HDP, Kadınlar İçin Adalet kampanyasının startını verdi
HDP Kadın Meclisi tüm engellemelere rağmen Haziran ayına kadar sürecek olan Kadınlar İçin Adalet kampanyasının startını verdi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, "Kadınlar için adalet" şiarıyla Haziran ayına kadar sürecek kampanyanın startını verdi.
Ankara Kuğulu Park'ta yapılmak istenen açıklama öncesi eylem alanı polis ablukasına alındı. Pandemi bahane edilerek eylem yasaklanmak isterken HDP Kadın Meclisi, tüm engellemelere rağmen Kuğulu Park'ta açıklama yaptı. Söz alan Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, tam zamanında kampanyayı başlattıklarını söyledi. Türkiye'de hak, hukuk ve anayasanın ayaklar altına alındığını kaydeden Başaran, "Bizlerin yapmak istediği açıklama ablukaya alındı. Her dönemin bahanesi olduğu gibi bu dönemin bahanesi de pandemi oldu" dedi.
Özellikle son beş yıldır AKP/MHP ittifakının toplumu nefessiz bırakma siyaseti izlediğini belirten Başaran, bundan en çok kadınların etkilendiğinin altını çizdi. Polis ablukasına işaret eden Başaran, kadınların çığlığı duyulmazken, açıklama yapmak isteyen kadınların ablukaya alındığını kaydetti. "Toplum artık yürüttüğünüz bu hukuksuz, adaletsiz, nefes aldırmaz politikalara biat etmiyor. Kadınlar bütün saldırılarınızın karşısında diz çökmüyor, geri adım atmıyor" diyen Başaran, hapishanelere dikkat çekti ve Leyla Güven, Ayşe Gökkan, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel gibi kadın özgürlük mücadelesinin öncülerinin yürüttükleri mücadele nedeniyle tutsak alınmasına rağmen hem hapishanelerde, hem sokakta hem de Meclis'de direnişin sürdüğünü vurguladı.
Büklüm Caddesi’nde bulunan HDP Genel Merkezi’nin önünde toplanan çok sayıda HDP’li kadın, üzerinde “Kadınlar için adalet” yazılı yelekler giydi ve maskeler taktı. Yanı sıra kadınlar “Kadınlar için adalet”, “Ji bo Jina Edalet”, “Yoksulluğa mahkum edilen kadınlar için adalet”, “Yaşamı ve doğayı savunan kadınlar için adalet”, “Emek sömürüsüne son kadınlar için adalet” yazılı lolipoplar taşıdı. Kürtçe ve Türkçe “Erkek adalet değil kadınlar için gerçek adalet” yazılı dev pankart açan kadınlar “Jin jiyan azadî”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Kadın yaşam özgürlük” sloganları attı.
Parti binası önünde bir araya gelen kadınlar mor kurdeleli zincir oluşturdu. Ardından Ayşe Acar Başaran, “Kadınlar için adalet” kampanyasının startını vermek üzere deklarasyon metnini açıkladı. HDP Kadın Meclis'nin cinsiyetçi, militarist, kadın düşmanı politikalara karşı 7 maddelik Kadınlar İçin Adalet kampanyasının, deklarasyon metni şöyle:
'ERKEK ADALET DEĞİL KADINLAR İÇİN GERÇEK ADALET'
"Toplumun dinamik ve direnen kesimi olan kadınları düşmanca saldırılarla susturmak isteyen iktidar, adaletin terazisinde konu kadınları düşmanca saldırılarla susturmak isteyen iktidar, adaletin terazisinde konu kadınlar olunca her türlü tahakkümcü uygulamaları kefeye koymaktan geri durmamaktadır. Bugün bir kez daha 'Erkek adalet değil kadınlar için gerçek adalet' demek için buradayız.
Şiddet ve kaostan beslenen AKP-MHP erkek iktidarının, içeride ve dışarıda yürüttüğü savaş politikaları, bugün başta kadınlar olmak üzere toplumun her kesimini tecrit ve adaletsizlikle karşı karşıya bırakmaktadır. İktidarını, kendinden olmayanları yok sayarak tekçilik üzerinden inşa eden AKP; yaşadığı siyasi krizden çıkmanın yollarını, başta kadınlar olmak üzere muhalif kesimleri susturmaya çalışarak, baskı ve zulüm aygıtlarını en ağır şekilde kullanarak bulmaktadır. Faşizmin kurumsallaştığı, ülkenin adeta açık bir cezaevine çevrildiği, yürütülen savaş politikaları ile toplumun bir bütünen tecrit altına alınmak istendiği bir süreç yaşanmaktadır. İşte tam da tüm topluma dayatılan tecride ve adaletsizliğe karşı bugün en büyük tepki cezaevlerinden gelmektedir.
'KADINLAR SİYASET HAKLARINDAN MEN EDİLMEK İSTENİYOR'
Cezaevlerindeki siyasi tutsaklar başta Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış mutlak tecridin kalkması ve cezaevlerinde işkence boyutuna varan hak ihlallerinin son bulması için başlatılan açlık grevinin 75'inci günündedir.
Bilinmelidir ki tecrit bir insanlık suçudur, adaletsizliğin ta kendisidir. Tecrit bugün savaşın, kadına yönelik şiddetin, açlığın, yoksulluğun, işsizliğin adı olmuştur. Şüphesiz ki bu tecrit ve adaletsizliği en çok hisseden kesimlerden biri de kadınlardır. Erkek iktidar, kadınları yaşam alanlarından çıkararak, evleri hapishaneye çevirerek demokratik siyaset haklarından men ederek kadınların özgürlük, adalet ve eşitlik sözünü tecrit etmek istemektedir.
'KADIN SEÇİLMİŞLERİMİZ YARGILAYAN OLDUKLARI İÇİN REHİN'
▪ Siyasi kadın tutsaklar için adalet
Erkek siyaset karşısında toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan ve bunun mücadelesini veren kadınlar AKP-MHP ittifakının hedefi haline gelmektedir. Kadın seçilmişlerimiz demokratik siyaset yürüttükleri, kadın özgürlük mücadelesi verdikleri, çıktıkları mahkemelerde yargılanan değil, yargılayan oldukları için rehin tutulmaktadır.
'Bizi rehin tutanların tarihteki hükümleri bir mahkeme tutanağı kadar bile olmayacak' diyen Figen Yüksekdağ, 'Ben kaçmak istesem sizin ruhunuz duymazdı' diyen Leyla Güven, 'Sizin devletinize tapmak zorunda değilim' diyen Ayşe Gökkan, 12 Eylül darbecilerine diz çökmeyen Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Aysel Tuğluk, Şevin Alaca ve adlarını sayamadığımız tüm seçilmişlerimiz için; erkek egemenliğine karşı eşitlik, özgürlük, adalet mücadelesi yürüttüğü için tutuklanan, siyasi kadın tutsaklar için adalet diyoruz!
Çıplak aramaya maruz kalan, birincil ihtiyaçlarına dahi ulaşamayan, çocukları ile birlikte cezaevinde kalmak zorunda bırakılan, cezaları bittiği halde tahliye edilmeyen, keyfi disiplin cezalarıyla infazları yakılan, insanlık dışı koşullarda yaşamaya zorlanan tüm kadın tutsaklar için adalet diyoruz.
'AKP DÖNEMİNDE EN AZ 7 BİN 600 KADIN KATLEDİLDİ'
▪ Kadın kırımına son kadınlar için adalet
Erkek egemenliği yıllardır kadınları yok sayarak, iradesini tanımayarak yaşamın her alanından soyutlamak istemektedir. Bu zihniyetin taşıyıcısı olan iktidar, kadına yönelik şiddeti meşrulaştıracak ortama her türlü zemini hazırlamaktadır. Nitekim bu ülkede her gün en az 3 kadın, erkekler tarafından katledilmektedir. Kadın katliamları adeta bir kadın kırımı haline gelmektedir. Ve bu veri bir savaş tablosunu çağrıştırmaktadır.
Keza AKP iktidarı döneminde en az 7 bin 600 kadın katledilirken, binlercesi şiddetin her türlüsüne maruz kalırken kadınlar, fail erkekleri aklama kurumu haline gelen adliye koridorlarında verilen kararlarla ölüme mahkûm edilmektedir. 'iyi hal', 'takdir' indirimi adı altında kravatlı erkeklere ceza vermek yerine ödüllendiren erkek yargıya karşı en büyük kazanımımız olan İstanbul Sözleşmesini savunmak için kadın kırımına son kadınlar için adalet diyoruz.
'KAYYIMCI REJİME KARŞI EŞBAŞKANLIK'
▪ Eşbaşkanlık sistemini savunan kadınlar için adalet
İktidarın hedeflerinden biri de yaşamın her alanında eşit temsiliyeti savunan eşbaşkanlık sistemi olmaktadır. Dünyada örnek olan, ülkemizde 'suç' olarak hedef haline getirilen 'eşbaşkanlık' sistemi, yargılama konusu yapılmaktadır. Kadınların, erkek egemen yönetim anlayışına karşı uzun mücadeleler sonucu elde ettiği eş başkanlık sistemi, yerel yönetimlerimizde uygulamaya konulmuştur. Ancak, halk iradesine atanan kayyımlar, kentlerimizi erkekleştirmekle kalmayıp, kadına yönelik şiddetle mücadele merkezlerimizi, kadın sığınma evlerimizi kapatarak kadınların başvuracağı mekanizmaları yok etmek istemiştir. İşte tam da bu yüzden kayyımcı rejime karşı eşbaşkanlık sistemini savunan kadınlar için adalet diyoruz.
'ŞİDDET KOŞULLARININ SORUMLUSU İKTİDAR MAKBUL KADIN OLMAYI DAYATIYOR'
▪ Yoksulluğa mahkum edilen kadınlar için adalet
Erkek egemen kapitalist düzen içerisinde ucuz iş gücü olarak görülen, emeği sömürülen, kamusal alanda mobinge uğrayan, ev içi emeği görülmeyen kadınlar pandemi süreci ile birlikte işsizliği, yoksulluğu en ağır şekilde yaşayan kesimlerin başında gelmektedir. Pandemi sürecinde işten çıkarmaları güya yasaklayanlar, KOD-29 adı altında birçok işçi emekçi kadının cinsiyetçi uygulamalar sonucu işten çıkarılmalarına sebep olmuştur. Yine ev içi emeği görülmeyen kadınlar, işsizliğin, yoksulluğun bir yansıması olan erkek şiddetiyle baş başa bırakılmaktadır. Şiddeti doğuran koşulların sorumlusu olan bu iktidar, biat etmeyi, 'makbul kadın' olmayı dayatmaktadır. Yoksulluğun karşısında kadınlar güvencesiz istihdama karşı güvenceli istihdam, işyerlerinde yaşanan ayrımcılığa adaletsizliğe karşı eşit işe eşdeğer ücret diyerek yaşamın her alanında yoksulluğa mahkum edilen kadınlar için adalet diyoruz.
'YAŞAMLARINI SAVUNMAK ZORUNDA KALAN KADINLAR CEZALANDIRILIYOR'
▪ Özsavunmasını yapan kadınlar için adelet
Militarist ve cinsiyetçi politikaların erkekliği yücelttiği Türkiye'de, erkekler iktidarın 'cezasızlık ödülünden' cesaret alarak kadınlara şiddet uygulamaktadır. Şiddete maruz kaldığında kolluğa başvuran kadınlar, evlerine geri gönderilmekte, sığınma evlerine yerleştirilmemektedir.
Yani erkek şiddetine maruz kalan kadınlar başvuracağı bir mekanizma bulamamasından kaynaklı özsavunmasını yapmak zorunda kalmaktadır. Erkek şiddetinin her türlüsüne maruz kalan kadınlar, yaşamlarını savunmak zorunda bırakıldıkları için erkek yargının kendini en bariz şekilde gösterdiği alanlardan olan mahkemelerde adaletsizlikle karşı karşıya kalmaktadırlar. Kadına yönelik şiddet uygulayan erkeklere cezai yaptırım çoğu zaman uygulanmazken, infaz yasası ile serbest bırakılırken bugün özsavunmasını yapan kadınlar ağır cezalara çarptırılmaktadır. Erkek şiddetine karşı özsavunmasını yapan kadınlar için adalet diyoruz.
'YAŞAM ALANLARINI SAVUNAN KADINLAR SES ÇIKARIYOR'
▪ Yaşam ve doğayı savunan kadınlar için adalet
Doğa düşmanı ataerkil düzene karşı yaşam alanlarını savunan kadınlar, rant politikalarına ses çıkarmaktadır. Kentlerini, köylerini, mahallelerini sermayedarların insafına terk etmeyen kadınlar, ekoloji mücadelesi vererek doğa katliamına dur demektedir. HES, kömür, maden, rant yapılaşmasına karşı verilen mücadelelerin ön saflarında köyünü, ormanını, deresini yani; yaşamı ve doğayı savunan kadınlar için adalet diyoruz.
'KÜRDİSTAN'DA GENÇ KADINLAR ÜZERİNDEN KİRLİ SAVAŞ POLİTİKALAR YÜRÜTÜLÜYOR'
▪ Genç kadınlar için adalet
Kürt illerinde özellikle genç kadınlar üzerinden yürütülen kirli savaş politikaları ile birlikte bugün onlarca kadın katledilmişken bu suçu işleyen kolluk güçleri elini kolunu sallayarak dışarıda yaşamaya devam etmektedir. Boğaziçili genç kadın öğrenciler ve onlarla dayanışma içinde olan üniversiteli kadınlar, erkek-devlet şiddetine karşı direndikleri için saçlarından sürüklenerek işkenceye ve cinsiyetçi hakaretlere uğradı. İktidarın en fazla yöneldiği kesimler arasında yer alan genç kadınlar için adalet diyoruz.
'LGBTİ+'LARA YÖNELİK NEFRET SÖYLEMLERİ ARTIYOR'
LGBTİ+ bireylere yönelik nefret söylemleri giderek artmaktadır. Boğaziçi direnişinde de gördüğümüz gibi farklı cinsel yönelime sahip bireyler, iktidar yetkilileri tarafından hedef gösterilmektedir. Ayrımcılığın olmadığı, farklı renklerin suç olarak görülmediği bir toplum için adalet diyoruz.
'BİZ DEĞİŞTİRECEĞİZ, BİZ KAZANACAĞIZ'
Adaletsizliğin adı olan, sokakları, evleri, fabrikaları, okulları hapishanelere çeviren, kadınları tecritle nefessiz bırakan AKP-MHP faşist blokunun kadın düşmanı politikalarına itirazımız var. Mumla aranan adaleti bu ülkeye biz kadınlar getireceğiz. Tüm baskılara karşı her alanda, her meydanda, her kürsüde kadınlar için adalet diye haykıracağız. Buradan tüm kadınlara çağrımızdır. 8 Mart'a giderken; eşit, özgür ve adil bir yaşam için, savaşa karşı barışı savunmak için, yaşanılabilir bir toplum için, yaşam alanlarını savaş ve yoksulluktan kaynaklı terk etmek zorunda kalan mülteci ve göçmen kadınlar için, gasp edilen haklarımızı geri almak ve kazanımlarımıza sahip çıkmak için, yaşanılan tüm bu adaletsizliklere karşı isyanımızı haykırarak örgütlü direnişimize dönüştürelim. Bu erkek egemen sistemi kadın iradesi ve kadın dayanışmasıyla biz değiştireceğiz. Biz kazanacağız. Kadınlar için adalet."