7 Ekim 2024 Pazartesi

HDK Genel Kurulu sonuç bildirgesi açıklandı

HDK 11. Olağan Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi yayımlandı. Bildirgede, "Her yerde hep beraber direnelim" çağrısı yapıldı.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 11. Olağan Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi yayımlandı. "Her yerde hep beraber! Direnelim, örgütlenelim, meclisleşelim! Yeni yaşam kazanacak" şiarıyla 9-10 Haziran günlerinde düzenlenen HDK genel kurulunda, önümüzdeki dönem görev alacak eşsözcüler ve Genel Meclis üyeleri belirlendi.

Dünyada ve Türkiye'deki siyasal ve toplumsal durumun tahlili, ezilenlerin, emekçilerin ve halkların birleşik mücadelesinin izleyeceği hat, HDK'nin yeni yaşamı inşa mücadelesinin karşılaştığı güçlükler ve bunların aşılmasını mümkün kılacak fikri ve örgütsel açılımlar üzerine tartışmalar yürütülen genel kurulda, iktidarın pandemi yönetimi eleştirildi.

İktidarın, pandemi sürecinde tedbir adı altında devreye soktuğu politikaları toplum üzerinde tahakkümün aracı haline getirdiği kaydedilen HDK sonuç bildirgesinde, Latin Amerika'dan Asya'ya dünyanın apayrı noktalarındaki ezilenlerin eşitlik ve özgürlük için, yoksulluğa, yolsuzluğa, işsizliğe mecbur olmadıklarını haykırarak polis ve ordu şiddetine boyun eğmeden sokakları doldurarak başkaldırdığı hatırlatıldı. Başka bir dünya ve yeni bir yaşam için ayağa kalkan halkları selamlayan HDK Genel Kurulu sonuç bildirgesinde, "Türkiye, bugün Marmara Denizi'nde yaşanan müsilajın politik eş değeri olarak görülebilecek, varlığını korumaktan başka hiçbir gayeye sahip olmayan, bu amaç doğrultusunda hiçbir yıkım, şiddet ve zorbalıktan sakınmayan çürümüş, asalak bir iktidar tarafından yönetilmekte" denilerek, devlet-mafya örgütlenmesine dikkat çekildi.

İktidarın faşist ve sömürücü olduğu vurgulanan HDK sonuç bildirgesinde, "Genel Kurulumuz, ortalığa saçılan pisliğin, sömürü ve rant ilişkilerinin, kontrgerilla faaliyetlerinin, faili belli cinayetlerin aktörlerince dile getirilişindeki pervasızlığı, ezcümle Erdoğan'ı ve iktidarını defetme kudretinin yalnızca ve yalnızca halkların örgütlü mücadelesinde olduğunun altını bir kez daha çizdi. İktidarın her biriminde ortaya çıkan çeteleşmelerin kaynağının Kürt sorununun demokrasi, barış ve eşitlik temelinde çözümü yerine, şiddet, çöktürme ve siyasi soykırım politikalarına yöneliş olduğu aşikardır. Kürt sorununda demokratik çözüm iradesi olmayanların, uyuşturucu çetelerinden, IŞİD petrollerinden medet ummaktan başka gidecekleri bir yerin olmadığı da" denildi. Sonuç bildirgesinde, tüm ezilenler ve emekçilerin örgütlü direnişi ile faşizme boyun eğdirilmesi için devrimci ve demokratik güçlerin birlikte hareketinin önemine vurgu yapıldı.

PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecride değinilen sonuç bildirgesinde, HDP'ye yönelik kapatma saldırısına da değinildi, şu ifadelere yer verildi: "Yandaşlarına 7 Haziran'ı unutmayın diyen Erdoğan'ın itiraf ettiği gerçeklik, Gezi Direnişi'nden Kobane Serhildanı'na, halkların barış ve özgürlük mücadelesi karşısında iktidarlarını ve rant kaynaklarını kaybetme korkusunun ifadesidir. Partimiz HDP'ye, bileşenlerine ve demokratik tüm kesimlere dönük gözaltı, tutuklama, kapatma saldırıları bu korkunun sonucudur."

Polis şiddeti, ölüm tehditleri ile toplumu sindirme politikalarına da değinilerek, mücadele dinamiklerinin sokak eylemlerine yer verildi, "Başta Kürt halkı, kadınlar ve LGBTİ+'lar olmak üzere toplumun her kesimi iktidarın bu politikalarını kabul etmediğini sokaklarda, kent merkezlerinde, direniş alanlarında haykırmaya devam ediyor. Kayyum saldırısıyla iradelerini yok sayan Erdoğan'a ve onun kuklalarına gerek üniversite içinde gerekse de üniversite dışında dirençle başkaldıran Boğaziçi Direnişçileri, üniversitenin tüm bileşenlerinin dahil olduğu bir seçim talebini politik özgürlük ve eşitlik talepleriyle eklemleyerek tüm kayyumlara karşı başkaldırmaya çağırıyor" diye kaydedildi.

HDK sonuç bildirgesinde erkek-devlet şiddetine de değinilerek, "Türkiye'de kendini erkek şiddeti olarak gösteren bu tablo karakol ve yargı teşvikleriyle; Kürdistan'da ise özel savaş politikalarıyla üniformalı erkek-devlet şiddetiyle devam etmektedir" denildi. Kadınların ve LGBTİ+'ların yaşama hakkı, eşitlik ve özgürlükleri için mücadele ederek kazandığı pek çok hakkını gasp etmeye yönelik saldırılara da değinildi, "Halkların Demokratik Kongresi tüm kadın birliktelikleriyle beraber kadınların ve LGBTİ+'ların uluslararası ortak kazanımı olan İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanması için mücadeleyi yükselteceğini bir kez daha vurgular" diye belirtildi.

Sonuç bildirgesinde kapitalist sistemin yarattığı ekolojik yıkıma da değinilerek şu ifadelere yer verildi: "İktidarı boyunca inşaat ve enerji üzerinden sermaye birikimini temel alan AKP, yaşam alanlarını yok eden yol, köprü, santral, 3. Köprü, 3. Havaalanı gibi projeleri ile aynı zamanda toplumun sırtına büyük bir borç ve vergi yükü yükledi. Bu kapitalist kent politikalarının bir sonucu, Marmara Denizi'nde müsilaj olarak su yüzüne çıkmıştır. İktidar Marmara Denizi için sözde eylem planı yaparken Türkiye'yi dünyanın plastik çöplerinin, asbestli, radyasyonlu atıkların, gemilerin üssü haline getirmekte, can çekişen Marmara'nın tabutuna çivi çakmak olduğu aşikar olan Kanal İstanbul projesi için de inadına yapacağız demeye devam etmektedir."

HDK sonuç bildirgesinde direnen yaşam alanları talan edilen İkizdere, İkizköy, Kazdağları, Munzur ve Cudi'de halkın direnişi selamlandı.

Pandemi koşullarında ölümüne çalışmak zorunda bırakılan, Kod-29 gibi uygulamalarla işsizliğe mahkum edilen, örgütlenme ve grev hakkı yasaklanan işçilerin inat ve kararlılıkla sürdürdükleri direnişlerin hatırlatıldı sonuç bildirgesinde, "Halkların Demokratik Kongresi, gelecekteki adımlarını sahip olduğu yeni yaşam perspektifinin maddileşmesi için sınıf mücadelesini büyütme ve güçlendirme sorumluluğunun bilinciyle atacağını ifade eder" diye kaydedildi.

Sonuç bildirgesinde son olarak şu çağrıya yer verildi: "Halkların Demokratik Kongresi, ezilenlerin örgütlü mücadelelerinin taşıyıcısı olma iddiasıyla, zulme, zorbalığa, kapitalist devletlere ve tüm aygıtlarına, sömürgeciliğe, kadın düşmanlığına, transfobiye boyun eğmeyenleri, asalaklara hak tanımayanları yaşamın her alanında meclisleşerek yeni yaşamı örgütlemeye çağırır."