22 Eylül 2024 Pazar

Hatun Tuğluk'un mezarına yönelik saldırıda hak ihlali yokmuş

Annesi Hatun Tuğluk'un cenazesine yönelik faşist saldırıya ilişkin Aysel Tuğluk'un başvurusuna yanıt veren AYM, hak ihlali olmadığını iddia etti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk'un cenazesinin defin işlemleri sırasında yaşanan ırkçı saldırı ve Tuğluk'un cenazesinin mezarından çıkarılmasına ilişkin "Özel hayata saygı hakkı"nın ihlal edildiğini belirterek Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) yaptığı başvuru karara bağlandı. Kararda, kamusal makamlarca gereken pozitif yükümlülüğün gerektirdiği şartların yerine getirildiği ifade edilerek "hak ihlali" olmadığına hükmedildi.

Sağlık sorunları nedeniyle hakkındaki 10 yıllık hapis cezasının infazı ertelenen siyasetçi Aysel Tuğluk, Kocaeli Kandıra Hapishanesindeyken 14 Eylül 2017'de ölen annesi Hatun Tuğluk'un cenazesine özel izinle çıkarak katılmıştı. Ankara'daki cenaze törenine ırkçı, faşist saldırı düzenlenmiş, saldırının ardından Hatun Tuğluk'un cenazesi, mezardan çıkarılıp Dersim'e defnedilmek zorunda kalınmıştı.

HAPİS CEZASINA ÇARPTIRILMIŞTI
"İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme", "Hakaret", "Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme ve bunların hareketlerine katılma" suçları kapsamında Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmanın ardından iddianame hazırlanmıştı. İddianamede, B.Ş., C.Ö., M.E.A., N.A., O.K. ve N.K. ile diğer kişiler tarafından provoke edildiği, cenaze yakınlarının defin işlemini gerçekleştirmelerini engellemeye çalıştıkları belirtilmişti. Ayrıca şüphelilerden Z.Ş., Y.K., H.S., A.A., E.K., H.Ç., M.C.K., E.G., A.K. ve M.Ç. ile kolluk görevlileri yönünden kovuşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin ek karar verilmişti.

İddianamenin Gölbaşı 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesinin ardından 5 Mart 2019'da çıkan kararda, "İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasının engellemesi" suçundan 6 faşist için 2 yıl 4'er ay, 5 faşist için 2 yıl 20'şer ay, 1 faşist için de 4 yıl hapis cezası verilmesine hükmetti. Heyet, "Hakaret" suçu işledikleri için de 3 faşisti de 10 ay 15 gün ile 1 yıl 2 ay arasında değişen hapis cezalarına çarptırmıştı.

TUĞLUK'TAN AYM BAŞVURUSU
Tuğluk, ek karar ile ilgili olarak, saldırı anında orada olan HDP milletvekillerinin tanık sıfatıyla ifadelerinin alınmadığını, şüphelilere ilişkin çözümlemelerin yapılmadığını, şüphelilerin olay yerine nasıl geldikleri hususunda araştırma yapılmadığını ve polisin ihmaline ilişkin ortaya konulan gerekçelerin ikna edici olmadığını belirterek kavuşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin karara itiraz etmişti. Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği, 26 Ekim 2017'de kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen ek kararın usule ve yasaya uygun olduğu, gösterilen gerekçelerin dosya içeriğiyle uyumlu olduğu ve itiraz nedenlerinin yerinde olmadığını belirterek itirazın reddine kesin olarak karar vermişti.
Bunun ardından Tuğluk, defin işleminin engellenmesi ve cenazenin mezardan çıkarılması olayının faillerine yönelik şikayet üzerine yapılan soruşturmanın, devletin pozitif yükümlülüklerine uygun yürütülmediğini, bu gerekçeyle "Özel hayata saygı hakkı"nın ihlal edildiğini belirterek konuyu AYM'ye taşımıştı.

Tuğluk, AYM başvurusunda, polis-askerlerin gerekli tedbirleri almadığını, saldıran kişilere karşı etkili şekilde müdahale edilmediğini, bunun üzerine toplanan kişilerin sayısının arttığını ve ırkçı söylemlere maruz kaldıklarını söylemişti. Annesinin bedenini mezardan çıkarmanın manevi zorluğunu yaşadığını, bu durumun annesinin şahsında kendisi yönünden kötü muamele oluşturduğunu, onur kırıcı ve insanlık dışı bir tutumun söz konusu olduğunu, annesini inancına, isteğine ve vasiyetine göre defnedemediğini, annesinin gömüldüğü yerden çıkarılması nedeniyle aile hayatının zarar gördüğünü de belirtti. Etkili soruşturma yapılması konusundaki yükümlülüklere aykırı hareket edildiğini, saldırının çok boyutu olmasına rağmen yüzeysel bir değerlendirmeyle geçildiğini, gerekli araştırmaların yapılmadığını Tuğluk, failler hakkında etkili soruşturma yapılmaması nedenleriyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının, din ve inanç, ifade hürriyetinin, etki başvuru hakkıyla kötü muamele yasağının ihlal edildiğini belirtti.

HAK VE ÖZGÜRLÜKLER İHLAL EDİLMEMİŞ, ANAYASA HİÇE SAYILMAMIŞ
İçişleri Bakanlığı görüşünde ise defin öncesinde ve sırasında emniyet birimlerince yeterli tedbirlerin alındığı, defin sırasında protestocu grubun gelmesi üzerine kolluk kuvvetlerinin sayısının artırıldığı, protestocu grup ile cenaze yakınları arasında fiziksel bir müdahale yaşanmasının engellendiği iddia edildi. Yargılanan sanıkların çoğunun hapis cezasıyla cezalandırıldığı ve şikayet edilen polis memurları hakkında da etkili soruşturma yürütüldüğünü belirten bakanlık, kararlardaki tespit ve sonuçların olayın gerçekleşme şekliyle uyumlu olduğu, Anayasa'da yer alan hak ve özgürlükleri ihlal eder nitelikte olmadığı veya adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyiflik içermediğini öne sürdü.

ÖZEL HAYATA SAYGI HAKKI İHLAL EDİLMEMİŞ
İddiaları inceleyen AYM heyeti değerlendirmesinde, olayın tüm boyutlarıyla aydınlatıldığını ifade ederek şunlara yer verdi: "Söz konusu ceza soruşturması bir bütün olarak değerlendirildiğinde, başvurucu tarafından ileri sürülen gerçeklerin ve sorumluların belirlenmesi talebinin yerine getirildiği, olayın aydınlatıldığı, ulaşılan sonucun ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklandığı ve tüm ceza soruşturması ile kovuşturması sürecinin etkili bir şekilde tamamlandığı kanaatine varılmıştır. Yine başvurucunun soruşturma sürecinde usule ilişkin güvencelerden yeterli şekilde yararlandırıldığı anlaşılmaktadır. Neticede, somut başvuruya konu olan süreçte verilen kararların başvurucunun özel hayata saygı hakkının içerdiği güvenceleri koruyacak şekilde ilgili ve yeterli gerekçe içerdiği, kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken pozitif yükümlülüğün gerektirdiği şartların somut olayda yerine getirildiği değerlendirilmiştir. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 20'nci maddesinde düzenlenen 'Özel hayata saygı hakkı'nın ihlal edilmediği sonucuna varılmıştır."