı merkezlerinde işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarında ciddi bir artış görülmektedir" dedi.

İşkence ve diğer kötü muamele uygulamalarının en çok yaşandığı cezaevlerinin koronavirüs salgını nedeniyle en riskli mekânlar halini aldığına işaret eden Turan, "Anayasa başta olmak üzere hiçbir kural ve normla kendine sınırlandırmak istemeyen siyasal iktidar, uluslararası mekanizmaları, onların yaptığı eleştiri ve uyarıları da dikkate almamakta, işkenceyi önlemeye yönelik iyileştirmeleri yapmamaktadır" ifadelerini kullandı.

VAN
İHD Van Şubesi ve TİHV Van Temsilciliği ortak açıklama yaptı. İHD Van Şube binasında düzenlenen açıklamaya İHD Van Şube Başkanı Murat Melet ile TİHV Van Temsilcilisi Sevim Çiçek katıldı. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Van Şubeler Platformu ile Van-Hakkari Tabip Odası da açıklamaya destek verdi.