1 Ekim 2024 Salı

Hüsamettin Yaman ve Soner Gül nerede

Cumartesi Anneleri 892. hafta açıklamalarını kaybedilişlerinin 30. yılında Hüsamettin Yaman ve Soner Gül için gerçekleştirdi. Açıklamada, Hüsamettin Yaman ve Soner Gül dosyası yeniden açılmalı, evrensel hukukun gereğine uygun hüküm kuruluncaya kadar dosya açık tutulmalıdır" denildi.

Gözaltında kaybedilenlerin akıbetini öğrenmek ve faillerin yargılanması için yıllardır mücadele yürüten Cumartesi Anneleri eylemi 892. haftasında. Covid-19 salgınından dolayı bu hafta da online düzenlenen basın açıklamasında, kayboluşlarının 30. yılında Hüsamettin Yaman ve Soner Gül dosyası bir kez daha kamuoyuyla paylaşıldı.

YAMAN: ANILARI ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUM
Hüsamettin Yaman'ın ağabeyi Feyyaz Yaman, kardeşi ve Soner'in kaybolmasının ardından birçok resmi makama başvurduklarını söyledi ve ekledi: "O tarihten bu yana ikisinden de hiçbir haber alınamadı."

Yıllardır yürüttükleri mücadeleye işaret eden Yaman, "Kardeşimin ve Soner Gül'ün anısı önünde saygıyla eğiliyorum" dedi. 

'HÜSAMETTİN YAMAN VE SONER GÜL NEREDE'
Bu haftanın basın metnini Derya Yıldırım okudu. "30 yıldır soruyoruz, Hüsamettin Yaman ve Soner Gül nerede?" diyen Yıldırım, gözaltında kayıp dosyalarının etkin soruşturma yürütülmeden adliyelerin tozlu raflarında zaman aşımına terk edildiğini kaydetti. Bu duruma Hüsamettin Yaman ve Soner Gül dosyalarının örnek olduğunu belirten Yıldırım, "Bizim itirazımız yalnızca sevdiklerimizin bedensel kaybına değil, ülkemizde hukuk devletinin, adaletin ve vicdanın da kaybına dairdir" hatırlatması yaptı.

Uluslararası hukuka göre, gözaltında kaybetme suçuna yönelik soruşturmaların sadece zaman aşımı nedeniyle kapatılmasının etkili soruşturma yükümlülüğünün ve yaşam hakkının ihlali demek olduğunu ifade eden Yıldırım, "Etkili hukuk yollarının fiilen işlemediği koşullarda tüm gözaltında kaybetme dosyalarındaki zaman aşımı kararları kaldırılmalıdır. Hüsamettin Yaman ve Soner Gül dosyası yeniden açılmalı, evrensel hukukun gereğine uygun hüküm kuruluncaya kadar dosya açık tutulmalıdır" dedi.

'VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Yıldırım, kaç yıl geçerse geçsin Hüsamettin Yaman ve Soner Gül için, tüm kayıplar için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 193 haftadır kendilerine yasaklanan kayıplarla buluşma mekânı Galatasaray'dan vazgeçmeyeceklerini yineledi.

NE OLMUŞTU?
22 yaşındaki Hüsamettin Yaman İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencisiydi. Paşabahçe'deki stajını yeni bitirmişti.21 yaşındaki Mehmet Soner Gül ise Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisiydi.

Hüsamettin Yaman 2 Mayıs 1992 cumartesi günü evden çıktı. 4 Mayıs pazartesi günü Ağabeyi Feyyaz Yaman'ı iş yeri telefonundan arayan bir kişi "Hüsamettin, Soner Gül ile birlikte gözaltına alındı. Hayatlarından endişe ediyoruz. Bir an önce emniyete başvurun" dedi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne başvuran Feyyaz Yaman dönemin Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay ile görüştü. Reşat Altay "Biz yapsak, köprünün altına bırakırız, haber de veririz ama bizimle ilgisi yok" dedi.

Yaman ve Gül Aileleri, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve devletin ilgili tüm kurumlarına başvurdu. İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü girişimlerde bulundu. Ancak Hüsamettin ve Soner'in gözaltına alındığı kabul edilmedi. Başvurularını sürdüren Yaman Ailesi 2 yıl boyunca polis takibinde tutuldu.

19 Aralık 2011 tarihinde özel harekât polisi Ayhan Çarkın'ın infazlar ve kayıplarla ilgili itirafları basına yansıdı. Çarkın, yaptığı itirafların bir bölümünde Hüsamettin ve Soner için "Kafalarına birer kurşun sıkmak suretiyle öldürdük. Çerkezköy kırsalına gömdük. Ölürken son sözleri 'İnsanlık onuru işkenceyi yenecek' oldu" dedi.

Bunun üzerine aile avukatları yeniden suç duyurusunda bulundu. Ayhan Çarkın'ın ifadelerine rağmen devlet, suçu etkin bir biçimde soruşturma ve faillere karşı dava açma yükümlülüğünü yerine getirmedi. Ankara - İstanbul arasında gidip gelen dosya zaman aşımına sürüklenerek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla kapatıldı.