1 Ekim 2024 Salı

HBDH: 1 Mayıs'ta devrimci savaşı büyüteceğiz

HBDH Yürütme Komitesi, 1 Mayıs'ı kazanmak için devrimci savaşı büyütme çağrısı yaptı, "1 Mayıs'ı kazanacağız, 2022 yılını politik ve askeri mücadeleyi daha ileriye taşıyacak, faşizmi yıkma ve özgürlüğü kazanma hedefiyle devrimci savaşı büyüteceğiz" dedi.

Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH), 2022 yılına işçilerin sendikalaşma, örgütlenme arayışlarıyla girildiğini belirterek, işçilerin ağır sömürü koşullarına karşı söz, örgütlenme ve eylem özgürlüğü talebiyle direnişe geçtiği hatırlatıldı.

8 Mart ve Newroz'da Türkiye ve Kuzey Kürdistan halklarının kitlesel ve kararlı duruşuyla faşist saldırganlık politikalarına karşı teslim olmayan iradesini bir kez daha gösterdiği kaydedilen açıklamada, "2022 1 Mayıs'ı, gerek kitlesellik, gerek kararlılık ve militanlık yönüyle Türkiye'de işçi sınıfı ve emekçi halklarımızın, devrimci antifaşist güçlerin, faşist devletle yeni bir muharebesine dönüşecektir. Hem kitlesel 1 Mayıs mitingleri hem de 2021 1 Mayıs'ında Taksim'i kuşatan devrimci öncü irade örneğinde olduğu gibi yasaklı alanları da zorlayan bir politik hat önem kazanıyor. Faşizme, sömürü düzenine karşı birleşik mücadeleyi yükseltme, dönemin en temel görevidir" denildi.

'DÜNYA HALKLARININ MÜCADELE DALGASI BÜYÜYOR'
Rusya-Ukrayna savaşının yanı sıra siyonist İsrail devletinin Filistin halkına yönelik saldırılarına da dikkat çekilen açıklamada, Sri Lanka, Peru, Korsika, Yunan halklarının direnişlerine işaret edildi. Dünya genelinde halkların yükselen mücadele dalgasının büyüyerek devam ettiği vurgulanan HBDH Yürütme Kurulu açıklamasında, "Bu süreçte İsrail devletinin tüm saldırılarına rağmen Filistin halkının baş eğmeyen direnişi, ekonomik kriz ve politik özgürlük hakları için Sri Lanka'da çok sayıda bakanlığın istifasına yol açan halk isyanı, Peru'da gelişen halk mücadelesi önemli bir yerde duruyor. Fransa'nın Akdeniz'deki sömürgesi olan Korsika adası halkının artan eylemleri , Yunanistan'da genel grev ilan eden işçi ve emekçilerin kitlesel mitingi, Sudan'da faşist askeri darbeye karşı devam eden halk direnişi, Hindistan'da emekçilerin mücadeleleri, Afganistan'da Taliban faşizmine boyun eğmeyen öncü kadın direnişi dikkat çekiciydi" denildi.

'TÜRK DEVLETİ KÜRDİSTAN'I YAĞMALIYOR' 
Emperyalizme bağımlı ve 70 yıldır NATO üyesi olan Türk devletinin, ABD emperyalizmiyle güçlü tarihsel ilişkilerini yeni düzeyde güçlendirdiği kaydedilen açıklamada, Rusya ile de askeri, ticari ilişkilerin sürdüğüne işaret edildi. NATO üyesi Türkiye'nin, Ukrayna'ya SİHA satışına, ABD ve NATO ile eşgüdümlü dış politika sergileyen yeni adımlarına rağmen, Ukrayna savaşında Rusya ile de her türlü ekonomik askeri ilişkisini kararlıca sürdüreceğini beyan ettiği belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi. "Kürdistan'daki ilhak siyaseti de, her iki kuvvette Türkiye için önemli bir stratejik değer taşımaktadır. Suriye savaşına, Batı Kürdistan'ın tümünü işgal hevesiyle giren, en son Serêkaniyê, Girê Spî işgalini hem ABD hem Rusya ile yaptığı ittifaklarla, mutabakatlarla gerçekleştiren faşist Türk burjuva devleti Kürdistan'da ilhakçı pozisyonunu korumak ve yeni işgal bölgeleriyle yayarak genişletmek için bu iki güce, NATO ve Rusya'yla ilişkilere, ihtiyacı vardır. Şovenizmi devlet siyasetinin başat unsuru haline getiren Türk devleti, Kürdistan'ı yağmalayıp ilhak etmek; işçilerin, emekçi halklarımızın politik özgürlüğünü baskılamak için nasıl gerekiyorsa ona göre ilişkilerini düzenlemektedir."

Neçirvan Barzani ile Süleyman Soylu, Tayyip Erdoğan, Hulusi Akar, Hakan Fidan'ın yine Mesrur Barzani ile Erdoğan'ın yaptığı görüşmelerde yeni politik askeri anlaşmalar yapıldığı hatırlatılan açıklamada, "Faşist Türk devletinin NATO ve ABD emperyalizminden destek alarak, KDP işbirliğiyle, Güney Kürdistan'da başlattığı yeni işgal saldırısı-savaşı, gerilla ve özyönetim bölgelerini ele geçirme, Kürt halkının ve devrimci antifaşist güçlerin mücadele gücünü tasfiye etme amacı taşıyor. Zap, Avaşîn, Metîna'ya yeni işgal saldırısının başlamasıyla paralel olarak, Irak devletinin Şengal'de YBŞ noktalarına yönelik gerçekleştirdiği saldırı da, Maxmur'a yönelik askeri kuşatma ve ekonomik ambargo siyaseti de bundan bağımsız değildir. ABD'nin Şengal'deki özerk yönetimi ve özsavunma güçlerini tasfiye rolünü Irak'a vermek istemesi, TC'nin ise bu konuda 'başaramazlarsa' gerekirse Şengal'e de işgal saldırısı başlatabileceğini ilan etmesi söz konusudur" diye belirtildi.

Bu ayın sonunda gerçekleşecek olan Astana zirvesinde bileşen ülkelerin yeni süreçteki pozisyonlarını göstereceği kaydedilen HBDH açıklamasında, "İçinden geçmekte olduğumuz dönem, Türkiye ile ABD-Rusya arası ilişkilerde Rojava yeni pazarlıklara konu edilebilir. Belirsizlik hali şu an ki durumu tarifliyor. Ekonomik ambargo siyaseti, SİHA saldırıları ve cephe hattı boyunca askeri bombardımanlar, Rojava savaşının güncel rutinine dönüşmüş durumdadır. MİT ve Suriye rejimi istihbarat biriminin devam eden görüşmeleri var. BAAS rejiminin, Rojava Devrimi kazanımlarına yönelik düşmanca tutumları sürüyor. Türk devletine, DAİŞ saldırılarına karşı Rojava devrim güçlerinin devrimci atılganlığı, özsavunma alışı ve Kürt-Arap halkları ittifakını geliştirme kararlılığıyla örgütlenme faaliyetlerini sürüyor" ifadelerine yer verildi.

'EKONOMİK VE SİYASİ KRİZ SAVAŞ SİYASETİYLE AŞILMAK İSTENİYOR'
Türk devletinin ekonomik ve siyasi yönetememe sorunlarını savaş siyasetiyle aşma çabalarına işaret edilen açıklamada, "Medya Savunma Alanlarına yönelik başlattığı bu işgal saldırısı aynı zamanda Türkiye'de iç siyaseti dizayn etme, devletin bekası temelinde burjuva muhalefeti hizaya getirme ve iktidarını sağlamlaştırma politikasıdır. Ve faşist iktidar bugüne kadar hem Türkiye'de hem de bölgede kesintisiz bir savaş ve işgal politikasını yürütmüştür. Bu savaşı yürütürken propagandasını sürekli olarak 'ülkenin bekası' meselesi olarak ifade etmektedir. Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı adını alan burjuva klikler faşist devlet siyasetinde birlik içindedir. Bugün Kürt'e karşı savaş devletin beka meselesidir. Kılıçdaroğlu'nun işgale dair yaptığı açıklamalar bunun en açık işaretidir. Ama aynı zamanda, Kürdistan'a dönük yürütülen işgal ve savaş, faşist iktidarın da beka meselesidir. İçeride yaşamakta olduğu sıkışmayı, güç kaybını perdeleyebilmek; ekonomik-siyasal-toplumsal her anlamda yaşanmakta olan krizin sarsıcı etkilerini öteleyebilmek; işçi sınıfı ve ezilenleri şovenist histeriyle sisteme yedekleyebilmek için bu savaşa ihtiyacı var" diye belirtildi.

'2022 1 MAYIS'I İŞÇİ SINIFI VE DEVRİMCİLERİN FAŞİST DEVLETLE MUHABEREBESİNE DÖNÜŞECEK'
Faşist siyasal islamcı Erdoğan yönetimindeki rejimin, sermayenin çıkarlarını gözettiği, ekonomik krizin yükünün halklara yüklendiği, halkın alım gücünün düştüğü, açlık ve yoksulluğun en temel sorun haline geldiği kaydedilen HBDH açıklamasında şu ifadelere yer verildi: "2022 yılıyla birlikte işçilerin sendikalılaşma ve örgütlenme arayışları arttı. Ağır sömürü koşullarına karşı söz, örgütlenme ve eylem özgürlüğü talebiyle direnişe geçen işçi bölüklerinin çıkışları oldu. Birçok direniş, aktif dayanışma halkalarının da örülmesiyle kazanımla sonuçlandı. Fiili çok sayıda işyeri grevleri, işyeri işgali, işyeri önü direniş nöbetleri, basın açıklamaları, yürüyüşler yaygınlık kazandı. İşçi sınıfının, kendi talepleriyle dövüşmeye hazır olduğunu gösteren bu tablo, devrimci örgütlerin işçi sınıfı içinde gerçek bir örgütlenme sorunu yaşadığını içeriden öncülük ve önderlik görevleri gerektiren bu yeni işçi dalgasına hazırlıksızlığı, güçlü bir özeleştirel analiz ve hareket planı gerektirmektedir.

"8 Mart ve Newroz, gerek kitlesellik, gerekte kararlı duruş yönüyle, Türkiye ve Kuzey Kürdistan halklarının, yoğun fiziki psikolojik faşist saldırganlık politikaları karşısında teslim olmayan, baş eğmeyen iradesini bir kez daha gösterdi. 1 milyonu aşkın katılımla Amed Newroz'u, on binlerce katılımla kadınların ve ezilen cinsel kimliklerin İstanbul/Taksim 8 Mart gece yürüyüşü öne çıkan en başarılı iki direniş örneğiydi. 2022 1 Mayıs'ı, gerek kitlesellik, gerek kararlılık ve militanlık yönüyle Türkiye'de işçi sınıfı ve emekçi halklarımızın, devrimci antifaşist güçlerin, faşist devletle yeni bir muharebesine dönüşecektir. Hem kitlesel 1 Mayıs mitingleri hem de 2021 1 Mayısı'nda Taksim'i kuşatan devrimci öncü irade örneğinde olduğu gibi yasaklı alanları da zorlayan bir politik hat önem kazanıyor. Faşizme, sömürü düzenine karşı birleşik mücadeleyi yükseltme, dönemin en temel görevidir."

'TUTSAKLARI SAHİPLERİNİN MÜCADELE HATTINI KURALIM'
HBDH açıklamasında hapishanelerde tutsaklara yönelik işkence saldırıları, intihar sürü verilen katliamlar, hasta tutsakların tedavi edilmeyerek katledilmesi, tecrit politikasının ağırlaştığına işaret edilerek, mahkeme önleri, adliyeler önünde gerçekleştirilen adalet nöbetlerinin direniş mevzisi olduğu hatırlatılarak, tutsakları sahiplenen daha güçlü bir mücadele hattının acil ve zorunlu olduğu vurgulandı.

Gözaltı, tutuklama saldırıları, HDP binalarına yönelik polis baskıları ve faşist saldırılara da değinilen açıklamada, "Mevcut durum, özsavunma ve milis temelli bir hazırlığın ve örgütlenmenin Türkiye ve Kürdistan genelinde sokak, mahalle, kent odaklı bir karşı saldırının geliştirilmesinin önemini ortaya koyuyor. Yine gelişen kitle mücadelelerinin en direngen kuvvetlerini politik-askeri alanda örgütleyebilmek, gerilla saflarına akışını sağlamak, işgale, ilhak siyasetine karşı, faşizmle, erkek egemen faşist düzenle daha sert bir savaşta özneleştirmek, faşizmi yıkmak ve birleşik devrimimizin zaferini hazırlamak açısından önemli bir yerde duruyor. Türkiye'de ve Kuzey Kürdistan'da, halkların ve tüm antifaşist mücadele güçlerinin topyekun direnişini geliştirme, sokakları, meydanları, alanları milyonların antifaşist direnişine çevirme önem kazanmaktadır. İşgale, şovenizme, beden ve emek sömürüsüne karşı, mücadeleyi yükseltmeyi başaran ve saldırıya geçen güçler bu tasfiye saldırılarını boşa çıkaracaktır" denildi.
 
'1 MAYIS'I KAZANMAK İÇİN DEVRİMCİ SAVAŞI BÜYÜTELİM'
1 Mayıs'ı kazanmak için devrimci savaşı büyütme çağrısı yapılan açıklamada, "Bu topraklarda özgürlüğü kazanma mücadelesi nice militan adanmış çarpışmalardan bugünlere kadar gelmiş tarihsel köklere ve bu uğurda sakınımsızca ölümsüzleşenlerin yarattığı manevi değerlere sahiptir. Süreç kendi yolunu bularak ya da biz bu yolun önünü açarak ilerleyecektir. 1 Mayıs'ı kazanacağız, 2022 yılını politik ve askeri mücadeleyi daha ileriye taşıyacak, faşizmi yıkma ve özgürlüğü kazanma hedefiyle devrimci savaşı büyüteceğiz" ifadelerine yer verildi.