25 Eylül 2024 Çarşamba

'İşgal saldırısı başlatamayan sömürgeci rejim suikast saldırılarını sürdürecek'

Sömürgeci Türk burjuva devletinin QSD Komutanı Mazlum Ebdi'ye yönelik suikast girişimini yorumlayan Marksist Teori Dergisi yazarı Hüseyin Yeter, seçim öncesi Rojava'ya yönelik işgal saldırısı olasılığının düşük olduğuna işaret etti. ABD ve Rusya'dan işgal saldırısı için onay alamayan Türk burjuva devletinin bu tür suikast saldırılarını sürdüreceğini söyledi.

Özgür TV'de yayımlanan Özgür Yorum programına katılan Marksist Teori Dergisi yazarı Hüseyin Yeter, Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdi'ye (Mazlum Kobanê) yönelik suikast girişimi, Türk devletinin bu saldırılardaki hedefini ve seçimlerle bağlantısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Nisan ayının başından itibaren Süleymaniye'de arka arkaya bazı gelişmeler olduğunu, iki helikopterin düştüğünü, arkasından hava sahasının Süleymaniye havalimanına kapatıldığını hatırlatan Yeter, bu gelişmeleri Mazlum Ebdi'ye yönelik suikast girişiminin takip ettiğini söyledi. Faşist rejiminin Kürdistan'daki özgürlük mücadelesine yönelik sömürgeci, soykırımcı, intikamcı, inkarcı kirli bir politika izlediğini vurgulayan Yeter, bu politikanın sadece Kuzey Kürdistan'a değil Kürdistan'ın dört parçasına yönelik olduğunu kaydetti.

'KÜRTLERİ BİRBİRİYLE SAVAŞTIRARAK ULUSAL İRADELEŞMENİN ÖNÜNE GEÇİLMEK İSTENİYOR'
Rojava'ya yönelik işgal saldırılarını hatırlatan Yeter, "Sömürgeci burjuva devlet, Kürt halkının bu tarihsel süreçte ulusal iradeleşmesi, ulusal işbirliği çabalarının karşısında yer alarak Kürtleri kendi içinde bölerek, saflaştırarak hatta mümkünse savaştırarak önüne geçmeye çalışıyor" dedi.

Ulusal birlik kapsamında YNK Başkanı Bafil Talabani'nin QSD ve PKK'yle geliştirdiği yurtsever eğilimler taşıyan ilişkilere işaret eden Yeter, Talabani'nin Rojava ziyareti ve Newroz'da yaptığı açıklamanın sömürgeci faşist rejimi ve KDP'yi rahatsız ettiğini söyledi.

Sömürgeci Türk burjuva devletinin içte olduğu gibi dışta da kamplaştırma, bölme, savaştırma taktiği izlediğini belirten Yeter, halkları savaştırma politikalarını Libya'da, Kafkasya'da uyguladığını, benzer bir durumun Ermenistan-Azerbeycan savaşında görüldüğünü kaydetti.

'SEÇİM ÖNCESİ ROJAVA'YA İŞGAL SALDIRISI İHTİMAL DIŞI'
Mazlum Ebdi'ye yönelik suikast girişimini, İsrailvari, Amerikanvari yöntemler olarak nitelendiren Marksist Teori dergisi yazarı Hüseyin Yeter, benzer saldırılara MLKP'nin MK üyeleri Bayram Namaz ve Zeki Gürbüz'ün yanı sıra komutanlarına yönelik saldırılara tanıklık edildiğini aktardı. Seçim öncesi Rojava'ya yönelik yeni bir işgal saldırısının imkansız olmadığını ancak uzak bir ihtimal olduğunu kaydeden Yeter şunları söyledi: "Bunun birinci nedeni; ABD buna kırmızı kart gösteriyor. Bu işgale karşı olduğunu açıkça ortaya koydu. Zaten ABD, Bafil Talabani ile sömürgeci rejim ve KDP arasındaki ilişkilerin gerilmesi bunu gösteriyor. İkincisi Rusya dörtlü masa çalışması yapıyor. Esad, görüşmemiz için sömürgeci rejimin askeri olarak Suriye'den çekilmesi gerekir demesine rağmen Rusya İran, Suriye ve Türkiye'nin katıldığı bu toplantılara devam ediyor. Bu toplantılar devam ederken Rusya'nın da böyle bir işgale yeşil ışık yaktığını söyleyemeyiz. Geriye bugüne kadar sürdürdüğü bu suikastları sürdürmek kalıyor. Seçim sürecinde işgali yapamayan yenilgi sürecindeki AKP-MHP faşist rejimi bu suikastlara yönelecektir. Bunun planlarını yapacaktır. İlk yönelimi Mazlum Kobanê'ye yönelik oldu. Orada ABD askerleri olduğu için direkt konvoy hedeflenmedi. Ama bunu devam edecekler, denemeleri sürecek. Saldırının güncel hedefi, amacı, seçim öncesinde mümkünse bir rüzgar, hamle ortaya çıkarmaktı."

KDP-YNK ilişkisine tarihsel olarak bakarak bir değerlendirme yapan Yeter, bir dönem brakuji biçimde bir iç savaş sürecinden geçildiğini, karşılıklı güvensizliğe dayalı olduğunu söyledi. Yeter, saldırının ardından Güney Kürdistan hükümet Sözcüsü Codyar Adil'in yaptığı suikastın Mazlum Ebdi'ye yönelik olduğu şeklindeki açıklamasını hatırlattı. Daha hiç kimse bir şey bilmeden Codyar Adil'in böyle bir açıklama yapmasının pek çok soruya neden olduğunu kaydeden Yeter, KDP'nin Güney Kürdistan'da ya da Rojava'da Türk devletine istihbarat bilgisi sunduğunu hatırlattı.

'KDP ULUSAL İRADELEŞMEYE MESAFELİ'
KDP'nin Kürt ulusunun iradeleşmesi, ulusal kongre örgütlemesine mesafeli durduğunu, katıldığı toplantılarda da ulusal kongreyi engellediğini söyleyen Yeter, KDP'nin Türk burjuva devletiyle kurduğu iktisadi, siyasi işbirliğinin derinleştiğine, kopmaz bir bağ oluştuğuna dikkat çekti. "Bunu Zap-Metîna sürecinde gördük" diyerek sömürgeci Türk devletinin gerilla alanlarına yönelik saldırıların istihbaratını KDP'nin sağladığını hatırlatan Yeter, Kürdistan Bölgesi Başkan Yardımcısı Kubat Talabani ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan görüşmesine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.

Irak hükümeti ile Güney Kürdistan yönetimi arasında çelişkiler olduğunu, KDP ile YNK arasında çelişki ve çatışmalar yaşandığını hatırlatan Yeter, ABD ve Türk burjuva devletinin bunlara müdahil olmaya çalıştığını söyledi. Talabani ile Fidan arasındaki görüşmelerin ayrıntılarını bilmediklerini belirten Yeter, "Ama şunu söyleyebiliriz Garê'den götürülen iki MİTçinin Süleymaniye'de yakalanması, yine düşen iki helikopterin Süleymaniye yakınlarında olması, Bafil Talabi'nin 2023 Newroz'una mesaj göndermesi, yani ulusal iradeleşme ve Kürdistan'ın dört parçasında Kürt halkının çıkarları ve iradeleşmesi üzerindeki açıklamaları sömürgeci faşist rejimi de KDP'yi de rahatsız etmiştir" diye konuştu.

Önümüzdeki süreçte YNK ile KDP arasındaki gerilimin iç çatışma düzeyine varmasının bugünkü koşullarda zor olduğunu aktaran Yeter şu değerlendirmelerde bulundu: "Bafil Talabani'nin işbirliği içerisine girmeye çalıştığı Kürt özgürlük hareketi (PKK) ve Suriye demokratik güçlerinin varlığı, ABD'li güçlerle ilişkilerinin olması, ortak resim vermeleri, bunu zorlayan boyuttur. Bunu sömürgeci faşist Türk devleti de görüyor. KDP de görüyor.
İkincisi Kürt halkı artık brakuji, iç savaş çatışmalarından bıktı. Hangi gerekçeyle olursa olsun bunun karşısında tepkilerini ifade edecekleri ortada. Oradaki politik özneler bunu görüyor.
Üçüncüsü KDP'nin teşhir olması. Son yıllarda özellikle Türk sömürgeci rejimi ve diğer emperyalist güçlerle dolar üzerinden kurduğu iktisadi ilişki ve toplumun yoksullaşması KDP'nin teşhir olmasına, kitleler üzerindeki etkisinin zayıflamasına yol açtı. Bu gerginlik sürer. Ama bunun brakuji ve çatışma düzeyine ulaşması uzak bir ihtimaldir."

Kürdistan'ın dört parçasında tarihsel ve siyasal önemli fırsatlar ortaya çıktığını, önemli mevziler elde edildiğini, ancak bazı mevzilerin de kaybedildiğini söyleyen Yeter, İran ve Rojhilat'ta süren halk isyanını, Kürt halkının DAİŞ'e karşı verdiği mücadeleyi, kadınların özgürlük mücadelesini hatırlattı. Kürdistan'daki parti ve örgütlere bu mücadelelerden doğan fırsatları, ulusal bilinç, iradeleşme yolunda değerlendirmeleri sorumluluğunu hatırlatan Yeter, bunun Kürdistan'ın makus tarihini değiştireceğini vurguladı.