25 Eylül 2024 Çarşamba

HDP yeni dönem için Ankara'da toplandı

HDP'nin önümüzdeki döneme dair yeni yol haritasını açıklayacağı toplantı Ankara'da gerçekleştiriliyor.
 

31 Mart yerel seçimlerinden beri 24 belediyesi kayyumla gasp edilen, gözaltı, tutuklama ve baskılarla karşı karşıya kalan Halkların Demokratik Partisi (HDP), kayyum saldırısına karşı tutumunu açıklamak için Ankara Hilton Otel'de toplantı düzenliyor.

Toplantıya, DTK Eşbaşkanları Leyla Güven ve Bedran Öztürk, HDK Eşsözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sedat Şenoğlu, Ezilenlerin Sosyalist Partisi Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü ve MYK üyeleri, İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder'in de aralarında olduğu çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü katıldı.

Toplantı, sinevizyon gösterimi ile başladı. HDP belediyeciliğinin mirasını Terzi Fikri'lerden aldığı mesajı verilen sinevizyon gösteriminde Kürt illerindeki yerel iradeye yönelik saldırıların Şark Islahat Planı'ndan bu yana devam ettiğine işaret edilerek, buna karşı geliştirilen direnişe dikkat çekildi.

'BİRLİK OLMALIYIZ'
İlk olarak Barış Annesi Raife Özbay, kürsüye çıktı. Konuşmasını Kürtçe yapan Özbay, "Biz yıllardır bu mücadelenin yolunu tuttuk, biz kardeşlik, barış istedik. Ama onlar her zaman bize saldırdılar. El ele verip, birlik olmalıyız. Kimliğimize, partimize sahip çıkmalıyız. Kimse kendini geri çekmesin, partimize sahip çıkmalıyız. Biz zorluklarla vekillerimizi, belediye başkanlarımızı seçiyoruz, onlar hukuksuzca gözaltına alıyorlar, belediyelerimize kayyum atıyorlar, seçilmişlerimizi tutukluyorlar. Yetmiyor, uzak memleketlere sürgün ediliyorlar"  dedi.

Kürtlerin artık ulusal birliğini sağlaması gerektiğini söyleyen Özbay, "Bugün Ortadoğu'da savaş var. Kürtler artık dört parçada birlik olsun. Biz güçsüz değiliz, bilgisiz değiliz. Artık kimse kendini geri çekmesin" diye seslendi.

Günlerdir süren sine-i millet tartışmasını hatırlatan Özbay, "Aslanlar meydandan çekilmesin ki kurtlar onların yerine geçmesin" dedi, konuşmasını, "Birlik, birlik, birlik" diyerek sonlandırdı.
 
'CİZRE ONURLU DİRENİŞTEN VAZGEÇMEDİ'
Ardından görevinden uzaklaştırılan ve yerine kayyum atanan Cizre Belediyesi Eşbaşkanı Berivan Kutlu konuştu.
 
Kutlu, şunları söyledi: "Cizre yüzyıllardır direnişiyle Kürt halkının onuru olmuştur. Hiçbir zamanda onurlu direnişinden vazgeçmemiştir. Cizîra Botan halkının mücadelesi, direnişi bitirilmek isteniyor. 2014 yılında yüzde 82 oy ile aldığımız belediyeye 2016 yılında kayyum atandı. Cizre'ye gelen ilk kayyumun hedefi Cizre halkının değeri olan Orhan Doğan heykelini yıkmak oldu. Cizre'yi talan ve hırsızlık alanı olarak gördüler. Kayyumun değişmesiyle gelen kayyum da Cizre'de kadın çalışmalarına saldırdı. Kadın yaşamın öğretmenidir. Bu yüzden ilk olarak kadın kazanımlarına saldırdı. Kadın çalışmaları aksatılırsa, biz yıllardır dindarız. Biz kendimiz hangi aşamada dinimizi koruyacağımız biliyoruz. Atanan kayyum, Cizre halkının kazanımlarına atanmıştır. Bir partiye, bir siyasete atanmamıştır. Kürt halkının tarihi Cizre'de olduğunu bildikleri için Cizre'den başlıyorlar. Ama onlar bilsinler ki Cizre halkı ayaktadır, iradesini teslim alamazlar. 
 
"Binamız bile kayyuma verilmişti. Milyonlarca yolsuzluklar vardı. Bu Cizre halkının iradesinin tanınmamasıdır. Biz hiçbir zaman buna boyun eğmeyeceğiz. Biz değerlerimizden asla vazgeçmeyeceğiz. AKP hiçbir zaman diyemez ki bunlar para yemişler, ellerinde tek bir belge yok. Cizre Belediye'sinde yapılan hırsızlıkların benzeri ve örneği yoktur. Birçok belediyemizde talan yapıldı. Bunlar bizim karşımızda düşmanlık politikaları yaptılar. Bugüne kadar Cizre'de hala olağanüstü hal uygulamaları var. Ama halkımız asla geri adım atmamıştır. Erdoğan ve çeteleri insanlarımızı sokak ortasında bıraktılar. 70 yaşındakine, bebeklere, kadınlara terörist dediler. Biz irademize, sahip çıkıyoruz. Tank ve toplarıyla üzerimize geldi. Tek bir damla kanımız kalana kadar boyun eğmeyeceğiz. 
 
Türkiye'de yaşayanların hepsi Türk diyorlar. Biz Kürdüz, Kürt olarak doğduk, Kürt olarak yaşayacağız. Sizin ecdatlarını bizi bitiremedi. Siz de bizi bitiremeyeceksiniz." 
 
ÇELEBİ: İRADEMİZİ TESLİM ALAMAZSINIZ

Kayyum atanan bir diğer belediye olan Dersim'in Peri (Akpazar) Belde Belediyesi Eşbaşkanı Orhan Çelebi ise, yaptığı konuşmasında halkla birlikte yürüttükleri çalışmaların bugün de karşılığını verdiğini vurguladı.

Çelebi, "Halkımızın sorunları tespit ettik, toplantılar yaptık. Acil çözümler için önerilerde bulundular. Acil sorunları önümüze koyarak çözmeye başladık. Kooperatif kurduk, şu anda da çalışmaktadır. Halan görevimizi başındayız, her ne kadar 13 Kasım sabahı belediyeyi işgal etseler de… Onlara söyleyeceğimiz tek sözüm şudur, 38 Dersim'i teslim alamadı, 80 darbesi Dersimi teslim almadı, 90'lar alamadı, kayyumlar da Dersimi teslim alamadı. 13 Kasım günü de askeri postallarla belediyemizi işgal edebilirsiniz ama irademizi asla teslim alamazsınız" diye konuştu. 
 
Çelebi, belediyelerine kayyum atanmasına karşı Peri'yi terk etmediklerini ve çalışmalarını sürdürdüklerini belirterek, "Tüm eşbaşkanlara önerim budur. Biz insanların sorunlarını dinliyoruz, çöküm olmaya çalışıyoruz" dedi.

ŞENOĞLU: KAYYIM DARBEDİR, KAYYIM FAŞİZMDİR
HDK Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu, "Ahlaksız ve vicdansız olanlar gücü ellerinde tutabilirler ama bir gelecek inşa edemezler" diyerek sözlerine başladı.

Şenoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Temel meselemiz bugün kayyımdır. Kayyım darbedir, kayyım faşizmdir. Bundan daha acı, bundan daha çıplak bir gerçek yok. Üstelik bu tüm dünyanın bildiği bir gerçek. Bu ahlaksız iktidar, bu vicdansız iktidar, bu zulümden ölümden beslenen iktidar kazanımlarımızı gasp etmek istiyor. Ahlaksız olanlar, vicdansız olanlar gücü ellerinde tutabilirler ama bir gelecek inşa edemezler. Bu iktidar da bir gelecek inşa etmiyor, bizim geleceğimizi çalıyor. Bu halkın değerlerine, kazanımlarına göz koymuş, işte buna izin vermeyeceğiz. Çünkü ahlaklı olmak, onurlu olmak, devrimci olmak, halk olmak budur. Tabii ki buna izin vermeyeceğiz. Eğer kayyım faşizmse darbeyse ona karşı direnmek lazım. Faşizme karşı tarihte nasıl direnildiyse öyle direnmek lazım. 

"Şimdi sunu sorabiliriz; daha iyi nasıl direnebiliriz? HDP'ye umut bağlamış, iradesini ortaya koymuş, her zor durumda büyük bir fedakarlıkla arkasında durmuş olanlara karşı görevimizi daha iyi nasıl yapabiliriz? Şimdi gericiliğe karşı işte böyle durabiliriz. Bugünleri böyle aşabiliriz. HDP umudun adresidir, HDP umuttur. Bu topraklara yazılmış, kazılmış en derin gerçeklerden biridir bu. Bunu bizden alamazlar ama yetmiyor. Eğer "Bu iktidar güçsüz, çaresiz bir iktidardır" diyorsak ve onu deviremiyorsak bunu düşünmek zorundayız. Muhakkak başaracağız, mutlaka başaracağız. Bu kararlılığımız olduğu sürece tabii ki ilerleyeceğiz. 

"Yok etmek istedikleri şey demokratik siyasettir. Demokratik siyasetin özü, mantığı halkın siyaset yapmasıdır. Halkın örgütlenmesidir, örgütlü siyasetin oluşmasıdır. İşte bunu yok etmeye çalışıyorlar. HDP bunu temsil ettiği için HDP'yi yok etmeye çalışıyorlar. O zaman biz de demokratik siyaseti daha da güçlendiren bir tutum takınmalıyız. Demokratik siyaseti niye güçlü örgütleyemiyoruz, niye halkla buluşturamıyoruz, bunu sormamız lazım. Bu toplantıda tam da bu iradeyi ortaya çıkaracağımıza eminim."

BAYDAR: HDP MEVZİSİNİ TERK ETMEMELİ
Yazar Oya Baydar, ""Ben bölgeden değilim, Kürt değilim, HDP üyesi değilim. Peki niye burdayım? Hariçten gazel okumak için mi? Hayır. Ben buradayım. Öncelikle bireysel olarak bunu bir ahlaki ve insani mesele olduğunu gördüğüm için buradayım" dedi ve ekledi, "Siyasi olarak baktığımda zaman da ben buradayım çünkü HDP'nin ülkenin ve bölgenin geleceğine dair kararlarından sorumlu olduğunu düşünüyorum. Bu sorumluluğu taşıyan bir partinin yanında olmayı çok kıymetli buluyorum. Haddim değil ama bir iki söz de söylemek istiyorum. Dışardan bir iki söz de söylem isterim. Burada meselenin içinde bir iki şey söyleyeceğim. HDP üzerindeki, demokratik siyaset üzerindeki bu ağırlığın öfkelere de sebep olduğunu da biliyoruz:"

Baydar, şöyle devam etti: "Olup bitenlerden biri isyan ediyorsa bütün öfkeleri haklı buluyorum. Öfkeler isyanlar artık yetti. Siyaset başka bir şey. Demokratik siyaset, öfkelere isyana karşı aklın hakim olması gereken yer. Affınıza sığınarak söylüyorum, izninizle sine-i millet ile ilgili bir şey söylemek istiyorum: Sadece, kayyımlar meselesinden ibaret olmayan bir durum bu. Sadece kayyımlar meselesi üzerinden bir zulüm ama çok önemli gördüğüm bir şey. Bölgenin yakın geleceği için HDP'nin mevzilerinden gitmemesi gerektiğini düşünüyorum. 

"Bu, düşman demeyeceğim ama, iktidarın bizi, sizi çekmek istediği yer aslında burası. Buraya çekmek istiyor. Onun oyununa gelmemek gerekiyor. Bir yurttaş olarak, bir yoldaş olarak konuşuyorum. Muhalefet kanadından olsun HDP'ye hiç yardımları dokunmamış olanlar olsun onlar da ‘aman ha, aman ha' diyorlar. HDP'nin mevzilerinin terk edilmesinin bir kaosa sebep olacak olması ve o mevzileri kimlerin dolduracağını bilinmemesi... 

"Tarihte hepimiz biliyoruz. Birçok dönemde faşizm yükselişteyken çeşitli partiler bunu tartışmışlardır. Mevzileri terk etmenin, kazanılan olanakları kendiliğinden terk etmenin iki koşulu oluyor. Bir, tüm muhalefet birlikte terk edebilir ama bu koşul şu anda yok. Bütün muhalefet partilerini, parlamentoyu terk ediyoruz. Diğer koşul ise savaş durumudur. Savaş durumunda ise demokratik siyasetin yerini silahlı siyaset alır. Türkiye'de mevcut durumda bu ikisi de yok. Bütün muhalefet güçlerinin dışarıda çok güçlü duracakları bir durum yok. Bir yurttaş olarak, kaderimizin bir olduğunu bilen bir yurttaş olarak, HDP'nin sadece buradakiler için değil birçok kişi için merakla beklenen kararının bu yönde olacağını umuyorum, düşünüyorum."

NESRİN NAS: ÇEKİLMEK, KENDİNİ TASFİYE ETMEK UMUT ETME CESARETİNİ YOK EDER
"HDP yasal bir partidir ve bulunduğu yeri kimse ona göstermemiştir" diyen Nesrin Nas, HDP'nin geldiği yeri büyük mücadele ve ağır bedellerle kazandığını söyledi. Nas, "Bu nedenle çekilmek, kendini tasfiye etmek, elindeki kazanımlardan vazgeçmek; bundan sonra tehdide dayalı siyaseti konuşmak anlamına gelir. Bunun sadece HDP için değil Türkiye demokrasisi için, bütün demokrasi güçleri için çok ağır bir sonucu olur" dedi.

MIZRAKLI'DAN TUTUKLU EŞBAŞKANLAR ADINA MESAJ
Kayyum saldırısının ardından görevlerinden alınarak tutuklanan Diyarbakır Belediye Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı, tutuklu belediye eşbaşkanlar adına bir mesaj gönderdi. 

Mızraklı'nın mesajı şöyle:

"Değerli yoldaşlarım;
Hepimiz tanığız, kurulduğu günden itibaren HDP'ye karşı her türlü saldırı var. Bundan ötürü diyoruz ki, kim nereden saldırıyorsa HDP odur! Çok kimlikli HDP, gelen saldırılara da cevaptır. Hor görülen işçinin sahip çıkılan emeği, enerjisi hapsedilen gençliğin dinamizmi, alanlardan koparılmak istenen kadının sesi, bireyselleştirilen toplumun kolektif hafızası, tek kişiye sığdırılan siyasete karşı demokratik toplum siyaseti bizim alın terimiz, gururumuz, mücadele sebebimizdir. HDP'nin zemini sağlamdır. Bu zemin üzerine inşa edilen her gerçeklik, gücünü zeminin sağlamlığından alır. Çünkü HDP, mecrasını, yolunu bulmuş bir su misali, hakikat peşinde olanların dayanışmasından başka bir şey değildir.

Yerelden başlayan demokrasi her şeyden önce siyasete, yaşama, doğaya, toplumsallığa özgür ve eşit yaklaşımın adıdır. Bugün her açıdan çürüyen, toplumsal meşrutiyetini yitiren, toplum karşıtı politikalarını AKP-MHP bloğu olarak birleştiren bu yeni sistem, biraz daha ayakta kalabilmek adına savaşı kutsamakta, ayrıştırıcı politikalar ile HDP'yi sürekli hedef yaparak Kürt-Türk barışına izin vermemektedir. Demokratik siyasetin yaşamsallaştırılması için daha çok çalışmak gerektiği ortadadır. Ulusal birlikteki ısrarımız buradan geliyor! Kördüğüm zamanlardan geçerken, ulusal birlik umuttur. Bu umudun büyütücüsü, en azimli koruyucusu da HDP'dir. 

Önemli tartışma ve görüşlerin olacağı bu toplantıdan çıkacak sonuç ne olursa olsun demokratik siyasete hizmet edeceğinden, toplumu savunma ekseninde ele alınacağından şüphemiz yoktur. Bu toplantının yeniden buluşmalara, merhabalaşmalara ve mücadele alanlarına zemin olması bizim tek temennimizdir. Bu açıdan herkesi mücadelenin sıcaklığı ile selamlıyor, sevgilerimizi iletiyoruz ve mutlaka kazanacağız diyoruz…"