30 Eylül 2024 Pazartesi

HDP'den Suruç katliamının araştırılması için önerge

HDP Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, Suruç katliamının araştırılması için Meclis'e araştırma önergesi verdi.

20 Temmuz 2015 tarihinde Suruç'da Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (SGDF) çağrısıyla Türkiye'nin dört bir yanından gelen yüzlerce kişi, topladıkları oyuncaklar ve insani yardım malzemelerini Kobanê'deki çocuklara götürmek için bir araya gelmiş ancak Amara Kültür Merkezi'nde basın açıklaması yaptıkları sırada IŞİD saldırısında 33 düş yolcusu yaşamını yitirmiş, 100'ün üzerinde kişi ise yaralanmıştı.

Suruç katliamı ile ilgili adli ve idari soruşturmalar etkin bir şekilde yürütülmediği için 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara'da yine IŞİD'in yaptığı bir başka katliamda 103 kişi yaşamını yitirdiğini belirten HDP Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, Suruç katliamının araştırılması için Meclis'e önerge verdi.

Öcalan, önergesinin gerekçesinde şu ifadelere yer verdi:
"20 Temmuz 2015 tarihinde Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde, Kobanê'deki çocuklara oyuncaklar ve insani yardım malzemelerini götürmek için bir araya geldikten sonra amaçlarına yönelik Amara Kültür Merkezi'nde basın açıklaması yaptıkları sırada IŞİD terör örgütü tarafından gerçekleştirilen intihar saldırısı sonucu, 33 yurttaşımız katledilmiş ve 100'ün üzerinde yurttaşımız ise yaralanmıştır.

"Suruç katliamından sonra açılan dosya hakkında gizlilik kararı verilmiş, bu kararla katliamın oluş şekli ve failleri kamuoyundan gizlenmeye çalışılmıştır. Örneğin, mahkemeye getirilen görüntülerin 5 saatlik kısmının kesilmiş olması birçok soruyu da beraberinde getirmektedir. Görüntülerin kesildiğinin bilirkişi raporlarıyla da ispatlanmış olmasına rağmen, bu 5 saatlik kısmın kimler tarafından ve nasıl kesildiğini, olaydan sonra orada kimlerin ve nelerin olduğu ile ilgili sorulara herhangi bir cevap verilmiş değildir. Bu anlamda, mahkemenin bu görüntüleri kesen kişilerin tespitine yönelik bir araştırmaya girmesi ve bu görüntülerin neden silindiğinin mutlak suretle araştırılması gerekmektedir. Soruşturma makamları olan polis ve savcılığın Suruç katliamındaki sorumluları, failleri, onların bağlantılarını, katliam delillerini etkin ve sonuç alıcı bir soruşturma yürüterek aydınlatmaktan uzak bir tavır sergiledikleri katliamdan 19 ay sonra tamamlanan iddianamede açıkça görülmüştür. Dosyaya bakan birçok savcının değişmesi de soruşturma süreçlerinin sağlıklı yürütülmediğini ortaya koyan bir başka göstergedir.

"Katliamın bir numaralı faili olan IŞİD bağlantılı ve poliste arama kaydı olan Şeyh Abdurrahman Alagöz isimli kişinin hiçbir güvenlik kontrolüne tabi tutulmadan Amara Kültür Merkezi'ne girdiği ve katliamı gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Ayrıca iddianamede yer aldığı üzere Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü'nün, 17 Temmuz 2015 tarihinde Suruç Emniyet Müdürlüğü'ne gönderdiği yazıda Suruç İlçe Emniyet Müdürü'nün bu görevi yerine getirmediği için cezalandırılmasını istediği görülmüştür. Yine dava dosyasında yer alan başka bir belgeye göre, İlçe Jandarma Komutanlığı 'Canlı bomba saldırısı olabilir' diyerek, 1 Temmuz-31 Temmuz günlerinde arama yapma kararı talep etmiştir. Sulh Ceza Hakimliği talebi kabul etmiştir, jandarmaya 'yol, ev, işyeri, araba, çanta, üst-baş' araması yapma izni verilmiş ancak bu karara rağmen, jandarma önlem almamıştır.

"Yine Dönemin Başbakanının, 'Türkiye'de intihar eylemi yapabilecek kişilerin belli bir listesi var. Takip ediyorsunuz ama bunun öyle bir eylemi gerçekleştirme anına kadar müdahale edemiyorsunuz' açıklaması ile birlikte Cumhurbaşkanının, '400 vekil alınsaydı olmazdı' şeklindeki ifadesi şöz konusu katliamların AKP hükümetlerince etkin bir şekilde soruşturulmadığı ve bu kaostan siyasi bir çıkar sağlamaya yönelik bir tutum içerisinde oldukları anlaşılmaktadır.

"Katliamda, en temel insan hakkı olan 'yaşam hakkı'nın hedef alındığı ve 'Başta Roma Statüsü olmak üzere taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ve ceza mevzuatımız bakımından Suruç ve Ankara Gar katliamları ile birlikte yaşanan katliamlar insanlığa karşı işlenmiş suçlar kategorisindedir.

"Bütün bu gerçekler göz önüne alındığında söz konusu katliamın öncesinde ve sonrasında da ilgili kurumların katliam sürecinden ya haberdar oldukları ya da gerçeklerin açığa çıkmaması için soruşturmayı etkin yürütmedikleri açıkça görülmektedir. Bu bağlamda faillerin bulunması ve benzer katliamların bir daha gerçekleşmemesi amacıyla ivedilikle Anayasa'nın 98'inci ve içtüzüğün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını teklif ve arz ederim."