23 Eylül 2024 Pazartesi

İşkenceyi anlattığı için yargılanan Öztürk'ün 2. duruşması yarın

Aylarca gördüğü sistematik işkenceyi anlattığı kitabı nedeniyle yargılanan Ayten Öztürk, yargının sanki işkenceden bahsetmemiş gibi davrandığını söyledi. İşkence sırasında güç aldığı ölümsüzleşenlere kitapta yer verdiği için yargılandığını belirten Öztürk, "Yaşadıklarımla başkasına 'senin de başına gelir' mesajı vermek istiyorlar" dedi. İşkenceye karşı ve gizli işkence merkezlerinin açıklanarak, kapatılması için mücadeleyi sürdüreceğinin altını çizen Öztürk, yarınki duruşmasına çağırdı.

Aylarca maruz kaldığı işkenceyi anlattığı için "örgüt propagandası" iddiasıyla yargılanan Ayten Öztürk'ün, 7 Kasım'da İstanbul Adliyesinde 2. duruşması görülecek. Öztürk'ün yargılanmasına suç gösterilen başlıca nedenlerden biri ölümsüzleşen ablası, abisi ve yengesini anması. "İşkencede onları düşündüm, dayandım" diyen Öztürk'ün bu sözleri aslında ona uygulanan sistematik işkencenin nedenini de aktarıyor.

879 GÜNDÜR EV HAPSİNDE
2018 yılında Lübnan Beyrut Refik Hariri Havaalanından kaçırılan Öztürk, özel bir uçakla Türkiye'ye getirildi. Ankara'da gizli bir işkencehanede altı ay boyunca her türlü sistematik işkenceye maruz kaldı, bedeninde açılan 898 yara iziyle boş bir araziye bırakıldı. Tanınmaz hale gelen Ayten Öztürk buradan da TEM polisleri tarafından gözaltına alındı, 3 buçuk ay tutsak kaldı. Tahliye edildiği gün hapishane kapısından gözaltına alınan Öztürk, bir gece nezarette bekletildi. Bir itirafçının yalan beyanları doğrultusunda iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Yargıtay henüz cezayı onaylamadı ancak Öztürk, 879 gündür ev hapsinde. Evi sık sık özel harekat polisleri tarafından basılan Öztürk psikolojik işkenceye maruz kaldığı gibi polisler tarafından "sıra sana da gelecek" diyerek tehdit ediliyor.

Ayten Öztürk, maruz kaldıklarını bir kitapta aktardı. İstanbul Adliyesi 28. Ağır Ceza Mahkemesinde "örgüt propagandası" iddiasıyla davası görülen Öztürk, yarın ikinci kez hakim karşısına çıkacak. ETHA'ya dava sürecini aktaran Öztürk, iddianamenin içeriğine ilişkin şu bilgileri verdi: "Mahir Çayan'ın 'Adalılar' şiiri, Grup Yorum'un şarkıları, arkamda Grup Yorum üyesi İbrahim ve Helin'in fotoğraflarının olduğu bir fotoğrafım 'suç' olarak iddianamede yer alıyor."

'ÖLÜMSÜZLEŞEN ABİM, YENGEM VE ABLAMI ANMAM SUÇ GÖSTERİLDİ'
Burada bir ayrıntıya dikkat çekiyor Öztürk: "Savcı ilk duruşmada mütalaa verdi. Mütalaada; "Abim '94 yılında Mersin'de bir arkadaşıyla kaldığı evde katledildi, yengem 19 Aralık'ta diri diri yakılan altı kadından biri, ablam ölüm orucunda ölümsüzleşti. Onlarla ilgili 'şehit' ifadesi kullanmam kitapta, onlara kutsal misyon biçmem suç sayıldı. Onlara göre onlar örgüt üyesi. Bu nedenle onlarla bu şekilde ifadelerin yer alması propagandaya giriyormuş."

'DİRENME GÜCÜ VERENLERDEN YARGILANDIM'
Kitap hakkında açılan soruşturmada işkenceyi anlatmış olmasına rağmen işkenceden bahsedilmediğini kaydeden Öztürk, "Sanki ben işkenceyi anlatmamışım gibi. Gizli bir işkencehaneden bahsetmemişim gibi işkence görmezden gelinmiş. İşkencede bana direnme gücü veren konulardan yargılandım. Ben işkencede hep onları, yüzünü düşündüm, onları unutmamaya çalıştım, onlarla konuştum. Onlardan güç almam sorun oldu. Aslında şunu diyorlar, direnmeyeceksin, işkence görebilirsin ama en yakınların dahi olsa onlarla ilgili düşünceye sahip olamazsın. Abimin katledilmesine ilişkin 'o gün çatışmaya girdi' diye ifade ediyor savcı, yengemi için de 'o da çatışmaya girdi' diyor, ablam onlara göre zaten örgüt üyeliğinden ceza aldı. Onları savunmamam isteniyor" dedi.

'ONLAR BENİM İÇİN ÇOK DEĞERLİLER'
Kendisinin de 19 Aralık'ta Ümraniye Hapishanesinde katliama tanıklık ettiğini aktaran Öztürk, şehitliğin bir diğer anlamının şahit olmak olduğunu belirtti. Öztürk, şöyle açıkladı: "Ölen insanlar halkı, vatanı için yaptıklarından dolayı, kendi canlarıyla şahit oldular. Ben de onları tanıyan insan olarak şahitlik ettim. Onlar benim için çok değerliler."

İlk duruşmada mahkemenin on kişi sınırı koyduğunu ve gazeteciler başta birçok kişinin salona giremediğini söyleyen Öztürk, duruşmadan çıkınca insanların merak ettiğini ve nasıl geçtiğini sorduğunu aktardı. "Nasıl geçtiğini anlatırken engel olmaya çalıştılar. Mümkün oldukça sesimi duyurmaya çalıştım" diyen Öztürk, ilk duruşmada hakkında ceza istenerek işkencenin savunulduğunun altını çizdi.

'YAŞADIKLARIMLA BAŞKALARINA MESAJ VERMEK İSTİYORLAR'
2. duruşmada karar çıkmasını beklediklerini dile getiren Öztürk, şu ifadelerle devam etti: "Yarınki duruşmada yan yana olmak şu bakımdan önemli. İşkence artık rutine döndü, ülkemizde işkenceye maruz kalmayan kimse kalmadı; gazeteciler, kayıp yakınları, milletvekilleri, gençler. Son birkaç haftadır her gün devrimcilere dönük operasyon düzenleniyor, işkencede burnu, kafası kırılan oluyor. İşkence başta devrimcilere yapılıyor evet ama şu an bütün halka gözdağı verilmek isteniyor. Bana açılan davayla da bunu yapmak istiyorlar. Yaşadıklarımla başkasına 'senin de başına gelir' diye mesaj vermek istiyorlar. Bu korkunun yaratılmak istenmesine karşı, susmamak için birlikte olmalıyız. İşkence gerçekten insanlık suçu ve kabul edilemez. İşkenceyi anlatanlar değil işkenceciler yargılansın, gizli işkence merkezleri açıklansın demek için yarın orada olmalıyız."

'İŞKENCEYE KARŞI MÜCADELEM SÜRECEK'
İlk duruşmada yanında olanlara teşekkür eden Öztürk, önünde sonunda mutlaka gerçekler ortaya çıkacak. İşkence karşı ve işkence merkezlerinin açıklanması için mücadele sürecek" dedi.