1 Ekim 2024 Salı

'İnkar ve cezasızlık değil hakikat ve adalet'

17-31 Mayıs Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası etkinlikleri, İstanbul ve Diyarbakır'da başlarken, kayıp yakınları ve hak savunucuları, devletin suçunu örtbas etmek için cezasızlık politikaları ve zaman aşımına başvurduğuna, mücadele hafızasını taşıyan mekanları ise silmek istediğine dikkat çekti.

17-31 Mayıs Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası'nın açılışı, Cumartesi Anneleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) çağrıcılığıyla Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi önünde yapıldı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Züleyha Gülüm ve Musa Piroğlu ve çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü temsilcinin katıldığı eylemde "Cezasızlık suçun tekrarına yol açar. Cezasızlığa son, adalet istiyoruz" pankartı ve "Yusuf Bilge Tunç nerede", "Unutmak rıza göstermektir, unutmuyoruz", "Hatırlamak, yüzleşmeye ve hesaplaşmaya çağrıdır. Hatırlıyoruz, hatırlatıyoruz" dövizleriyle gözaltında kaybedilip katledilenlerin fotoğrafları taşındı.

Basın açıklamasını okuyan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, her yıl olduğu gibi bu yıl da Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası'nda gözaltında kaybetme suçuna, bu suça imkan yaratan cezasızlık politikalarına, inkar edilen gerçeklere ve kayıplar mücadelesinin önemine dikkat çekeceklerini söyledi. Yoleri son dönemde gözaltında kaybetme suçunun yeniden işlenmeye başlandığına ve kaçırılma, bilinmeyen bir yerde alıkoyma, işkence suçlarının arttığına işaret ederek, kayıplar mücadelesinin bu bağlamda da önemli bir yere oturduğunu dile getirdi.

YOLERİ: GÖZALTINDA KAYIPLAR DEVLET ELİYLE ÖRGÜTLÜ YAPILDI
"Buradayız; çünkü yargı makamları gözaltında kaybetme vakalarında maddi gerçeği açığa çıkarma ve suçun faillerini tespit edip cezalandırmak yerine, gerçeği örtbas etme, failleri cezasız bırakıp adalet talep edenlerin seslerini bastırma ve cezalandırma yönünde bir pratik sergiledi" ifadelerini kullanan Yoleri, gözaltında kaybetmelerin örgütlü ve yaygın bir şekilde gerçekleştiğine ve devletin bu suçu örtbas ettiğine dikkat çekti.

Hak ve adalet yokluğunun yarattığı tahribatların telafisi için geçmişle yüzleşmek ve hesaplaşmak gerektiğini kaydeden Yoleri, devlete seslenerek, "İnsan haklarını ve hukuku yok sayan, kurumları çürüten, adaletsizliği derinleştiren keyfiyetinize son verin" dedi.

Galatasaray Meydanı'nın dört yıldır tüm topluma keyfi bir şekilde kapalı olduğuna işaret eden Yoleri, yasağın ve kayıp yakınlarına dönük yargı tacizinin son bulması çağrısı yaptı. 6 Ağustos 2019'dan beri olan Yusuf Bilge Tunç ve 2 Ekim 2018'de kaybolan Cemal Kaşıkçı'yı hatırlatan Yoleri, gözaltında kaybedildiği devlet tarafından itiraf edilen Cemil Kırbayır dosyasının ise zaman aşımıyla kapatıldığını vurguladı.

'GALATASARAY MEYDANI'NDAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Yoleri, gözaltında kaybetme suçunun yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi ve ilgili uluslararası sözleşmelerin imzalanması gerektiğini dile getirdi ve şöyle devam etti: "Baskı ve yasaklarınız boşuna; bize yaşattığınız cezasızlığı ve adaletsizliği aşmak, hakikate ulaşmak için mücadele etmek insan ve yurttaş olma sorumluluğumuzun gereğidir. Bu sorumluluğumuzu yerine getirmekten vazgeçmeyeceğiz. Kayıplarımızdan ve kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray Meydanı'ndan asla vazgeçmeyeceğiz"

KESKİN: AVRUPA BİRLİĞİ İŞLENEN SUÇA ORTAKTIR
Yoleri'den sonra İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, ülkenin "toplu mezarlar coğrafyasına" dönüştüğünü belirterek, gözaltında kaybetme suçunun 1915'den beri yaygın olarak işlendiğinin altını çizdi. Devletin insan öldürme suçuna zaman aşımı uyguladığını kaydeden Keskin, devlet tarafından ihlal edilen pek çok ulusal ve uluslararası sözleşmeye işaret etti. Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler'in bütün ihlallere rağmen Türkiye'ye yaptırım uygulamadığına işaret eden Keskin, bu kurumların da bütün suçlara ortak olduğunu belirtti.

KIRBAYIR: DOSYA BİLEREK ZAMAN AŞIMINA UĞRATILDI
8 Ekim 1980'de gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır'ın kardeşi Mikail Kırbayır, 12 Eylül faşist darbesi sonrası gözaltına alınan kardeşinin keyfi ve yargısız bir biçimde infaz edildiğini söyledi. "Aradan 42 yıl geçti. Bu zaman süreci içinde hükümetler kuruldu, hükümetler düştü" diyen Kırbayır, güncel iktidarın failleri hala koruduğunu, dosyayı bilerek zaman aşımına uğrattığını ifade etti. Kırbayır, "Her ne olursa olsun biz kayıp yakınları olarak ne kayıplarımızın akıbetini sorgulamaktan vazgeçeceğiz ne de halkımızla, kayıplarımızla buluştuğumuz yer olan Galatasaray Meydanı'ndan vazgeçeceğiz" ifadelerini kullandı.

HANİFE YILDIZ GÖZALTINA ALINDI
Kayıp yakınlarının konuşmalarıyla devam eden eylem, hafta boyunca sürecek eylem ve etkinliklere çağrı yapılmasıyla son buldu. Eylemin sonuna doğru kitleyi abluka altına alan polis, eylemden ayrılan kayıp annesi Hanife Yıldız'ın Süleyman Soylu'ya yaptığı Galatasaray Meydanı'nın açılması çağrısını suç sayarak Yıldız'ı gözaltına aldı. Gözaltına tepki gösteren kayıp yakınları, "Kadının çocuğunu aldınız daha ne istiyorsunuz? Hesabını vereceksiniz" diyerek tepki gösterdi.

Soylu'ya hakaret ettiği iddiasıyla açıklama sonrası gözaltına alındı. İfade işlemleri sonrası serbest bırakıldı. 

DİYARBAKIR
İHD Diyarbakır Şubesi de, kayıp yakınları ve hak savunucularıyla adliye önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eylemde, basın açıklamasını İHD Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz okudu.

Akdeniz, gözaltında kaybetme suçunun hiçbir gerekçeyle haklı çıkarılamayacağını belirterek, Türkiye'de bu suça karşı herhangi bir yüzleşme yaşanmadığına işaret etti. Faillerin cezasızlıkla ödüllendirildiğini ve işlenen suçlara dönük herhangi bir derinlikli inceleme yapılmadığını kaydeden Akdeniz, "Bu cezasızlık politikasından dolayı Türkiye'de kolluk güçleri tarafından işlenen suçlarda özellikle Kürt coğrafyasında sürekli artış yaşanmaktadır. Bu şekilde işlenen suçların cezasız kalması, suçu işleyen kişilerin görevlerine devam etmeleri, hatta terfi ettirilmeleri güven duyulacak bir yargılamanın olmadığını en açık şekilde göstermektedir" ifadelerini kullandı.

'NEWALA KASABA'YI YAPILAŞMAYA AÇMAK İNSANLIK SUÇUDUR'
Devletin gözaltında kayıplara ve katliamlara dönük hafızayı da ortadan kaldırmak istediğini ifade eden Akdeniz, "Binlerce insanımızın bedeninin bu alanlarda bulunan toplu mezarlarda olduğunu biliyoruz. En son Siirt'in Newala Kasaba bölgesinde bulunan toplu mezar bölgesinin yapılaşmaya açılması, insanlık açısından elbette kabul edilebilir bir durum değildir. Bu hafıza mekanları, devletin geçmişte işlediği suçlarla yüzleşmesi için ve bir daha asla dememek için özenle korunmalıdır" dedi.