23 Eylül 2024 Pazartesi

İHD Van Şubesi: Hapishanelerde tecrit ağırlaşıyor

İHD Van Şubesi, bölge hapishanelerine ilişkin raporunu kamuoyuyla paylaşarak, tutsaklar üzerindeki tecridin ağırlaştığını vurguladı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi, Van Yüksek Güvenlikli, Van T Tipi, Patnos L Tipi, Ahlat T Tipi, Iğdır S Tipi, Erzurum Dumlu 1 ve 2 Nolu Yüksek Güvenlikli, Erzurum H ve Kars T Tipi hapishanelerindeki hak ihlalleri raporunu açıkladı. Dernek binasında yapılan basın toplantısında raporu İHD Şube Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Salih Coşkun okudu. 

Tutsakların en temel haklarının dahi askıya alındığını ifade eden Coşkun, tutsaklar üzerindeki tecridin en üst seviyeye çıktığını belirtti.

Tutsakların hapishane koşullarında sosyalleşmesi, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetlerinin önemine işaret eden Coşkun, tutsakların uzun süreli izolasyona maruz bırakılmasına tepki gösterdi. "Pandemi ile birlikte başlayan süreçte mahpusların ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmaması mahpusların içinde bulunduğu tecrit koşullarının ağırlaşmasına neden olmuştur" diyen Coşkun, tutsak ve hükümlülerin dış dünyayla iletişimlerinin de engellendiğini vurguladı.

Tutsakların kitap, dergi, gazete ve mektup haklarının gasp edildiğini vurgulayan Coşkun, bu gaspa derhal son verilmesini istedi.

Tutsaklara dönük sürgün sevklere ve hasta tutsakların durumuna işaret eden Coşkun, tutsak ailelerinin sürgün sevkler sonucu uzak hapishanelere gönderilen tutsaklarla görüşemediğine dikkat çekti. "Hapishanelerde yüzlercesi ağır, binlerce hasta mahpus bulunmaktadır ve hasta mahpusların sağlık hakları sistematik bir biçimde ihlal edilmektedir. Ağır hasta mahpusların infazları durdurulmalı ve derhal tahliye edilmeleri için gerekli işlemler yapılmalıdır" diyen Coşkun, hapishanelerde keyfi disiplin cezalarına da tepki gösterdi.

Coşkun, tutsak ve hükümlülerle yapılan görüşmelerde dile getirilen hak ihlallerini ise şöyle sıraladı:

🔹"Çeşitli ağır hastalıkları bulunan ve bu hastalıklar sebebiyle hastaneye sevk edilmesi gereken mahpusların hastaneye sevklerinin çok güç olduğu, 
🔹Hastaneye sevk edilen mahpuslar, sevk edildikleri hastanelerde doktorlar tarafından kendilerine kötü muamele edildiğini ve gerekli tedavilerin yapılmadığı, 
🔹Mahpuslarla yapılan görüşmelerde birçok cezaevinde aynı koridordaki bazı koğuşların boşaltıldığı, bilinçli olarak yan koğuşlara özellikle tecavüz, istismar suçlarından hükümlü/tutuklu olan adli kişilerin getirildiği, 
🔹Cezaevi personellerinin mahkumlara karşı kışkırtıcı tavır sergiledikleri; neticesinde mahkumların aksi hareketlerde bulunmasını sağlayarak müdahalede bulundukları, provokatif yaklaşımlarla birkaç gün ara ile oda baskınlarının olduğu ve bu esnada eşyalarının tamamının dağıtıldığı, eşyalarına zarar verildiği, arama esnasında arama yapan memurlarca maket bıçakları ile nevresimlerinin kesildiği,
🔹Cezaevinde yeterli doktor ve sağlık personeli bulundurulmadığı, kurum revirindeki doktorların sık sık değişmesi sebebiyle mahpusların tedavi sürecinde aksamalara sebebiyet verildiği, hastane sevklerinin geç yapıldığı, jandarma birimleri tarafından tedavi için hastaneye götürülen mahpuslara tedavi esnasında dahi kelepçe uygulandığı, 
🔹Mahpusların sığamayacağı darlıkta olan tekli ring aracı ile sevklerinin yapıldığı, hastanelerde ve revirde kelepçeli muayenenin yapıldığı, sevk esnasında tacize varan aramalara maruz kaldıklarını, itiraz etmeleri sebebiyle de mahpusların disiplin cezası aldıklarını, 
🔹İlaveten hastaneye sevk halinde ise insan haklarına aykırı bir şekilde ağız içi aramalarının yapıldığı, bu aramayı reddedenlerin hastaneye götürülmediği gibi haklarında disiplin soruşturması başlatıldığı, sürekli ağız kontrolü yapıldığını, kontrollerin çıplak el ile eldiven takılmadan gerçekleştirildiğini, dişlerinin zarar gördüğünü, ağız kontrol usulünün güvenlik önleminden ziyade işkence aracı olarak kullanıldığı, sebeple de gayrı insani bir şekilde yapılan ağız içi kontrol uygulamasına maruz kalmamak amacıyla ağır durumda hasta olanların olmasına rağmen hastaneye gitmek istemedikleri, kaldı ki zaten doğru düzgü bir revir uygulamasının da olmadığı, bundan kaynaklı çok mahpusun ciddi ağız içi ve diş dökülme-çürüme problemi yaşadığı, yapılan kontrollerin amacının dışına çıktığı ve ağız kontrol usulünün görevliler tarafından güvenlik önleminden ziyade işkence aracı olarak kullanıldığı hususları tarafımıza aktarılmıştır."