1 Ekim 2024 Salı

İrfan Bilgin: Nefesimizi solana kadar mücadele edeceğiz

Kayıp yakınları gözaltında kaybedilişinin 26. yılında Kenan Bilgin için adalet istedi. Tanıklarla işkence gördüğü ve kaybedildiği kanıtlanmasına rağmen devletin hâlâ reddettiği Kenan Bilgin için mücadeleden vazgeçmeyeceklerini kaydeden kardeşi İrfan Bilgin, "Annesi Fincan Kiraz'a sözümüz var. Kenan'ı 10 yıl umudunu kaybetmeden bekledi, son nefesimize kadar mücadele edeceğiz" dedi. 

Cumartesi Anneleri 806. hafta eylemini, gözaltında kaybedilişinin 26. yılında Kenan Bilgin için düzenlendi. Basın açıklaması Covid-19 nedeniyle bir kez daha online gerçekleşti.

Bilgin ailesi adına Kenan Bilgin'in kardeşi İrfan Bilgin, ağabeyinin ardından yürüttükleri mücadeleyi hatırlattı. Bilgin, 90'lı yıllarında gözaltında işkencelerin, kaybetmelerin sistematik ve yoğun yaşandığı bir dönem olduğunu belirtti. Kenan Bilgin'in de 1994 yılında gözaltında alınmasının ardından yetkililerin, "Kenan'ı biz almadık, herhangi bir bilgimiz yok" yanıtını verdiğini söyleyen Bilgin, "Birlikte gözaltına alınan 11 kişi, TEM'de işkence gördüklerini, konuştuklarını kendilerine 'Beni hâlâ kayıt altına almadılar, kaybedecekler' dediğini mahkemede tanıklık yaparak anlatmalarına rağmen mahkeme dikkate almadı, azarladı" dedi.

'KENAN'IN ANNESİ FİNCAN BİLGİN'E SÖZÜMÜZ VAR'
Tüm çabalarına rağmen dosyanın sümen altı edildiğini kaydeden Bilgin, şöyle devam etti: "Biz kayıp yakınları olarak nefesimiz solana kadar, bu insanları işkenceyle katleden devletten hesap sormaya devam edeceğiz. Dosyamız onların 'kapandı' demesiyle kapanmayacak, sorumluların yargı önüne çıkarılması ile kapanacak. Kenan Bilgin'in annesi Fincan Bilgin'e sözümüz var. O gözü açık gitti, on yılı Kenan'ı beklemekle geçti. Umudunu yitirmedi Kenan gelecek diye. Bu annelerin bize yüklediği sorumluluğu yaşıyoruz. Nefesimizin sonuna kadar mücadele edeceğiz."

TARHAN: 26 YILDIR SÖYLEDİM YİNE SÖYLÜYORUM 'TANIĞIYIM'
Kenan Bilgin'in gözaltına alındığı, işkence gördüğü ve kaybedildiğine dair tanıklardan biri de Cavit Naci Tarhan. 26 yıldır tanıklığını her yerde dile getirdiğini vurgulayan Tarhan, "Sesimizin en son noktasına kadar yüksek perdeden 'Ben tanığım' diye bağırdım. Ve bu tanıklıklar maalesef ilgili makamlarda, yerlerde ses bulmadı, karşılık bulmadı, gizli tanıklarla insanlara ceza veren, belediye başkanlarını görevden alan bir anlayış hakim. Onun için bir kez daha 26. yılında Kenan Bilgin'in tanığıyım ve onun bütün süreçlerine, her şeyine tanık olmuş bir insanım. Bundan dolayı onun gözaltında kaybedildiğini dile getirdim. Katledildiğini, yok edildiğini dile getirmek insani bir görevdir. Bir kez daha söylüyorum, bir kez daha dile getiriyorum, 'ben tanığım'. Lütfen herkes duysun ve dinlesin" diye konuştu.

Bilgin'i Ankara TEM'de gören 11 kişinin dışında bir de Avukat Murat Demir'in olduğunu dile getiren Bilgin ailesinin avukatı Kamil Tekin Sürek de bu 12 kişinin Kenan Bilgin'in tuvalete ya da işkenceye götürülüp getirilirken, adını haykırdığını ve kaybedilmek istendiğini söylediği aktardıklarını belirtti. Tanıkların bu beyanlarını savcılık açtığı soruşturmada ciddiye almadığını söyleyen Tekin, "Tanıklar 'terör örgütü üyesi, Türk devletini kötülemek için böyle söylüyor' dedi. Dolayısıyla soruşturma ilerletilemedi" ifadelerini kullandı.

AV. TEKİN: DEVLETİN TANIKLIĞI ÇOK SAYIDA AÇIK VERDİ
AİHM'e başvurduklarını ve mahkemenin Avrupa'da tanık olan Avukat Murat Demir'i dinlediğini, Ankara Emniyeti'ni ve işkence yapılan hücreleri gördüğünü söyleyen Sürek, "Hükümet de dört tanık getirdi mahkeme karşısına, onlar da dinlendi. Devletin tanıklığı çok sayıda açık verdi. Onların verdiği açıklar ve bizim tanıklıklarımızın ifadeleri mahkemeye Kenan Bilgin'in kaybedildiği ihtimali olduğunu ve hükümeti yeterince araştırma yapmadığına dair kanaat getirmesine neden oldu ve Türkiye aleyhine karar çıktı" diye konuştu.

Sürek, devletin hala Kenan Bilgin'in gözaltına alındığını ve işkence gördüğünü kabul etmediğinin altını çizdi ve ekledi: "Ama bizim de mücadelemiz sürüyor. Er geç faillerin bulunması ve yargılanması için elimizden geleni yapıyoruz."

ADLİ VE SİYASİ MAKAMLARA ÇAĞRI: GÖREVİNİZİ YERİNE GETİRİN
806. haftanın basın metnini okuyan Rezzan Karaman, Kenan Bilgin'in gözaltında kaybedilişinin 26. yılında bir kez daha adli ve siyasi makamları göreve çağırdı. Karaman, "AİHM kararları devlet açısından bağlayıcıdır. Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına uymaması, hukukun üstünlüğü ilkesini ağır biçimde ihlal etmesi demektir. Bu ihlale son verin; Kenan Bilgin'in gözaltında işkence ile öldürülmesi ve bedeninin kaybedilmesi ile ilgili etkin bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini sağlama görevinizi yerine getirin" diye konuştu.

Kaç yıl geçerse geçsin Kenan Bilgin ve tüm kayıplar için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini kaydeden Karaman, 107 haftadır hukuksuz bir biçimde kapatılan ve kayıplarla buluşma mekanı olan Galatasaray'dan da asla vazgeçmeyeceklerini kaydetti.

NE OLMUŞTU?
35 yaşındaki Kenan Bilgin, 12 Eylül 1994 tarihinde Ankara Dikmen'deki bir otobüs durağından gözaltına alınarak Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne götürüldü.

Ailesi, avukatları ve İnsan Hakları Derneği Kenan Bilgin'e ulaşmak için girişimlerde bulundu ancak Ankara Emniyeti onun gözaltına alındığını inkar etti. Bunun üzerine on bir tanık Kenan Bilgin'i şubede işkencede gördüklerini kamuoyuna açıkladı ayrıca bununla ilgili savcıya ifade verdi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuran Bilgin ailesi, Kenan'ın bulunmasını istedi. Kenan'ı bulmak, faillere ulaşmak için girişimlerde bulunan Ankara Cumhuriyet Savcısı Selahattin Kemaloğlu'nun görevini yapması engellendi ve Ankara'dan sürüldü.

Soruşturmayı devralan savcı Özden Tönük, tanıkların, polisi ve devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı iddialarda bulunduğunu içeren 3 sayfalık bir rapor yazarak dosyayı kapattı.

İç hukukta sonuç alınamayınca dava AİHM'e taşındı. AİHM yargıçları Ankara'ya gelerek araştırma ve incelemelerde bulundu. Tanıkları, savcıları, polis yetkililerinin ifadelerini aldı. Kenan Bilgin'in tutulduğu gözaltı merkezine giderek tanık beyanlarının mekansal uyumunu kontrol etti. Mahkeme, Kenan Bilgin'in 12 Eylül 1994 tarihinde güvenlik güçlerince gözaltına alındığını; kendisinin 3 Ekim 1994 tarihine kadar güvenlik güçlerinin elinde bulunduğunu; ancak bu konuda hiçbir kaydın tutulmadığını tespit ederek, Türkiye'yi oybirliği ile mahkûm etti.

AİHM, Bilgin ailesinin iddialarının hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar açık olduğunu belirtmesine rağmen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı "Kenan Bilgin'in Ankara Emniyeti'ne bağlı nezarethanelerden birine alındığına dair hiçbir veriye ulaşılamamıştır" demeye devam etti.